Kravatların Dili
Kravatların Dili
Bu oturum, Amerika’da olduğu gibi devletçi, milliyetçi ve muhafazakarların kırmızı ile, demokrat ve liberallerin de mavi ile temsil edileceği, diğer siyasi partilerin ise sistem dışında kalacağı mesajının verildiği bir oturum oldu.
İmamoğlu’na o nedenle mavi kravat taktirildi.
Türkiye’nin demokratlarını ve libarellerini temsil ettirmek için…
Arzu eden, küreselcileri temsilen de diyebilir.
Artı olarak, İmamoğlu’nun, “siyaset arenasına” sokulduğu günden beri, Amerikalı demokratlar, onların gerçek sahipleri İngiltere ve de İsrail dışındaki her ülkede demokratları destekleyen İsrail’in adayı olduğu da kravat rengi ile tescillenmiş oldu…
Türkiye’deki Musevi sermayedarlar, küreselci oligarklar ve masonların İmamoğlu’na yönelik destekleri, Türkiye’de yapılacak olan bu seçimin belediye başkanlığı seçimi değil, küreselci demokratlar ve liberaller ile devletçi muhafazakar milliyetçiler arasında geçmekte olduğunu ispatladı.
Cumhur İttifakı’nın Türkiye’deki devletçi, milliyetçi, cumhuriyetçi muhafazakarları temsil etmekte olduğu bir sır değildi fakat CHP, İP, SP ve HDP koalisyonunun tek bir bayrak altında küreselci liberalleri temsil etmekte olduğu gerçeği halktan gizlenmek isteniyordu.
Adayların kravatları, bu gizlenen gerçeği bugün şu yüzüne çıkardı.
Ülkedeki belediye başkanlığı seçimleri için kampanyaların başlatıldığı günden beri, ısrarla bu seçimin, partiler ve partililer arasında değil, Türkiye’deki devletçiler ve küreselciler arasında geçmekte olduğunu ısrarla vurgulamamızın nedeni, bugün, bu konulara önem veren insanlarımız tarafından anlaşılmıştır sanıyorum…
Bununla birlikte;
Küreselciler seçime kadar bu gerçeği itiraf etmeyeceklerdir.
Çünkü bu güruhun yegane sermayesi, AK Parti ile Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığına dayalı ajitasyon içerikli propagandalarıdır.
Küresel politikaları Türkiye’de oturtmak istediklerini açık açık ifade edemedikleri için “Tayyip gitsin de kim gelirse gelsin” sloganının ardında kendilerini gizleyebildiklerini düşünmektedirler.
Tayyip Erdoğan ve AK Parti aleyhtarlığı seçim ajandalarından çıkarıldığı taktirde, küreselcilikleri deşifre olacak, CHP içindeki gerçek Atatürkçü’lerden, İP içindeki millyetçi Türkçü’lerden, Saadet Partisi içindeki Müslüman tabandan tek bir oy bile alamayacak, yalnızca azgın azınlık olarak tabir edilen İstanbul baronları, gayri Müslim azınlıklar, Musevi sermayedarların iş alanlarında çalışanlar ve HDP içindeki bölücülerden oy alabileceklerdir ki, bu oy oranı ile yüzde 15’i geçebilmeleri mümkün değildir.
Bu nedenle ikili parti sisteme geçilmiş olduğunu gizliyorlar.
Gizliyorlar ama masonlardan kalma alışkanları olan sembolizmden yana da ödün vermiyorlar ve yakalanıyorlar.
Bu gerçeği kabul etmekte direnenler olacaktır.
Özellikle de CHP’li Atatürkçüler ve İP tabaınındaki milliyetçiler, küreselciler tarafından kullanıldıklarını kabul edemeyeceklerdir.
Bilinsin ki, yakın gelecekte onlar da kabullenecekler ve bu seçimlerin siyasi partilerin adayları arasında değil, küreselci güçlerin Türkiye’deki temsilcilieri ile devletçiler arasında geçmekte olduğunu idrak edeceklerdir.
Çünkü artık siyasi parti tercihleri ikiye inecektir.
Devletçilerin yanında mı küreselcilerin yanında mı olma tercihini eninde sonunda kullanmak zorunda kalacaktır.
Ben, bugün doğan çocuğa donu biçtim.
İsteyen giyer, istemeyen giymez.
Guşan Yediç