MHP’LI BÜYÜKATAMAN’DAN ANKARA “TÜRKIYE” MITINGINE DAVET
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman,”Milliyetçi Hareket Partisi bu ortak paydada buluşan tüm vatansever ve milliyetçilerle Türkiye’nin geleceğini kurtaracak, kuruluşunun emanetini yüceltecektir.Kimin kalbi Türkiye için çarpıyorsa, Türk milleti mensubiyetiyle kim iftihar ediyorsa bizim bağrımız da, kollarımız da, kapımız da her daim açıktır.”dedi.
Büyükataman’ın açıklaması şu şekilde:
Değerli Basın Mensupları,
Kıymetli Dava Arkadaşlarım,
Sözlerime başlamadan önce sizleri en derin hürmet ve muhabbetlerimle selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.
Değerli Basın Mensupları,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 9 ilde yapmayı planladığımız “Milli Değerleri Koru ve Yaşat”açık hava toplantılarımızın ilkini Bursa’da “Kuruluş”, ikincisini İzmir’de “Bayrak”, üçüncüsünü Adana’da “Vatan”, dördüncüsünü Erzurum’da “Birlik”, beşincisini Konya’da “Türkçe”,altıncısını Elazığ’da “Kardeşlik”, yedincisini İstanbul’da “Demokrasi”, sekizincisini Samsun’da“Kurtuluş” temalı olarak ve milletimizin coşkulu katılımı ile gerçekleştirmiş bulunuyoruz.
“Türkiye” temalı dokuzuncu mitingimizi ise 9 Kasım Cumartesi günü, İstiklal harbimizin kumanda merkezi olan millet egemenliğinin sembolü Millet Meclisimize ev sahipliği yapan, Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’nın Tandoğan Meydanı’nda gerçekleştireceğiz.
Dokuzuncu ve son açık hava toplantımızın temasını; bundan önceki toplantıların “Kuruluş, Bayrak, Birlik, Türkçe, Kardeşlik, Demokrasi ve Kurtuluş” temalarının hepsini kucaklayacak şekilde Türkiye olarak seçtik.
Yapacağımız açık hava toplantısında Ankara’mızın manevi önderleri Tâceddin Veli Hazretleri ve Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri’nin huzurunda iç ve dış mihraklara peşkeş çekilmek istenen Türkiye’mizin birliğini, bütünlüğünü korumaya bir kez daha ant içeceğiz. İstiklal Marşımızın şairi büyük vatansever Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşını yazdığı dergâhın ve İstiklal ruhunun bulunduğu başkentimizde bu ruhu yeniden canlandıracağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsı önünde Türk milletinin sesini bütün dünyaya duyuracak ve bölücü, yıkıcı unsurlarla işbirliği halindeki iktidara karşı yüz binlerce gönül hep beraber Başbuğumuz Alparslan Türkeş Beyefendi’nin en yüksek sesi ile “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diye haykıracağız.
Değerli Basın Mensupları,
Ankara’da düzenlenecek “Türkiye” mitingi, bu zamana kadar yapılmış olan mitinglerde ortaya çıkan kuvvetli mesajların memleketimizin kalbinde yeniden tekrarlanacağı bir açık hava toplantısı olacaktır. Ankara, Türkiye’nin başkenti ve millî egemenliğin merkezi olması hasebiyle Türk milletinin varlık iradesini ve hükümranlık azmini ruhunda barındıran bir şehirdir. Millî Mücadele, millet temsilcileri tarafından buradan sevk ve idare edilmiş, işgallere karşı direnişin merkezi Ankara olmuştur. MHP’nin Ankara’da yapacağı miting; bölücü, ayrıştırıcı planlara karşı millet iradesinin nasıl tecelli edeceğinin caydırıcı provası mahiyetinde olacaktır. Yoksul milletimizin kanıyla, canıyla, emeğiyle kurduğu Cumhuriyet’i sonsuza kadar korumaya azimli olduğu mesajı, Anadolu kasabasıyken hürriyet ve bağımsızlık ruhu aşılayarak bir dünya başkenti hâline getirdiği Ankara’dan verilecektir.
Kıymetli Dava Arkadaşlarım,
Kahraman seğmenlere katılmak; verecekleri karara, duruşa, heyecana ortak olmak için Ankara’mızın çevre illerinden vatandaşlarımız tıpkı Milli Mücadele yıllarındaki gibi, tıpkı ilk Meclisin açıldığı günlerdeki gibi inançla, gururla Başkent’e, Tandoğan’a toplanacaklardır.
İlçe ilçe, cadde cadde, sokak sokak Ankara’mızı başkent yapan ruh 9 Kasım günü Tandoğan’da olacaktır.
Bölücü emel, tahrik ve hayallerin demokratikleşme kıstası olarak maskelenmek istendiği karanlık gelişmelerle, milli hassasiyetlere ve milli kimliğe sahip çıkmayı, milli birliğimizi, kardeşliğimizi savunmayı ilkel bir tepki olarak mahkûm etme gayretleri hız kazanmıştır.
Başbakan Erdoğan’ın terörün demokrasi eksikliğinden ve sözde kimlik baskısından doğduğuna dair 1991 yılından itibaren açıkça gördüğümüz kusurlu algısı, kapanmaya yüz tutmuş yaraları yeniden kanatmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi, milli meselelere yönelik yüksek hassasiyetleri ve stratejik öngörüleri ile önümüzdeki sürecin bütün vahametini görmüş ve özetle;
- “Demokratik açılım” ambalajı içinde, pazarlanmaya çalışılan ayrıştırma ve bölünme projesinin teslimiyet sürecinin yeni bir aşaması olduğunu,
- Girilen yolun, PKK’nın stratejisine uygun olarak etnik bölücülüğe siyasi ve hukuki meşruiyet kazandıracağını,
- Bu gidişatın Türkiye Cumhuriyeti’nin milli devlet niteliğini ve üniter siyasi yapısını tasfiye sürecini başlatacağını,
- Kılavuzu Öcalan, taşeronu Erdoğan olan PKK patentli bu bölünme projesinin asla Türkiye’nin hayrına olmayacağını,
- Farklılıkların körüklenmesinin ülkemizi kutuplaşmalara ve hatta şahit olduğunuz gibi çatışmalara sürükleyeceğini,
- Tahribatın bu hızla ilerlemesi hâlinde kapanması mümkün olmayan derin toplumsal yaraların açılacağını,
- Sürdürülen tahriklerin, devlet ve millet yapımızı yeni bir şekle sokmak için yürütülen “siyasi ve toplumsal yıkım projesi”nin ileri bir aşaması olduğunu,
- Milli hassasiyetlere sahip çıkmanın, milli birliğimizi, kardeşliğimizi, bağımsızlığımızı ve tarihimizi savunmanın çağ dışı ve ilkel bir tavır olarak mahkûm edilmek istendiğini,
- Tahribatın sürmesi hâlinde bin yıllık kardeşliğin oluşturduğu milli birlik ve bütünlüğün onarılamayacak kadar zedeleneceği “yol ayrımına” gelineceğini,
- “Milli birlik açılımı”, “kardeşlik ve huzur açılımı” ve “demokratikleşme paketi” gibi sürekli tazelenen makyajların gerçekleri kamuoyundan saklamaya yetmeyeceğini,
- Şehitlerle canilerin, Mehmetçikle katillerin, güvenlik güçleri ile teröristlerin aynı çerçeveye sokulmak istenmesinin milletimizde öfkeye neden olacağını muhataplarına defalarca ikaz etmiştir.
Geride kalan dönem içindeki belgeli açıklamalarımız bunun sayısız örnekleri ile doludur.
Yine bu kapsamda olmak üzere “yıkım projesinde” ısrarlı olunması halinde;
- Süslü ambalajlar içinde sunulmaya çalışılan zehir şişesinin bir kez açılması hâlinde aziz millet varlığının ve birliğinin devamının mümkün olmayacağını,
- Toplumu ayrışmaya razı etmek için hiçbir vicdani sorumluluk taşımaksızın şahadet ve anaların gözyaşları dâhil yapılan istismarların er geç ortaya çıkacağını defalarca söylemiştik. Bu ikazlarımıza devam edeceğiz, ülkemizin parçalanmasına ve etnik temelli bir fitneye asla müsaade etmeyeceğiz.
Kıymetli Dava Arkadaşlarım,
Bu topraklara vatanım diyen, kökü, mezhebi, yöresi ve anasının dili ne olursa olsun milletimin her ferdiyle kardeşlik türküsü söyleyeceğiz, kenetleneceğiz ve ayrılıklara izin vermeyeceğiz.
Bozguncuları, etnik fitnecileri ve mezhep geriliminden fayda umanları sevindirmeyeceğiz.
Keşkelerle avunmamak için birliğimizi baltalamaya, kardeşliğimizi biçmeye cüret edenlere, barış ve çözüm adıyla aramızı bozmaya kalkışanlara aradıkları imkânları vermeyeceğiz.
Herkes Türk milletinin eşit ve saygın bir mensubudur. Milletimizin hiçbir ferdi bu ülkenin yabancısı veya sığıntısı değildir.
Hiç kimseyi ayırmadan, yabancı görmeden, en ufak bir gönül kırgınlığına, burukluğa ve kuşkuya müsaade etmeden herkesi sahipleneceğiz, herkesin temsilcisi ve sözcüsü olacağız.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi, bizim için “Herkes, eşittir Türkiye”dir.
Ortak paydamız; vatan, millet ve bayrak sevgisidir. Ortak değerimiz; “Ne mutlu Türküm diyene”dir. Ortak noktamız; çağın ruhuna, asırların vicdanına, geleceğin ufkuna Türkçe seslenebilmektir.
Değerli Basın Mensupları,
Soğuktan elleri çatlayan yavrularımızı bağrımıza basacağız. Besmeleyle dükkânını açan esnafımızın dertlerine deva olacağız.
İşçimizin, memurumuzun, emeklimizin, çiftçimizin, sanayicimizin ve darda kalmış herkesin yardımına koşacağız.
Şehit evladının kabri başında gözyaşı dökerek Yasin okuyan anaların, kınalı elleriyle evladının sırtını sıvazlayan hanımefendilerin, sabahtan akşama nafakası için ter döken babaların feryatlarına çare olmak zorundayız.
Türk vatanı sevdalılarını bekliyor ve bu bayrak dalgalanmak için Milliyetçi-Ülkücü bir rüzgâr bekliyor.
Kardeşlikten ayrılmadan her bir vatan evladının elinden tutacağız. Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün hâlinde Büyük Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz.
Türk milliyetçiliği ülküsü, Türk milleti kimliğinde birleşerek millet olgusuna birlikte vücut veren tüm vatandaşlarımızı bir bütün olarak kucaklamaktadır.
Türk milliyetçiliği etnik, ırkçı, ayrımcı ve bölücü tahriklere ve tuzaklara karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin koruyucu kalkanıdır.
Milli kimliğimizin ve birliğimizin temeli ve birleştirici tutkalı olan bu milliyetçilik anlayışı, Türkiye’nin mayasıdır.
Türk milliyetçiliği, ırkçılık, etnik nefret ve düşmanlık üreten ve bunlardan beslenen değil, tam tersine bu insanlık dışı duyguları mahkûm eden milli şuurun adıdır.
Bu bakımdan, “iç düşman yaratma ihtiyacı” ve “biz ve ötekiler” gibi kurgu ve kavramlar Türk milliyetçiliğine uzak ve yabancıdır.
Türk milliyetçiliği ile demokrasi, birbirini tamamlayan ayrılmaz bir bütündür.
Milli birlik, beraberlik, kardeşlik ve huzurun vazgeçilmez önemini çok iyi bilen Türk milliyetçileri, bunları yıkmak isteyenlerle amansız mücadeleyi, fikir planında, demokratik ve meşru zeminlerde yapacaktır.
Türk milliyetçiliği, vatanına ve milletine, bunların temsil ve ifade ettiği tüm değerler manzumesine karşılıksız bir aşkla, derin bir sevgi ve imanla bağlanmaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi bu ortak paydada buluşan tüm vatansever ve milliyetçilerle Türkiye’nin geleceğini kurtaracak, kuruluşunun emanetini yüceltecektir.
Kimin kalbi Türkiye için çarpıyorsa, Türk milleti mensubiyetiyle kim iftihar ediyorsa bizim bağrımız da, kollarımız da, kapımız da her daim açıktır.
Şırnak bizdendir, Edirne biziz. Konya canımızdır, Giresun göz bebeğimiz. Samsun tutkumuzdur, Bursa ruhumuz. Diyarbakır sevgimizdir, Erzurum iftiharımız. İstanbul heybetimizdir, Mersin incimiz. Yozgat kaynağımızdır, İzmir direncimiz. Ankara hepimizindir, hepimiz Ankara ve Türkiye’yiz.
Ülkemizin onurlu ve aydınlık geleceği, herkesin ortak milli değerler manzumesi etrafında kenetlenerek milliyetçilik şuuru ile Türkiye’nin yeniden yapılandırılmasına bağlıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi buna taliptir, buna hazırdır. Ayakların baş olduğu bu dönem bitmelidir, muhakkak ki bitecektir. Işık görülmüş, umut güneşi doğmuş, AKP balonu sönmeye yüz tutmuştur.
Bu nedenle kozmopolit, kabileci, yönsüz, yolsuz, uğursuz, nursuz, köksüz, kimliksiz ve yabancılarla düşüp kalkan AKP kesinlikle hak ettiğini bulmalıdır.
Türkiye sevdalısı, tertemiz alınlı ve milli vicdanlı Türk milliyetçileri, fırsatını bulsa şeytanla müzakereye oturmaktan dahi çekinmeyecek gafillerden, Mondrosçu zavallılardan, Sevr hayranlarından hesap soracaktır.
Sözlerime burada son verirken katılımlarınız için hepinize en kalbî duygularımla teşekkür ediyor; tüm vatandaşlarımızı 9 Kasım saat 14.00’de Ankara Tandoğan Meydanı’nda yapacağımız “Türkiye” mitingimize, demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyorum.
Ne mutlu Türk’üm diyene!