VURAL: ERDOĞAN MONŞER DEĞIL, TEK ŞERDIR
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Samsun’da, Erzurum’da Başbakan Erdoğan’ın sergilediği şey, milli mücadele ruhu değil, yolsuzluk ve rüşvetten kokuşan bir siyasettir, tuz ruhudur” dedi.
Vural, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, “Cumartesi ve pazar günü, bu milleti birbirine düşman kılmaktan başka bir politikası olmayan, malına mal, mülkünü mülk katmayı görev edinmiş, aile boyu kalkınmayı, yandaşları beslemeyi görev edinmiş bir siyasetçinin Cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklandıktan sonra yaptığı mitingleri izledik” ifadesini kullandı.
Bu mitinglerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın klasik tıynetini ortaya koyduğunu iddia eden Vural, Erdoğan’ın milletin parası ile mitingler düzenlediğini, bu süreç içerisinde Başbakanlık örtülü ödeneğini acımasızca kullandığını ileri sürdü. Vural, şöyle konuştu:
“Bunlar aslında, Cumhurbaşkanlığı makamına gidecek kişinin, milletin tamamına bir hayrının dokunmayacağını, köşklerinde haram paracı Rıza ve bölücülerle birlikte olacağını ortaya koymaktadır. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı profili, hak ve hukuk tanımayan, siyasi etik ve ahlaktan nasibini almayan Cumhurbaşkanlığı profilidir. Ey Başbakan, senin yandaş tv’lerin olabilir, bu milletin parasıyla TRT’yi ak TRT olarak değiştirmiş olabilirsin, senin televizyonların olsa ne yazar. Bu milletin vicdanı vardır ve sen o milletin vicdanını temsil etmiyorsun. Seni finanse etmek için havuzcular devreye girmiş olabilir ama zulümle payidar olmayacaktır, zalimin sonu gelecektir. Milletin parasıyla yayın yapan TRT, ‘hükümetle uyumlu bir Cumhurbaşkanı olmalı’ diye yayın yapıyorsun. Böyle bir rezalet olmaz. Bunun hesabı sorulmayacak mı? Bu milletin vergileri ile yayın yapanlara haram zıkkım olsun. Burası parti devleti olmaktan çıkacak, bütün bunlar not olarak alınmıştır, kimsenin yanına kar kalmayacaktır.”
Başbakan Erdoğan’ın mitinglerde “istiklalden, haktan, hukuktan millet iradesinden” bahsettiğini dile getiren Vural, “Bundan bahseden birisi, tüyü bitmemiş insanların parası ile mitingler düzenleyemez. Memleket sevdasından bahseden birisi, Ramazan günü milleti kin ve nefrete sevketmez, düşmanlık üretmez, yalan söylemez. Hukuksuzluğun padişahı, yüzüklerin efendisi olan Erdoğan’ın hak, hukuk, adalet gibi kavramlara uymasını beklemek, deveye hendek atlatmaktan daha zordur” görüşünü savundu.
Oktay Vural, Başbakan Erdoğan’ın, “95 yıl önce Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’dan Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımını attığını ve bu yüzden mitinglerine Samsun’dan başladığını” söylediğini ifade ederek, “Sen kim Samsun kim? Siyasi ömrümü Cumhuriyetin değerlerini aşındırmakla, Cumhuriyetle hesaplaşmakla geçiren, Türkiye Devleti’ni sonlandırıp yeni Türkiye’yi inşa edeceğini ilan eden Erdoğan’ın Samsun ve Erzurum’da mitinglerini başlatarak, milli mücadeleye atıfta bulunması herşeyden önce arsızlıktır, yüzsüzlüktür. Erdoğan istiklal değil, istikbal mücadelesinin peşindedir. Samsun’da, Erzurum’da Başbakan Erdoğan’ın sergilediği şey, milli mücadele ruhu değil, yolsuzluk ve rüşvetten kokuşan bir siyasettir, tuz ruhudur” dedi.
“Biz Sevr’i yırtıp atmak için 1919’da Samsun’da milli mücadeleyi başlattık. Sen 2014’te Sevri ihya etmek, milli mücadele yerine teslimiyeti sağlamak için yola çıkmış bir bedbahtsın” ifadesini kullanan Vural, “2014 Erdoğan, 1919 ruhunu ortadan kaldırmakla görevli siyasi Lawrence’tir. Sen bu vatanda Kürdistan inşa ediyorsun, yabancı müdahaleleri meşrulaştıran Lawrence’lik yapıyorsun. Mustafa Kemal milli mücadeleyi Samsun’da başlatırken, sen millete karşı mücadeleyi İmralı ve Kandil hattından başlattın. Mustafa Kemal milli mücadeleyi Bandırma Vapuru’nda başlatırken, sen millete karşı mücadeleyi İmralı vapurunda, Öcalan’a serenatlarla başlattın” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın duble yollardan, yol yapmaktan bahsettiğini belirten Erdoğan, “Maksadın yol yapmaksa, seni karayolları genel müdürü atayalım. Sen yol yapmak değil, o yolun ihaleleri ile ilgilenmek istiyorsun. Elbette Cumhurbaşkanı yolla ilgilenir ama en fazla yolsuzlukla ilgilenir. Erdoğan’ın amacı, Cumhurbaşkanlığı makamına çıkarak, boğazına kadar battığı yolsuzlukların üstünü örtmek, ondan sonra da yeni yollarla yolunu bulmaktır. Zaten Cumhurbaşkanlığı logosunda da yolunu bulmaya çalışan bir zikzak var” sözlerini sarfetti.
Vural, Erdoğan’ın mitinglerde “Balyozcular ve Ergenekoncular’dan” bahsettiğini, “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını getirmeseydik, çıkamazlardı” dediğini vurgulayarak, “Bundan önce ‘vay Ergenekoncular, vay darbeciler’ diyordu ama şimdi böyle diyor. Allah bizi bu münafık siyasettenkorusun” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na “monşer” dediğini de ifade eden Vural “Erdoğan monşer değil, tek şerdir” dedi.
Oktay Vural, Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı olursa Başbakan ile birlikte uyumlu çalışacağını” söylediğini belirterek, “Başbakan’la beraber mi yatıp kalkacaksın? Başbakanlığı bonus olarak mı götürmek istiyorsun, Başbakan’ın mürebbiyesi misin, dadısı mısın?” diye konuştu.
Vural, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaklaşık bir aydır görüşülen “torba tasarı” ile ilgili soru üzerine, “Çuval yasası ile milletin başına çuval geçiriliyor. Herhalde bir yıl daha devam eder” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Oktay Vural, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanı Turgut Aslan’ın 30 ilin emniyet müdürlüğüne gönderdiği Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet ile ilgili hukuksuz talepleri içeren yazı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Gerçekten utanç verici bir tablo ile karşı karşıya olunduğunu belirten Vural, “Vatandaşların bir kısmının açıkçası düşman olarak gösteren, terörize eden bir yaklaşım. Terör örgütünü meşrulaştırıyor, sivil toplumu terörize ediyor. Bu top yekün ayrımcılık ve bir nefret suçu işlemektir. Hukuk devletine aykırı bir tavırdır. Yargının bağımsız ve tarafsız olması gerekiyordu, görülüyor ki; savcılar hükümetin talimatı ile bunları sorguluyor. İdris Naim Şahin’in açıkladığı belge İçişleri Bakanı’nın talimatıydı. İçişleri Bakanı’nın talimatını şimdi savcı bir yargı sürecine dönüştürmüştür. Türkiye’de gerçekten hukuk devleti artık yoktur. Türkiye’de bu yaklaşımları yapan ancak, dikta müsveddeleri iktidardadır.” diye konuştu.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’den basın toplantısı düzenledi. Milletin parası ile yayın yapan TRT’nin vatandaşa hükümetle uyumlu bir cumhurbaşkanı olmalı mıdır? diye soru sorduğunu belirten Vural, “AKP propagandası Recep Tayyip Erdoğan propagandası yapıyorsun. Ey bu yayınları yapanlar, ey TRT’nin başındakiler. Bu milletin vergileri ile para alıyorsunuz. Böyle bir rezalet olmaz. Çıkartıyorsunuz, akademisyenleri cüppelileri, MHP’ye dil uzatıyorsunuz, toplumun uzlaşma içerisinde milletin cumhurbaşkanı adayı ekseninde eleştiriler getiriyorsunuz. Bunun hesabı sorulmayacak mı? Haram zıkkım olsun, bu milletten alınan vergilerle bu yayınları yapanlara, haram zıkkım olsun. Başındakilere haram zıkkım olsun. Böyle bir rezalet olmaz. Dünya kupası ile Erdoğan dizisi, at başı beraber birlikte pazarlanıyor. Burası parti devleti olmaktan çıkacak, bilin ki bütün bunların hepsi not olarak, dipnot olarak alınmıştır. Kimsenin yanına kar kalmayacaktır. Sizin gücünüz varsa, topunuz tüfeğiniz varsa, malınız mülkünüz varsa, bu milletinde vicdanı var, imanı var. Bu vicdan ve iman, bu mal mülk ve güçle milleti tehdit eden ve yönlendirenlerden hesap soracaktır.” şeklinde konuştu.
Bir gazetecinin, “Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’ın dile getirdiği Hizmet’e kumpas eylem planının bizzat emniyet tarafından talimatla yerine getirildiği ortaya çıkıyor. Neler söyleyeceksiniz?” sorusuna Vural, “Gerçekten utanç verici bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu konuda toplumun belli kesimlerini suçlu gösterip, ondan sonra bazı suçlarla ilişki oluşturup, delil oluşturmak, hukuk devletinde olmaz. Bu ancak Saddam’ın Irak’ın da Esad’ın Suriye’sin de olur. Bir taraftan terör örgütünü meşrulaştırıyorlar, kundaktaki bebeleri öldürenler, faili bilinenleri meşrulaştırıyorlar. Diğer taraftan toplumun bir kesimini terör örgütü olarak gösteriyorlar. Yarın öbür gün, herkes terör örgütü olarak gösterilebilir. Mesela bu kameraman arkadaşları da terör örgütü üyesi olarak gösterebilir. Ellerindeki bu silahı kullanarak. Dolayısıyla bu bir korku devleti üretmek ve vatandaşı sindirmektir. Vatandaşların bir kısmının açıkçası, düşman olarak gösteren terörize eden bir yaklaşım. Terör örgütünü meşrulaştırıyor, sivil toplumu terörize ediyor. Bu top yekün ayrımcılık ve bir nefret suçu işlemektir. Hukuk devletine aykırı bir tavırdır. Yargının bağımsız ve tarafsız olması gerekiyordu. Görülüyor ki savcılar hükümetin talimatı ile bunları sorguluyor. İdris Naim Şahin’in açıkladığı belge, İçişleri Bakanı’nın talimatıydı. İçişleri Bakanı’nın talimatını şimdi savcı bir yargı sürecine dönüştürmüştür. Türkiye’de gerçekten hukuk devleti artık yoktur. Türkiye’de bu yaklaşımları yapan ancak dikta müsveddeleri iktidardadır.” cevabını verdi.
aa / cihan