BOP’UN DEMOKRASISI BU KADAR OLUR

BOP’un demokrasisi bu kadar olur

Mısır’da yaşananları üzülerek ve ibretle izliyoruz. Hani şu AKP’nin Eşbaşkanlık ettiği BOP’un, “demokrasi getiriyoruz” diyerek “Arap baharı” yaşattığı Mısır’dan söz ediyoruz. BOP’un baharını yaşayan her ülke, darmadağın hale geldi. Kimi bölündü, kimi iç savaşa sürüklendi, kimi el yordamıyla çıkış arıyor. Mısır’ın da sancılı ve sıkıntılı bir süreçten sonra vardığı yer, ne yazık ki ordunun yönetime el koymasıdır.

ÖNCE BAHANE HAZIRLANIYOR

Dünyanın neresinde olursa olsun darbeyi anlamak, kabul etmek, onaylamak hiçbir şekilde ve hiçbir şartta mümkün değildir. Ancak, bu karşı çıkışın altını mutlaka doldurmak gerekiyor. Kendi yaşadıklarımızdan da biliyoruz ki, darbeciler durduk yerde harekete geçmiyor. Önce zemin hazırlanıyor, gerekçe üretiliyor, sonra da buna dayanarak darbe yapılıyor. Ve bu gerekçeler, bu dayanaklar AKP’nin bu millete yutturmaya çalıştığı gibi İç Hizmet Kanunu’nun 35’maddesi olmuyor. Yönetimlerin yanlışları üzerine oturtuluyor. Toplumsal gerginlikler, siyasi yetersizlikler, iç karışıklıklar bahane ediliyor. Bu gerginliklerin, bu karışıklıkların yaşanmasına da genellikle iktidarın yanlışları, uygulamaları ve vesayete varan dayatmaları etkili oluyor. Kısacası, darbeyi üreten şartları, ülkeyi yönetenlerin yetersizliği ve yanlışları hazırlıyor. Demokrasi’den ne kadar uzaklaşılırsa, despotluk ve vesayet ne kadar artarsa, iktidarda kalabilmek için baskı ve şiddet ne kadar yükselirse, darbeler o kadar kolaylaşıyor.

SİHİRLİ KELİME DEMOKRASİ

Burada üzerinde durulması gereken şey demokrasidir. Bu öyle bir sihirli kelime ki, darbeye yol verenler de, darbeye uğrayan da demokrasinin arkasına saklanıyor, darbeyi yapanlar da demokrasi getirdiklerini söylüyor. Oysa gerçek demokrasilerde ne darbe şartları oluşur, ne de darbe yapmak kimsenin aklına gelir. Demokrasi de hukuk ve yargıya güven vardır. Demokrasi de basın özgürlüğü ve bağımsız medya yapılanması esastır. Demokrasi de, fikir ve düşünce özgürlüğü olmazsa olmazdır. Demokrasi de başkalarına tahammül ve hoşgörü vardır. Demokraside uzlaşma ve anlaşma vardır. Bunların olduğu yerde de darbe şartları oluşmaz ve dolayısı ile sistem kendi kendini korur.

DEMOKRASİ ARAÇ OLURSA

Demokrasinin bir önemli özelliği de yönetenlerin buna inanması, toplumların bunu özümsemesi ve sahip çıkmasıdır. Demokrasi bir amaç ve yaşam tarzı olmaktan çıkıp birilerinin kafalarındaki güdük düzeni kurabilmelerinin aracı olursa, bundan kimseye fayda gelmeyeceği gibi yeni ayrışmalar, yeni gerginlikler ve yeni bölünmeler doğurur. İthal ederek, bir yerlere sipariş vererek de demokrasi getiremezsiniz. Demokrasiyi kendi insanında, kendi düzeninde, kendi siyasetinde aramak ve yerleştirmek zorundasınız. BOP’un himmeti ile gelen demokrasi, menfaatin bittiği yerde unutuluverir. Mısır’ın yaşadığı tam olarak budur.

MENFAAT HER ŞEYİN ÖNÜNDE

Mursi’nin halk oyuyla seçilmesi, Mübarek’i devirirken demokrasi getirdiklerini söyleyen BOP yolcularını memnun etmemiştir. Mursi dayandığı taban, savunduğu dünya görüşü ve bölgedeki rolüyle BOP’un beklentilerini bozmuştur. Haliyle bu şartlarda demokrasinin tekrar rafa kaldırılmasında da en küçük bir sakınca görülmemiştir. ABD’nin Mısır’daki gelişmeler karşısındaki tavrı ve tarzı çok çok açıktır. Darbe yapanlar desteklenmiştir. Menfaatin tehlikeye düşmesi durumunda her şeyin nasıl mubah sayıldığını bütün dünya bir defa daha hayretle görmüştür. BOP’un demokrasisinin tamamen kendi menfaatleriyle sınırlı olduğunun bundan daha net bir örneği olamaz. Bu durum, BOP yolunda giden herkese ve özellikle Eşbaşkanlara ibret olmalıdır.

GELİŞMELER DOĞRU OKUNMALI

Hiç şüphesiz Mısır’daki gelişmelerin bölgeye ve hatta Türkiye’ye yansımaları olacaktır. Safların yeniden belirleneceği, dengelerin yeniden değişeceği anlaşılıyor. Gelişmeleri doğru okumak, BOP’un peşinde koşmak yerine ülkemizin ve bölgenin menfaatlerine göre hareket etmek gerekiyor. Ucuz kahramanlıkların başımıza büyük belalar açtığını ve bedel ödemek zorunda kaldığımızı defalarca gördük. AKP hükümeti artık kendi güdük zihniyetini bir kenara bırakmalı, ülkenin şartlarına ve bölgedeki gelişmelere göre pozisyon almalı, özellikle milli menfaatlerimizi her şeyin üzerinde tutmalıdır. Aksi halde, sifonun korkusuyla BOP’a daha fazla saplanmanın bedeli çok daha ağır olabilir.

ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU