Haluk Koç: Davutoğlu sen bir fotokopisin
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Davutoğlu’nun demokratik bir mücadeleyle Başbakanlık makamına gelmediğini ve tepeden vesayetle indiğini söyledi. Koç, “Sayın Davutoğlu, sen bir fotokopisin sen demokratik bir mücadele ile partinin genel başkanlığına gelmedin. Sen Türkiye’de son dönemde çıkartılan en büyük hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk olaylarını soruşturulmamak kaydı ile başbakanlık makamına tepeden atanan bir kişisin.” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı, partinin İstanbul il başkanlığında gerçekleştirildi. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında yapılan toplantıya MYK üyeleri katıldı. Toplantıda gündeme ilişkin konuların ele alındığı bildirildi. Toplantı sonrası CHP Parti Sözcüsü Haluk Koç, toplantının içeriğiyle ilgili basın mensuplarını bilgilendirdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun vesayet sistemiyle göreve geldiğini dile getiren Koç, Davutoğlu’nun yolsuzlukları örtmek için başbakanlık makamına atandığını iddia etti. Başbakan Davutoğlu için fotokopi ifadesini kullanan Haluk Koç, “Sayın Davutoğlu biliyorsunuz, bir demokratik süreçle, bir demokratik mücadeleyle değil bir vesayet ışınlamasıyla başbakanlık fotokopiliğine atanan bir kişidir. Üzülerek söylüyorum. Kendisi akademisyen kökenlidir. Söylediklerine bakıyorsunuz bir akademisyenin bilgi dağarcığından çıkan cümleler değil. Sayın Davutoğlu, sen bir fotokopisin, sen demokratik bir mücadele ile partinin genel başkanlığına gelmedin. Sen Türkiye’de son dönemde çıkartılan en büyük hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk olaylarını soruşturulmamak kaydı ile başbakanlık makamına tepeden atanan bir kişisin. Bir defa konumunu çok iyi bil. Senin siyasi cüzdanında bu yazıyor. Yolsuzluklarla, rüşvetle ilgili konularda adım atmayacağın, benim ustalarımı rahatsız etmeyeceğim ve o şekilde başbakanlık noktasına geldi.” ifadelerini kullandı.
‘İÇ GÜVENLİK YASASI TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİSİNE VURULMUŞ KELEPÇEDİR’
Polis ve jandarmayla ilgili Meclis gündemine gelen İç Güvenlik Yasası’nı da eleştiren Haluk Koç, polise aşırı yetkiler verilerek Türkiye’nin demokrasisine kelepçe vurulduğunu söyledi. Bu yasayla herkesin özeline girilebileceğini belirten Koç, “Bir iç güvenlik paketiyle ilgili bir yasa tasarısı hükümet tarafından Meclis’e sevk edildi. Basında yeni yeni tartışılmaya başlandı. Bu Türkiye’yi jandarmasından, polisi vazife ve selayetleri kanununa kadar, toplantı ve gösteriş yürüyüş hakkındaki kanundan ceza muhakemesi kanununa kadar, sahil güvenlikle ilgili bir çok kanunda yaptırımlar getiren, Türkiye’yi adeta -demokratik bir kelepçe diyebiliriz- almak isteyen bir polis devletinin aşamasına taşımak isteyen bir yasa tasarısı olduğu konusunda görüşler var. Demin söylediğim kanunlarda polise aşırı yetkiler veren gözaltına almadan makul şüpheli kavramında hemen hemen herkesin bu kapsam içerisinde özeline girilmesine imkan tanıyan yani şu; ben diktatör olmak istiyorum, ben diktatör olacağım bunun için bana yardımcı olabilecek tüm kanuni ataklarımı, girişimlerimi gerçekleştirmek niyetindeyim baskısının bir sonucudur. Türkiye şu ana kadar biriktirdiği demokratik olgunluğunu tepki olarak bu yasa görüşmeleri sırasında mutlaka ya parlamento da, gerek parlamento dışında STK’lar boyutunda ve çeşitli gösterilerle bu tepkisini açığa çıkartacaktır.” diye konuştu.
TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ’NİN İSMİNİN MUNZUR ÜNİVERSİTESİ OLMASIYLA İLGİLİ TEKLİFİ BİZ DAHA ÖNCE VERDİK REDDETTİLER
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Tunceli Üniversitesi’nin isminin Munzur Üniversitesi şeklinde değiştirilmesiyle ilgili açıklamalarını eleştiren Haluk Koç, bu teklifin daha önce kendileri tarafından verildiğini söyledi. Teklifin Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından verildiğini ve AKP’li milletvekilleri tarafından reddedildiğini söyleyen Koç, “Tunceli Üniversitesi’nin adı Munzur Üniversitesi olmalıymış. Bunu sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve sayın Kamer Genç Sayın Kılıçdaroğlu grup başkan vekili iken TBMM’ye teklifinide verdiler ve sizin o parmaklarınız yine kalktı aynı hırsızlığı arsızlığı örttüğünüz gibi reddettiniz. Şimdimi aklın başına geldi.” şeklinde konuştu.
“SAYIN CEMİL ÇİÇEK SİYASETTEN GİDERKEN HİÇ OLMAZSA ‘SON DEMİNDE ONURLU DURDU’ DEDİRT İNSANLARA”
Yolsuzluklarla ilgili kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’yla ilgili mahkeme kararıyla çıkarılan yayın yasağı konusunda TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i eleştiren Haluk Koç, “Bir başka çelişki biliyorsunuz TBMM’de yolsuzluk soruşturmalarıyla ilgili kurulan soruşturma komisyonu çalışıyor. Bu soruşturma komisyonunda yapılan görüşmeler bir şekilde basına da yansıyor. Tanıklık yapmak için çağrılanlarn verdikleri ifadeler burada soruşturulan kişilerin söyledikleriyle ne kadar büyük çelişkiler ortaya koyuyor sizler de buna tanık oluyorsunuz. Bundan da rahatsız oldular. Biliyorsunuz basına yayın yasağı getirdiler mahkeme kararıyla. Ve sayın Cemil Çiçek, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sabah yaptığı açıklamaya cevap veriyor, saygısızlıkla suçluyor. Sayın Cemil Çiçek, sen ununu eledin eleğini astın, üçüncü dönemden taca çıkacaksın. Bari son döneminde ilkeli ol. Meclis Araştırma Soruşturma Komisyonu’nda Hakkı Köylü müracaat ediyor, Meclis Başkanlığı da mahkemeye bu müracaatı iletiyor ve yayın yasağı öyle çıkıyor. Hangi makamdan geçiyor? TBMM Başkanlığı makamından. O makamı kim işgal ediyor? Cemil Çiçek. Sen nesin orada? Ne başısın orada sen? Bari şurada beş altı ay sonra kaybolup gideceksin, siyasetten giderken hiç olmazsa ‘son deminde onurlu durdu’ dedirt insanlara.” ifadelerini kullandı.
“REKTÖRLÜK SEÇİMLERİNDE EN YÜKSEK OYU ALANLAR HİÇE SAYIP KENDİ ADAMLARINI REKTÖR YAPTILAR”
Rektörlük seçimlerinde yüksek oy alan adayların değil, hükümete yakın isimlerin seçilerek atandığını ifade eden Koç, “Bu hafta üniversitelerin olmayan özerkliğine darbe vuruldu. Rektör seçimlerinde öğretim üyeleri oy kullanıyorlar. Ben bu hazretleri çok iyi hatırlıyorum, 2002-2007 arasında yaptığı konuşmaları iyi hatırlıyorum. O zaman grup başkan vekiliydim, TBMM’de hepsini izleme fırsatım oldu. O zamanki Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e dönük çok ağır eleştirilerini hatırlıyorum. Şimdi bakıyorsunuz en yüksek oy verilen rektörler hiçe sayıldılar, kendi adamlarını rektör yaptılar. Susan bir Türkiye’de, teslim alınmak istenen bir Türkiye’de susan üniversiteler.” dedi.
Bir gazetecinin, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun MİT’te CHP’yi izlemek, karıştırmak ve bölmek için özel bir ekip kurulduğu şeklindeki sözleriyle ilgili sorusuna, Haluk Koç, “Zaman zaman Türkiye yakın siyasi tarihinde de rastlanmış bir konudur. Sabah Hüsamettin Cindoruk’la bir telefon görüşmem oldu. 1987 yılı, yasakların kaldırılmasıyla ilgili bir referandum sürecinde bahsettiğimiz durumla ilgili o dönem yasakların kalkması lehinde olanlar boyutunda yaptıkları tezvirat ya da propaganda ya da sahte raporlar bana aktarıldı. Yani ben MİT’in içinde milli kavramı içerisinde görev yapan şerefli, dürüst MİT çalışanlarını tenzih ederek konuşuyorum. Ama MİT, milli ekini kaldırır, bir iktidar istihbarat teşkilatı haline getirilmiş ise, bir parti istihbaratı haline dönüştürülmüş ise o zaman oturup düşünmemiz gerekir. Şimdi burada parti devletinin tüm vesayeti bu milli kuruma aktarılmış ise, demin söylediğim kendi siyasi hedefine gitmek için en önemli siyasi rakibi başta olmak üzere birtakım tertiplerle, bir takım algı operasyonları ile, bir takım yapay tartışma konuları ile bu işi kurcalamadıklarının garantisi yoktur. Sayın başbakanın akademik sıfatından bahsetmiştim. Üzülerek söylüyorum ‘bu iddiayı ortaya koyan, belgesini ortaya koyar’ gibi bir açıklama yaptı. Eğer böyle bir görev tevzi olmuşsa MİT’in içinde, bu yazılı bir emirle, bir genelgeyle MİT içinde görevlendirme yapılır mı? Öyle bir şeyi aklın alabiliyor mu? Bunun belgesi olur mu? Sen Başbakansan anamuhalefet partisi böyle bir duyum çerçevesi içerisinde bir iddia ortaya konduysa, sen Başbakansın senin görevin böyle bir olay olmadığını açıklayan soruşturmayı yapmaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde denetim mekanizmasını biz de çalıştırabiliriz ama daha önce yaptıklarımız biliyorsunuz iktidar partisinin milletvekillerinin parmaklarıyla reddedildi. Onun için Başbakan’ın burada ciddi olması lazım. ‘Belge sun diyor.’ Bir zamanlar Özal zamanında vardı, ‘şeyin belgesi mi olur?’ Bu da onun gibi. Yani böyle bir görev verilmiş de MİT’e, yazılı bir belge, genelge şeklinde onun belgesini istiyor. Bunlar yakın siyasi tarihimizde Sıkça rastlanan olaylar.” şeklinde cevap verdi.