Dava Arkadaşı olmak için önce Kıblen olmalı
Dava Arkadaşı olmak için önce Kıblen olmalı
Dava arkadaşı olmak: Önce dava yani ülküsü olması gerekir. Kıblemiz yok diyerek bir dava arkadaşlığından bahsetmek traji komik oluyor. Yani bir davan varda etrafında, dava arkadaşım bu, bu değil gibi bir yaklaşımda bulunmak ( ki, bunu söylerken bir dönem bir yerlere tabi olduğunu işaret etmek istiyor.) ama zaten hiç dava adamı olamamış biri için bunu söylemek bile akıl tutulmasıdır.
Daha farklı bakarsak olaya… Bazı canlılar vardır… Dava adamlarının olduğu yerlere giderler resim verirler ve onlara benzerler… Görünüşte onlar gibi görünürler ancak fikren, ruhen maalesef hiçbir zaman onlar gibi düşünmezler… Sadece yönleri dava adamları gibi aynı yöne bakarlar onlarla dolaşır onlarla gezer onlar gibi konuşurlar. Aynı Kurt ve yavrusnun hikayesindeki bize benzeyen çoban köpeği misali) Fakat zikri ve fikri olmayan fikrini ve zikrini başka yerlerden alıp, emirlerle hareket edenler hiçbir zaman TÜRK milletinin, Ülkücülerin iman ettiği dava, dava adamları değildirler…. Bu sebeplerden dolayı da çıkar ve menfaat davası güdenlerin iman ve töre davasına mensup olamadıkları gibi gerçek dava adamlarının da DAVA ARKADAŞI olmaları mümkün değildir.
Türk-İslam davası menfaat davası, günlük çıkarların davası, nefis davası değildir.
Büyük ülküler çileye tabi olan, Başbuğ Türkeş’in Abdulkadir Geylani den atıf yaparak – “Bizim yolumuz dikenlidir Ayağını seven gelmesin” demiştir. Başkurt Devlet Bahçeli ise “Bizim davadan alacağımız yoktur borcumuz vardır ve bu çek açık çektir altına imzamızı atmışızdır.” demiştir. Kısaca davaya talip olmak çileye tabi olmaktır. Dava adamı görünüp emir erliği yapanlardan dava adamı yada dava arkadaşı olmaz… Dava arkadaşına horoz kaldırandan hiç olmaz…
Birde kıblesizlerin tarafından bakalım….; Hayatlarını herdaim emir alarak yaşarlar bir davaları varsada su misali kimin tenceresine yada kabına dolarsa o davayı gütmek zorundadırlar… Hayatları boyunca inançları için değil birilerinin inandıkları için yaşayanların, ailesinin rıskını davası için harcayan bir DAVA adamının neler çektiğini nerden bilsin ki,… Binlerce dava şehidi var. Hepsi açlık sefalet içinde yaşamış ama! DAVA devi bir ÜLKÜ devi olarak başı dik Şehadete yürümüş, gazi olmuş ve gazilerimizin çoğuda sıkıntı içinde son nefesini vermiş bir gün olsun isyan etmemiş ŞÜKÜR etmiş SABIR etmiş ve bu dünyadan göçmüş gitmiştir.
Birde dedikya dava adamı olmak çiledir bir yaşam şeklidir… Hani birde dedikya dava adamlarının içinde Adama benzeyen onlarla aynı yöne bakan dışardan emir alanlar var… Şimdi de Çileye tabi olan ama yolunu kaderi farklı tayin etmiş çile adamları var. Onlar aslında hiç yokturlar çünkü kıbleleri ve gönülleri aynı olsada görüntüleri farklı görünür… yolları farklı olsada kıblerleri ve davaları birdir kutlu Türk-İslam davasıdır. Kader onlara daha ağır sorumluklar vermiştir. İşte onların çileleri daha ağırdır her yaftayı yapıştırırlar, mahkemelerde, satılmış mahkemelerde cezalar alırlar ama ah demezler bana bunu neden reva görüyorsunuz demezler. Hani filimlerde oluyor ya “yakalanırsan seni tanımayız” neden öyle olsun diye aklından geçirenler vardır. Bazı şeyler vardır ki, Devletler bunu çok yapar… Resmi olarak yapılamayanları resmi olmayan yollardan yapar bazen Devlet gücünü o babayiğit gözü kara aslan parçası BOZKURT bakışlı ŞEHADETE susamış yiğitlerle yapar… örnek mi TÜRK tarihinin kara lekesi ASALA örgütü büyükelçilerimizi tek tek şehit ederken onları durduran yiğitler ülkücüler… Madalya takmadılar bilinen bir iki isimden başka kimbilir nice İSİMSİZ karamalar yaşayan yada şehitlerimiz var.
Sözün özü tabi bu yazdıklarım ve kırıterlerden sonra, tarafın ve kıblene göre konuşursun. Ve dersin ki ………. Benim dava arkadaşım değil…. biz biliyoruz kim kimin dava arkadaşı, kim hangi davayı güdüyor… Bizim için tek dava vardır oda TÜRK – İSLAM davası TURAN bunun dışındaki sözde dava adamlarıda bizim zaten arkadaşımızda olmaz muhatabımızda… Rastgele…
Karaca Hasan