MHP’Lİ VURAL: DEVLETİ PKK İLE MASAYA OTURTAN SEN DEĞİL MİSİN?
MHP TBMM Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, terör örgütü PKK ile Oslo görüşmeleri ve Dolmabahçe mütabakatlarını yapanların, şimdilerde halkı maskeli siyasetle uyutmaya çalıştığını söyledi. Gündemdeki konularla ilgili olarak MHP İzmir İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyen Vural, dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sert bir biçimde eleştirdi.
MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir milletvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çözüm süreciyle ilgili, “Masa yok. Oturulan masa devletin çöküşüdür” sözleri ve AKP’nin süreçle ilgili son söylemlerinin 7 Haziran seçimlerine yönelik taktik ve oyun olduğunu, maskeli siyaset balosunun başladığını söyledi. Vural, Bilal Erdoğan’la imam hatip liseleri müdürleri toplantısına katılan İzmir Valisi Mustafa Toprak’ı ise sert sözlerle eleştirerek, “İzmir parti valisi değil, Cumhuriyet Valisi istiyor. Siyaset yapacaksan istifa et Ak Parti İl Başkanlığı yap” dedi.
Oktay Vural, partisinin İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında seçim dönemine yine maskeli siyaset balosu ile girildiğini söyledi. AKP’nin Türkiye’ye soktuğu çıkmaz sokağı milleten saklamak için yeni taktik arayışlara girdiğini belirten Vural, “Seçimlere giderken AKP; Cumhuriyetimizi, milli birlik ve bütünlüğümüzü, üniter devlet yapımızı bozmaya yönelik PKK ile yaptığı görüşmeler ve çözüm sürecindeki gerçekleri saklamaya çalışıyor. AKP seçim kampanyasını bir yandan Cumhurbaşkanı, öbür taraftan Başbakan sürdürüyor. Biz defalarca ‘Devlet terör örgütüyle görüşmez, müzakere etmeyin’ uyarısı yaptık. AKP’ye oy vermiş vatandaşların çözüm sürecinin Türkiye’yi hangi noktaya getirdiğini, asıl hedefin üniter devlet yapısını bozmak olduğunun farkına vardı. Çözüm sürecinin çözülme süreci olduğunun farkına vardı. 7 Haziran sürecinde AKP politikasını eleştirenlerin bu partiden koptuğunu görünce yeni rol paylaşımına girdiler. Yıllarca ‘Kürt sorunu vardır’ diyenler bunun olmadığını söylemeye başladılar. Terör örgütünü hatırladılar. Oslo’da, İmralı’da müzakere sürdürenler Dolmabahçe’yi unutmaya başladılar. Hatta seçim beyannamesinden çözüm süreciyle ilgili kısımları düşürmek suretiyle milletten saklamak için politikalara üretmeye başladılar. AKP milleti kandırıp seçimde oy devşirmek için yeni bir tezgah hazırlamıştır. AKP, HDP ile seçime girmektedir. Çözüm koalisyonu beyannamesini hazırlamıştır” dedi.
MASKELİ SİYASET BALOSU
Dolmabahçe’de 10 maddeyi açıklayanların, umut verici olduğunu söyleyenlerin birdenbire vatandaşın “Ne yapıyorsunuz?” sorgulaması sonucu ‘Ne Dolmahçesi, bunlar terör örgütüdür’ diyerek kontrollü bir gerilimle gerçekleri saklamak istiyorlar. Bunlardan biri de Cumhurbaşkanı’dır. Taktik adımlarıyla makamını istismar ederek yapıyor. Gazetecilere ‘Karşı karşıya oturulan bir masa yok. Kürt sorunu ifadesini kullanmak ayrımcılık olur. Oturulan masa devletin çöküşü olur’ sözüyle AKP’nin yaptığı pazarlıkları, Kürtleri sorun olarak göstererek PKK’yı meşrulaştıran politikalarını, paralel devlet oluşumlarını saklamak amacıyla seçim kampanyası unsuru olarak kullanmaktadır. Bu riyakar bir siyasettir. Çözüm sürecini başlatanlar, PKK’yı muhatap alanlar, İmralı ile masaya oturanlar, Oslo’da mutabakat hazırlayanlar, Dolmabahçe’de 10 maddelik seçim sonrası yapacaklarını açıklayanlar, bugün yeni taktik anlayışıyla süreçleri milleten saklamak istiyor. Tam bir aldatmadır. Yeni bir maskeli siyaset balosu yapılmaktadır” dedi.
SİZ DEĞİL MİSİNİZ?
Vural, zaman zaman tabletinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarını basın mensuplarına dinletti. Erdoğan’ın konuşmalarından alıntılar yapan Vural, “28 Şubat 2015 tarihinde PKK ile yapılan bu görüşmelerde, ‘Ne istendi, hükümet vermedi 12 yıldır?’ diyen sen değil misin? 2005 yılında, ‘Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur.’ diye sen değil misin? ‘Çözüm süreci askerî bir sorumluluk değil, siyasi bir kararın neticesi olarak başlatılmıştır.’ diyen sen değil misin? ‘Biz değil, devlet görüşüyor. Terörün bitirilmesi amacıyla bu görüşmelerin yapılması doğaldır.’ diyen sen değil misin? Süreci neye mal olursa olsun devam ettireceğini söyleyen sizsiniz. Baldıran zehiri içmeye hazırım diyen sizsiniz. Kürt sorunu benim sorunumdur, savunmaya devam edeceğim diyen sizsiniz. Terör örgütünü muhatap alıp meşrulaştıran sizsiniz. Siyasi uzantıları ile görüşenler sizsiniz. Şimdi ise ‘Karşı karşıya oturulan masa yok. Kürt sorunu ifadesini kullanmak ayırımcılık olur. Oturulan bir masa devletin çöküşü olur’ diyorsunuz. Halbuki daha önce ‘İmralı, Oslo olsun biz açık net adımlar attık. Görüşmelerle elde edeceksek bunları yapalım. Görüşmeleri başlattık’ diyen sen değil misin? Devleti PKK ile masaya oturtan sen değil misin? ‘Hükümet görüşmez devlet görüşür’ diyen sen değil misin? ‘MİT müsteşarını İmralı’ya Oslo’ya gönderen benim. Oslo’da yazılı tutanak tutulmadı, sözlü görüş alışverişi yapıldı’ diye sen değil misin? Bunlar masa değil midir? ‘Çözüm süreci askeri bir durum değil siyasi bir karar sonucu başlatılmıştır’ diyen sen değil misin? ” diye sordu.
Vural, “Yıllarca PKK’yı muhatap alanlar şimdi ‘Masaya oturma devletin çöküşüne neden olur’ diyorlar. Zaten devleti çökertmek için bu masayı kurdunuz. Son sözler itiraftır. Demek ki bugüne kadar kurulan masalar devleti çökertmek için kurulmuş. ‘Kürt sorunu demek ayrımcılıktır’ derken demek ki önce ‘Kürt sorunu benim sorunumdur’ derken ayrımcılık yapıyordu” dedi.
Şimdi bütün bunları yapanlar, PKK’yı muhatap alanlar, Marksist, Leninist, din düşmanı bir terör örgütünü muhatap alıp onun siyasi amaçlarını çözüm olarak Türkiye’ye hazmettirmek isteyenler şimdi, ‘Masaya oturmak, devletin çöküşüne neden olur.’ diyor. Zaten oturduğunuz masa, devleti çökertmek için bu masayı kurdunuz. Dolmabahçe’de yaptığınız görüşmede vatan, devlet, cumhuriyet, kimlik ve Anayasa konularını pazarlık konusu yaptığınızı ilan etmediniz mi? Bütün bunlarla ilgili masaları kuran sizsiziniz? Çözüm süreci adı altında bölücü terör örgütü ile masalar kuran, görüşmeler yapan, Habur’da devlet töreni ile karşılayan onlardı. Bugün geldiğimiz bu noktada Doğu ve Güneydoğu’da mahkemeler kurulmasına, asayiş birimlerinin kurulmasına, vergi toplamasına, insanları, çocukları dağa kaldırmasına uygun bir ortam hazırlayan, polisi, askeri karakola saklamak suretiyle operasyon yapma yetkisi vermeyen, hatta yapılan operasyonu Kandil’e haber veren bir hükümet bugün gelip diyor ki, ‘Bir masa, devletin çöküşüne sebep olur.’ Evet, siz devleti çökertmek için o masaları kurdunuz. Bugüne kadar kurdukları masalar, demek ki devleti çökertmek için kurulmuştur.” dedi.
CUMHURBAŞKANI AYRIMCILIK VE BÖLÜCÜLÜK YAPTIĞINI İTİRAF ETMEKTEDİR’
Kürt meselesinin ayrımcılık olduğunu, bugüne kadar “benim sorunum” adı altında yapılan savunmaların şimdilerde ülkeyi bölünme eşiğine getirdiğini söyleyen Vural, “Benim sorunumdur diyerek savunmaya devam edeceğim derken aslında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ayrımcılık ve bölücülük yaptığını, Cumhurbaşkanı itiraf etmektedir. Bu gerçekler, milletimiz tarafından bilinsin. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren insanlar, PKK’nın siyasi amaçları meşrulaşsın diye oy vermedi. PKK, KCK paralel devlet olsun diye oy vermedi. Üniter devlet yerine özerklikler olsun diye oy vermedi. İnsanlar etnik kimliklerine göre ayrılsın diye oy vermedi ama bugün Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren insanlar bu süreci sorguladığı zaman hemen yeni bir maskeyle, ‘Canım, Kürt sorunu demek ayrımcılıktır. Masa kurmak, devletin çöküşüne sebep olur. Masa kurulmadı.’ demek suretiyle bugüne kadar yaptıklarını saklamak ve 7 Haziran seçimlerinde milleti kandırmak için yeni bir politika uygulamak durumunda kaldıkları gayet açık ve net. Meclis’te çözüm komisyonlarını HDP ile kuran sizsiniz. Yani milletimizin aklıyla alay mı ediyorsunuz ya? Bu ne rezalettir? Bütün bu çözüm sürecinin müzakerelerini meşrulaştıranlar şimdi, ‘Devletin çöküşüne sebep olur’ demek suretiyle seçim döneminde bunu kullanıyorlar. İki aktör de kontrollü bir gerilimle vatandaşı aldatıp kandırmak istiyorlar. Bizden istenen nedir? Bizden istenen kimliğimizdir. Bizden istenen cumhuriyetimizdir. Bizden istenen milli devletimizdir.” şeklinde konuştu.
Vural, Dolbahçe’den sonra kontrollü şekilde PKK ve HDP ile gerilim oluşturma taktiği yaratılmak istendiğini belirtti. AKP’ye oy verenlerin duydukları endişe nedeniyle seçim öncesi böyle bir oyuna başvurulduğunu dile getiren Vural, ” Masada oturuyorlar. Müzakereyi itiraf ediyorlar. Sonra Cumhurbaşkanı ‘masa yok’ diyor. Kimle oturuyorsunuz ?Kimle görüşüyorsunuz?” dedi. Vural, Süleyman Şah türbesinin vatan toprağı olduğunu belirterek, bugün türbenin olduğu yerin PKK örgütünün hakimiyeti altında olduğunu söyledi. Türbenin karşısında Abdullah Öcalan posterinin fotoğraflarını gösteren Vural bu duruma tepki gösterdi. Vural, Eruh’ta öldürülen korucu muhtarı, Vali ve garnizon komutanı ile görüştükten bir gün sora öldürülmesini vahim olduğunu, devletin koruyamadığını söyledi. Bunun bir yüz karası olduğunu belirtti.
DAVUTOĞLU’NA GÜLEN VE MOON TARİKATI SORUSU
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 2013 yılında Fethullah Gülen’le Amerika’da görüştüğü açıklamasına yönelik yaptığı değerlendirmede ise Vural, “2013 Eylül ayında görüşenler, Türkiye’ye gelmesini istediğini itiraf edenler bugün bir paralel çete iddiası altında aslında böyle bir yapılanmayı nasıl koruyup kolladıklarını itiraf etmiştir. Sayın Davutoğlu, Gülen ile görüştüğünüzde bu yapılanmadan haberiniz yok muydu? Medet ummak için gittiniz. Sayın Davutoğlu siz Moon tarikatının da bir gezisine katılmadınız mı? Ne zaman katıldığınız açıklasanız da millet sizin iç yüzünüzü öğrense” dedi.
SİYASET YAPACAKSAN İZMİR VALİLİĞİNİ BIRAK AKP İL BAŞKANLIĞI YAP
Vural, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan’ın İzmir’de imam hatip liseleriyle ilgili toplantı yapması ve bu toplantıya İzmir Valisi Mustafa Toprak’ın katılmasına tepki gösterdi. Vali’nin devletin Valisi olduğunu belirten Vural, “Vali devletin Valisi’dir. AKP İl Başkanı değildir. Birilerinin, mahdumların nedimesi veya refakatçısı değildir. Bu çerçevede bakıldığında malesef İzmir’e bir dönem milletvekilliği yapan sonra belediye başkanı adayı olan kişi için proje olarak gönderilen Vali İzmir’de devletin valisi olmak yerine AKP valisi olarak hareket etmeye devam etmektedir. İzmir’in büyük bir şehir olarak kıymetli valileri olmuştur. İzmir kente sahip çıkan Valileri bağrına basmıştır. Ama İzmirliler parti valisini sevmez. Devletin Valisi olması gerekir. Ama İzmir Valisi TÜRGEV denilen bir vakfın yaptığı İmam Hatip Okulları müdürlerin çağrıldığı toplantıya Vali de katılıyor Sen refakatçı mısın? Seni toplantıya çağırıyor da hangi sıfatla katılıyorsun? Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Nasıl bir anlayıştır? Milli Eğitim Bakanı mıdır bu? Senin amirin midir bu? Bilal Erdoğan devletin gücünü nasıl kullanabiliyor? Bilal Erdoğan’ın sıfatı nedir? Valisin. İzmir’i temsil ediyorsun. Bir de orada kalkmışlar ‘inançlı nesiller yetiştireceğiz’ diyorlar. Biz o inancın temelini 17-25 Aralık’ta gördük. Villada haraç hazırlayanları, kupon arazi peşinde koşanların ne yapmak istediğini gördük. İnanç değerleri üzerinde bu oyunu oynayan zihniyetten kurtaracağız. İzmir’de Vali, Bilal Erdoğan’a refakat ediyor. Bu nasıl anlayıştır? Kirli pis bir oyun devam ediyor. Bu yönden bakıldığında Vali daha önce adayın bakan sıfatı olmadığı zaman toplantılarına katılıyordu. İzmir hangi partiye oy verirse versin Cumhuriyet’in Valisi’ni istiyor, partinin valisini değil. Siyaset yapacaksan bırak valiliği çık AKP İl Başkanlığı yap” dedi.
EROĞLU’NA ‘İZMİR VEKİLİ OLMAK İSTİYORSAN SAYGI GÖSTERECEKSİN’
Vural, AKP İzmir adayı Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun atanamayan bir hamile öğretmen adayına “Ben ilgilenmiyorum. Milli Eğitim Bakanı ile görüşürsün” sözleriyle terslediğini hatırlattı. Eroğlu’na seslenen Vural, “O zaman senin de İzmir’in sorunlarıyla ilgili eğitim, ulaşım, sağlık sorunlarıyla hiçbir alakan yok. Sana sorulduğunda ‘Ben bilmem diğeri bilir’ mi diyeceksin? Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden birisinin derdini anlatan vatandaşı terslemeye hakkı yoktur. Ağlatmaya hiç hakkı yoktur. Sayın Eroğlu, İzmir milletvekili sıfatını kazanmak istiyorsan saygı göstereceksin” dedi.
DHA / Cihan