Para için kızlarını satıyorlar
Tayland’da, vatansız olarak yoksul köylerde yaşayan etnik gruplar, insan kaçakçılarının hedefinde yer alıyor.
Sivil toplum örgütlerinin, insan kaçakçılığı ve cinsel istismar olaylarının önüne geçmek için yoğun çaba harcamasına karşın, devletin bu konuda yeterli adımları atmaması nihai sonuca ulaşılmasını engelliyor.
Tayland, küresel insan kaçakçılığı güzergahlarının en yoğun bağlantı noktası olarak biliniyor. İnsan kaçakçılığı ile mücadelede, kaynak, transit ve destinasyon ülkeler olarak yapılan üç farklı sınıflandırmada da Tayland listenin ilk sırasında yer alıyor.
Özellikle Kuzey Tayland’da yaşayan etnik azınlıkların karşı karşıya bulunduğu yoksulluk, bu bölgedeki kadınve çocukları insan kaçakçılarının hedefi durumuna getiriyor.
Uluslararası alanda faaliyet gösteren Güney Asya Çocuk Örgütü (COSA), Kuzey Tayland’da Ahka, Hmong, Yao, Karen, Lahu ve Lisu azınlıkları arasında çocuk ticareti ve cinsel istismar olaylarının önüne geçmek için kapsamlı bir çalışma yürütüyor.
COSA’da eğitmen olarak çalışan Casey Gramaglia, “Kuzey Tayland’da, bir kabile köyü olup da, insan kaçakçılarının uğramadığı bir köy olduğunu sanmıyorum” ifadelerini kullandı.
Bu kabileler arasında devlete aidiyet duygusu olmadığı için insan kaçakçılığının oldukça kolay olduğunu söyleyen Gramaglia, “Pasaportları yok, kimlikleri yok. Dolayısıyla önlerine kim yemek koyarsa kendilerini oraya ait hissediyorlar” şeklinde konuştu.
COSA Program Direktörü Nicci Hawkins ise, insan kaçakçılarının ağına düşen azınlık toplumları üyeleri ile çalıştıklarını belirterek, “Bir anne, para kazanması için kızını bir geneleve gönderebiliyor veya borcu varsa, köyde bir akrabasına veya arkadaşına gönderebiliyor. Aynı şekilde babaları da çocukarını dışarıda çalıştırmak için bunların ağına düşebiliyor” dedi.
Chiang Mai’de görev yapan Hristyian din adamı Fr. Vinai Boonlue de, “Daha papaz olmadan önce buraya gönderildiğimde fakir insanlar için çalışıyordum. Papazlığa hazırlanırken hocam beni Pattaya’ya gönderdi. Orada bar kızlarının büyük çoğunluğu, ebeveynleri tarafından çalışmak için oraya gönderilen insanlardı. Kızlar, ailelerine para kazandırdıklarını düşündükleri için yarı gönüllü olarak gidiyorlar ancak aslında para için tüm hayatlarını feda ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Hawkins ise, “Maddiyatçılık bu köylerin içine sızmış. Eskiye göre dışarıya açılmaları çok daha kolay, hükümetyolları iyileştirmiş, daha fazla altyapıya sahipler, diğer köylerle kara bağlantıları çok daha güçlü hale gelmiş. Dolayısıyla burada, metaryalizm, bu toplumlar arasında yayılıyor. Köylüler, varlıklı insanlara bakıp ‘biz de nasıl bu insanlar gibi olabiliriz’ diye düşünüyorlar” diye konuştu.
Papaz Boonlue de benzer bir noktaya dikkat çekerek, “Tayland geliştikçe, insanlar daha iyi bir eve sahip olmak istiyor, arabalarımız daha iyi olsun, eşyalarımız daha güzel olsun diyorlar. Ancak bu isteklerini gerçekleştirmeleri kolay değil. Onlar da para bulmanın farklı yollarını arıyorlar. Tayland’da seks endüstrisi sayılabilecek türde alanlarda çalışmaları için kızlarını satıyorlar” ifadelerini kullandı.
COSA Program Direktörü Hawkins, “Bu toplumların bu bakış açılarını değiştirmek, kendilerine sunulacak alternatifleri anlatmak için onlarla daha fazla konuşmak, nasıl Tayland vatandaşı olabileceklerini, eğitimsistemine dahil olacaklarını ve düzenli gelir elde edebileceklerini anlatmak ve bu imkanları onlara sağlamak meseleyi uzun vadede çözecektir” dedi.
iha