BAHÇELİ: YASA ANAYASA MİLLİ RUH VE MİLLİ AHLAK FELÇ EDİLMİŞTİR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “TBMM Genel Kurulu’nda Dört Eski Bakan Hakkında Yapılan Yüce Divan Oylamasıyla” ilgili açıklama yaptı.
Bahçeli’nin açıklaması şu şekilde:
17-25 Aralık 2013 tarihindeki hukuki süreçler kapsamında, yakayı ele veren, foyası ortaya çıkan AKP’li dört eski bakanla ilgili TBMM Genel Kurulu’nda 20 Ocak 2015 tarihinde başlayan Yüce Divan oylaması dün sabaha karşı sonuçlanmıştır.
Yakın tarihin en ağır, en vahim, en korkunç rüşvet ve yolsuzluk iddialarına adı karışan malum şahıslar iradeleri haczedilmiş, baskı ve şantaj altında kalmış AKP’li milletvekilleri tarafından kurtarılmıştır.
Görünen odur ki, AKP, hukuk devleti ilkesini tasfiye edip her türlü hukuksuzluğu inşa ve ihya amacını siyasi misyon olarak seçmiştir.
Gazi Meclis hiç bu kadar yara almamış, hiç bu kadar ilkesizliğe ve itibarsızlığa mahkûm edilmemiştir.
Aynı şirret emellerin etrafında kümelenen kim varsa rüşvet ve yolsuzluğa kol kanat germiş, haklarında çok ciddi suçlamalar bulunan dört eski bakanı koruyup kollamıştır.
Bu dört eski bakanı adaletten kaçırma ve yargıdan uzak tutma operasyonuna destek veren herkes vicdanen suç işlemiş, ahlaken iflas etmiştir.
Yaşananlar neresinden bakılırsa bakılsın bir zillettir ve zilletten gurur duymak, zillete bel bağlamak ve buna da milli irade demek akıl, izan ve maneviyatla bağdaşmayacaktır.
Esasen, TBMM’nde rüşvet ve yolsuzluk zanlıları aklanmamış; yasa, Anayasa, milli ruh ve milli ahlak felç edilmiştir.
Dört eski bakan temize çıkmamış, üzerlerinde atılı duran pek çok ithamlardan arınmamış, buna karşılık dürüstlük ve namuslu olmak yeniden ağır bir hasar almıştır.
Rüşvete onay verenler onca rezilliğe geçer not vermişlerdir.
Hırsızlığı savunmak için el kaldıranlar, soygunu selamlamak amacıyla el sallayanlar demokrasiyi baltalamış, milli ve manevi değerleri temelinden dinamitlemişlerdir.
AKP’yle beraber bir yanda ahlak sahneden çekilirken, diğer yanda arsızlık ön almış, alacakaranlık zihniyet arayı açarak öne geçmiştir.
Ne üzücü bir manzaradır ki, bugün tefrikanın fermanı geçmekte, iftiranın sözü dinlenmekte, kanun kaçaklarının borusu ötmektedir.
TBMM’nde hukuk ve haysiyete kast edenler, temiz siyaset ve temiz yönetime sırt çevirenler her şeyden önce aziz milletimizin emanetlerini çiğnemiş, edilen yeminleri inkar etmişlerdir.
Kara propagandayla siyasi dizayn peşinde koşanlar, karanlık kampanyalarla, sağlam irade yalanlarıyla siyasi vesayet makamı olanlar Türkiye’nin geleceğini karalamak için olağanüstü gayret göstermişlerdir.
Türk milleti belgeli, delilli ve her yönüyle somut olan rüşvet ve yolsuzluk iddialarını ve taraflarını Yüce Divan’a göndermeyip suça ortak olan AKP’yi ibret, esef ve teessüfle izlemiştir.
Artık 17-25 Aralık mızrağı çuvala sığmamaktadır.
Türkiye’nin ibresi tam anlamıyla adaletsizliğe çevrilmiş, çıkarlarına hizmet eden siyasi çete ve uzantıları zulme bir kez daha ortak olmuştur.
Ayrıca TBMM’deki oylamada vicdanının sesini dinleyen, faziletin yörüngesinden çıkmayan, hukuka saygı ve riayetin çekim alanından ayrılmayan milletvekillerinin yanısıra, önemli sayıda AKP’li milletvekilinin de dört eski bakan aleyhinde tutum takınması mühim bir gelişmedir.
Böylelikle AKP’de derin, alttan alta kaynayan, örtülemez, geçiştirilemez, bastırılamaz çatlak ve çatışmaların varlığı gün yüzüne çıkmıştır.
Dört eski bakan hakkında verilen Yüce Divan’a sevke ilişkin önergelerin gizli oylama safhasında, bunlardan yalnızca birisiyle ilgili 276 sınırı aşılmıştır.
Ne var ki, diğer üç bakanla ilgili önergeleri de reddeden AKP’li milletvekillerinin toplam sayısı 276 eşiğinin altında kalmıştır.
Bu demektir ki, AKP Meclis parti grubu Hükümet’e güven vermemiş, arkasında durmamış, soruşturma komisyonu raporuna, paralel ve darbe safsatalarına itibar etmemiştir.
Öyle ki, AKP milletvekillerindeki fire 48’i bulmuş, böylece muhalefet bloğunun tezleri iktidar grubundan sağduyulu ve ahlak sahibi değerli isimler tarafından haklı bulunmuş ve teyit edilmiştir.
Nitekim Davutoğlu başkanlığında kurulan 62. Hükümet fiilen, fikren ve zihnen düşmüş, siyaseten enkaza dönüşmüştür.
Bu çok önemsenmesi, üzerinde düşünülmesi gereken siyasi bir travmadır ki, bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Dünden itibaren AKP Hükümeti’nin meşruiyeti artan ölçüde sorgulanacak ve hakkındaki soru işaretleri katlanarak devam edecektir.
Bunca tahribattan sonra, TBMM’de tehdit ve baskı mekanizmasıyla Yüce Divan’a gönderilmeyen eski bakanların ve 17-25 Aralığın saraya saklanan failinin hesap vermesi kaçınılmaz bir zarurettir.
Bu kokuşmuşluğun hesabını Milliyetçi Hareket Partisi soracak, KPSS imtihanlarına kadar sıçrayan yolsuzluk kanserinin üstesinden Milliyetçi Hareket Partisi gelecektir.
Bu ertelenmiş adalet ve temizlik hareketini Türk milleti mutlaka yapacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi yolsuzluğun, rüşvetin, zilletin, yozlaşma illetinin panzehiri, tam karşı kutbudur.
Ve millet hazinesinin yılmayan bekçisi, devlet kaynaklarının pes etmeyecek muhafızıdır.
Boğazından haram lokma geçenler şu anki tabloya bakıp da sevinmemelidir.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını gasp edenler, garibin gurebanın, fakirin fukaranın alın terini çalanlar fazla umutlanmamalıdır.
Gün gelecek 17-25 Aralık’ta suçüstü basılanların başı öne eğilecek, yasa ve ahlak dışı tüm iş ve ilişkiler mahkeme önüne çıkarılacaktır.
Bunun için de 7 Haziran 2015 tarihi bir dönüm, hayati bir kavşaktır.
İnanç ve iddiayla söylemek isterim ki, Milliyetçi Hareket Partisi bu milli ve kaçınılmaz hesaplaşma için sabırsız ve heyecanlıdır.