Ne oldu bu bukalemunlara dün Türkçü bugün pkk savunucusu oldular Rahmet olsun Ömer Seyfettin’e
Ne oldu bu bukalemunlara dün Türkçü bugün pkk savunucusu oldular Rahmet olsun Ömer Seyfettin’e
Bu kadar mı kimliksizsiniz? Bu kadar mı acizsiniz? Bu kadar mı omurgasızsınız?
Siz kimsiniz? İnsan içine nasıl çıkıyorsunuz?
Daha bu soruları çoğaltabilirim. Sizin için bir anlam ifade edeceğini sanmıyorum. Kalbi körelmiş olana ne söylesen duymaz ne göstersen görmez bilirim. Size söylenecek hiçbir söz işlemez bunuda bilirim. Bana göre sizler Allahın kalbini mühürlediği insanlarsınız. Sizler dünyayı sonsuz sanan dünyalık hırsı maneviyatınızdan daha çok olan “muhteremlersiniz” ve ne acıdır ki etiket fiyatını ödeyen herkesin önünde eğilen sorgusuz teslim olmuş insanlarsınız.
Daha geçen hafta Başkurt MHP Lşderi Devlet beyin açıklamalarından sonra sözlerini çarpıtarak milliyetçilik naraları atan sizler sözüm ona bebek katiline özgürlük verecekmiş gibi açıklamalar yaparak milliyetçilik naraları atıyordunuz. Söylemediğiniz söz, hakaret, ipe gelmezlerin ipsizleştiği görüntülere şahit olduk. Ne büyüksün Başkurtum Türkmen beyim Devlet Bahçeli.
Neydi dertleri ?
Başkurt: “Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır ve olmalıdır.
Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür.
Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir, ama kolektif kimlik ve etnik temelde bir çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir.
Bu ülkede yaşayan hiçbir Kürt kardeşim sorun olarak gösterilemez.
Kürt sorunu var demek, Kürtleri sorun gören sahte yüzlerin, yalan sözlerin, yıkım bekleyenlerin, küresel emperyalizme piyonluk yapanların ortak propagandasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti asimilasyon politikasına hiçbir zaman teşne olmamış, tenezzül etmemiş, prim vermemiştir. “ demişti.
Siz bu sözleri çarpıtıp sanki çözüm süreci, af yada müzakere teklif etmiş gibi lakırtılarla gündemi saptırmak hedeflenen verilmek isteneni çarpıtmıştınız.
Bugün geldiğimiz noktada pkk ile ilişkisi olduğu tespit edilmiş kuvvetli deliller ışığında Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması üzerine bu seferde sözde demokrasi adına tam bir bukalemun gibi şekil ve tavır değiştirerek söylem geliştirdiniz. Dün Başkurtu nerdeyse ihanetle suçlayı MİLLİYETÇİLİK taslayan sizler bugün Demokrasi çığırtkanlığı yaparak PKK lı olduğu kuvvetli idda edilen ve delillerle sabit olan bir terörist üyesini savunur hale duruma geldiniz. En ilginç olanda sabahın 06’sında tutuklamamı olurmuş! Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır. Ne yapsaydı yiğitler “biz geliyoruz delilleri karart mı” deselerdi? Fetö eskitme ve artıkları demokrasi adı altında çığırtkanlık yapabilir. Chpkk sevicileri Atatürkçüyüz derler Atatürk’ün Ne mutlu Türküm diyene “ sözünü görmezden gelip ağa babalarına şirin görünmek için devleti ele geçirmek uğruna açıklama yapabilirler. Peki ya siz tarla demokrasicileri siz Milletçiliğimizi yaşayamıyoruz diye kazan kaldıran sizler! Size ne oluyor? Bu kadarmı kimlik bunalımı yaşıyorsunuz? Bu kadar mı kimliğinizden uzaksınız? Yada siz hep böyleydiniz de hedefiniz MHP ve ülkücü camiayı ele geçirmek için mi aramıza girdiniz? Siz nasıl bir omurgasızsınız? Bu nasıl bir değişim? Bir duruşu olur insanın dün Başkurt ve evlatlarının milliyetçiliğini tartışmaya açan ki, (haddiniz değil) siz bugün nasıl bir pkk lı olduğu idda edilen belediye başkanını savunur duruma gelirsiniz? Bunu Demokrasi ile nasıl bağdaştırırsınız? Allah hepiniz ISLAH etsin. İnsanın bir duruşu olur. Ama sizde yok. İşte bu hep bana kurt ile yavrusunun hikayesini aklıma getiriyor. O bize benzeyipte bizden olmayanlar var ya işte o hikaye.
Birde, bir kitap var Ömer Seyfettin’in “Piç” Adlı Öyküsünü anlattığı işte o öykü aklıma geliyor rahmet olsun ne diyordu üstat, Şimdi ben milletini bayrağını dinini eleştirenleri gördükçe acaba onlar da böyle piç mi diye düşünüyorum.? Diyor.
Her şey aslına RUCU eder “herşeyin, ne kadar uzun süre ve ne kadar inandırıcı olarak başka bir şey miş gibi yapabilse dahi, sonunda ve muhakkak, aslına ve kendine döneceğinden dem vurur. başka bir şey olmak heveslilerine de vurur.”
Ömer Seyfettin’in o öyküsünü bilmeyenler için paylaşacağım:
Ömer Seyfettin asker bir yazardır, İstiklal savaşında birçok cephede savaşmıştır.
Filistin cephesinde olan hatırası:
“Almanların yenilmesiyle savaş bitmiş mütareke imzalanmıştı Filistin’den çekiliyorduk bir kaç arkadaş subayla karşı tarafın subaylarıyla çekilme işlerini görüşmek için görüşmeye gittik. Karşı tarafta Fransız üniformalı bir subay bana sık sık bakıyor gözünü benden ayırmıyordu. Ben buna bir mana veremiyordum.
Fransız subay yerinden kalkıp bana doğru geldi ve nasılsın Ömer Seyfettin dedi. Beni nerden tanıyorsun ben bir yüzbaşıyım öyle tanınacak kadar üst düzey bir kumandan değilim dedim.
Ömer ben seninle İstanbul da askerî lisede beraber okudum ben falancayım deyince hayretler içinde baktım hatırladım. Hep dini Kur’an-ı eleştiren Osmanlıyı devamlı kötüleyen vatan bayrak sevgisi olmayan bir öğrenci idi amma yine de Fransız subayı olması normal değildi.
Peki, nasıl böyle oldun dedim.
Dedi ki: Ne zaman bir savaş olsa Türkler galip gelse içimde üzüntü oluyordu. Türkler kaybetse zarar görse içimde bir sevinç oluyordu, çoğu zaman kendimi ayıplıyor neden böyleyim diyordum. Bir gün Anneme ısrarla bunun sebebini sordum.
– Dayanamayacağım anlatayım dedi. İstanbul hastanesinde görevli bir Fransız doktor vardı hastaneye gidip gelirken onunla birlikte oldum ve sen o Fransız doktorun oğlusun babanın bundan haberi olmadı, şimdi sen öğrendin dedi.
Zaten babam zannettiğim çoktan ölmüştü. O hastaneye gittim şu tarihte burada çalışmış şimdi Fransa’ya dönmüş olan şu isimli doktorun adresi var mı dedim, adresi verdiler. Fransa’ya gittim babamı buldum. Olanları, Annemin sözlerini söyledim. Her şeyi unutmadım, anneni gerçekten sevmiştim dedi ve beni kabul edip nüfusuna yazdırdı. Fransız okullarında eğitimimi tamamladım ve gördüğün gibi bir Fransız subayı olarak karşındayım Ömer Seyfettin dedi.
Şimdi ben milletini bayrağını dinini eleştirenleri gördükçe acaba onlar da böyle piç mi diye düşünüyorum.???
Ömer Seyfettin