BURSA’DA ZAMAN DURDU
Bursa 23 Mart 2013 Cumartesi günü yine bir tarihi olaya ev sahipliği yaptı
Bursa’da Zaman Durdu
Bursa Türk Tarihinin çok önemli bir hafıza mekânı olarak hala dimdik ayakta durmaktadır. Bursa üzerinde söylenen sözler, yapılan araştırmalar, yazılan şiirler, kitaplar ciltlerle doludur. Bursa Osman Gaziyi de Orhan gaziyi de emir sultanı da bağrında yatırır. Bursa bu hafızanın yanı sıra tarihi değiştiren olaylara ve konuşmalara da ev sahipliği yapan bir şehrimizdir. Büyük Atatürk’ün Bursa Nutku Gençliğe hitabeden sonra önemli hitaplardan birisidir.
Bursa 23 Mart 2013 Cumartesi günü yine bir tarihi olaya ev sahipliği yaptı. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Orhan gazi ve Osman Gazi Türbelerinde yaptığı duadan sonra alana gelip yaptığı tarihi konuşmasına ve Memleketin adım adım bölünmesine giden sürece dur demek için tüm engellemelere rağmen bir araya gelip haykıran helal ve yüzde yüz yerli, milli ve coşkulu; nitelik ve nicelik bakımında ülkenin teminatı olan büyük bir kitleyi ağırladı.
Bursa mitingine katılan vatandaşlarımız bireysel anlamda her türlü tehdidi ve olası riskleri göze alarak Bursa meydanına eline al bayrağını alıp koşmuştur. Bursa meydanıyla Diyarbakır’daki sözde nevruz bahanesiyle bir araya gelen kitleyi sayısal anlamda mukayese etmeye çalışmak bir akıl tutulmasıdır. Küresel bir proje olarak ülkenin bölünme iklimine çanak tutanların seferber olduğu maddi ve manevi hiçbir kısıtlamanın yaşanmadığı adeta kalabalığı oraya toplamak için BOP sponsorlarının tamamının seferber olduğu bir Bebek KATİL’inin öcünü aldığı ve devleti dize getirdiği görüntüsünün kutlamasına dönüştürülen bölücülük ve yıkıcı düşüncelerin eyleme konulduğu bir toplulukla; Bursa’da zamanı durduran Tarihi Türk Milleti’nin lehine çevirecek olan buluşmayı aynı kategoride düşünerek yayın yapıp mukayese edenleri kınamak istiyorum.
Bursa’da MHP Lideri Devlet Bahçeli Türk Milleti’ni hesaba katmadan Küresel baronlarla proje yürütenleri Türk Milletine şikâyet etti tarihe not düşmenin ötesinde tarihi değiştirme niteliğinde olan konuşmanın satır arasından anladıklarımızı özetleyecek olursak;
Bahçeli; Toplumun batılı merkezlerle ortaklaşa maniple edildiği, homojen yapıların, ortak bilinç ve kültürel aklın, post-modern kavramlarla dağıtılmaya, çözülmeye çalışıldığı şu kader günlerinde: TÜRK MİLLETİ SENSİZ ASLA dedi.
Bu kadim Türk-İslam medeniyetinin yerleşip yetiştiği coğrafyada her türlü etnik, dini, kültürel kimliği sayan ama bir türlü Türk Milleti diyemeyen siyasal iktidara, tarihi tecrübeyi ve koca medeniyeti inkara varan bir dil ile, Türk mührü ve damgası taşıyan coğrafyalara yeni adlar ve kodlar bulmaya çalışan siyasal iradeye verilecek tek yanıt: TÜRK MİLLETİ SENSİZ ASLA dedi.
Tarihsel tecrübenin inadına, çeşitli güç lobilerinden aldıkları destekle ülkemizdeki ayrılıkçı hareketleri aydın ve entellektüel olma adına savunan, çok yakın tarihsel deneyimleri unutup, bu ülkenin yüzlerce gencinin kanına girmiş canilerle pazarlık yapanların daha fazla alkış alması gerektiği düşüncesini savunan ABD zihniyetinin taşıyıcısı neo-muhafazakârlara verilebilecek tek yanıt: TÜRK MİLLETİ SENSİZ ASLA dedi.
Siyasal arenadaki bütün marjinal ve terörize hareketlere töleransla yaklaşılması gerektiğini savunan ancak Türk-milliyetçiliği söz konusu olduğunda, bunu, bir ırkçılık olarak yorumlayan siyasal iktidara, millet olma bilinciyle, Türkiye gerçeğinde ulusculuğun teorik zeminini ayıramayan, kültürel aklın tarihi bir armağanı olan ülkücülüğü aynı kefeye koyan, aynı zamanda da dış politikada aktör olduğunu düşünen beyinlere verilecek tek cevap: TÜRK MİLLETİ SENSİZ ASLA dedi.
Bir medeneyit mimarı olan Türk milletinin “adalet” duygusunu çadır mahkemelerle başlayıp bebek katilinin muhatap alındığı mektubuyla yaralayan, terörü bütün diğer boyutlarından soyutlayıp sadece etnik bir kimliğin inkârının bir sonucuymuş gibi gören, kapalı kapılar ardında terörle pazarlık eden ama toplumla yüz yüze geldiğinde terörle mücadeleden bahseden, ikiyüzlü Machiavellist politikayı bu medeniyet milletine layık gören kişilere Türk Milletinin vereceği tokat gibi bir yanıtın ifadesi olarak TÜRK MİLLETİ SENSİZ ASLA dedi.
Atlantik ötesinden tasarlanarak dünyanın pek çok yerinde başarıyla uygulandığı gibi Türkiye’de de yerli taşeronlar vasıtasıyla uygulanmak istenilen sindirme ve milli refleksleri gevşetme operasyonunda, proje hazırlayan ve onlara eşlik edenler “Türkiye Cumhuriyeti ve bütün müesseseleriyle Türk kültürü gerçeğini” gözden kaçırmaktadır:
Her ülkenin -kültürel varlığı ve tarihsel serüveni farklıdır. Dolayısıyla kimlikli yapılar, dokusuna uymayan müdahaleleri kolay kolay kabul edemez. Tarihin ve toplumların kendiliğinden oluşan iç dinamikleri vardır ve fantastik kurgularla yönlendirilemez.
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk kültürünün, önüne gelenin istediği gibi tarif edebileceği bir din, sanat, ahlak ve estetik anlayışı yoktur; her kurumun gelişimini tamamlaması çok uzun tecrübelere dayanmaktadır ve bu kültür kurumları tarihsel bir birikimden beslenir. Yani üzerine oynanan ülke her hangi adacık ülkesi değildir. Her şeyiyle bir ayağı uzak Asya’da, diğer yağı Avrupa içlerinde bir kültür-medeniyet varlığı söz konusudur. Bursa Kültür ve medeniyet şehri olarak bu durumun bir özeti ve Bursa da toplanan MHP’li kitle de Türk Milleti’nin özeti mahiyetindedir. Devlet Bahçeli de bu müktesebatın farkında olan ne zaman ne yapacağını bilen hiçbir tehdide pabuç bırakmayan önemli bir liderdir. MHP ve Lideri Türkiye’de oynan bu küresel oyunu bozacak birikim ve tecrübededir.
Ruhi Ersoy / Ortadoğu Gazetesi