Dolar 34,5466
Euro 36,0095
Altın 2.987,56
BİST 9.516,15
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Yağmurlu
İstanbul
19°C
Yağmurlu
Cts 9°C
Paz 10°C
Pts 9°C
Sal 11°C

MHP’LI ÖZTÜRK: ERDOĞAN AKLINI BAŞINA ALMALIDIR

MHP’LI ÖZTÜRK: ERDOĞAN AKLINI BAŞINA ALMALIDIR
23/07/2013 19:00
A+
A-

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk,”MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin de belirttiği gibi, Suriye sınır bölgemizde PKK otonom bölgesinin resmiyet kazanmasını önlemek, ilanını engellemek karşımızdaki en acil meseledir. Hükümet bu konuda kararlı davranmalı, alacağı tedbirler ile atacağı adımları ilan etmelidir. Türkiye Suriye’nin kuzeyinde özerk yönetim kurulmasına askeri güçle müdahale edeceğini açıklamalıdır. Bu amaçla, askeri caydırıcılığının gereği olan hazırlık ve tedbirlerin sınır bölgelerimizde ve arazide fiili uygulamasına geçilmelidir. Barzani, Suriye’deki PKK unsurlarına olan tüm desteğini kesmesi konusunda açık bir dille uyarılmalıdır.”dedi.

Öztürk’ün açıklaması şu şekilde:

 

Bölücü terör örgütü PKK Gezi Parkı olayları dolayısıyla yurt çapında oluşan gerginliği büyük bir fırsat olarak görmüştür. Terör örgütü, halka yayılan tepkiler karşısında köşeye sıkışmış hükümetten daha fazla taviz koparma yolundadır. Hükümetse bu konuda kötü bir imtihan vermiş, Türkiye karşıtı iç ve dış birçok aktörü aynı safta toplanmasına yol açmıştır.

AKP hükümeti, sokaklarda otoriteyi ve asayişi temin edeceğim diye kalabalıkların üzerine giderken, güney doğuda bölücü örgüt kitlesel sivil eylemlere hız vermiştir. BDP-PKK ikilisinin “Hükümet adım at sloganlarıyla sokaklara inmesi bu yüzdendir. PKK böylece hiçbir şey vermeden her şeyi alabileceği düşüncesindedir.

Aslında PKK hiçbir zaman güvenilebilir bir aktör olmamıştır. Nitekim sözde barış sürecinde de sözünde durmadığı görülmüştür. PKK ve BDP sadece süreci istismar etmekte, hükümetin gafletinden yararlanarak özerklik provaları yapmaktadır. Şırnak’ta özerklik fiilen uygulamaya geçirilmiştir. Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi(YDG-H) adı altında kurulan sözde asayiş birimlerine, askeri disiplinle gerçekleştirilen törenin ardından sertifika verilmiştir. Bölücü örgüt bununla yetinmeyip yoldan geçen araçlarda kimlik kontrolü yapmıştır. Örgüt sözde barış sürecine rağmen, adam kaçırmakta, şantiye basmakta, araçları yakmaktadır.

Türkiye’nin güney doğusunda olup bitenler, AKP’nin bencil ve beceriksiz politikalarının sonucudur.

Diğer taraftan PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD, ülkenin kuzeyinde bir bölgeyi ele geçirmiştir. PYD sözcüleri amaçlarının özerk bir yönetim ilanı olduğunu belirtmişlerdir. Güney sınırlarımızda meydana gelen bu gelişme, Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmektedir.

PKK ileride bölgedeki silahlı güçlerini birleştirerek Türkiye’nin güneyini de içine alan otonom bir Kürt bölgesi ilan etmeyi deneyecektir. Zaten BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş, bir süre önce uzun vadede amaçlarının özerk bir Kürt yönetimi olduğunu açıkça dile getirmiştir.

Meselenin bir başka boyutu da, Ankara ve Diyarbakır’da yapılan sözde barış ve demokrasi toplantılarından sonra Erbil’de bir Kürt konferansının toplanacak olmasıdır. Bu konferans bizzat Kuzey Irak Bölgesel yönetimi Lideri Barzani tarafından desteklenmektedir. Çağrısı Barzani tarafından yapılan konferansların amacı, Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dan toprak koparılarak birleşik Kürdistan’ın kurulmasıdır. Bu, Büyük Ortadoğu Projesi’nin nihai hedefidir ve projenin eş başkanı da maalesef Başbakan Erdoğan’dır.

İhanet pusudadır; PKK’nın taleplerini Türkiye’nin eski düşmanlarının istekleri takip edecektir. Ayrılıkçı Kürtlerden sonra sıra Ermenilere ve Rumlara gelecektir. Çünkü AKP iktidarı pandoranın kutusunu açmıştır.

Önce Ermeni diasporası Türkiye’den toprak talebinde bulunacak ve dedelerinin haklarını geri isteyecektir. Arkasından, mübadele ile Türkiye’den ayrılan Rumlar sırayı alacaktır.

Nitekim Erivan’da düzenlenen bir konferansta konuşan Ermenistan Başsavcısı, “Türkiye’de kalan kilise ve araziler Ermenistan Kilisesi’ne iade edilmeli. Ermenistan Cumhuriyeti ise kaybedilen toprakları geri almalı. Bu talepler yasal zeminde olmalı.” deme cüretini göstermiştir.

Azerbaycan’dan da toprak talebinde bulunan Ovsepyan, Nahçivan bölgesini kastederek, “Ermenistan’ın hem Türkiye hem de Azerbaycan’la arazi sorunu var. Bunun hukuki çözümü için tüm hukuki kanıtlarla birlikte bir dava dilekçesi hazırlamalı, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Mahkemelere sunulmalı.” demiştir. Ermenistan Başsavcısı, sözde soykırım kurbanlarının torunlarına kesinlikle maddi tazminat verilmesini de talep etmiştir.

Bütün bu tehditlerin üstesinden gelinmesi, Türkiye’nin caydırıcılığını göstermesiyle mümkündür.

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin de belirttiği gibi, Suriye sınır bölgemizde PKK otonom bölgesinin resmiyet kazanmasını önlemek, ilanını engellemek karşımızdaki en acil meseledir. Hükümet bu konuda kararlı davranmalı, alacağı tedbirler ile atacağı adımları ilan etmelidir.  Türkiye Suriye’nin kuzeyinde özerk yönetim kurulmasına askeri güçle müdahale edeceğini açıklamalıdır.  Bu amaçla, askeri caydırıcılığının gereği olan hazırlık ve tedbirlerin sınır bölgelerimizde ve arazide fiili uygulamasına geçilmelidir. Barzani, Suriye’deki PKK unsurlarına olan tüm desteğini kesmesi konusunda açık bir dille uyarılmalıdır. 

Başbakan teröristlerle pazarlıkları sonlandırmalı, süreç rezaletini bitirmeli; aklını başına almalıdır.