Dolar 34,4928
Euro 36,2614
Altın 3.012,62
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 10°C
Çok Bulutlu
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pts 11°C
Sal 11°C
Çar 13°C
Per 14°C

MÜSLÜMANIN “GÜVEN VEREMEME” SORUNU

18/11/2020 16:41
A+
A-

Başta namaz olmak üzere dini görevlerini yerine getiren bir Mü’minin özü ile sözü, görüntüsü ile davranışları uyumlu olmalıdır. Bu gün kü Müslümanın en büyük problemi de özü ile sözünün, görüntüsü, şekli ve şemali ile yaşantısının, davranışlarının bir olmaması ve çevresine güven verememe sorunudur.

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar;

“-Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”

Derviş kendini şöyle savunur:

“-Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o sırada kanadı kırıldı.”

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:

“-Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın O sana sinsice yaklaşmamış. Sen kendini savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun.”

Kuş’un kendini savunması Hz. Süleyman’ı da şaşırtır:

“-Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”

Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister ve:

-“Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.

Ancak bu emre kuş itiraz eder:

-“Efendim, sakın böyle bir şey yaptırmayın” der.

“Neden” diye sorar Hz. Süleyman.

Kuş nedenini şöyle açıklar:

“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın, sakalını da kesin ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.“

Bu durumu Derviş Yunus ta:

“Dervişlik olaydı aba ile hırka biz de alırdık otuza kırka” dizeleriyle çok güzel bir şekilde açıklar.

Mü’minin özü ile sözünün doğru olmasına ve güvenilir olmasına dikkat çeken Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:

“Kişinin namazına, orucuna bakmayın; konuştuğunda, doğru konuşup konuşmadığına, kendisine emniyet edildiğinde, güvenilirliğini ortaya koyup koymadığına; dünya kendisine güldüğünde, takvayı elden bırakıp bırakmadığına (menfaat anındaki tavrına) bakıp öyle değerlendirin.” (Kenzul-Ummal, h. No: 8435)

Güvenilir Olmayanın Dini Olmaz

”Peygamber efendimiz: “Vallahi mümin olamaz, vallahi mümin olamaz, vallahi mümin olamaz” buyurdu. Kendisine: “Ey Allah’ın Resulü, kim mümin olamaz?” denildi:

“Zulüm ve şerrinden komşusu güven içerisinde olmayan kimse” buyurdu.” (Buhari, Kitâbu’l-Edeb: 29, Tecrid no: 2019)

Bu hadisi şeriflerde de görüldüğü gibi Mü’min her konuda kendisine güvenilen ve çevresine güven veren, özü ile sözü, şekli ve şemali ile yaşantısı ve davranışları bir olan insan olmalıdır.

İslam dinin önemle üzerinde durduğu konulardan biri de doğru ve dürüst olmaktır. Peygamber (a.s) şöyle buyurur: -“Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur. Ahdi olmayanın dini yoktur. Yemin ederim ki, kulun dili dürüst olmadıkça, dini dürüst olmaz. Kalbi dürüst olmadıkça, dili dürüst olmaz. Komşusu kendinden emin olmayan cennete giremez. Kim haramdan mal kazanır da ondan infak ederse, ona sevap verilmez. Eğer sadaka verirse kabul olmaz. Elinde kalan mal da cehenneme gidişini arttırır. Zira kötüyü kötü temizlemez. Lakin kötüyü, temiz ve helal olan şey temizler.” (Ramuz el-ehadis: 463/4) Emrolunduğun Gibi Dosdoğru Ol! Yüce Allah; “Festekim kemâ umirte ve men têbe meake ve lâ teTğav, innehu bi mâ ta’melûne baSîr(baSîrun). “Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür” “(Hud: 112) buyurmaktadır. Abdullah b. Abbas diyor ki, “Bütün Kur’an sureleri içinde Allah Resûlüne bu ayetten daha ağır ve daha çetin bir ayet inmemiştir. Bu nedenle Peygamberimiz: “Hud suresi ve benzerleri beni ihtiyarlattı.” (Tirmizi, Tefsir-ül Kur’an, 57, V, 402) buyurmuşlardır. Elmalılı Hamdi Yazır bu ayeti Hak Dini Kur’ân Dili tefsirinde şöyle izah etmiştir: “…Bu âyette Resûlullah’a “Beni ihtiyarlattı” dedirtecek kadar zor gelen nokta, istikamet emrinin asıl kendisiyle ilgili olan kısmından ziyade, ümmetiyle ilgili olan kısmı olsa gerektir. Zira buyuruluyor ki: Seninle beraber tevbe edenler de. Yani şirkten tevbe edip de imanda seninle beraber bulunan, Müslüman olan herkes de tıpkı senin gibi dosdoğru olsun” (Hak Dîni Kur’ân Dili Hud suresi: 112). Nitekim başka ayetlerde de doğruluğa dikkat çekilir: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve sıddıklarla/doğrularla beraber olun” (Tevbe 9/119). “Müslüman, doğru sözlü olan ve yalan söylemeyen insandır (Ahzab suresi: 70; Hac suresi: 30).

Allah’a İnandım De Sonra Da Dosdoğru Ol! Bir rivayette, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den sadece beş hadis rivayet etmiş olan Ebû Amr Süfyân İbni Abdullah es-Sekafî radıyallahu anh diyor ki; -“Yâ Resûlallah! Bana İslâm’ı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sorma ihtiyacı duymayayım,” dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: – “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu (Müslim, İmân 62; Nesâî, es-Sünenü’l-kebir, VI, 458; İbn Hibban, Sahih, III, 221; Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, VIII, 69) Öte yandan Peygamber Efendimiz’in bu nefis ve veciz cevabı, “Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara melekler gelerek; ‘Korkmayın, üzülmeyin, size va’dedilen cennetle sevinin. Biz, dünya hayatında da âhirette de sizlere dostuz. Esirgeyip bağışlayan Allah’ın ikrâmı olarak (cennette) canınızın çektiği ve dilediğiniz her şey sizindir’ derler”(Fussilet sûresi (41), 30-32) ve “Rabbimiz Allah’tır diyenler sonra da dosdoğru olanlar için ne korku vardır ne de hüzün. Onlar cennetliktir. İşlediklerinin karşılığı olarak cennette temelli kalacaklardır” (Ahkâf sûresi (46), 13-14) âyetlerinde vurgulanan asıl noktanın özeti niteliğini taşımaktadır. Velhâsılı Mü’min, tıpkı sevgili peygamberimiz Muhammedü’l-emin gibi; çevresine emniyet, güven ve huzur veren, her hususta kendisine güvenilen, emrolunduğu gibi dosdoğru olan ve aynı zamanda sadıklarla/doğrularla bir ve beraber olan insan demektir.

MUHARREM GÜNAY (SIDDIKOĞLU