MHP’Lİ YALÇIN: ERDOĞAN İSTİRAHATE ÇEKİLMELİ
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Başbakan Erdoğan’ın “terörle müzakere” sürecinde halkı arkasına alamadığını söyledi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Başbakan Erdoğan’ın “terörle müzakere” sürecinde halkı arkasına alamadığını, bu nedenle muhalefeti tenkit etmeye başladığını, özellikle MHP’ye yönelik tenkitlerinin dozunun fazlalığının “kendi ruh halini doğrudan etkilemeye başladığını” ifade etti MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Başbakan Erdoğan’ın “terörle müzakere” sürecinde halkı arkasına alamadığını, bu nedenle muhalefeti tenkit etmeye başladığını, özellikle MHP’ye yönelik tenkitlerinin dozunun fazlalığının “kendi ruh halini doğrudan etkilemeye başladığını” ifade etti. Başbakan Erdoğan’ın psikolojisinin, kendisinin bir süre uzlete ve istirahate çekilip nefis muhasebesi yapmasını gerektirecek boyutlara vardığını savunan Yalçın, “Asabiyetine hakim olamayacak kadar bitap düştüysen, neden bir süre dinlenmeyi denemiyorsun? Niçin bir müddet için yerini ağıtçı başı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a bırakıp, gözyaşlarıyla kamuoyunu yumuşatmasına izin vermiyorsun?” dedi.
Yalçın’ın açıklaması şu şekilde:
Başbakan Tayyip Erdoğan, “terörle müzakere” sürecinde halkın desteğini arkasına alamamanın hıncını artık muhalefet partilerinden çıkarmaya başlamıştır. Sayın Başbakan işi gücü bırakmış, günü gününe takip ettiği muhalefetin tepkilerine cevap yetiştirmeye kendini adamıştır. Özellikle MHP’ye yönelttiği tenkitlerin dozu öylesine fazladır ki, bu durum kendi ruh hâlini doğrudan etkilemeye, hiddetini kamçılamaya başlamıştır. Sayın Başbakanın psikolojisi, kendisinin bir süre uzlete ve istirahate çekilip nefis muhasebesi yapmasını gerektirecek boyutlara varmıştır.
Başbakan Erdoğan, Türk milliyetçiliğinin bayraktarı MHP’yi terör konusunda millî tavır almamakla suçlamıştır. Milliyetçiliği reddeden, Türk milletinin hukukunu çiğneyen bir Başbakanın, millî tavırdan söz etmeye hakkı yoktur. Eğer millî tavır sergilemekten kastı İmralı kasabı Apo’nun eteğine tutunarak dikta heveslerini tatmin etmekse, bunun adı olsa olsa gayrimillî tavırdır. Hükümetin başının bu tavrı, teröristlerin elebaşını anayasa sürecinin parçası kılmak, rejim değişikliği için karar verici konumuna yükseltmek üzerinedir. Sayın Başbakan, Türkiye’yi bataklık ve milden ibaret tehlikeli bir alana sürüklemektedir. Kanı ve gözyaşını durdurmaktan söz ederek kamuoyunu yanıltmakta, gelecekte milletimize daha büyük acılar yaşatacak adımlar atmaktadır. Türkiye’yi doludizgin kardeş kavgasına ve siyasi kaosa götürmektedir.
Sayın Erdoğan, muhalefet partilerini ve kendisini desteklemeyen medya kuruluşlarını terör örgütüne oksijen vermekle itham etmiştir. Oysa kendisi ve partisi on yıl boyunca bölücü örgütün kolundan açılım serumu vermiştir. 1999 Şubatında yarı ölü vaziyette Türkiye’ye teslim edilen bölücü başı Apo’yu herkese, her kesime saldıran bir Frankeştayn hâline getirmiştir.
Geçenlerde açıklanan İmralı görüşme tutanaklarına göre bu Frankeştayn, kendisine yeniden hayat veren AKP iktidarının ayakta kalması için omuz verdiklerini söylemiştir. Demek ki asıl oksijeni alan AKP iktidarıdır; bölücü örgüt bu iktidara açılım serumunun karşılığında Kandil’den bölük bölük oksijen taşımıştır.
Sayın Başbakan’ın “Çözüm sürecinde CHP, MHP ve BDP ile değil, malum medyayla değil, milletimizle yürüyoruz tarzındaki ifadesi ise “Hangi milleti kastediyor? sorusunu akla getirmektedir. Bizce bu sorunun cevabı, elbette Türk milleti değil, olsa olsa terör örgütü mensuplarıdır.
Başbakan Erdoğan’ın, “Eğer ortada bir ihanet varsa, o ihanet gençlere, annelere olan ihanettir. Bu terörün çözülmesini engelleyerek, millete yapılan bir ihanettir” sözü ise, şimdiye kadar terörle mücadelede verilen şehitleri hain kategorisine koyacak tehlikeli bir yorumdur. O şehitler vatanın bütünlüğü uğruna verilmiştir. İslam inancına göre ecri ve mükâfatı da ahrette verilecektir. Bunun edebiyatını yapmayı son günlerde âdet hâline getiren, MHP’yi istismarla suçlayıp en çok da kendisi istismarcılığa tevessül eden Sayın Başbakanın ifadeleri fevkalade inciticidir. Başbakan Erdoğan’a İmralı kasabı Apo’nun sesinden başka hiçbir şey latif gelmediği için; milletin hissiyatını, milletin şikâyetlerini unutmuştur. Apoperestlik Başbakan’ın ve yandaşlarının gözlerine mil çekmiş, kulaklarını tıkamıştır.
Başbakan Erdoğan, şehit ailelerinin ve vatan hizmeti yapan gençlerin duygularını siyasi hesaplarına malzeme yapmaktan vazgeçmelidir. Sayın Başbakanı aziz şehitlerimizin ruhaniyetinden, ailelerinden, vatani görevlerini canları pahasına yapan genç kuşaklardan ve bütün Türk milletinden özür dilemeye çağırıyoruz. Başbakana soruyoruz:
Devleti yönetmenin yolu, sıkışınca terörist başı Apo ile pazarlık etmekten geçiyorsa, Sayın Başbakan; koltuğunda neden oturuyorsun?
Pazarlık görevini yerine getiren ve “Ben görüşmüyorum, devlet görüşüyor” diyerek sahip bile çıkmadığın insanlara neden yerini bırakmıyorsun?
Terörle müzakere sürecinde MHP ile birlikte yürümediğin doğru. Lakin BDP ile yürümüyorsan, şehitlerin kemiklerinden köprü kurarak İmralı kasabı Apo’ya neden ricacılar gönderiyorsun?
Muhalefetin izledikleri politika yüzünden PKK’nın bu ülkede siyaseti şekillendirdiğini söylüyorsun. Peki, bölücü başının yeni anayasa talepleri, siyasi ve istihbarî heyetlerin Apo’nun ayağına kadar gidip gelmeleri hangi tür biçimlendirmeye giriyor?
Eğer İmralı sularında kulaç atmakta haklı olduğuna inanıyorsan neden muhalefete bu kadar sinirleniyorsun?
Eğer doğru yolda isen, bu huşunet, bu şiddet, bu telaş niye?
Madem nazik bir süreçten geçiyoruz, herkesi itidale davet edeceğine öteye beriye hücum oklarını yollayıp siyasi tansiyonu ve husumeti neden her gün daha çok arttırıyorsun?
Hükümetin başı olduğuna göre, öncelikle sen niçin soğukkanlılığını muhafaza etmiyorsun?
“Asabiyetine” hâkim olamayacak kadar bitap düştüysen, neden bir süre dinlenmeyi denemiyorsun?
Niçin bir müddet için yerini ağıtçı başı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a bırakıp, gözyaşlarıyla kamuoyunu yumuşatmasına izin vermiyorsun?