PKK’NIN “KANSIZ EYLEM” TAKTİĞİ
Emniyet Raporlarına göre PKK tarafından son bir ay içinde tam 47 şiddet içerikli eylem yapıldı. Eylemler Adana, Ankara, Diyarbakır, Hakkâri, İstanbul ve Mersin’de yoğunlaştı. Molotoflu saldırılarla 7 bina kullanılamaz hale getirildi. 6 polis aracı ve 1 Jandarma karakolu tahrip edildi. Yapımı devam eden baraj ve karakol inşaatları hedef seçildi. Bölgede bazı şantiyelere saldıran teröristler iş makinelerini yakıp işçileri kaçırdı.
– 11 Haziran’da Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Ballıkaya köyünde, köy yolu açma çalışması yapmak için gelen 4 işçiyi tartaklayan teröristler iş makinesini yakıp olay yerinden kaçtı. Merkeze bağlı Milli köyünde, yol yapım işlerinde çalışan şantiyeye ait 2 iş makinesi, 1 dozer ve 1 ekskavatör ateşe verildi. 15 Haziran’da Bingöl’ün Yayladere ilçesine gelen 5 PKK’lı bölgede çalışan işçileri tehdit edip, 30 ton odunla, 5 aracı yaktı. 17 Haziran’da Hakkâri’de Kamışlı köyünde bir kişi kaçırıldı.
– 20 Haziran 2013 günü akşam saatlerinde Diyarbakır’ın Kutlu köyüne 8 araçla gelen 25 PKK’lı, köy halkına propaganda yaptı. Muhtarı kaçırdı. Üç gün içinde 50 bin dolar getirmesini istedikleri muhtarı, ailesini öldürmekle tehdit ettiler.
– 24 Haziran’da Cizre’de sözde asayiş birimi ile gündeme gelen Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi “Çözüm süreci nedeniyle rehavete kapılmayın” yazılı bildirilerle, ordusu ve polisiyle devletin bütün kurumlarının bölgeden çıkarılacağını iddia etti. Örgüt üyeleri, Köy ve mahalle muhtarlarına, “bize katılmazsanız seçime giremezsiniz” şeklinde tehditler savurdu. PKK, Cizre’den hükümete “süreç bizim istediğimiz gibi gitmezse isim değiştirerek yaramazlık yapar, muhalefetin elin koz veririz” mesajı veriyordu.
– PKK, tüm süreç boyunca köy korucuları ile örgüte destek vermeyen vatandaşları, “ajan, kelleci, kontra” gibi tanımlamalarla ölümle tehdit etti. Bütün bunlardan daha vahim olmak üzere…
– 28 Haziran günü Diyarbakır’da Lice’nin Kayacık köyünde kalekol inşaatındaki işçilerin kaldığı çadırları yakan ve Karakol bahçesine giren 250 kişilik BDP’li grup ile güvenlik güçleri arasında çıkan arbedede ilk belirlemelere göre 9 kişi yaralandı. Yaralılardan biri hastanede öldü.
Aynı gün Kadıköy’de ve ertesi gün Taksim’de “Diren Lice” yürüyüşleri yapıldı.
– 4 Temmuz’da bu olay için yerinde bir protesto yürüyüşü düzenlendi. Bu sefer 2.000 BDP’li, Kayacık Karakoluna yürüdü. Bir BDP Milletvekili, “28 Haziran’da bulundukları noktada bir ‘katliam’ gerçekleştiğini” ileri sürerek, “karakol yapımlarını durdurun, yoksa artık kimse size inanmayacak. Karakol yapımı çözüm sürecini ilerletmez!” dedi.
– 6 Temmuz’da ise Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’nde seyyar karakolun kaldırılması için örgüt tarafından yine eylem yapıldı. Grup, “Ya Önderliğe Özgürlük, Ya Sonuna Kadar Direniş” pankartının arkasında yürüyerek Jandarma barikatını yardı. Engebeli arazide yerlere yuvarlanan Mehmetçik görüntüleri, yüreğimizi parçaladı.
Katliam Değil Askeri Farz!..
“Devlet lice’de katliam yaptı” diyenler halt etmektedir. Tek kişilik katliam olmaz. Hele de “parolaya işaret” söylemeden, dur ihtarına uymayarak; karakol sahasına zorla girmek isteyenin vurulması, ammeye mal olmuş askeri bir farzdır. Oradaki çocuğun katili, köylüyü bu gerçekleri bildiği halde karakolun üzerine gönderen PKK ve BDP’dir.
PKK, bir süredir silahl, sinsi karakol baskınları yapmıyor. Pusu atmıyor. Mayınlama yapmıyor. Yani başbakanın ifadesiyle “anaları ağlatmıyor.” Peki ortada bir ateşkes varsa bu yapılanlar nedir?
Meşru otorite ile illegal bir güç arasında alan hakimiyeti mücadelesi yapılıyorsa meşru gücün ateşkes ilan etmesi ve yasadışı güçleri takipten vaz geçmesi, siyasi bir intihardır.
Bu durum, hırsıza evde keşif yapma fırsatı vermekten farksızdır. “İyi ama çalmıyor işte” deyip geçemezsiniz. PKK’nın kanlı eylemleri, haber değeri nedeniyle kamu oyunda uyarıcı etki yapmış ve halkın terörle mücadele politikalarını desteklemesini sağlamıştır. Bugünkü sinsi kansız eylemler ise kamuoyunda haklı bir davanın sivil mücadele ayağı gibi sunulmakta, muhalif kitlelerin desteğini de kazanmaktadır.
AKP Hükümeti, 50.000 korucuyu, PKK’nın insafına terk ederek, devletin sürekliliği ilkesini ciddi biçimde zedelemiş, halkın devletine olan güvenini sarsmıştır. PKK, bugünkü “kansız “eylemleriyle, 35 yıllık kanlı eylemlerine oranla, “daha önemli mevzileri, daha kolay” elde etmektedir.
AKP’nin “barış süreci” Diyarbakır merkezli “paralel egemenlik ve alternatif hükümet”e doğru gitmektedir.
Şükrü ALNIAÇIK / ortadoğugazetesi