BİNAENALEYH NEĞDE GAMIŞDIK
BİNAENALEYH NEĞDE GAMIŞDIK
Yer Isparta.
80 darbesi sonrasıdır.
Siyasi partiler yasağı sonlanmış, siyasi parti liderlerinin tekrar siyasete dönebilme hakları iade edilmiştir. Herkes meydana toplanmış, kürsüde mikrofonu eline alan Süleyman Demirel’i çıt çıkarmadan izlemekte, neler söyleyeceğini merak etmektedir halk…
Alan hınca hınc doludur.
Süleyman Demirel o meşhur gerdan kırma tavrıyla önce basını sağ tarafa çevirip bakmaya başlar. Gazeteciler, siyasiler ve halk da tümüyle Demirel’in bakmakta olduğu yöne doğru başını çevrip bakmaya başlarlar. Hah şimdi eliyle birşey işaret edip lafa başlayacak diye düşünülüp, nefesler tutulur.
Ani bir hareketle bu kez başını sola çevirip bakmaya başlar Demirel…
Gazeteciler, siyasiler ve halk da sola dönüp bakmaya başlar aynı istikamete şaşkın şaşkın, birşeyler görmek istercesine…
Süleyman Demirel bu.
Türk siyasetinin gelmiş geçmiş en külleme ismi.
Halkın ve çevresindekilerin şaşkın tavrının farkındadır aslında…
Nazlı Ilıcak’ın mikrofondan Fetullah Gülen’e yağ çekmesini izlerken, Ilıcak’a bıyık altından pis bir tebessüm gönderdiği gibisinen bir tebessüm gönderdikten sonra çevresindekilere, halka döner ve Türk siyasi tarihine geçen şu lafı eder mikrofondan…
Binaenaleyh Neğde Gamışdık…
Sağolsunlar dostlarım, arkadaşlarım, takipçilerim ve okurlarım da, MHP Genel Başkanı ve Ülkücü Hareket’in Lideri Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin, sosyal medya düzenlemesi kanunlaştırılana kadar uygulamaya soktuğu boykot sonrasında neler yazmak istediğimi merak eden özel mesajlar gönderiyorlardı.
Şimdi ben de…
Hepsine birden sevgi dolu saygılarımı gönderiyorum.
Aslında o kadar çok şey var ki söylenip, yazılacak; tek bir makalenin içine sığdırabilmek mümkün değil. O nedenle ara ara farklı başlıklar kullanarak vurgulamak ve ağırlıklı olarak işlenmesi gereken konuları farklı makaleler halinde işlemek için, sonraya bıraktım.
Bununla birlikte, ilk olarak da aciliyet gerektiren şu hususa öncelik tanımayı tercih ettim. Çünkü bu husus, aciliyetten öte, şimdilik ve hemenlik gerektiren bir husus haline dönüştü.
Eleştiri sanmayın, öneridir aktaracaklarım…
İsteyen yapıcı eleştiri olarak da alabilir, isteyen çuvaldız der.
Keyifler bilir…
Türk siyasetinin ve liderlerinin tümünün dikkate almasını umduğum, aciliyet taşıyan önerimi şu açıklama ardından paylaşayım.
Siyaset bir bilim dalidir. Tıp gibi, fizik gibi, matematik gibi, astronomi gibi, biyoloji gibi, kimya gibi, sosyoloji gibisinden uzmanlık derecesinde birikim ve donanıma sahip bilim insanlarının deneyimlerine dayalı bulgularından yararlanılmasını gerektirir.
Basur tedavisi için bile uzman doktorlara danışılmak gibisinden bir alışkanlık edinen insanlarımızın, söz konusu siyaset bilimi olduğu zaman da aynı hassasiyeti göstermesi gerekiyor.
O nedenledir ki…
Tüm siyasilerin, danışman tercihlerini kullanırlarken emmi oğlu, görümcemin kuzeni, sanayii sitesi fırıldağı, şöhretli sanatçı, bizim köylü gibisinden referanslar ile gelen isimlerden ziyade, alanında uzman şahsiyetlerinin aktarımlarına dikkat sarf etmeleri gerektir ki; bu da, siyasilerin ve partilerinin ikbali açısından artı sonuçlar doğuracakdir.
Lafı gevelemeye gerek yok.
Sadede geleyim, lafın tamamını söyleyeyim…
Demek isterim ki;
Danışman olarak görev yapacak isimler konusunda seçici olmak, makam aracının sağ arka kapısını açmak dışında da donanımı olan şahsiyetlerin aktarımlarını önemsemek ve bu böyleliğe önem vermek tüm siyasilerin ve bağlı oldukları kurumların açısından siyaset bilimine gösterilen saygı ve ciddiyet olarak puan toplatır.
Aksi tutum ise;
İtibar zedelenmesine sebebiyet verebilir.
Guşan Yediç