Dolar 32,5174
Euro 34,9042
Altın 2.439,46
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 18°C

ARINÇ 3 PKK’LININ ÖLDÜRÜLMESİNE ÇOK ÜZÜLMÜŞ

ARINÇ 3 PKK’LININ ÖLDÜRÜLMESİNE ÇOK ÜZÜLMÜŞ
10/01/2013 17:16
A+
A-

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Paris’teki aralarında PKK’nın kurucularından Sakine Cansız’ın da bulunduğu üç PKK’lı kadının öldürüldüğü silahlı saldırıyla ilgili olarak ”Yargısız infazla böylesine bir vahşetin işlenmiş olmasını telin ediyorum. Bu çok yanlış bir olay. Üzüntülerimi ifade ediyorum” dedi.

Parlamento Muhabirleri Derneği’ni ziyaret eden Arınç, 10 Ocak Çalışanlar Gazeteciler Günü’nü kutladı. Gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, Paris’teki aralarında PKK’nın kurucularından Sakine Cansız’ın da bulunduğu üç PKK’lı kadının öldürüldüğü silahlı saldırıyla ilgili soruya,”3 kadının böylesine sorgusuz sualsiz, başlarına ateş edilmek suretiyle öldürülmesi, kimlikleri, kişilikleri, üzerine atılı suçlar ne olursa olsun hiçbir zaman tasvip edilecek bir olay değil. Çok kötü bir olay. Gerçekten üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim” diye konuştu.

Hukuk içerisinde terörle mücadele ettiklerini kaydeden Arınç, terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin bile önce yaşatmak gayesiyle hareket ettiklerini, sağ yakalamak ve suçu varsa yargı önüne çıkarmayı amaçladıklarını ifade etti.

Arınç, ”Yargısız infazla böylesine bir vahşetin işlenmiş olmasını telin ediyorum. Bu çok yanlış bir olay. Bu olayla Türkiye’de yeni başlayan sürecin ilgisi olabilir mi- O konuda hiçbir bilgiye sahip değilim. Niçin bunlar öldürüldü, neden böyle bir yol seçildi, bunun üzerinde çok farklı ihtimaller konuşulabilir. Ama o farklı ihtimalleri dillendirecek kadar da bilgi sahibi değilim. Türkiye’de yeni başlayan süreci hem içeride hem dışarıda etkilemeye yönelik bazı girişimler olabilir mi derseniz bu da bir ihtimaldir. Ama her türlü ihtimal konuşuluyor ben onları dillendirmek istemiyorum. Çünkü onların üzerinde bir tartışma başlayabilir. Kötü bir olay, üzüntülerimizi ifade ediyorum” diye konuştu.

MİT’in inisiyatifiyle gelişen bir durum olduğunu belirten Arınç, ”Biz Hükümet olarak, siyaset kurum olarak bu sürecin içinde şu anda değiliz. İstihbarat örgütü Türkiye’de terörün sonlanması, silah bırakılması, çatışmasızlık sürecinin bir an önce başlaması konusunda bir inisiyatif geliştirdi” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sadece Anadolu Ajansı’nda iki sendika varken, bunun dışında hiçbir basın ve yayın kuruluşunda tek sendika bile bulunmadığını belirterek, ”Patronlar, gazetecilerin sendika kurmalarını, haklarını sendikal yollarla talep etmelerini arzu etmiyorlar” dedi.

TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Güldal Mumcu başkanlığında toplandı. Mumcu, gündeme geçmeden önce üç milletvekiline gündem dışı söz verdi.

Türk İdareciler Günü dolayısıyla söz alan CHP İstanbul Milletvekili Celal Dinçer, AK Parti iktidarı döneminde yapılan uygulamalarla, idarecilerin konumu ve yetkilerinin erozyona uğratıldığını, mülki idare amirliğinin istismar edildiğini ileri sürdü.

AK Parti İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca, gazetecilerin yıpranma haklarına değindi. Kaynarca, bugünkü görüşmelerde, gazetecilerin yıpranma haklarına ilişkin yasal düzenlemenin gündeme geleceğini, bu düzenlemenin 10 Ocak Çalışan Gazetecilerin Günü’ne denk gelmesinin anlamlı olduğunu ifade etti.

CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi de ”Gazeteciyi boğaz tokluğuna çalıştırma hastalığı, basınımızın en eski ve halen devam eden en temel sorunudur. 80 bin gazetecinin yalnızca 4 bini 212 sayılı yasanın emrettiği türden iş sözleşmesine sahip. Diğerleri işverenlerin kölesidir. Gazeteci hak ettiği ücreti almaz, sosyal güvenliği olmaz ise bu mesleğe kaliteli eleman gelmez” diye konuştu.

-Gazetecilerin yıpranma hakkı-

Gündem dışı konuşmalara hükümet adına yanıt veren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, özellikle ”yıpranma hakkı” olarak ifade edilen ”fiili hizmet zamlarının” gazetecilere geri verilmesinin gündeme geldiğini ifade etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da talimatıyla bu konuda çalışma yapıldığını belirten Arınç, ”Ben de gerekli hazırlıklarımı yaptım. Konunun doğrudan muhatabı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Sayın Bakan da bilim kurulunu toplamak suretiyle bu konuda rapor alma ihtiyacını duydu. Yıpranma veya fiili hizmet zammı işinin ne karşılığında yeniden konulacağı önemli. Burada sadece gazetecilerle ilgili hak kaldırılmadı, başka iş kolları da var” diye konuştu.

Genel Kurul’un bugünkü çalışmasında, bütün partilerin ortak önergesiyle konuyla ilgili bir düzenleme yapılabileceğini kaydeden Arınç, gazetecilerin bu beklentisinin karşılanmasının kendisini de mutlu edeceğini söyledi.

-”Ceza süreleri bakımından bir düşünme olabilir”-

Arınç, ”Türkiye’de basın özgürlüğü kalmadığı, çok sayıda gazetecinin cezaevinde olduğu” yönündeki eleştirilere de değindi.

Gazetecilerin Basın Kanunu ya da RTÜK Kanunu ile ilgili şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya muhatap olmalarının söz konusu olmadığını vurgulayan Arınç, ”Gazetecileri ilgilendiren iki temel kanun var. Birisi TCK diğeri Terörle Mücadele Kanunu’dur. Özellikle Terörle Mücadele Kanunu’nun uygulanmasından doğan ve bundan dolayı tutuklu ya da hükümlü olan gazetelerin bulunması söz konusu. Bunun dışında gazeteci mesleğini doğrudan ifa etmek suretiyle şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilmiş çok az sayıda bu sıfatla çalışan insan bulunmaktadır” dedi.

Arınç, şöyle devam etti:

”TCK’da üç ya da dört madde önemlidir. Bunlardan biri ‘soruşturmanın gizliliğini ihlal’ suçlamasıdır.
Bu hükümden vazgeçmediğimize ve bundan sonra da kalacak bir hüküm olarak gördüğümüze göre, soruşturmanın gizliliğinin ihlal suçunun ortadan kalkması söz konusu değildir. Ancak suç ve ceza arasındaki ceza adaletini söz konusu ettiğimizde, belki ceza süreleri bakımından bir düşünme olabilir. Adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs, ihmal suçları ayrı suçlardır. Bu maddelere ilişkin geçtiğimiz dönem getirdiğimiz, ancak Genel Kurul’dan geçmediği için kanunlaşmayan bir Ceza Kanunu’nda değişiklik söz konusuydu. Bunu tekrar getirmek söz konusu olabilir. Suçun unsurlarını yeniden belirlemek, suç ve ceza arasındaki ilişkiyi gazetecilerin lehine uyarlamak söz konusu olabilir. Terörle Mücadele Kanunu konusunda da özellikle 4. yargı paketi içindeki bazı madde değişikliklerinin bir rahatlık sağlayabileceğini söyleyebilirim. Ama kanunun bütünüyle ortadan kaldırılması, terörle mücadele eden bir ülke için şu anda söz konusu olmamaktadır.”

-”Sadece Anadolu Ajansı’nda sendika var”-

Gazetecilerin yaşadığı sıkıntıların büyük kısmının, hükümetin uygulamasından kaynaklanmadığını belirten Arınç, ”Bazı medya sektöründe çalışan pek çok arkadaşımızın aylardır maaşlarının ödenmediğini biliyorum. Aylardır maaşları ödenmeyenlere karşı patronu etkileyecek teşebbüsler, ancak sözle olabilir. Yoksa yasal zorunlulukla bunu yaptırmamız söz konusu değil. Kendilerine ifade edildiğinde, ‘Evet, bir takım maddi sıkıntılar sebebiyle 5-6 aydır aylıkların ödenemediğini’ söylüyorlar. Oysa aynı patronların, daha büyük işlerde peşin paralara milyar liraları hemen temin edebildiklerini görüyoruz. Dolayısıyla gazete patronlarının çalışanların ücretlerini aylarca ödememesi çok büyük bir ayıptır, çok büyük bir eksikliktir” diye konuştu.

Gazetecilerin çalışma güvencelerinin olmadığına dikkati çeken Arınç, her gün, kapının önüne konuluverme tehlikesi içinde bulunduklarını ifade etti.

Gazetecilerin sendika dayanağından da mahrum olduklarını dile getiren Arınç, şöyle devam etti:

”Bugün sadece Anadolu Ajansı’nda iki sendika varken, bunun dışında hiçbir basın ve yayın kuruluşunda tek sendika bile bulmak mümkün değildir. Yine patronlar, gazetecilerin sendika kurmalarını, haklarını sendikal yollarla talep etmelerini arzu etmiyorlar. Maalesef belli köşelerde insanların ya da belli isimlere sahip olanların, transfer ücretleri de dahil olmak üzere, çok sıfırlı rakamlarla ücret aldıkları bilinmektedir. Ama muhabirlerin, mutfakta çalışanların ücretlerinin çok düşük olduğunu söylemeliyim.

İletişim fakülteleri yüksek sayıda mezun vermesine rağmen, bu mezunlar basın yayın sektöründe gerekli ilgiyi görmüyor. Gazete patronları iletişim fakültesi ya da basın yayınla ilgili bölümlerden mezun arkadaşlarımızı çalıştırmayı arzu etmiyor. Ancak Anadolu Ajansımı’zda, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nde, RTÜK’te en çok yaptığımız işlerden biri, uzman yardımcılığı sınavları açarak iletişim fakültesi mezunlarının bu kurumlarda çalışmasını temin etmek olmuştur.

İş güvencesi çok zorken, ücretler çok düşük ve aylarca ödenmiyorken, sendika kurup o sendikayla haklarını talep etme noktasında da sıkıntılar varken, gazetecilerin bütün sorunlarının yıpranma hakkına indirgenmesi çok doğru değildir. Bu bir haktır, bu hak yerine getirilecektir ama tüm milletvekilleri, tüm siyasi partilerimiz, gazetecilerin aslında var olan bu sıkıntıları konusunda da gerekli çabayı göstermelidir ve çevreleri etkilemek suretiyle o kişililerle doğrudan ilişki kurmak ve hatta bir yasal mevzuata kavuşturmak mümkünse bu sıkıntı çekilen konularda bunları parlamento önüne getirmek gibi bir hakları olduğunu düşünüyorum. Ben şahsıma bağlı olan kurumlarda, bütün bu hususlara fazlasıyla dikkat etiğimi söylemek isterim. Bu bir sorumluluktur. Bu sorumluluğumuzu elbette yerine getireceğiz.”

Bülent Arınç, ”Tutuklu olan, gazeteci sıfatı taşıyan ve içlerinde bir milletvekilimizin de olduğunu bildiğimiz bir konuda tahliyelerden yana olduğumu da özgürlüklerine kavuşmalarını şahsen talep etiğimi de pek çok arkadaşımız biliyor. İnanan ya da inanmayan olabilir ama söylediğimiz konularda samimi olduğumuza inanmanızı talep ederim” dedi. Arınç, siyasi iradenin, yargının kararını eleştirmesinin mümkün olduğunu, ancak yön vermesinin söz konusu olamayacağını ifade etti.

-”Şartlarının, daha iyi olacağını düşünüyorum”-

Arınç, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü olarak 10 olan il müdürlüğü sayısını 17’ye çıkardıklarını kaydetti. Bülent Arınç, son çıkan KHK ile yurt dışı teşkilatındaki yeni basın müşavirlikleri ve basın ataşeliklerinin sayısının da 139’u bulduğunu bildirdi.

Haber hizmetlerinde iyi noktaya geldiklerini kaydeden Arınç, ”Yurt dışına da haber servisleri yapıyoruz. Devlet Enformasyon Sistemi’nin kurduk. Burada izlediğimiz kanal sayısı 8’den 40’a, takip edilen yabancı haber ajansı sayısı 23’ten 27’ye, yabancı radyo istasyonu, internet haber portalı 300’e çıkarıldı. Bu haber kaynakları 365 gün 24 saat kaydediliyor” dedi.

Yerel Medya Eğitim Seminerlerini sürdürdüklerini belirten Arınç, en son Muğla’da yapılan eğitim seminerine 300’e yakın gazetecinin katıldığını, 8 ilin bir araya getirildiğini söyledi.

Arınç, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün, basın kartı yönetmeliklerinde yaptığı değişikliklerle geçmişte basın kartı sahibi olamayan pek çok gazetecinin basın kartı sahibi olduğunu kaydetti. Sarı basın kartı sahiplerine bazı avantajların sağlandığını ifade eden Arınç, bunlardan en önemlisinin, yurt dışına çıkışlarda vize kolaylığı sağlamak üzere hizmet pasaportundan yararlanma imkanı olduğunu dile getirdi.

İnternet medyasına da değinen Arınç, pek çok haber sitesinin gazetelerden daha çok okunduğunu söyledi. Arınç, internet medyasında çalışanları da Basın Kanunu kapsamına alacak çalışmaların başladığını, önümüzdeki bir kaç ay içinde düzenlemenin getirilmesini planladıklarını anlattı.

Gazetecilerin, Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayan Arınç, ”Şartlarının, geleceklerinin mutlaka daha iyi olacağını düşünüyorum. Basın mensubu iken hayatını kaybeden pek çok arkadaşımız var, onlara Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.

 

AA