DÖRT PARÇALI YAPININ MIMARI AKP OLDU
Türkiye’de AKP sayesinde işleri yoluna koyan, Doğu ve Güneydoğu’da hem kırsalda hemde kent merkezlerinde var olan mevcudunu artıran PKK, şimdide sınırın diğer yakasındaki alanlarını doldurmaya başladı.
Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDH-G) adı altında şehir ve ilçe merkezlerinde yapılan oluşumlarla asayişi ilerleyen dönemlerde devralacağını iddia eden PKK, örgüte yeni katılan binlerce kişiyi de Murat Karayılan’ın daha önceki ifadelerine bakılırsa “yeni koşul ve şartlara göre” eğitmiş olacak ki hamle üzerine hamle yaparak ilerlemektedir.
Suriye’nin Türkiye boyunca uzanan sınır hattının PKK’nın kolu olan PYD’nin kontrolüne geçtiğine yönelik, geride bıraktığımız gün bölgeden gelen haberle beraber bu “yeni koşul ve şarların” ne demek olduğunu daha detaylı bir şekilde görmüş olduk.Hele ki konuyu Genel Kurmay Başkanlığı’nın da teyit etmiş olması durumun ne derecede vahim olduğunu görmemize yetiyor.
Öyle görülüyor ki Kandil’deki merkez ininde kendisini garanti altına alan PKK, AKP’nin Türkiye’de kendisine yarattığı koşulları değerlendirip nüfusunu artırırken, diğer yandan elindeki hali hazırdaki gücünün bir bölümünü Suriye’ye kaydırarak PYD’yi takviye etmiş durumda. Zira Esad yönetiminin son haftalardaki muhalifler ve özellikle de Özgür Suriye Ordusu üzerindeki kazanımlarını gören ve gücü yeniden eline almaya başladığını kavrayan PYD, silahının namlularını bir anda daha düne kadar beraber hareket edip, Esad’a karşı ortak savaşan bir başka muhalif grup olan El Nusra’ya doğrultmuş ve sınır bölgelerinde bulunan birçok karakolu ve önemli bölgelerin kontrolünü eline geçirmiştir.
Bu noktaya ve zamanlamaya dikkat etmek gerekir. Sözde çözüm sürecinin başından bu yana Suriye-PKK-PYD denkleminde yaşananların doğrudan bir biriyle bağlantılı olduğunu görüyoruz. Zira terörist başının mektuplarının Kandil’e götürmeye başlandığı Nisan ayı içerisinde, ilk mektubun hemen sonrasında Suriye’de ve PYD’de ciddi bir hareketlilik gözlemlenmeye başlamıştı. Bu tarihlerde Cemil Bayık’ın Suriye’ye geçerek PYD’yi denetleyip, yeniden teşkil için çalışma yaptığına yönelik haberler basında çıkmıştı. Cemil Bayık’ın PYD’nin yapılanmasında önemli değişiklikler yaptığı ve PYD’yi sayısal olarak takviye ettiğine yönelik bilgiler bu haberlerin satır aralarındaki yerini almıştı.
Şu tesadüfe bakın ki, terörist başından Kandil’e ulaşan ilk mektubun hemen ardından Suriye’ye geçen, burada PYD’yi yeni güçlerle takviye edip, yeni bir yapılanma ile yeniden teşkil edilmesini sağlayan Cemil Bayık, aradan geçen yaklaşık iki buçuk aylık sürenin sonunda Murat Karayılan’ı koltuğundan ediyor, deviriyor ve KCK’nın başına geliyor, bununla paralel olarak da PYD, sınır hattımız boyunca uzanan birçok karakol ve diğer bazı önemli yerlerin kontrolünü ele geçiriyor…
Şüphesiz ki yaşanılan bu gelişmelerin tümü birer plan ve projenin ürünüdür. Sözde dört parçalı yapının Irak’daki ayağını hayata geçiren, Türkiye’de yaşam bulması için AKP sayesinde fırsat kollayan, Suriye’deki bölümünde ise hiç olmadığı kadar ileriye giden ve sözde hak iddia ettikleri alanda kontrolü elde eden PKK terör örgütü bütünün parçalarını tamamlayabilmek için fırsat kollamaktadır.
Bunu da PKK’lılar açıkça ifade etmekten çekinmiyorlar. Daha düne kadar Barzani çapulcusundan duyduğumuz , bugünlerde ise PKK’dan sıklıkla işitmeye başladığımız “4 parçalı yapının üyelerinin katılacağı ulusal konferans” sözü sadece Türkiye’nin değil , aynı zamanda bölgenin nereye doğru gittiğini gösteriyor.
Sözde barış sürecinin reklamını yapabilmek adına birileri ahmakça “sınırların genişlemesinden, bölünmeyeceğimiz ama büyüyeceğimizden ve hatta Misak-ı Milli’den” dem vururken PKK bölgede yaşayan Kürtlerin “ulusal birliğinden” bahsediyor…
Sırf bu hali ile birlikte nasıl bir ihanet sarmalının içerisinde olduğumuz belli olmuyor mu?
İSMAİL ÖZDEMİR/ ORTADOĞU