Yasa Dışı Dinlemeler Tbmm Gündeminde
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, dinlemeler konusunda uygulamada yaşanan sorunlar olduğunu belirterek, dinlemeden şikayet edenlerin bir üst mahkemeye başvurmadığını söyledi.
TBMM Genel Kurulu’nda, yasa dışı dinlemelerle ilgili Meclis Araştırma önergeleri üzerinde Hükümet adına konuşan Yıldırım, ”Yasa dışı dinlemelerin önlenmesinin Meclis gündemine gelmesinin önemli ve takdire şayan olduğunu” kaydetti. Teknolojinin hızlı gelişmesiyle birlikte haberleşmenin sanal ortamda sesli, görüntülü ve yazılı şekilde yapılmasının toplumda dinlenme kuşkularını beraberinde getirdiğine işaret eden Yıldırım, bu olgunun sadece Türkiye için değil, teknolojinin geliştiği gelişmiş Batı ülkelerinde bile aynı şekilde olduğunu söyledi.
Yasa dışı dinlemelerle mücadele konusunda kurulacak Araştırma Komisyonu’nun önemli bilgilere erişeceğine işaret eden Yıldırım, bunun alınması gereken tedbirler için önemli referans oluşturacağını kaydetti. Dinlemeler konusunda Türkiye’deki mevzuat hakkında bilgi veren Yıldırım, ilk düzenlemenin 1999 yılında yapıldığını hatırlattı. Yıldırım, dinleme faaliyetinin tek bir idari yapı tarafından gerçekleşmesi için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) kurulduğunu ve 2006 yılında faaliyete geçtiğini belirtti.
Vatandaşların haberleşme hürriyetinin Anayasa ile güvence altına alındığını, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi’nde de hükümler bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, şöyle konuştu:
”Düzenlemelere rağmen toplumda ‘dinleniyorum’ endişesi sona ermemiştir. Bugün ülkemizde hemen hemen herkes bu endişeyi yaşamaktadır. Bunun ortadan kaldırılması ve haberleşme hürriyetinin önündeki bütün engellerin yok edilmesi, hukuk devletinin en önde gelen görevlerinden biridir. Türkiye’de 2006’da TİB’in kurulmasından önce dinlemelerde tamamen keyfilik hakimdi. Yasal dinlemeler bile istihbarat veya herhangi bir kurum tarafından rahatlıkla yapılabiliyor, dinlemeye esas konuların dışına çıkılarak bu dinlemeler insanların mağduriyetine sebep olabiliyordu. 2006’daki düzenlemeyle çok net bir sınır getirildi.
TİB’den önceki dönemde ciddi suiistimaller olduğuna, dinlemelerin çoğu kez amacı dışına çıktığına şahit olduk. Bu dinlemelere izin verme mekanizmasında değişikliğe gidildi. Dinlemeye yetkili olan kurumların talepleri TİB’e gelecek, TİB de bu taleplerin hukuka uygun olup olmadığını tespit edecek ve eğer uygun bulursa dinlemeye izin verecek, yani uç verecek. Bu şekilde uygulamalara baktığımızda yasanın yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar geçen sürede TİB’e gelen dinleme taleplerinin 25 bin kadarı geri çevrilmiştir. Talepler yerinde görülmemiş, reddedilmiş ve iade edilmiştir. Bu önemli gelişmedir. Yine kanunla birlikte yaptığımız önemli değişiklik de burada yasa dışı dinlemelerle elde edilen bilgiler, belgeler, veriler asla ve asla delil olarak kullanılamaz, kullanılması halinde de ağır cezaları var. Yine TCK’da 2012 yılında yapılan en son değişiklikle, dinlemelerin cezası yüzde 50 oranında artırılmıştır.”
-”Zaman zorluğu…”
Yıldırım, telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesinin yasal güvenceye kavuşturulduğunu ve bu faaliyetlerin tek merkezde yürütülmesinin, dağınık istihbarat ve delil araştırma gerekçeleriyle yapılan münferit dinlemelerin önüne geçildiğini söyledi.
Ortam dinlemesi, internet üzerinde kişilerin özel hayatına yönelik bilgi ve görüntülerin yayınlanması, farklı elektronik araçlar kullanılarak dinlenmenin toplumda en fazla endişe kaynağı olan yasa dışı dinlemeler olduğuna işaret eden Yıldırım, bunun önlenmesine yönelik tedbirlerin Araştırma Komisyonu’nun konusunu oluşturacağını kaydetti.
Türkiye’nin bu amaca yönelik bir başka adımı da attığını hatırlatan Yıldırım, geçen yıl ”Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi”ne Türkiye’nin üye olmak suretiyle internet ortamında işlenebilecek suçlara yönelik ortak hareket etme mekanizmasına dahil olduğunu ifade etti. Yıldırım, ”49 ülkenin bu anlaşmayı imzalamasıyla, Türkiye bu 49 ülkeyle adli yardım anlaşması imzalamış oluyor” dedi.
Kişilik hakları ve özel hayata yönelik faaliyetlerle mücadelede zaman zorluğuna işaret eden Yıldırım, ”Bir görüntünün, haberin milyonlarca insana ulaşması gayet kolaydır. Alacağınız yasal tedbirlerin, hakim ve savcı kararının en iyi şartlarda 1 günde yerine getirilmesinin mümkün olduğunu düşünürsek, bu mücadelede daha farklı yöntemlerin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle, sözleşme bir araçtır. Burası TİB ve bilişimle ilgili uygulayıcı birimlerle sürekli temas halinde olacak, olaylara müdahale etme imkanı bulacaktır” diye konuştu.
-”Dinlemek istisna, haberleşme esastır”-
Konuyla ilgili düzenlemeler yaparken ”dinlemek istisna, haberleşme esastır” ilkesinin esas alındığını belirten Yıldırım, şöyle konuştu:
”Suçla mücadele ve suçla ilgili başkaca elde imkan yoksa, delil bulmak gerekiyorsa, terörle mücadelede bir çalışmamız varsa, burada dinleme, izleme, sinyal takip etme en önce akla gelen konu olmamalı. Haberleşme özgürlüğü, kişilerin özel hayatı Anayasal teminat altındadır. Buna aykırı hareket edenler, mevzuat kapsamında gerekli cezayı görmelidir, görecektir. Bu konuda kanunlarımız açıktır. Uygulamada yaşadığımız sorunlar olduğu bir gerçektir. Dinlemeden şikayet edenlerin, bir üst mahkemeye de başvurmadığı bir gerçektir. Haberi olduktan sonra da şikayetçi olamıyor. Burası enteresan. Bu da anlaşılabilir bir şey. Çünkü sonuç almak uzun süre alıyor. Tekrar davacı olduğunda bu konular tekrar aleni haline geliyor ve tekrar mağduriyet yaşanıyor. Araştırma Komisyonu’nun yapacağı çalışmalar bundan sonraki düzenlemeler için fırsat olacaktır.”
Yıldırım, önergelere Hükümet olarak gereken desteği verdiklerini belirterek, gruplara gösterdikleri hassasiyet için teşekkür etti.
AA