Birey ya da topluluklar tarafından kuralları konulmuş bütün ideolojiler, insanı ve insanlığı hedef alan öğretilerle doludur.
Zamanla bunlar; kurulduğu ilkelerinden saparak, insanlık değerlerinden uzaklaşan birer zulüm makinasına dönüşürler.
Yakın sayılabilecek bir tarihte hayat bulanlardan bazılarını; Kominizm, Faşizm, Nazizm, Kapitalizm ve Emperyalizm olarak sıralayabiliriz. Bu ideolojiler süslü kelimelerin ardında, vahşet dolu bir gelecek arzulayan ve bundan da çekinmeyen, ve hatta gurur duyan insanlık düşmanı fikir sisitemleridir.
İnsanlığın son yüz elli yılında; kan, gözyaşı, katliam, sefalet ve mutsuzluktan başka hiç bir şey vermeyen bu ideolojiler, savaşlar, sürgünler, soykırımlarla hala gündemdedir.
Kominizm; Çin ve Sovyet Rusya eliyle milyonlarca insanın ölümüne sebep olurken, yurtlarından kopartılan, sürgün edilen insanların sayısı ise hala meçhuldür.
İngiltere ve ABD Emperyalizmin ve Kapitalizmin koç başı olarak kurdukları sömürü düzenine, yanlarına aldıkları Avrupa ülkelerinden bazıları ile, insanlık onurunu yok saymışlardır. Alman Nazizminin kötü izleri hala silinememiştir. Bu ülkelerin tamamında, tercih ettikleri ideolojilerin içerisine sakladıkları gizli bir Faşizm vardır.İşte Ülkücülük tam da burada, insanın ve insanlığın kaybettiği değerleri kazanma ve kazandırma mücadelesi olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.
…
Ülkücü Hareket; mazinin kirli ve karanlık dünyasını aydınlatmak için, geleceği tasarlamak ve yön verebilmek arzusuyla, geçmişin tecrübelerini yok saymadığı gibi tarihin bütün önemli duraklarında, keskin virajlarında, savaşlarında, mimaride, musikide, tarımda ve sanayide milliliği merkezine koyduğu bir yol haritası çizmiştir. Kuran’ın önderliğinde, kültürün yol göstericiliğinde, ilmin aydınlığında belirlediği yol haritasısını ahlak ve fazilet olarak belirtmiştir.
Ülkücü Hareket; yarım asırlık varlığında, bütün insanlık tarihinin yüz akı kişi ve uygulamalardan beslenerek yoluna devam etmektedir.
Ülkücüler; Habil yüzlü, Habil duruşlu ve Habil karekterlidir. Gösterişten uzak, samimi, içten ve riyasızdırlar. Onlar, tufandan korktukları için değil, Hz. Nuh’a inandıkları için harekete geçen insanlardır. Teslimiyet ruhunun zirve yapmış karekterleridir. Onlar; teslimiyetin yıkılan duvarlarını da bilen, şehadete yürüyen, “Ben bu adaletsizliğe dur demezsem kıyanete kadar hiç kimse adaletsizliğe dur demez” diyerek, Yezid’in karşısında bir avuç kahramanla duran Hz. Hüseyin’in yol ve dava arkadaşlarıdır.
Ülkücüler; Kültigin ile asker, Kuşçu Eşref ile ilimdir. Taptuk Emre ile tasavvuf, Yunus Emre ile edep, Mimar Sinan ile sanattır. Itri ile melodi, Aşık Şenlik ile başkaldırı, Aşık Veysel ile bağlamadır.
Ülkücüler tarihin bizzatihi kendisidir.
Hira’da Ebubekir’in izlerini taşırken, Orkun’da Bilge Tonyuk’un sözlerini taşımaktadır. Onun taşıdığı ruh tarih içerisinde her yerdedir. Ani’de onu görürsün. Bursa’nın fethinde o var. Çiğil Tepe’deki kahraman yine o dur. O Yusuf İmamoğlu’dur.
Ülkücü Hareket; Ülkü Ocakları’nın öğreticiliği, önderliği ve aydınlığında, ham idik piştik Elhamdulillah diyen kadroların, disiplin ve ahenk içerisinde yürüdükleri yoldur. bu yolun yolcuları Ülkücülerdir.
Ülkücüler büyük Türk Milleti’nin hayırlı, inançlı vefalı evlatlarıdır.
Onlar; On dört asır önce yaşamış olsalardı, Bedir de, Efendimiz’in yanında kılıç kuşanırlardı.
Onlar; sekizinci asırda, dokuzuncu asırda yaşamış olsalardı, Balasagun’da, Kaşkar’da, Semerkant’ta Abdulkerim Saltuk Buğra’nın askeri olmaktan çekinmezlerdi.
Onlar; Süleyman Şah ile birlikte Fırat’ın sularında boğulmaya hazırdırlar.
Onlar; Peygamber Efendimiz’in duasına mazhar olmak için, yürekleri atan, her biri Ulubatlı Hasan namzeti olan Serdengeçtilerdir. Karadenizde, dalgaları yararak Samsun’da demir atan Bandırma Vapuru’nun bacasından tüten duman, Ülkücülerin nefesidir.
Onlar; Mustafa Kemal’in fikirdaşlarıdır. Başbuğ Alparslan Türkeş’in evlatları, Lider Devlet Bahçeli’nin yol arkadaşlarıdır.
Onlar; Şehitlerimizin emanetçisidir. Sahabeden sonra, kardeşlik duygularının en güçlü yer bulduğu, dayanışmanın en fazla olduğu ve aralarında kıskançlık olmayan yegane kimselerdir.
Ülkücüler; bir birilerini severken aceleci ve cömert olurken, küsmekte ise cimri ve temkinli olurlar. Her birinin gözü bir diğerine güven aşılarken, medeniyet tarihine iz düşmenin, örnek olmanın gururunu yaşamaya devam ederler.
Ülkücüler; Mimar Sinan’da sanat, İbni Sina’da tıptır.
Onlar; taşıdığı duygular, aldığı terbiye ve öğretilerin ışığında tarihin her yerindededir.
Ülkücüler; Yenisey’de, Orhun’da taşa tarih yazanlarla duygudaştır.
Ülkücü Haret; geçmişin bütün güzel hasletlerini bünyesinde barındırarak, geleceği tanzim etmek için kararlıdır. Bunun için yeterli insan gücü, bilgi ve inanç, Ülkü Ocakları’nın muazzam ve muhteşem öncülüğü ve öğreticiliği ile hayat bulmuştur.
Ülkü Ocakları; ilim, ahlak ve fazilet mektebi olmaya devam ederken, Türk gençliğine öncülük etmek vazifesini yerine getirmekte kararlıdır. Ülkücü Hareket’in geleceğinde insanlığın huzuru saklıdır velhasıl insanlığın huzurunda Ülkücü hareketin geleceği vardır.
Son söz;
Allah’a, Kuran’a ve Bayrağa ettiğimiz yeminin arkasındayız.