Kalem…
Kutlu Ülkülere, Ülkücülere ve daima genç kalan Ülkücü kalemler gibi yenilip içilmeyen şeylere duyarsız kalanlar, sadece hayat merasında otlayan sığırlardır!
Kalem…
Ülkücülük bir “genç yürek” işidir.
Ama gençlik hevesi değildir.
Ülkücü, eyyamı, heves ve hevâyı terk ederek büyük ülküler peşinde koşarken genellikle “büyük” adamların rant ve kariyer dünyasına uzak kalır.
Nitekim taş medreseden beri, bu böyle olmuştur.
Çünkü Ülkücünün duygusal öncelikleri ve hayata bakışı farklıdır.
Ülkücüdeki bu sürekli idealist heyecan hâli, bazen “büyük”lerin Ülkücüyü adam yerine koymaması gibi sonuçlar doğurur.
Bu, büyük bir yanılgıdır.
Kutlu Ülkülere, Ülkücülere ve daima genç kalan Ülkücü kalemler gibi yenilip içilmeyen şeylere duyarsız kalanlar, sadece hayat merasında otlayan sığırlardır!
Siyasî rekabet ortamında, kitle lugatinde “büyük adam” olmanın elbette önemli bir değeri vardır.
Başkanların diğer parti başkanları karşısındaki kitlesel saygınlığı, benzer üretim ve tüketim vasıtalarıyla tabii ki korunmalıdır.
Ama eğer partinizin büyük ülküleri varsa siyaset-Ülkücü ilişkisinde kitle partileri örnek alınmamalıdır.
Çünkü en büyük servetler, çok çok otuz yılda kazanılır.
Ama ortalama bir Ülkücünün yetişmesi için en az üç yüz yıla ihtiyaç vardır!..
Ülkücü’ye, rant dünyasının “büyük”leri karşısında kendisini değersiz hissettirecek dikkatsiz yaklaşımlar, düşman kurşunundan iki kat ağırdır.
“Ok bir yaydan çıkarsa, dert yabanındır.
Kalem elden düşerse dert obanındır.”
Dedi ve sustu kalem…
Saygıyla.
Şükrü Alnıaçık