Bayram…
Bayram…
Bayram kelimesinin telaffuzunun taaa Oğuzlara kadar uzandığını söyleyerek başlayalım söze..
Güzel kelimedir bayram! İnsanda bir sıcaklık ve sevinci, neşeyi, huzuru manevi hazzı anımsatıyor duyanlara..
Aynı zamanda, bayram denince elbette aklımıza dini ve milli günlerimizde anında geliyor tabii ki..!
Değerli okur,
Türk bayrağının altında bağımsız olarak yaşadığımız aziz vatanımız öyle kolaylıkla elde edilip bu günlere gelinmedi..
Milletçe nice kahır ve üzüntü dolu günler, seneler geçirip, yokluklarla mücadele edip; en önemlisi şehitler, gaziler vererek bu günlere geldik…
Memleketin tapusu öyle kolaylıkla alınmadı yani!
İşte bu anlamlı günlerin ağır geçen merhalelerini yeniden anımsayıp, içselleştirmek ve bağımsız-mutlu günlere kavuşmanın sevincini coşkuyla yaşamak için milli bayramlarımızı kutluyoruz!
*
Milli bayramlarımızı kısaca bir hatırlatmak gerekirse..
-Bağımsızlığımızın ilk aşaması olan TBMM’nin açılışını simgeleyen ve çocuklarımıza Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından armağan edilen: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı..
-Milli Kurtuluşumuzun meşalesinin yakıldığı günün anısını hatırlatma babında, gençlerimize armağan edilen:
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı..
-Ülkemizi işgal eden müstevlilerin yani yedi düvelin maşası Yunan’ı denize dökmeden 10 gün kadar önce “Büyük Taarruz”la zaferle sonuçlanan öldürücü son darbeyi vurduğumuz şanlı günün anısına:
30 Ağustos Zafer Bayramı..
Ve nihayet, bağımsızlığımızı taçlandırdığımız muhteşem ve kutlu günün anısına ihdas edilen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız..
*
Milli bayramlarımızı anımsattıktan sonra, dini bayramlarımızdan olan ve insanlık adına dayanışmayı ve Allah’a olan kulluk vazifemizi tam manasıyla yapmanın manevi huzurunu duyduğumuz ve sadece mali gücü yetenlere farz olan Kurban Bayramı…
Bir diğer dini bayramımız da, yine inananlar için, ibadetlerin yoğunlaştığı, manevi atmosferin doruklarına ulaştığı ve sağlık açısından herhangi bir engeli olmayanlara farz kılınan; günün belirli saatleri arası, (açlığa, susuzluğa ve nefsani duygulara gem vurulan) bedeni bir ibadet olan ve bir ay süren oruçlar sonrasında kutladığımız Ramazan yada Şeker Bayramı…
*
Maalesef bu sene ölümcül Korona virüsün sebep olduğu hastalığın bütün dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alması nedeniyle çoğu insanın ibadet şartlarını tam manasıyle yerine getiremediği malumlarınızdır..
Ancak nihayetinde (belki ilerde başka bir yazıyla anlatacağımız) ve çoğumuzun “nerede o eski bayramlar” diye sürekli hayıflandığımız bayramlarımızdan biri olan mübarek Ramazan Bayramımızı nasip olursa yarın kutlayacağız…
Yazıyı bitirirken son cümlemiz ise temenni ve dileklerimiz olsun..
Dostlar,
Türk/İslam alemine; kardeşliğin, dayanışmanın, barışın, dostluğun, maddi/manevi huzur ve bereketin doyasıya yaşandığı mutlu bir bayram diliyorum…
Sağlık nedeniyle, çoluk-çocuk, yaşlı-genç milletçe birbirimizle fiziki olarak yan yana gelip kucaklaşmadan mahrum kalacağımız
bayram; bütün insanlığa hayırlara vesile olur inşallah…
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız…
Harun KILIÇ
ANKARA