SOMA, TOMA, KOMA
Soma’da yaşanan yüz yılın en büyük maden ocağı felaketi, AKP ile geçen 12 yılın yeni bir bedeliyle birlikte, yapılan icraatların da ne kadar tutarsız olduğunun özetini oluşturuyor. Soma faciasının ardından ortalığa saçılan gerçekler, ortada büyük bir sorumsuzluk ve kayırma olduğunu acı biçimde belgeledi ve iktidarının yaptığı icraatların ağır ve geri dönülmez bedeli olarak tarihe geçti.
Devlet imkanlarının son sınırına kadar kullanılmasına, yanaşmaların, beslemelerin, havuz medyasının gayretine rağmen, artık hiçbir şekilde saklanamayan bu gerçekleri bastırmak ve unutturmak için kullanılan tek yöntem, baskıyı ve tehdidi daha da arttırıp “TOMA” düzeni kurmak oldu. Ülkenin içinde bulunduğu şartlar, iç politikada yaşanan gerginlik, çatışma, kaplaşma, dışlama, ayrışma ve yok sayma; dış politikadaki büyük ve derin çöküntü, tam bir KOMA tablosu ortaya koyuyor.
AKP sözcüleri her konuşmalarında ülkenin uçtuğunu, büyüdüğünü, zenginleştiğini iddia ederken, yaşanan gerçekler bunların tam tersini söylüyor. 3 dönem tek başına ve büyük bir çoğunlukla iktidar olmanın karşılığında, AKP’nin kendi dönemi öncesinden daha iyi durumda olan tek bir gelişmeye dahi rastlanmıyor. Ortada, iç boş ve çoğu zaman insanların aklıyla alay eden övünmeler, milletin zihnini bulandırıp düzeni devem ettirebilmek için kurulan ve kendilerinin itiraf ettiği kumpaslar, bütün dünyayı hayrete düşüren talan ve yolsuzluklar, dün söylediğini bugün inkar etmenin, duruma göre vaziyet almanın ve pişkinliğin numunelerinden başka hiçbir şey bulunmuyor.
SOMA’NIN ORTAYA ÇIKARDIKLARI
Ekonominin verileri büyük bir yıkım ve talanın yaşandığını resmi rakamlarla ortaya koyuyor. AKP icraatlarının ana başlıklarını ve işin özünü şu gerçekler oluşturuyor: Her doğan çocuğun sırtına yüklenen ağır bir borç yükü, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan ve geçinebilmek için SOMA örneğinde olduğu gibi her şarta razı olan milyonlar. Ülkenin İmralı’daki bebek katiliyle elele verilip, bilerek ve isteyerek bölünme noktasına getirilmesi. Bütün inkar gayretlerine rağmen dünyada eşi benzeri görülmemiş büyüklükteki talan ve hırsızlıklar. Bütün bu rezillikleri örtebilmek için insanların gözünün içine bakarak söylenen yalanlar.
Ortada inkar edilemeyecek, ne yaparlarsa yapsınlar üzerini örtemeyecekleri bir tablo var. Soma felaketine uğrayanların anlattıkları, insanların geçinebilmek için ölümü dahi göze aldıklarını belgelerken, iktidarın yanaşma ve beslemelerinin daha fazla para kazanmak için nasıl vahşi bir düzen kurduklarını da detaylarıyla ispatlıyor. Soma’da 301 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasının 6. gününde el konulan şirket bilgisayar kayıtlarında, karbonmonoksit seviyesinin 50’nin üzerinde olduğu, kaza günü ile kazadan 2 gün önce gaz sensörlerinin uyarı vermesine rağmen önlem alınmadığı ortaya çıktı. Bütün dünya bu rezillikleri hayretle ve ibretle izleyip, kendi medyalarında acı ve ağır değerlendirmelerde bulunuyor.
TOMA DÜZENİ
AKP kurduğu bu karanlık düzeni sürdürebilmek için de yine dünyada eşi benzeri görülmemiş bir sistem geliştirdi ve uygulamaya koydu. Türkiye’de yaşayan istisnasız her vatandaş, takip ve dinlenme korkusu yaşıyor. Büyük bir çoğunluk başına bir şey gelmesi, işinden olma gibi korkularla söylenen ve verilene razı olmak zorunda kalıyor. Yanlışları söyleyen, hakkını arayan, haksızlığa itiraz edenler küfre varan hakaret, tekme, tokat, ardı arkası kesilmeyen davlar ve açık açık yapılan tehditlerle susturulup, doğduğuna pişman ediliyor. Daha dün sayın başbakanın haddini aşan bir gazeteciye, nasıl tehditlerde bulunduğunu ibretle izledik. Şehit madenciler için, “bu işin fıtratında bu var” diyerek, ölümün normal olduğunu, madene inenin ölmeyi de göze aldığını ve buna fazla itiraz edilmemesini söyleyen sanki kendisi değildi.
Bu yanıltma, karartma, yok sayma, duruma göre vaziyet alma düzeni bütün ayrıntılarıyla birlikte acının başkenti durumuna gelen SOMA’da da aynen hayata geçti. Şehit yakınları, kurulan bu düzene itiraz ettikleri ve acılarını bütün dünyaya duyurmaya çalıştıkları için tekmeden, tokattan, “İsrail dölü” hakaretlerinden, biber gazından, TOMA hücumundan nasiplerini aldılar. Bir ülke düşünün ki, bir ilçesine insanlar iktidara itiraz edebilirler ihtimaline dayalı olarak, kimlik kontrolü ile girebiliyorlar. Başka hiçbir şeye gerek kalmadan, sadece bu kadarı yönetim anlayışını, hükümetin zihniyetini ve ülkenin ne hallere geldiğini anlamaya da, anlatmaya da fazlasıyla yetmez mi? İnsanların hak arayacağı tek kurum olan hukuk, yapılan düzenlemelerle birlikte AKP’nin arka bahçesine dönüştü. Bunun sonucudur ki, daha ilk günden itibaren yanaşma ve beslemelerin de gayretiyle suçu birilerine yıkıp, hükümetin sorumluluğunu unutturmak için harekete geçtiler. Dünyanın neresinde böyle bir felaket yaşansaydı, bunun mutlaka bir siyasi bedeli de olurdu. Ancak bizde, bırakın bedel ödemeyi, tam da tahmin ettiğimiz gibi sayın başbakan açıklamalıyla bir de kahramanlık gösterisine işi dönüştürdü. Peki, bütün bunların gelip dayandığı sonuç nedir? İstisnasız bütün şehirlerin merkezleri polis birlikleri, panzerler ve TOMA’larla kontrole edilebiliyor. En küçük ilçelerde dahi huzur ancak cop, gaz, su ve TOMA’larla sağlanıyor.
KOMA HALİ
Türkiye’nin içinde bulunduğu ve AKP düzeninin sebep olduğu bu hazin manzara, bütün dünyada geniş yankı buluyor. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere her yerde çok ağır ve acı haber ve yorumlar yapılıyor. Buna karşılık vatan-millet düşmanları fırsatı ganimet sayıp paylarına düşeni alabilmek için daha fazla saldırıyor ve ileri gidiyor. Ermeni iftiraları, Kıbrıs’ta Rum iddiaları gibi milli meselelerimizin tamamında tarihi kayıplar yaşıyoruz. Önceliklerimizi, avantajlarımızı, iddialarımızı kaybettik. Tek ve değişmez yöntem teslim olmak ve teslim etmek. BOP yolunda gitmenin sonucu olarak, Müslüman alemiyle ilişkilerimiz tamamen kopma noktasına geldi. En yakın komşularımızla ve tarihi dostlarımızla bile zor ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Bütün bunlara ihanetin sebep olduğu ülkenin bölünme noktasına gelmesi, huzursuzluk, ümitsizlik ve çaresizlik de ekleniyor. İçeride ve dışarıda arkası arkasına gelen büyük ve telafisi imkansız kayıplar, ne yazık ki kelimenin tam anlamıyla bir KOMA tablosu ortaya koyuyor.
Bunlara sebep olanların, sanki çok iyi şeyler yapmışlar gibi bir de Cumhurbaşkanlığına talip olmaları eğer bir akıl tutulması değilse neyle izah edilir, buna da siz karar verin.
ORHAN KARATAŞ/ORTADOĞU