Ya sen ya da biz!
Ya sen ya da biz!
Eğer ülkücülüğünüzde samimiyetsizlik yoksa, bilinçaltınıza sakladığınız bir eziklik duygusu ve özenme yoksa:
-Başvuracağınız kaynak size ait olur.
-Ritüelleriniz sizi yansıtır.
-Şairiniz sizindir, yazarınız sizindir.
-Sanatçınız sizindir, müzisyeniniz sizindir.
Bu kaynak bolluğu içinde, siz hala bir başka yerlerin, hatta Türklüğe yad yerlerin kaynaklarıyla kendinizi besliyorsanız, siz hiç ülkücü harekete inanmamışsınızdır.
Yanınızdakiler de inanmamış, değerlerini özümsememişlerdir.
Gönüllerinizin bir yerinde, bizim destan diye tanımladığımız bir mefhumda eksik bulduğunuz bir şey olmuştur da, siz bu kabulünüzün farkına varmamışsınızdır.
Siz eğer samimi bir ülkücü iseniz:
Marks’ı okumuşsunuzdur ama, rehberiniz Ziya Gökalp’tir.
İnce Memet’i okumuşsunuzdur, ama sizi Tanrı Dağları’ndan Ötüken otlaklarına at koşturtan eseriniz Bozkurtlar’dır.
Nazım’ı okumuşsunuzdur ama, tercihleriniz Arif Nihat, M.Emin Yurdakul, Niyazi Yıldırım, Dilaver Cebeci, Serdengeçti, Karakoç’tur.
Cem Karaca dinlemişsinizdir ama, tercihiniz M.Yıldızdoğan’dır.
Teması bizimle iddialanmış toplantı, gece, yemek vb.de eğer, acizlik içinde bir kompleksiniz yoksa, ortama yayılan ezgi de, söz de, enstrünman da bizim olur.
PKK psikolojisini kucaklamaya ramak kalmış bir fanatik devrimci sol müzik grubunun ezgileri eşliğinde, ülkücülük iddiasında bulunamazsınız.
Bu tavır, yarım asra varan destan yürüyüşünde, kanlarını sebil ederek toprakla buluşmuş şehitlerimizin aziz hatırasına hadsiz bir meydan okuma ve ülküsüzlüktür.
En meşhur şarkısı, PKK ile sembolleşen bir grubun ezgilerini bir toplu iftarında, huşu(!) içinde dinleyeceksin, sonra da ülkücülük iddiasında bulunacaksın.
Kesin olan bir şey var:
Ya sen,
Ya da biz…
Birimizden, birisi ülkücü falan değil…
Çünkü, çok farklı DEĞERLERE sahibiz…
Halil KAYA