Genelkurmay Eski Başkanı ve Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 2010 yılında bir hakimin kozmik odaya girmesine izin vermesiyle ilgili, kararının arkasında olduğunu aksi takdirde faili meçhullerin TSK’nın üzerine atılacağını söyledi.
Antalyalı iş adamlarına konferans veren Genelkurmay eski Başkanı ve Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 2010 yılında bir hakimin kozmik odaya girmesine izin vermesiyle ilgili, “Geri dönüp baktığımda, kişisel düşüncem belki de Genelkurmay Başkanlığı dönemimde verdiğim doğru kararlardan biri. Eğer o gün o kararı vermesem; Türkiye’de işlenen faili meçhul bütün cinayetler silahlı kuvvetlerin üzerine kalacaktı. TSK’yı bu töhmetten kurtardık” dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin(ANSİAD) aylık olağan toplantısının dün akşamki konuşmacı konuğu, Genelkurmay eski Başkanı ve emekli orgeneral İlker Başbuğ oldu.
Akra Barut Otel’de düzenlenen etkinlikte Başbuğ, ‘Atatürk ve Ortadoğu Politikaları’ konulu konferans verdi. Atatürk’ün yıllar önce söylediği şeylerin bugün günümüze ışık tuttuğunu belirten Başbuğ, “Belki onu günümüzde canlı kılan ve yüzyıllar boyunca da canlı kılacak üç temel özeliği çok önemli. Atatürk aklı ve bilimi rehber ediniyor. Prensip adamı ve gerçekçi” dedi.
ABD ORTADOĞU’NUN KOMİSERİ
Ortadoğu’ya hakim olan ana gücün ABD olduğunu belirten İlker Başbuğ, o bölgedeki petrolü kullanan büyük ekonomik güçlerin Çin ve Japonya olduğunu söyledi.
ABD’nin Ortadoğu’daki petrolü kullanmadığını ama kullanan devletler için kontrolü sağladığını belirten Başbuğ, “Bir noktada o bölgenin komiserliğini, polisliğini yapıyor” dedi.
Bölgede Irak ve İran dengeli güç iken, Irak’a yapılan müdahaleyle bunun bozulduğunu belirten Başbuğ, “ABD bunu bozarak büyük hata yaptı. Uzun vadede Türkiye, İran’a karşı dengeli güç olabilir. Amerika ciddi olarak bunu düşünmüştür ve halen de politikasının altında yatan noktalardan birinin bu olduğunu kabul etmeliyiz. Ama Türkiye’nin de iç sorunları var” diye konuştu.
Kısa ve orta vadede ABD’nin Ortadoğu politikasını uygularken göz önüne aldığı, ‘Acaba ne düşünür, nasıl hareket eder’ diye düşündüğü devletin İran olduğunu kaydeden Başbuğ, ABD’nin İran’ı karşısına almak istemediğini, ABD’nin dış politikasındaki temel noktasının, bölgede İran’ın kabul etmeyeceği bir politikaya imza atmamak olduğunu söyledi.
2011 yılında “Esad gidecek” diyen ABD Başkanı Obama’nın 2012’de Suriye politikasını değiştirdiğini belirten İlker Başbuğ, “Türkiye değiştirmedi. ‘Zararın neresinden dönersek kar’ dedim, bu devletle bir an önce diplomatik ilişkilerin kurulması lazım, geç kalındı” dedi.
Tarihsel olarak 2015’te Irak’ta bağımsız bir Kürt devletinin oluşması ihtimalinin tepe noktasında olduğuna dikkat çeken İlker Başbuğ, bunun Türkiye açısından doğru bir karar olmayacağını savundu. Başbuğ, şöyle konuştu:
“Böyle bir devletin kurulması açısından ümitlerin tepe noktası olduğu bir süreçteyiz, zaman biçiliyor. Bu süreyi tayin edecek kim? Bunu tayin edecek, İran ve Türkiye. Yani böyle bir devletin oluşmasına İran ve Türkiye bugün ‘evet’ desin, yarın bu devlet kurulur, hiçbir engel yok. Bunu engelleyen halihazırda süreyi uzatan konjonktür, İran’ın ve Türkiye’nin böyle bir oluşuma karşı olmaları. İran, şu anda buna kesinlikle karşı. Türkiye’nin de elbette karşı olması lazım.”
Suriye’de ansızın ‘Suriye koridoru’ mevzusu yaşandığını ve hiç beklenmediğini vurgulayan Başbuğ, bunun Türkiye’nin bütün milli menfaatlerini tehlikeye attığını ileri sürdü.
pkk İÇİN ÇOK ŞANS YAKALANDI
Haziran ayından sonraki süreçte hepimizin yüreklerinin yandığı ve çok sayıda polis ve askerimizin terör olaylarında şehit olduğunu ve hala da devam ettiğini belirten İlker Başbuğ, Türkiye’de ciddi bir sorun olan terör olaylarına bakarken olayın dış güvenlik boyutunun düşünülmesi ve iyi analiz edilmesi gerektiğini de vurguladı.
Türkiye’nin pkk’yı sonlandırma için çok şans yakaladığını Başbuğ, şunları söyledi:
“Ama başarılı olunamadı. ‘Kökünü kazıyacağız’ kazıyamazsınız, ama marjinalize edersiniz, öyle bir hale döner ki yaptığı eylemler yılda bir-iki olur. Türkiye pkk terör örgütünü marjinalize edebilecek çok şans yakaladı ama bunları iyi kullanamadı.
pkk’yı güçlendiren, hamisi kim derseniz karşımıza Suriye çıkar, Hafız Esad rejimi. Türkiye’ye karşı kullandı. Eğer bir terör örgütüyle mücadele ediyorsanız, terör örgütü ortak sınırlara sahip olduğunuz komşu ülkede güvenli bölgeler elde etmişse o bölgeleri ortadan kaldırmadan pkk terör örgütünü marjinalize edemezsiniz.
Biz bunu yıllarca söyledik dinletemedik. Kökünü kazımak için ilk yapılacak ve vazgeçilmez olanı Irak’taki üslerin ortadan kaldırılması. Bu noktada maalesef anlaşılamadık.”
“BİZDEN SONRA O EVRAK VERİLDİ”
Genelkurmay Başkanlığı döneminde kozmik odaya girilmesi olayının sorulması üzerine İlker Başbuğ, kozmik oda olarak bahsedilen yerin bir alay karargahı kadar olduğunu, TSK’nın tümüyle içine girilmiş kabul edilemeyeceğini ve TSK içinde sadece bir cüz olduğunu söyledi.
Yasaların çiğnendiğini ve esasında usulsüz olduğunu belirten Başbuğ, şöyle konuştu:
“Orada elbette bazı bilgiler var ama şunu anlatamıyoruz. Oradan hiçbir bilgi bizim zamanımızda dışarı çıkmadı. Çünkü yasalar zaten ona cevap vermiyor. Hakim orada bazı bilgisayarlara girerek binlerce evraktan suçlamayla ilgili zaten okusa da anlayamaz şifrelere baktı. Tabi ‘Bazı çalışmalarımızı oraya girerseniz iptal ederiz’ dedik ve iptal ettik.
O alınan bilgiler yine silahlı kuvvetler içinde kasaların içinde kilitlendi. Oradan hiçbir evrak dışarıya çıkmadı. Bizden sonra o kasalardaki bilgiler savcılara verildi, bizim dönemimizde hiçbir şey çıkmadı. Savcılığa giden evraktan dışarıya gidenler oldu mu şuanda yargı onun üzerinde soruşturma yürütüyor ve araştırılıyor.
Özel yetkili savcının isteği doğrultusunda maalesef bizden sonraki dönemde teslim edildi ve başka yerlere gidip gitmediği de soruşturma kapsamında ortaya çıkacak. Kozmik oda olayını esasında savcı olan kişi ile araştırma yapan hakim Yargıtay’da açılan davada şu an hesabını veriyor.”
KIŞLALI’NIN FAİLİNİ ARADILAR
Kozmik odaya girilmesinin tabiki rahatsızlık yarattığını ve en büyüğünün psikolojik olduğunu belirten Başbuğ, şöyle devam etti:
“Yadsıyamayız. 2010’dan bahsediyoruz. Geri dönüp baktığımda, kişisel düşüncem belki de Genelkurmay Başkanlığı dönemimde verdiğim doğru kararlardan biri.
Eğer o gün o kararı vermesem; Türkiye’de işlenen faili meçhul bütün cinayetler silahlı kuvvetlerin üzerine kalacaktı. Hepsi. Bugün TSK’yı bu töhmetten kurtardık. Çünkü sokmadığınız takdirde bugün çıkacaktı adam ‘Orada işte vardı belgeler yok ettiniz, sokmadınız vs’ diyeceklerdi.
Biliyor musunuz Ahmet Taner Kışlalı’nın faili meçhul cinayetini bile orada aramaya çalıştılar. Düşünün yani Uğur Mumcular’ın, Ahmet Taner Kışlalıların faili meçhul cinayetlerinin töhmeti altında kalması mı TSK açısından daha kötü olurdu veya o gün yaşadığımız psikolojik olaylar mı?
Tabii ki bugün TSK’yı böyle bir töhmetin altından kaldırma yönünde bir karar aldığım için kendimi çok mutlu hissediyorum. İyi ki diyorum böyle bir karar almışız. ‘Efendim ben genelkurmay başkanı olsaydım sokmazdım’ diye düşünenler olabilir. Arkadaş sen o zaman genelkurmay başkanı değildin. Bu kadar basit. Neticede dava bitti, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Onlar da yargıda hesap veriyor.”
IŞİD’İ ABD OLUŞTURDU
IŞİD’e ilişkin soruları yanıtlayan Başbuğ, IŞİD’in İran’ı o bölgede terbiye ettiğini ve IŞİD’i oluşturanın ABD olduğunu öne sürdü.
Başbuğ, “IŞİD’e bakın kime hizmet ediyor, hayal ettiği Kerkük bugün Barzani kontrolünde. ‘Barzani’ye giderse savaş olur, kabul etmeyiz falan’ diyorduk. Ne oldu, Kerkük’te kim var, Barzani var. Musul’a IŞİD girdi, Barzani’de fırsat bildi Kerkük’e girdi. Bugün yarın Musul’dan IŞİD atılacak, hatta bu seneydi planlamalar, uzatıyorlar galiba Suriye’den dolayı. Kim girecek IŞİD atıldıktan sonra, Barzani” diye konuştu.
“İÇ SAVAŞ TEHLİKESİ GÖRMÜYORUM”
Türkiye’deki iç savaş senaryolarını da değerlendiren İlker Başbuğ, Türkiye’de iç savaş tehlikesi görmediğini söyledi.
Konuşmasının ardından işadamlarının soru yağmuruna tuttuğu ve yaklaşık 3.5 saat kürsüde kalan İlker Başbuğ, bugünkü ortak yaşama kültürünün Osmanlı’dan gelen bir kültür olduğunu ve buna sadece bir grubun değil, hepimizin sahip çıkması gerektiğini kaydetti.
Osmanlı ile Atatürk’ün zıt olmadığını belirten Başbuğ, “Osmanlı’ ile elbette gurur duyacağım. Benim atalarım dünyada bir bölgeye hükmetmiş. İstanbul Beşiktaş’ta Yıldız Yokuşu’nda ikinci bir Fatih heykeli var. Onu ben yaptırdım. Niye, Fatih benim de padişahım, hayran olduğum. Abdülhamit’in iyi noktaları da var, despot bir padişah tamam. Abdülhamit döneminde bütün okulların açıldığını görüyorsunuz. Kimisi buraya sahip çıkmaya çalışıyor, bir bölümü diğer tarafa, hayır efendim ikisine de sahip çıkacağız” dedi.
2003 TEZKERESİ KAÇAN BİR FIRSAT
Yoğun soru alan İlker Başbuğ, 2003 yılında TBMM’de az 1 oy farkıyla reddedilen Irak’a tezkere konusunda da pkk’yı bitirme noktasında önemli bir fırsat kaçırıldığını söyledi.
Kuzey Irak’a çok defa girildiğini, ancak 1- 2 ay gibi kısa süreli operasyonlar yapılabildiğini, ama bu sürenin ortadan kaldırma için yeterli olmadığını anlatan Başbuğ, bu konuda şunları söyledi:
“Girip belki 2-3 yıl kalmamız gerekiyordu ve biz o noktada hesabımızı yapmış, göze almıştık. Silahlı kuvvetlerin hemen hemen bütün bölümleri aynı görüşteydi. Herkes tezkerenin geçmesine olumlu bakıyordu, böyle hesap etmiştik ama olmadı. Gerçeklemedi.
Bir noktada terörü marjinalize etme açısından ayağımıza gelen fırsatı kaçırdık. Bunun tek dezavantajı neydi, Amerikan askeri de Türkiye’ye girecekti. ‘Efendim çıkmaz’, ya ne çıkmaz, adam Irak’tan çıktı. Ne yapacak?
Maalesef böyle bir endişeyle karşılaştık ve bunu da maalesef güçlü bir devletin sağlam bir argümanı olarak pek görmüyorum. Bugün Diyarbakır’da da var diğer yerlere de açtınız. Dolayısıyla 2003 bence kaçan bir fırsat. Belki bugün başka bir noktada olabilirdik.”
İlker Başbuğ, toplantı sonunda dinleyiciler için kitabını imzaladı.