MHP’Lİ BÜYÜKATAMAN: DEMİRTAŞ’IN BRÜKSEL ZİYARETİNİN İÇERİSİNDE HÜKÜMET DE VAR
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, HDP EŞ Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Brüksel’e gerçekleştirdiği ziyareti, “Hani HDP Türkiye partisi olacaktı? Terör örgütü temsilcileriyle görüşen, hatta teröristleri korumak için canlı kalkan olanlar Türkiye partisi olabilir mi” diye sordu. Büyükataman, ayrıca “Bu Brüksel ziyaretinin içerisinde hükümet de vardır” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman Türkiye’de yaşanan gelişmeler üzerine Brüksel’e koşan HDP’lilere ilişkin yaptığı yazılı açıklamada ”Türkiye’de son günlerde yaşanan gelişmeler üzerine Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ani bir kararla Brüksel’e gitmiştir.
Demirtaş sözde barış sürecinin devamı için AB ve NATO’nun bu konuda daha belirgin bir rol alması çağrısında bulunmuş,”Avrupa Birliği, Türkiye ile PKK arasındaki müzakereleri çok açık ve net bir biçimde desteklemelidir.” demiştir.
Türkiye’yi yabancı ülke ve kurumlara şikâyet etmenin HDP’nin siyaset geleneğinde önemli bir fonksiyonu bulunduğu bilinen bir gerçektir” dedi.
Büyükataman, ”Hava saldırılarının büyük bir bölümünün PKK’ya yönelik olarak gerçekleştirildiğini söyleyen Demirtaş, KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar ve Kongra-Gel Eş Başkanı Remzi Kartal ile de görüşmüştür.
Hani HDP Türkiye partisi olacaktı? Terör örgütü temsilcileriyle görüşen, hatta teröristleri korumak için canlı kalkan olanlar Türkiye partisi olabilir mi? Sırtını YPG-PKK-PYD’ye dayayanların bu ülkenin kardeşliğine dair söyleyecekleri tek bir kelime yoktur.
Sözde çözüm sürecinin başlangıcı fitne tohumunun atıldığı yer Oslo’dur, ama etnik fitnenin merkezi Brüksel’dir.
Brüksel, Türkiye’nin etnik temelli bölünmesinin, PKK-Türkiye hükümeti arasındaki ilişkilerin düzenlendiği yer ve müzakere sürecinin kontrol merkezidir. Eğer bir kopuş olmuşsa onu tekrar düzenlemek açısından Brüksel’de yeni direktifler alma ihtiyacı hissedilmiştir. Bu Brüksel ziyaretinin içerisinde hükümet de vardır” açıklaması yaptı.
”SÖZDE BARIŞ BEYANLARI; KİRLİ NİYETLERİN MASKESİDİR”
Büyükataman şunları söyledi: ”4 Ağustos’ta Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu, HDP heyeti ile ne görüşmüştür? Bu görüşmeyi bir an önce tüm detaylarıyla aziz milletimizle paylaşmalıdır.
Görüşmeden sonra Habur Sınır Kapısı’nda bekletilen 13 YPG’li teröristin cenazesinin Türkiye’ye girişi sağlanmıştır. Ayrıca Dolmabahçe Mutabakatı’nın gündeme geldiği ve yeniden müzakere edileceği iddiaları doğru mudur?
Sırtını bölücülere yaslayan ve onlar adına görüşmeler yapan HDP, sonra hangi şereften bahsedebilmektedir?
Terörle arasına çizgi çekemeyenler, bölücülerle şaibeli ve şuursuz ilişki kuranlar, hazırlanacak bir deklarasyona imza atmak yerine Türkiye’nin millî hak ve çıkarlarını savunacak erdemi gösterebilmelidir.
Bu nedenle sözde barış beyanları; kirli niyetlerin maskesidir.Hoşgörüsüzlüğün, tahammülsüzlüğün ve kaba ifadelerin makyajıdır.Yıkımın, parçalanmanın, dağılmanın mutasyona uğramış hâlidir.Federasyonun işaret fişeği, bölünmenin gizlendiği sığınaktır.İki milletli ortaklık devletine duyulan özlemin üreme merkezidir. İmralı canisini Mandela hâline getirmenin formülüdür.Yurtdışındaki bölücü şahsiyetlere el uzatmanın gerekçesidir.
Kandil’e sırıtmanın, peşmergeye sırnaşmanın, otuz bin kişinin katilinin elini tutmanın adı ve tanımı sözde barış ve ateşkes çağrılarıdır.
AKP, Dolmabahçe mutabakatı ve beraberliğinin şerefine Kandil’deki çeteleri ülkemize sokmuştur. Yakında bırakınız urganı, 30 bin kişinin katilinin boynuna barış şampiyonu diye madalya geçirilecektir. Hattâbölücübaşı, sahte demokratlar partisi AKP’nin çakma Mandela’sı ilan edilecektir. Bizce, AKP harflerinin son günlerdeki açılımıApo’yu Kurtarma Partisi’dir.
PKK’lılarla kol kola yürüdüğü siyaset kulvarında, AKP’nin elindeki siyasi değneğin bir ucunda başkanlık özlemleri, diğer ucunda da bölücü örgütün özerklik hayalleri asılıdır. İki taraf da hedefe ulaşmak için bu iki ucu kirli değneği bükerek bumeranga döndürmüştür. Bu siyasi bir bumerangdır ve dönüp onu milletin üzerine yollayanların başına isabet edeceğine şüphemiz yoktur. Çünkü hedeflerinde; milletin bekasının ve siyasi varlığının, milletin değerlerinin yok edilmesi vardır.
Dolmabahçe’de toplanıp İmralı canisinin on maddelik ihanet metnini yol ve müzakere haritası olarak benimseyenler bölücülüğün ve terörün aldığı mesafede pay sahibi olan sorumsuzlardır.
Bu gerçeği inkâr edip tevil yoluna sapmaya çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bayramın ilk günü yaptığı eften püften açıklamalar sadece göz boyamanın ve suçluluk telaşının eseri olduğu son gelişmelerle daha da netlik kazanmıştır.
”ÜLKEMİZİN ÇEVRESİNDEKİ ÇEMBER GİDEREK DARALMAKTADIR”
Çözülme süreci PKK’nın hain taleplerine kuluçka işlevi görmenin yanında; devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ağır hasar vermiştir.
Bu gerçeği yok saymak, işlenen suç ve cinayetlere kılıf aramak hiç kimseye bir fayda sağlamadığı gibi, iç huzur ve kardeşlik ikliminin lehine de olmamıştır.
Şiddete bulaşanlar, terörü politika vasıtası yapanlar, bölünmeyi çözüm sananlar, pazarlık masalarına oturup Türkiye’nin parçalanmasına açıktan hizmet edenler elbette emellerini gizlemeyeceklerdir.
Maalesef ki Türkiye, kaynak ve kökeni malum olan her türlü terör örgütünün saldırı ve tahrik kuşatması altına alınmıştır.
Ülkemizin çevresindeki çember giderek daralmaktadır.
Ortadoğu’nun yeni baştan haritasını tanzim ve çizimini vahşet projelerine sabitleyen odaklar Türkiye’yi Irak, Suriye, Lübnan ve Libya’ya dönüştürmek için olağanüstü nitelikli bir provokasyonun içindedir.
Milliyetçi Hareket Partisi kaynak ve gerekçesi ne olursa olsun her türlü şiddet, terör ve bölücülük zehrine hasımdır ve bunların karşı cephesindedir.
Milliyetçi Hareket, uyumayan düşmandan daha uyanık bir hâlde ülkemiz üzerinde oynanan oyunların bilincindedir ve bu oyunları bozacak güce de, iradeye de, kadroya da sahiptir. Ülkücü Hareket hesaba katılmadan kurgulanan bu oyunların tamamını boşa çıkartacağımızdan aziz milletimizin şüphesi olmasın.”