ERGENEKON’DAN ÖNCE AKP, ERGENEKON’DAN SONRA AKP! OMURGA NERDE?
Sözde Ergenekon davası AKP iktidarının en büyük siyasi projelerinden birisiydi. Öyle ki, Başbakan Erdoğan “Ben bu davanın savcısıyım” bile demişti. Kaç yıldır başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, AKP’li yöneticiler ve yandaş medyası “Darbeleri önledik, çeteleri temizledik” şeklinde propaganda yapıyordu. AKP’nin yandaş televizyonları ve gazeteleri Ergenekon davası üzerinden insanları kin ve nefretle hedef tahtasına oturtuyordu. AKP iktidarı, medyasının da gücüyle hedef seçtiği insanları adeta linç ediyordu. Kimin hapislere gireceğini, kimin evine baskın yapılacağını önceden gazete köşelerinden, televizyon ekranlarından duyuruyorlardı. Bu sözde Ergenekon davasıyla alakalı geriye dönük arşivlerden bir bakın bakalım AKP’liler ne konuşmuş gazeteleri hangi manşetle çıkmış, televizyonları hangi haberlere imza atmış…
17 Aralık yaşandı, AKP her manada köşeye sıkıştı. Bir baktık ki, Ergenekon davası adı altında linç ettikleri adamları apar topar cezaevinden çıkarıyorlar.
Şimdi diyorlar ki, haksızlık yapıldı, uzun tutukluluk adaletsizliktir… Günaydın da “Darbecilerden hesap sorduk, çeteleri temizledik” diyen sizler değil miydiniz? Daha suçunun ne olduğunu bilmeyen insanlara bu zulümler sizin iktidarınız zamanında gerçekleşmedi mi?
Recep Tayyip Erdoğan, sözde Ergenekon tarifleri yaparken “Bakıyorsunuz bir yerden bir emniyet elemanı çıkıyor, bir yerden bakıyorsunuz bir asker, bakıyorsunuz devlette yargıda ve şurada, burada bir bağlantı çıkıyor. Bütün bunların hepsi bunun (derin devletin) çok açık delili.” cümlelerini kurmuyor muydu?
Recep Tayyip Erdoğan bu davanın başlangıcında televizyon ekranlarından “Bunlar iktidara gelmeden önce zaten hep tespitlerimizdi. Şimdi bunları meydana çıkarmanın gayreti içindeyiz. Sonuna kadar gideceğiz, kim olursa olsun. Ergenekon olayı son operasyonla başlamadı, öncesi var. Ümraniye ile başladı ve devam ediyor. Daha bitmiş değil, bunun daha gerisi var.” (17 Şubat 2008) şeklinde seslenmiyor muydu?
Aynı Başbakan “Fildişi kulelerde oturanlar Ergenekon Çetesi’yle yaptığımız mücadelemizden rahatsız oldu. Her şeye rağmen bu mücadeleyi sürdüreceğiz.” (18 Mart 2008) demiyor muydu?
Başbakan Erdoğan sözde Ergenekon davasında görev alanlara şu şekilde teşekkür etmiyor muydu? “Geldiğimizden bu yana biliyorsunuz biz Türkiye’de çetelerle olan mücadele, bu tür örgütlü suçlarla mücadelede güvenlik güçlerimizin çok ciddi ve kararlı bir süreci başlattığını görüyorsunuz. Bu yaklaşık 4-5 yıldır devam ediyor. Güvenlik güçlerimizin belli bir safhaya kadar bu işte müdahalesi olduktan sonra yargının devam ettirdiği süreç var. Bizim memnun olduğumuz konu. Ben tüm emeği geçen gerek yargı mensuplarımıza gerek güvenlik güçlerimize, polis, asker, jandarmamıza milletim adına çok çok teşekkür ediyorum. Başarılarının da artarak devamını diliyorum” (23 Ocak 2008)
Ergenekon davası için “Biz mafyanın, çetenin veya çetelerin avukatı değiliz. İtalya’da ‘Temiz Eller’ operasyonu yapıldığı zaman ‘Bizde bu ne zaman yapılacak?’ diye hayran hayran bakanlar, ülkemizde bu adımlar atıldığı zaman niçin rahatsız oluyorlar?” (9 Temmuz 2008) açıklamalarını yapan bu Başbakan değil miydi?
“Geçmişte Gladyo vardı. Şimdi de Ergenekon var. Bunu çözmemiz gerekir. Bunun için tek başına savcının çabaları yeterli olmaz. TBMM’nin onun arkasında olması lazım.” diyen AKP’li İstanbul milletvekili Mehmet Domaç değil miydi?
Bülent Arınç’ın bu sözlerini kim unutabilir :“Orduevi’nden de bir ordu komutanının alınabileceği artık Türkiye’de 2008 yılında, halkın gözünün önüne gelmiştir. Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Bu sıkıntılar, sancılar bir taraftan doğum sancısıdır. Bir taraftan, bağırsakların temizlenmesidir. “ (3 Temmuz 2008)
“12 Haziran seçimleri AK Parti ile Ergenekon arasında geçecek.” Diyen Hüseyin Çelik değil miydi? Yani AKP’yi desteklemeyen herkes bu zihniyete göre Ergenekoncuydu.
“Ergenekon terör örgütünün bir numarası İstanbul’da geziyor ama sizler gibi metrobüse binmiyor. Bir numara etkisiz bir şekilde yaşıyor.” diye hayallerle hedef gösteren ve bu konuda kitaplar yazan AKP milletvekili Şamil Tayyar değil miydi?
“Ergenekon’da 13. ve 14. dalgaları bekliyorum. Bu dalgalarda medya ve siyasi ağırlıklı gözaltıların olacağını tahmin ediyorum.” diye önceden tahminler yapıp, bu davada tetikçilik yapan Rasim Ozan Kütahyalı değil miydi?
İnanın buna benzer o kadar açıklama var ki, bunları gazete sayfalarının alması mümkün değildir. Ama şimdi AKP stratejik olarak hem “bu davayı cemaat, paralel devlet tezgâhladı” diyerek kendini kurtarmaya çalışmakta, hem de bu gündemle 17 Aralık’ın üzerini örtmeye çalışmaktadır. AKP bu yönde atmosfer oluşturmaya başlamıştır.
Yukarıda hatırlattığımız sözleri arşivlerde olan Başbakan Erdoğan şimdi diyor ki : “Balyoz davasını alelacele hallettiler. Ergenekon’da halen gerekçeli karar hazırlanmadı. Burada bir katakulli olduğu çok açık. Bu davalarda haksızlığa uğrayan insanlar var. Çok ciddi sayıda tutuklu insan var. Bütün bu davalarda intikam hissiyle hareket ettiler. Kısacası paralel yapı bu davalarda görevini icra etti”
Allah Allah! Ergenekon davasıyla ilgili daha yukarıdaki ifadeleri kullanan Recep Tayyip Erdoğan başka biri miydi?
Başbakan ‘U’ dönüşü yaptı ya şimdi AKP’li yöneticiler de, yazarlar da birden dönüş yaptılar.
Recep Tayyip Erdoğan çark edince, AKP’nin tetikçi yazarlarından Hakan Albayrak da durur mu? O da hemen şu açıklamayı yapmış: “Ergenekon davası, Balyoz davası ve soruşturması sürecinde birçok iddianın, dosyanın asılsız olduğu aileleri tarafından dile getirilmişti. Onların şikâyetlerini, imdat çığlıklarını ciddiye almadığım için pişmanım.”
AKP’lilerin bu halini ibretle izleyince Yılmaz Özdil’in yıllar önce yazdığı bir yazısını hatırladım ve size de hatırlatmak istiyorum:
BU ŞARTLARDA YALAKALIK ZOR İŞ…
Galiba, Audi reklamıydı…
Karlı bir hava.
Yer, buz.
Audi kaptırmış geliyor…
Mahallenin köpeği takılıyor peşine.
İçgüdüsel olarak “güç” ü takip ediyor.
Koştura koştura…
Dili dışarda.
Ama o da ne…
Audi viraja bi dalıyor…
Köpek toparlayamıyor!
Savruluyor…
Takla makla atıyor.
Doooğru şarampole.
O Reklam : Audi Quattro ve Köpek.
https://www.youtube.com/watch?v=ORm1-IilO1U
***
Audi’nin her türlü hava şartında ne kadar kıvrak manevra kabiliyeti olduğunu gösteren bu reklam bittiğinde, kamera yavaş yavaş zoom yapıyor… Zavallı köpeğin şaşkın yüz ifadesi kalıyor ekranda…
Hem gülüyorsunuz.
Hem acıyorsunuz.
***
E bakıyorum gazetelere…
Gücün peşinden koşan tüccar meslektaşlar, tıpkı, bu şaşkın köpeğe benziyor.
Başbakan, bi viraj alıyor…
Bunlar doooğru şarampole.
***
Nasıl mı? Şöyle…
***
Başbakan, “cumhurbaşkanını bu meclis seçer, uzlaşma aramama gerek yok” dedi mi? Dedi… Bunlar ne dedi hemen? “Evet, bu meclis seçer, uzlaşma aramasına gerek yok” dedi.
Sonra?
Olmadı…
Bi viraj.
Aynı başbakan çıkıp, “meclisin seçmesi doğru değil, cumhurbaşkanını halk seçmeli” dedi mi? Dedi… Bunlar doooğru şarampole… Şaşkın bir yüz ifadesiyle, yazdılar mecburen, “evet, meclisin seçmesi doğru değil, halk seçmeli…”
Sonra?
O da olmadı…
Bi viraj.
Aynı Başbakan çıkıp, “yeni cumhurbaşkanını yeni meclis seçer, ben de uzlaşma ararım, bütün muhalefet liderlerini tek tek dolaşırım” dedi mi? Dedi…
Bunlar gene şarampole…
Takla ata ata bir hal oldular. Üstleri başları çamur içinde, savrula savrula yazıyorlar şimdi, “evet, yeni cumhurbaşkanını yeni meclis seçer, uzlaşma iyi bir şey…”
***
İşte böyle maalesef…
Hem gülüyorsun.
Hem acıyorsun.
O nedenle, “Allah bunları bildiği gibi yapsın be kardeşim” demeyeceğim.
“Allah kimseyi bu arkadaşların durumuna düşürmesin” diyeceğim.
Çünkü, bu kaygan zeminde sağlıklı yalakalık yapmak, hakikaten zor iş valla.
Yılmaz Özdil /Sabah Gazetesi/ 11 Temmuz 2007
***
Şimdi farklı ve güncel konuları bu yazıya ekleyerek tekrar tekrar okuyun bakalım anlamı hiç değişiyor mu? Omurga yok, ölçü yok, ilke yok… Şahsi ve siyasi menfaat ne zaman neyi gerektiriyorsa ona göre davranıyorlar. Dün Ergenekon davasını siyasi menfaatleri için kullanıp insanlara zulüm ettiler, şimdi de hukuk cinayetleri işleyerek bu davayı yine siyasi menfaatleri için kullanıyor.
İçeride yatırdığı suçsuz adamlarla, boğaz kesen adamları eşitliyor.
Ortaya dökülen tapelerde “Önemli olan %50’nin iradesi geri kalanları s.kt.r et” diyenler bu ülkeyi yönetmiyor mu? Adamlar “Yargı da, hukuk da, her şey de biziz” diyor. Böyle bir iktidardan toplumsal akıl mı bekleyeceğiz? Ölçülü ve omurgalı olmasını mı isteyeceğiz?
İşte böyle bir zihniyet yüzünden olan adaletsizliklere, hukuksuzluklara, haksızlıklara maruz kalan insanlara oluyor. AKP başımızda olduğu sürece bu böyle devam eder. Ama biraz sabredersek, Recep Tayyip Erdoğan’dan ve AKP’den sonsuza kadar kurtulacağız.
Yıldıray ÇİÇEK / yildiraycicek.com