KKTC C.B AKINCI: “BÖYLE BİR MÜZAKERE SÜRECİ OLMAZ”
“MAKULİYET VE GERÇEKÇİLİK DIŞINDA SÖYLEMLER ARTTI”
İsviçre’de 7-11 Kasımda yapılan görüşmelerde yeni yakınlaşmalar elde edildiğini, en önemlilerden bir tanesinin de muhtemel federal yapının bakanlar kurulunun 7 Kıbrıslı Rum ve 4 Kıbrıslı Türk bakandan oluşması, karar alımında da mutlaka bir Kıbrıslı Türk bakanın onayının aranması üzerinde uzlaşma olduğunu, Kıbrıs Türk tarafının toprak kriterlerinde önemli bir adım atıldığını, bu adım üzerine Kıbrıs Rum tarafının görüşmelere ara verilmesi talebinin geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, ancak verilen arada gerek Rum tarafı gerekse Yunanistan’da makuliyet ve gerçekçilik dışında söylemlerin arttığını gözlemlediklerini ifade etti.
“OLUMLU SONUÇ ÇIKMAMASININ NEDENİ”
İsviçre’de kriterlerde anlaşmaya varılamaması ve güvenlik/garantiler konusunun ele alınacağı görüşmenin tarihinin belirlenememesinin nedeni hakkında da konuşan Akıncı, “Ne yazık ki muhataplarımız beşli toplantıda, aynı zaman dili içerisinde, aynı mekânda ancak farklı masalarda yapılacak müzakerelerde son şekli verilecek konulardan biri olan toprağı daha işin başında kendi lehinde sonuçlandırma ve Kıbrıs Türk tarafının müzakere gücünü sıfırlama gayretini ortaya koydular. Beşli konferansta ele alınacak bir başlangıç haritası yerine ısrarlı oldukları dönecek kişi rakamlarıyla neredeyse toprak düzenlemesini tamamen kendi arzuları çerçevesinde bitirebileceklerini planladılar“ dedi.
“YUNANİSTAN, RUM TARAFIYLA BENZER TAVIR SERGİLİYOR”
Yunanistan’ın da benzer tavır sergilediğini ve Türk askerinin tamamen çekileceği, garantilerin kaldırılacağı bir görüşmeye katılabileceklerini açıkladıklarını anımsatan Akıncı, yapılan yoğun istişareler sonucunda Yunanistan’ın koşullu olarak beşli konferansa katılma şartının aşıldığını söyledi. Kıbrıs Rum tarafının haksız ve adil olmayan tavır sergilediğini belirten Akıncı, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türkler için çok önemli olan konuları elinde koz olarak tutmak istediğini, toprak konusunu kendi lehine sonuçlandırmak isterken Kıbrıs Türk tarafının siyasal eşitliğinin sağlanacağı dönüşümlü başkanlık ve yönetimde kararlara etkin katılım gibi konuları bir kenara itmek, mülkiyette bazı konuların (manevi bağ) muğlak bırakılmasını istediğini ifade etti.
“BÖYLE BİR MÜZAKERE SÜRECİ OLMAZ”
Kıbrıs Rum tarafının 2004’de referanduma sunulan Annan Planı’ndan tercih ettiği unsurları “Cımbızla aldığını” belirten Akıncı, planda bulunan güvenlik/garantiler ve dönüşümlü başkanlık unsurlarının alınmasına ise yanaşmadığını kaydetti. Akıncı, “Rum tarafı daha dönüşümlü başkanlık ve yönetimde kararlara etkin katılım gibi Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini tam olarak kabul etmeden, garantiler dâhil tüm konular arasında birbiri ile bağlantılı olarak son bir müzakere yapılacağı gerçeğini göz ardı ederek, toprak ayarlaması konusunda görmek istediği sonucu daha ilk toplantıda bir son öneri olarak ortaya atmış ve bu yanlışta ısrar ederek bu tıkanıklığı yaratmıştır” dedi.
“KIBRIS TÜRK HALKININ HAKLARINA SAYGI BEKLEDİK”
Toprak konusunun en zor konulardan biri olduğunu kaydeden Akıncı, toprak konusunda Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafının ilk kez bir çalışma içerisine girdiğini, daha önceleri dıştan çözümler önerildiğini söyledi. İsviçre’ye iyi niyetle gidildiğini, önemli adımlar atıldığını ancak karşılık göremediklerini ifade den Akıncı, “Müzakere etmeye gittik ama Kıbrıs Türk halkının haklarını teslim etmeye gitmedik. Çözümün ancak eşitlik, özgürlük ve güvenlik çerçevesinde bulunabileceğini her zaman aklımızda tuttuk. Kıbrıs Rum toplumunun haklarına saygılı olurken Kıbrıs Türk halkının haklarına saygı bekledik” dedi.
Akıncı, “Dönüşümlü başkanlık ve kararlara etkin katılım gibi Kıbrıslı Türkler için hayati öneme sahip iki konuyu bağlamaktan kaçınırken, mülkiyette de bu (manevi bağ) hususu bağlayamamışken, toprağı bir bütün olarak şimdiden bitirip alacağını alıp, Kıbrıslı Türkleri müzakere edemeyecek bir noktaya getirme gayretini kabul edemeyeceğimizi anlatmaya çalıştım. Bu işi Mont Pelerin’de tıkayan bu oldu” dedi.
“YOL ALMAMIZ MÜMKÜN”
Uluslararası toplumun Kıbrıs Rum tarafını makul çizgiye gelmeye teşvik etmesini beklediklerini kaydeden Akıncı, “Rum tarafı gerekli zihniyet değişikliğini gerçekleştirip, neyin mümkün neyin imkânsız olduğu değerlendirmesinde yine hata yapmazsa, çözüme doğru hızla yol alabilmemiz mümkündür. İyi niyetli çabalarımızı ve hedefimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Ancak Rum tarafının tavrının çok önemli olduğunun altını çizmek isterim” dedi.
KRİTERLER
Geri dönecek göçmenler konusunda bir soru üzerine Akıncı, yıllardan beri telaffuz edilen rakamın 100 bin Kıbrıslı Rum’un iade edilecek topraklara yerleştirilmesi, 60 bin Kıbrıslı Rum’un da Kuzey’e dönmesi olduğunu ancak bunların 60 bininin bugün hayatta olmadığını, dolayısıyla gerçek rakamın 111 bin küsur olduğunu ifade etti. Kuzey’de yeni yaşam kuran pek çok aile de bulunduğunun dikkate alınması gerektiğini belirten Akıncı, “Elbette bir toprak düzenlemesi olacak. Bunun makul sınırlarını bulmamız lazım. Hayatta olanlar gelmek isteyenler gelebilmeli, bir yolunu bulmamız lazım” dedi.
Hayatını yitirenler ve Güney’deki yaşamlarını bozup verilecek topraklara yerleşmek istemeyenlerin de olacağını kaydeden Akıncı, gerek olmadığı halde insanların yaşamlarının bozulmaması gerektiğini belirterek, “Siz hayatın gerçeklerini dikkate almadan çok yukarıda bir sayı üzerinde ısrar ederek, pazarlığın ilk günü pazarlığın en son noktasıymış gibi diretirseniz, o zaman bir uzlaşı olanağı bırakmazsınız” şeklinde konuştu.
ERDOĞAN- ÇİPRAS GÖRÜŞMESİ ARALIK ORTASINDA
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras arasında Aralık ayının ilk yarısında bir görüşme beklendiğini de kaydeden Akıncı, başlangıç adımlarının makulü arama yönünde gelişmesi durumunda müzakere sürecine bir katkı sağlanabileceğini ifade etti.
“MÜZAKERELERDEN KAÇACAK DEĞİLİZ ANCAK…”
Müzakerelere ilişkin durum değerlendirmesi yapacaklarını belirten Akıncı, “Müzakereden kaçacak değiliz. Öyle bir şey söz konusu olamaz. Kıbrıs Türk tarafı çözüm hedefini ortadan kaldıracak, adil bir müzakere şartı var ise elinin tersiyle itecek ve bu adada çözümsüzlüğün sebebi olacak bir davranış içerisine girmez” dedi.