Dolar 34,1641
Euro 37,5432
Altın 2.879,50
BİST 9.128,14
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 26°C
Az Bulutlu
İstanbul
26°C
Az Bulutlu
Cum 22°C
Cts 21°C
Paz 22°C
Pts 20°C

‘Hareketsiz Yaşam Ve Kilo, Diyabete Davetiye Çıkarıyor’

‘Hareketsiz Yaşam Ve Kilo, Diyabete Davetiye Çıkarıyor’
17/11/2014 21:25
A+
A-

ADANA’daki Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde görevli Diyetisyen Tuğçe Özakçaoğlu, aşırı kilolu ve hareketsiz yaşamı olan kişilerin diyabete yakalanma riskinin çok yüksek olduğunu söyledi.Diyabetin dünyada ve ülkemizde yaygın…

ADANA’daki Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde görevli Diyetisyen Tuğçe Özakçaoğlu, aşırı kilolu ve hareketsiz yaşamı olan kişilerin diyabete yakalanma riskinin çok yüksek olduğunu söyledi.

Diyabetin dünyada ve ülkemizde yaygın olarak görülen kronik bir hastalık olduğunu belirten Tuğçe Özakçaoğlu şöyle dedi:

“Aşırı susama, sık idrara çıkma, yorgunluk ve açıklanamayan kilo kaybı, sık enfeksiyon gelişmesi, açlık hissi ve çok yemek yeme, görme bulanıklığı sık görülen belirtilerdir. Kilo fazlası olan, aile fertleri arasında diyabet olan, doğum ağırlığı fazla olan, aşırı kilolu ve hareketsiz yaşamı olan kişilerin diyabete yakalanma riski daha fazladır.”

2030’DA TÜRKİYE’DE DİYABETLİ SAYISI 6.5 MİLYONA ÇIKACAK

Diyabetin genetik özellikler ve çevresel etkenlere bağlı olarak farklılık gösterdiğini kaydeden Diyetisylen Özakçaoğlu, şunları söyledi:

“Diyabet, pankreastan insülin hormonunun salgılanmasının azalması veya salgılanan insülinin yeterli etkiyi gösterememesi durumunda kan şekeri yükselmesi sonucu ortaya çıkar. Dünyada giderek artmakta olan diyabetin görülme sıklığı yaş, cinsiyet, ırk, beslenme alışkanlıkları, genetik özellikler ve çevresel etkenlere bağlı olarak toplumdan topluma farklılık gösterir. Ülkemizde 2010 yılındaki verilere bakıldığında 3 milyon 679 bin diyabetli birey varken, 2030 yılında bu rakamın 6 milyon 422 bine ulaşacağı öngörülmüştür. Diyabette, kan şekerinin yüksek seyretmesi sonucunda göz, böbrek ve sinir sisteminde bozuklukların ortaya çıktığı, sürekli tıbbi bakım ve tedavi gerektiren bir durumdur. Bu bakım beslenme tedavisi, fiziksel aktivite ve doğru dozda ilaç tedavisi arasındaki dengenin sürdürülmesini içerir. Önerilen beslenme programının izlenmesi diyabetin kontrolünde çok önemlidir. Dikkatli beslenme yönetimi ile diyabetli bazı bireylerde ilaç kullanımının azaltılması olasıdır.”

NELER YAPILMALI?

Diyabete yakalanan kişilerin beslenme ve yaşam tarzında değişikliklere gitmesinin önemli olduğunu ifade eden Özakçaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Diyabette beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesindeki amaç, hayat boyu uygulanabilecek en ideal beslenme programını oluşturarak kan şekerini normale yakın seviyede tutmak, hastalıkla ilgili olarak uzun dönemde gelişebilecek komplikasyonları önlemek, yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamak, kısaca yaşam kalitesini yükseltmek ve yaşam süresini uzatmaktır. Çay şekeri, şeker içeren besinler, beyaz ekmek gibi rafine besinlerden sınırlı, tam tahıl, sebze, kuru baklagiller gibi lifli besinlerden zengin, toplam yağ ve doymuş yağ alımı kısıtlı, kırmızı et, karaciğer, yumurta, tereyağı gibi kolesterol içeren besinler kontrollü, normal veya düşük kalorili dengeli ve yeterli bir beslenme modelidir.”

FOTOĞRAFLI