NE DEDİLER, NE YAPTILAR?
Ne dediler, ne yaptılar?
Başbakan Erdoğan, dağdaki ve meclisteki teröristlerin Şırnak’da buluşup kucaklaşmasına, “bu ne muhabbet?” diyerek, tepki göstermişti. Yardımcısı Bülent Arınç ise daha sert bir tepki vermişti: “Ülkemizde terör ve teröristler bayram da yapmadılar, ramazan da demediler, utanmadan, Allah’tan korkmadan milletvekilleriyle bile kucaklaştılar. Kardeşlerim, bu acılı olay utanç vericidir, hicap duyacağımız bir iştir. BDP milletvekilleri 6-7 kişi, Şemdinli tarafına gidiyorlar ve güya yolları kesiliyor. Yol kesilme değil bir buluşma noktası. Herkes çok mutlu. Silah taşıyan teröristlerle milletvekilleri kucaklaşıyorlar. Adeta bayramlaşma yapıyorlar.
Hepsinin yüzleri gülüyor, hepsi çok mutlu. 8 asker daha dün şehit edilmemiş gibi, daha dün, evvelsi gün, 3 ay önce karakollarımız, askerimiz bombalanmammış gibi. Bunu yapan insanlarla milletvekili seçilip parlamentoya girdiğinde anayasa üzerine ant içen insanlar. Bu bombalama olayından daha kötüdür. Polisin şehit edilmesinden daha çirkin, iğrençtir ve milletimizin duygularıyla alay etmektir. Şehitlerin kanlarıyla alay etmektir. Vatanımız milletimizin bütünlüğünü hiçe saymaktır, hayatını ortaya koyan, silaha karşı göğsünü siper eden insanlarımızın acılı aileleriyle ve 75 milyon insanımızın acısıyla alay etmektir.”
Boşuna “sayın” dememişler
Ne kadar doğru, ne kadar haklı sözler. Bu sözlerin üzerinden henüz birkaç ay geçti. Peki, bugün gelinen nokta nedir? Dağdaki katillerle kucaklaşmakla, onlara yurt dışına çıkmaları halinde hiçbir şey yapılmayacağının teminatını vermek arasında nasıl bir fark var? İmralı canisin her türlü konforunu sağlamak, söylediği her şeyi anında yerine getirmek, Türkiye’nin gündemini belirlemesine izin vermek, daha acı olanı bu ülkenin geleceğini yönlendirmesini onaylamak ne oluyor? Bu ne muhabbet böyle? Daha yolun başındayken boşuna “sayın” dememişsiniz. O zaman “sayın” dediniz, şimdi de saygı gösterip, gereğini yapıyorsunuz.
Sayenizde sayın bakan
Sayın Başbakan ve yardımcısı dağdan inen katillerle kucaklaşanları hedefe koyarken, şu tespiti yapmıştık: Siz hükümetsiniz. O muhabbeti anlatmayacaksınız. Bu tür muhabbetlere engel olacaksınız. Dağdaki katillerle şehirdeki uzantılarına fırsat vermeyeceksiniz. Meydanı boş bulmuşlar. Taşları toplayıp köpekleri salarsanız, olacağı budur. Kimi kime şikayet ediyorsunuz? Her sözünüz yetersizliğinizin itirafı olmaktan ileri gitmiyor. Özellikle Arınç’ın sözleri gerçekten ibret vericidir. Ülkeyi 10 yılda ne hale getirdiğinizi, hangi acılara, hangi sonuçlara mecbur bıraktığınızı ne güzel de anlatıyor. Bunları anlatırken birisi ayağa kalkıp, “sayenizde sayın bakan” dese, acaba ne cevap vereceksiniz? Hani o bildik tartaklamaların, susturmaların, azarlamaların dışında, işin özüyle ilgili vereceğiniz cevabı soruyorum.
Kendi sözleriyle hatırlatalım
Bugün gelinen noktada Bülent Arınç’ın sözlerini hiç değiştirmeden, yorum yapmadan, tamamen kendi cümleleri ile kendisine hatırlatalım: Ülkemizde terör ve teröristler bayram da yapmadılar, ramazan da demediler, utanmadan her türlü ihaneti yaptılar. Bütün bunların yaşanmasına sebep olanlar Allah’tan korkmadan milletvekilleriyle bile kucaklaşmayı da bu millete hazmettirdiler. Bu acılı, utanç verici, hicap duyacağımız şeyler için hiçbir şey yapılmadığı gibi, normal ve sıradan bir hale getirildi. Çok daha acı olanı, onları bile gölgede bırakacak şekilde İmralı canisiyle aynı kucaklaşma yapıldı. Güya, bunun adı da milli birlik ve kardeşlik oluyor. Milli birlik olmadığını, bağımsız bir Kürdistan peşinde koştuklarını BDP milletvekilleri her fırsatta söylüyor. Ve şu tesadüfe bakın ki, bu işin içinde olan herkes çok mutlu. Silah taşıyan, örgüt kuran, 40 bin insanın hayatına kasteden terörist başıyla ülkenin iktidarı kucaklaşıyor. Adeta bayramlaşma yapıyorlar. Hepsinin yüzleri gülüyor, hepsi çok mutlu. Şehit edilen askerlerin, polislerin, bombalanan karakolların, yakılan otobüslerin hesabı ne olacak? Bunu yapan, bu bölücü hainleri heveslendiren ve azdıran, yaptıkları ihaneti yanlarına bırakan ve daha fazlasını yapmaları için yol veren insanlar, milletvekili seçilip parlamentoya girdiğinde anayasa üzerine ant içen insanlar. Bu bombalama olaylarından daha kötüdür. Polisin şehit edilmesinden daha çirkin, iğrençtir ve milletimizin duygularıyla alay etmektir. Şehitlerin kanlarıyla alay etmektir. Vatanımız milletimizin bütünlüğünü hiçe saymaktır, hayatını ortaya koyan, silaha karşı göğsünü siper eden insanlarımızın acılı aileleriyle ve 75 milyon insanımızın acısıyla alay etmektir.
Bir başka parti yapsaydı
Şimdi ne diyeceksiniz sayın Arınç. “Dün öyle söylemiştik, ama bugün farklı” mı diyeceksiniz? Bunları kimsenin hatırlamayacağını ve hatırlatmayacağını mı zannediyordunuz? Bir başka siyaset adamının, bir başka partinin söyledikleriyle yaptıkları bu kadar ters olsaydı, ne derdiniz? Hani bunların dokunulmazlıklarını kaldırıyordunuz? Yeri gelmişken her zaman sorduğum bir soruyu hatırlatayım. AKP yandaşı olan, oy veren herkes elini vicdanına koyarak cevap versin: Bugün iktidarda bir başka parti olsa ve AKP’nin yaptıklarını yapsaydı. Hatta AKP’nin yaptıklarının onda birine sebep olsaydı ne söyler, hangi tepkiyi verirdiniz? Camiler, sokaklar, okullar ne halde olurdu? Evleri dolaşarak, kahvehaneleri parselleyerek neler anlatırdınız? Sadece terörü ve ihaneti kast ederek bu soruyu sormuyorum. İçine talanı, yolsuzlukları, hırsızlıkları, baskı ve zulümleri, duruma göre vaziyet alma ustalığını da koyarak soruyorum.
ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU