AKP’NİN YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ MUHATABI KİM?
Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm süreci ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP’lilere son ziyaretinde artık karar verme vakti olduğunu söylediğini belirti.
“Bu kararın şekline ve seyrine göre de biz de onlarla ilgili olarak, Çözüm Süreci bağlamında ne yapacağını düşünürüz ama milletimizle ilgili olarak, toplumsal uzlaşım çerçevesine her etnik ve mezhebi kökenli vatandaşlarımızla ilgili olarak başlattığımız süreçleri devam ettireceğiz. Muhataplarımız değişebilir ama hedefimizi değişmeyiz.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani ile bu sabah yaklaşık bir saat durum değerlendirmesi yaptıklarını belirterek, “Kendilerine Türkiye’nin Kuzey Irak’ta özellikle operasyonun amaçları ve çerçevesini aktarma imkanı buldum. Sayın Barzani, Türkiye’nin gerek DAEŞ’e gerek PKK’ya yönelik operasyonlarının haklı temellere dayandığını ve bu çerçevede Türkiye ile dayanışma içinde olduklarını bir kez daha ifade ettiler” dedi.
Davutoğlu, Esenboğa Havaalanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
IKBY Başkanı Barzani ile yapılan görüşmenin sorulması üzerine Davutoğlu, uluslararası temaslarının sürdüğünü, dün NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile güvenlik konularını kapsamlı şekilde ele aldıklarını, sabah saatlerinde de Mesut Barzani ile görüştüğünü bildirdi.
Bugün ve yarın da gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerekse kendisinin yurtdışı temaslarının süreceğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Bugün sabah Sayın Mesut Barzani ile bir görüşmemiz oldu. Sayın Barzani ile 1 saate aşkın, bir durum değerlendirmesi yaptık. Ben kendilerine Türkiye’nin Kuzey Irak’ta özellikle operasyonun amaçları ve çerçevesini aktarma imkanı buldum. Sayın Barzani, Türkiye’nin gerek DAEŞ’a gerek PKK’ya yönelik operasyonlarının haklı temellere dayandığını ve bu çerçevede Türkiye ile dayanışma içinde olduklarını bir kez daha ifade ettiler. Son derece dostane güzel bir görüşmede onları paylaştık.”
Türkiye’de yaşayan bütün vatandaşların etnik ve mezhebi kimlikleri itibarıyla eşit olduğunu vurgulayan Davutoğlu, Türkiye’nin dışındaki tarihdaşların da aynı ölçüde Türkiye’nin aidiyet hissettikleri arasında bulunduğunu söyledi.
“Irak’taki ve Suriye’deki Kürt, Türkmen, Arap unsurları aynı ölçüde bizim kardeşimizdir” diyen Davutoğlu, “Sayın Barzani’ye de bunu ifade ettim. O da bu operasyonun kesinlikle herhangi bir etnik veya mezhebi kesime yönelik olmadığını bildiklerini, teröre karşı Türkiye ile her zaman beraber çalışmaya hazır bulunduklarını, bundan sonra da şimdiye kadar olduğu gibi her türlü işbirliğine katkı sağlayacaklarını bir kez daha ifade ettiler. Dediğim gibi bu temasların sürmesi konusunda da karar verdik” ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, “İncirlik üssünün kullanılması konusunda bir takvim planlaması söz konusu mu” şeklindeki soru üzerine İncirlik ile ilgili mutabakatı bugün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıkladığını, dün de yazılı bir açıklamayla çerçevenin çizildiğini söyledi.
Şu ana kadar yürütülen operasyonların, bu mutabakattan bağımsız olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Bu mutabakat olmasaydı da yapılacaktı veya bu olaylar yaşanmasaydı mutabakat belli bir aşamaya gelmişti, gerçekleşecekti. Şimdi önümüzdeki günlerde bundan sonra bu mutabakatın nasıl uygulanacağıyla ilgili olarak temaslar ve birtakım düzenlemeler yapılacak” dedi.
Bir gazetecinin “Son yaşanılan sürecin ardından Çözüm Süreci sona erdi denilebilir mi” sorusuna karşılık Davutoğlu, sürecin tarihi ve stratejik bir süreç olduğunu söyledi. Sürecin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde 2005’te Diyarbakır’da yaptığı konuşmayla başladığını anımsatan Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Geçmişteki, birçok acıların, yasakların, kısıtlamaların ortadan kaldırılması, Türkiye’de herkesin kendi örfüyle, kültürel değerleriyle, onurlu vatandaş kimlikleriyle yaşamasını temin etmek üzere hayata geçirilen bir demokratikleşme hamlesidir. Bu demokratikleşme hamlesiyle biz Türkiye’de demokratik standartların en üst düzeye çıkartılmasını, bütün vatandaşlarımızın insan hak ve özgürlüklerinden en kapsamlı şekilde yararlanmasını hedeflememiz dışında Türkiye’de şiddete temel teşkil eden bütün unsurlardan Türkiye’nin arındırılmasını da amaç edinmiştik.”
Davutoğlu, bu kapsamda Türkiye’deki silahlı unsurların 2013 Mayıs’ında Türkiye’yi terk etmesi temelinde bir aşamaya gelindiği, bu sürecin de bütün toplum kesimlerinin geniş kapsamlı bir mutabakatıyla yürütüldüğünü vurguladı.
“Bu sadece hükümetin değildi, Türkiye’nin projesiydi” ifadesini kullanan Davutoğlu, bu konuda gereken adımların atıldığını aktardı. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak 2013 Mayıs’ında ülkemizi terk etmesi gereken silahlı unsurlar, bakın 2015’in Temmuz’undayız, 2 sene, 2 ay oldu, bırakın ülkeyi terk etmeyi gittikçe silahlanmayı artırarak, ülkede Çözüm Süreci’ni istismar eden bir tutuma girme yolunu tercih ettiler. Biz sabırla ve tahammülle Türkiye’de demokratik seçimlerin gerçekleşmesi ihtiyacını da göz önünde bulundurarak, sürekli olarak bu unsurlara Türkiye’yi terk etmesi çağrısında bulunduk. Artık çatışmasızlığın değil silahsızlanmanın olması gerektiğini vurguladık. Ama bu unsurlar bir taraftan bu baskılarını artırarak, seçim döneminde dahi demokratik seçimlere müdahale etme cüreti gösterdiler. Diğer taraftan da Türkiye’yi tehdit eden bir üsluba gittikçe, özellikle Suriye ve Irak’taki gelişmeleride istismar ederek, böyle bir üsluba yöneldiler. Demokratikleşme, milli birlik kardeşlik projesi, Çözüm Süreci adını ne koyarsanız koyun, milletimizin bütün fertlerinin bütün vatandaşlarımızın aidiyet bilincini güçlendirecek, insan hak ve özgürlüklerinden istifade etmelerini sağlayacak sürece desteğimiz, sürecin devamı konusundaki çalışmalarımızdan hiçbir taviz vermeyeceğiz”
Davutoğlu, Çözüm Süreci’ni istismar ederek, kamu düzenini yok etmeye çalışan kim olursa olsun ona karşı tutumun açık bir şekilde ortaya konacağını ifade etti.
HDP yetkilerinin sık sık barıştan bahsettiklerini de dile getiren Davutoğlu, “Son derece samimiyetsizce söylemlerdir bunlar. Kendilerine 1 Ekim’de başbakan olduktan sonra Sayın Demirtaş’ı kabulümde söyledim, son HDP’yi ziyaretimiz esnasında da söyledim. Artık karar vermelerinin bir vaktidir silah mı demokrasi mi? Şiddet mi barış mı? Meşruiyet mi illegalite mi? Meşru bir siyasi partilerse, ki öyle görüyoruz, halkımız yüzde 13 oy vermiş, onu hiç bir zaman yadsımadık, reddetmedik, o şekilde davranmalılar. Şiddete karşıysalar bunu açıkça, sözleriyle değil, samimiyetleriyle ve eylemleriyle de göstermek durumundalar. İki polisimiz hunharca ensesinden vurularak şehit edilecek, HDP yetkilileri bunu kınama cesareti bile gösteremeyecek. Orada bir mesaj verilmek istendiyse o mesajı aldığımız için dün gece uçaklarımız Kandil üzerindeydi, kim aynı mesajı bir daha vermeye kalkarsa aynı cevabı alır” şeklinde konuştu.
“Eğer karar vereceklerse bugün karar günüdür” değerlendirmesinde bulunan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kararın şekline ve seyrine göre de biz de onlarla ilgili olarak, Çözüm Süreci bağlamında ne yapacağını düşünürüz ama milletimizle ilgili olarak, toplumsal uzlaşım çerçevesine her etnik ve mezhebi kökenli vatandaşlarımızla ilgili olarak başlattığımız süreçleri devam ettireceğiz. Muhataplarımız değişebilir ama hedefimizi değişmeyiz. Hedefimiz de onurlu, demokratik haklarını kullanan vatandaşların özgürce yaşadığı bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Hedefimiz her türlü tehdide karşı gerekli mukabelede bulunabilecek kudrete sahip Bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Kudret ve şefkati aynı anda kullanacağımızı da herkes bilsin.”
– İstanbul’da gerçekleştirilecek yürüyüş
İstanbul’da yapılacak yürüyüşe ilişkin de değerlendirmede bulunan Davutoğlu, herkesin toplantı ve gösteri yapma hakkı bulunduğu, Türkiye’nin özgür ve demokratik bir ülke olduğunu, yürüyüşün gösterilen yerlerde yapılabileceğini belirtti.
Davutoğlu, “Herhangi bir izinde ve düzenleme talebinde olmaksızın insanları belli bir güzergah üzerinde yürüyüşe davet etmenin, o sırada o güzergah üzerindeki trafik ve güvenlik riskleri, vatandaşların haklarını ve hukuklarını ihlal edebilecek gelişmelerle ilgili bütün sorumluluk valilik ve emniyet görevlilerinin üzerindeyken, kimse tek taraflı olarak ‘şuradan şuraya yürüyeceğiz, herkes de gelsin’ diye çağrıda bulunamaz. O zaman tam aksi düşünceye sahip bir grup, aynı güzergah üzerinde yürüme talebinde bulunsa biz devlet olarak bu iki grubun birbirlerine karşı oluşabilecek şiddet ortamını nasıl kontrol altına alacağız? Özgürlükler herkesin hakkıdır ama özgürlükler başkalarının özgürlüklerini daraltacak şekilde kullanılamaz. Dolayısıyla kesinlikle önceden izin almadan ve güvenlik tedbirleri alınmadan tam da böyle kritik aşamada bir yürüyüşe izin veremeyiz” diye konuştu.
-“Silah, maske olmayacak”
İstanbul’da 8 yerde yürüyüşe izin verildiğini belirten Davutoğlu, “Gitsinler orada ne diyorlarsa desinler, hiçbir engelle karşılaşmayacaklar. Güvenlik birimlerimiz onların güvenliğini de sağlayacak ama şu olmayacak, hiçbirinin elinde silah, hiçbirinin yüzünde maske olmayacak. Özellikle gençlerimizi aldatarak bu şekilde maceralara yöneltmek istendiğini bildiğimiz için annelere, babalara sesleniyorum, daha önce yaşanan acılar benzeri acılar yaşanmasını, bunu hepimizin engellemesi lazım. Yüzüne maske takan, eline silah alan terör eylemi gerçekleştirmek için harekete geçmiş demektir. Bunu son çıkartığımız yasayla da yasal bir çerçeveye oturttuk. Polisimizi şehit edenler yüzleri maskeli unsurlardı. Dolayısıyla toplantı ve gösteri yapma hakkı vardır kullanılabilir, gösterilen yerlerde ve barışçıl olmak içerisinde” ifadelerini kullandı.
– “Olağanüstü toplantı talebine olumlu yaklaşıyoruz”
Bir gazetecinin CHP’nin Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırmasına ilişkin değerlendirmelerini sorması üzerine Başbakan Davutoğlu, dün, Meclis Başkanı İsmet Yılmaz ile konuyu görüştüklerini ifade etti.
Böyle durumlarda TBMM’nin nihai istişare makamı olduğuna işaret eden Davutoğlu, “Dolayısıyla bu olağanüstü toplantı talebine olumlu yaklaşıyoruz. Grup Başkanvekillerimiz de temas halinde. Muhtemelen çarşamba günü yapılacak ve biz de Meclis’imiz ile bu son operasyonlarla ilgili de bilgilendirme imkanı bulmuş olacağız. Orada bir deklarasyon çıkarsa memnuniyet duyarız. Nihayet kapalı kulaklar açıldı deriz, kapalı gönüller açıldı deriz. Ümit ederim genel başkanlar böyle bir ortak tavra gelecek olgunluğu gösterirler” dedi.
Başbakan Davutoğlu, bir gazetecinin dün başlayan üçüncü dalga operasyonların kapsamını sorması üzerine de şu yanıtı verdi:
“Bu kapsamı bütün detayıyla paylaşmam mümkün değil ama Türkiye’yi tehdit niteliği taşıyan 3 terör örgütünün de DHKP-C’nin de Kandil’de ne yaptığını biliyoruz. DHKP-C ile PKK arasında son dönemde ortaya çıkan terör işbirliğinin de farkındayız, bunu istihbari olarak söylüyoruz. Bu 3 terör örgütlerinin karargahları, Türkiye’ye dönük planlama yaptığı bütün mekanlar, Türkiye’de kullanmak için depoladıkları bütün silahlar, yok edilene, tasfiye edilene kadar bu operasyonlar gerekirse sürer. Ne zaman biz tehdidin mahiyetinde bir azalma olduğunu veya yok olma tonunda olduğunu görürsek o zaman tekrar değerlendirme yaparız. Üçüncü dalga bu kapsamdaki bütün hedefleri kapsamaktadır.”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin sınırları içinde ve dışında terör unsurlarına karşı mücadelenin kararlılıkla süreceğini belirterek, “Kamu düzeni söz konusu olduğunda faili meçhuller üzerinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da vatandaşlarımıza terör estiren bu çevrelere kesinlikle alanı boş bırakmayız” dedi.
Başbakan Davutoğlu, Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Operasyonlarla ilgili temel amacı ve gelinen noktayı bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak istediğini ifade eden Davutoğlu, “Perşembe gecesi sabah 3’e karşı bildiğiniz gibi Türkiye’yi tehdit eden Suriye’deki DAEŞ unsurlarına karşı bütün hedeflerin tasfiye edildiği çok başarılı bir operasyon gerçekleştirildi” diye konuştu.
Davutoğlu, eş zamanlı olarak aynı gün sabaha doğru Türkiye’yi tehdit eden bütün terör örgütlerine ayrım gözetmeksizin operasyon başlatıldığını belirterek, şunları söyledi:
“DAEŞ, PKK ve DHKP-C terör örgütlerine karşı daha sonra 22 ile yaygınlaştırılan operasyon başlatıldı. Dün gece de saat 11.00 civarında Suriye’de önce DAEŞ mevzilerine ikinci dalga operasyon başlatıldı. Sınırda tehdit teşkil eden veya sınıra doğru yığınak yapma amacı güden unsurlara karşı yine başarılı bir operasyon gerçekleştirildi.”
-“Kararlılığımızdan kimsenin şüphesi olmasın”
PKK unsurlarına karşı dün gece yapılan operasyon hakkında da bilgi veren Ahmet Davutoğlu şunları kaydetti:
“Bundan hemen sonra Kuzey Irak’ta bu kez PKK terör örgütü mevzilerine, kamplarına dönük olarak çok kapsamlı bir operasyon yine Suriye’dekine benzer şekilde kapsamlı operasyon hayata geçirildi ve bu operasyon saat 04.00’e kadar takriben sürdü. Saat 02.30 civarında operasyona komuta eden komutanlarımız, ilgili bakanlarımız ve güvenlik birimlerimizle bir değerlendirme toplantısında Çankaya Köşkünde bir araya geldik. Bu değerlendirme çerçevesinde hedef olarak seçilen noktaların büyük bir başarı ile tasfiye edildiğini görmekten memnuniyetimi ifade etmek isterim. Tek tek hedef noktaları bize aktarıldı arz edildi. Orada yaptığımız değerlendirmeler neticesinde Suriye’de üçüncü dalga, Irak’ta ikinci dalga operasyonlarını sürdürme talimatı verdik. Bu hem hava unsurlarımızın yaptığı operasyonlarda hem de karadan Türkiye sınırları içinden toplarla, top desteğiyle yürütülen operasyonlardı. Bu operasyonlar şuan itibariyle de devam ediyor. Kararlılığımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır.”
Operasyonlara, siyasi, askeri, güvenlik sonuçlarını çok detaylı bir şekilde etüt ederek karar verdiklerini anlatan Davutoğlu, “Bütün gece 22 ilde süren operasyonlarda, bir önceki 302 terör unsurunun gözaltına alınması üzerine dün gece de 288 terör unsuru, her üç terör örgütüne mensup unsur, polis ve jandarmalarımız tarafından gözaltına alındı. Şu anda 590 terör örgütüyle iltisaklı, potansiyel tehdit eden unsur gözaltına alınmış durumdadır. Bütün bu çalışmalarda kararlılıkla sürdürülüyor” diye konuştu.
-“Operasyon kararı son güvenlik zirvesinde alındı”
Başbakan Davutoğlu, operasyonların kararının askeri yetkililer, emniyet görevlileri, Bakanlar Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu üyeleri ile bir dönemdir yaptıkları değerlendirmeler ve istişareler çerçevesinde alındığını bildirdi.
Davutoğlu operasyonların hayata geçirilmesi kararının ise son yapılan güvenlik zirvesinde alındığını aktardı.
-“Operasyonlar demokrasi ve özgürlüklerin korunması amacıyla yapılıyor”
Operasyonların hedefi ve amacı ile ilgili üç boyuta dikkat çeken Davutoğlu, bunlardan birincisinin demokratik düzenin ve özgürlüklerin korunması olduğunu vurgulayarak Davutoğlu şöyle devam etti:
“Burada üç boyuta dikkatinizi çekmek isterim. Birincisi Türkiye 7 Haziran’da çok başarılı, dünyanın takdir ettiği, yüzde 85’e ulaşan katılımın gerçekleştiği demokratik seçim yaşamıştır. Tam bu demokratik seçim ortamında hükümet görüşmeleri sürerken nereden çıktıkları nerelerden talimat aldıkları bizce malum bazı çevreler üç terör örgütünü birden Türkiye’yi neredeyse kıskaca almak amacıyla harekete geçirmişlerdir. Bu operasyonların birinci amacı Türkiye’deki demokratik düzeni korumaktır, özgürlükleri korumaktır ve halkımızın hayat hakkı başta olmak üzere bütün temel hak ve özgürlükleri teminat altına almaktır.”
Kamu düzeninin olmadığı yerde özgürlüklerin nasıl yok edildiğini çevre ülkelerden gördüklerini ifade eden Davutoğlu, “Dolayısıyla birinci hedefimiz demokrasimizin korunmasıdır. Suruç olayı olduğu gün yaptığım açıklamayı tekrar altını çizerek yapıyorum. Suruç katliamı Türkiye’ye ve Türk demokrasisine dönük bir saldırıydı. Bunun faili DAEŞ’ti, gereken yapılmıştır” diye konuştu.
Demokratik alanda kalması gereken siyasi bazı unsurların da içinde bulunduğu bazı çevrelerin Türkiye’de kaos çıkarma çabalarının arkasında da PKK olduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle dedi:
“Bu açık bir tehdit olarak Türk demokrasisine yönelik, temel hak ve özgürlüklere yönelik bir tehdit. Gerek bazı siyasi grupların korucuları tehdit edip Türkiye’de meşru düzeni tehdit eden açıklamaları da açıkça ortaya koyduğu gibi bu unsurlara da cevap verilmesi gerekiyordu, cevap verilmiştir.”
Demokrasi ve özgürlük alanlarının korunmasında kararlılık göstereceklerinin altını çizen Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Demokrasi ve özgürlük alanları korunacaktır, kimsenin Türkiye’deki demokratik hayatı tehdit etmesine, demokratik hayatın teminatı olan kamu düzeninin sarsılmasına izin vermeyeceğiz, bunu herkes iyi bilmelidir.”
-“Operasyonlar halkımızın temel güvenlik alanlarını korumaya dönük yapılıyor”
Operasyonların hedefi ve amacıyla ilgili ikinci boyutun halkın temel güvenlik boyutu olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, “İkincisi, kamu düzeni bağlamında bu operasyon halkımızın temel güvenlik alanlarını, özgürlük alanları dışında temel güvenlik alanlarını korumaya dönüktür” dedi.
“7 Haziran’dan bugüne bazı rakamları sizinle paylaşmak istiyorum” ifadesini kullanan Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“7 Haziran’dan bugün kadar eylem türleri itibariyle 121 silahlı saldırı, 15 adam kaçırma, 16 yol kesme, 59 araç yakma, 53 patlayıcı madde atma, 17 haraç alma dahil 281 terör eylemi yapılmıştır. Yine aynı dönemde 5 güvenlik görevlimiz asker ve polisimiz şehit edilmiştir. 3 asker ve 50 polisimiz yaralanmış, 1 polisimiz kaçırılmış, dört vatandaşımız katledilmiş, 10 vatandaşımız yaralanmıştır.”
-“Doğrudan kamu düzeni hedef alınmıştır”
Başbakan Davutoğlu, verdiği rakamlardan sonra şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şimdi bu tablo gösteriyor ki demokratik seçimler neticesinde Türkiye’de huzur ve güvenin tahkim edilmesi gerekirken bazı unsurlar buradan Türkiye’de sanki bir yönetim boşluğu varmış gibi bir algı ile kaosu derinleştirme amacına yönelmişlerdir. Bunun için de doğrudan kamu düzenini hedef almışlardır.”
Seçimlerden sonra teamüllerin ve demokratik kuralların gereği olarak istifasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunduğunu belirten Davutoğlu, “Ondan da görevi sürdürme talimatı almış isek de defaatle de söyledim, ülkemizin huzuru, güvenliği söz konusu olduğunda biran dahi tereddüt etmeyiz, siyasi geleceğimizi değil, ülkenin geleceğin düşünürüz. Bu uyarıları defaatle yaptım buna bütün milletimiz şahittir” diye konuştu.
Kamu düzeni bağlamında yürütülen bu tehdit edici unsurlara karşı açık bir şekilde de kararlılıklarını gösterdiklerini açıklayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Türkiye’de çatışmasızlıktan bahsedenler veya son yaptığımız operasyonların çatışmasızlık dönemini bitirildiğini iddia eden siyasi bazı çevreler de şunu bilsinler, eğer böyle bir şey varsa gitsinler uyurken şehit edilen iki polisimizin faillerine bunu sorsunlar.”
Kamu düzeninin sağlanması için kararlılıklarının devam edeceğini bildiren Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kimse milletin aklıyla vicdanıyla basiretiyle alay edemez. Hem çatışmasızlık diyeceksiniz, hem de ülke huzuru için görev yapan polislerimizi kalleşçe katledenlere sessiz kalacaksınız öyle mi? Siz sessiz kalabilirsiniz ama devlet sessiz kalmaz. Kamu düzeni söz konusu olduğunda faili meçhuller üzerinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da vatandaşlarımıza terör estiren bu çevrelere kesinlikle alanı boş bırakmışız.”
Davutoğlu, “Türkiye demokratik hukuk devletidir ve hukuk devleti dışına çıkan her eylem mutlaka cezalandırılacaktır, hiçbir suç da faili meçhul bırakılmayacaktır” dedi.
İki polisin şehit edildiği olayla ilgili de Davutoğlu, “Ceylanpınar’da dolaylı doğrudan iltisaklı herkes gözaltına alınmıştır alınmaya devam edilecektir. Kimin burada bir parmağı varsa o iki polisimizi alçakça şehit edenlerin hepsinin hesabı sorulur” bilgisini verdi.
Diyarbakır’da pusuya düşürülerek şehit edilen trafik polisinin faillerinin tespit edilip yakalandığını açıklayan Davutoğlu, Türkiye’nin kuralsızlar ülkesi haline dönüştürülmesine kesinlikle izin vermeyeceklerini yineledi.
Erzurum’un Tekman ilçesinde hamile bir kadına yardım için giden ambülanstaki hemşire, ebe ve şoförün kaçırıldığını anımsatan Davutoğlu, “Bu sabah eşimle birlikte kendilerini aradım ve geçmiş olsun dedim. Saatlerce alıkonuluyor, o sırada hamile hanım hayati tehlike geçiriyor” dedi.
“Biz buna göz mü yumacağız?” diye soran Davutoğlu, şöyle dedi:
“Bakınız burada da günlerdir Suruç olayından bu yana bütün parti liderlerine çağrıda bulunuyorum. Gelin beraber teröre ve şiddete karşı ortak deklarasyon yayınlayalım’ diye. Olumlu cevap alabildik mi? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun burada teşekkür ediyorum, onun dışında çağrımıza kulaklar tıkandı, 4 gün bu çağrıya cevap bekledik.”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Kimse Türkiye Cumhuriyeti devletine ve milletimize tehdit dili kullanmasın. Tehdit eden mukabelesini görür. Rüzgar eken, fırtına biçer. Kamu düzenini bir kez tehdit ettiklerinde, onların tehdit için kullandıkları maşalar ya da aldatılmış bazı çevrelere değil doğrudan bu tehdidi oluşturan merkeze gerekli cevabı veririz. Onun için herkesin aklını başına alma günü gelmiştir” dedi.
Başbakan Davutoğlu, Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Davutoğlu, HDP’nin bir taraftan kamu düzenini bozan unsurlarla el ele ve tehdit edici bir üslupla alana çıktığını, diğer taraftan da büyükşehirlerde kaos çıkarmaya gayret ettiklerini söyledi.
Koalisyon ziyaretinde HDP’nin 7 Haziran’daki seçim başarılarını dile getirdiğini anlatan Davutoğlu, “Tamam kendinizi başarılı addedebilirsiniz. Bu yüzde 13 oy sizin için başarı olabilir. Bizim için yüzde 41 oy bile tekrar değerlendirmemiz gereken bir oydur ama seçim neticelerini 7 Haziran akşamında kalaşnikof silahlarla doğuda, güneydoğuda kullananlara, kutlayanlara sessiz mi kalacağız? Bu görüntüleri görmediğimizi mi sanıyorlar. Biz bunların hepsini kaydettik, hepsini biliyoruz. Doğru zamanlama gerekiyordu” şeklinde konuştu.
– “Rüzgar eken, fırtına biçer”
Davutoğlu, kamu düzeni gerektirdiği anda müdahalelerin yapılacağını vurgulayarak, gereken bedel ne ise ödeneceğini aksi takdirde gelecek nesillerin daha ağır bedeller ödeyeceğini dile getirerek, “Kimse Türkiye Cumhuriyeti devletine ve milletimize tehdit dili kullanmasın. Tehdit eden mukabelesini görür. Rüzgar eken, fırtına biçer. Kamu düzenini bir kez tehdit ettiklerinde, onların tehdit için kullandıkları maşalar ya da aldatılmış bazı çevrelere değil doğrudan bu tehdidi oluşturan merkeze gerekli cevabı veririz. Onun için herkesin aklını başına alma günü gelmiştir” ifadesini kullandı.
Operasyonda amaçlanan 3’üncü boyutunun ise Türkiye’nin ulusal güvenliği ve bölgedeki gelişmelerle ilgili olduğunu işaret eden Davutoğlu, Türkiye’nin ateş çemberi içinde demokrasi kalkınmasını gerçekleştirmek istediğini kaydetti.
Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden unsurlara karşı sessiz kalmayacağının altını çizen Davutoğlu, “Suriye’de Türkiye’ye dönük olarak açık tavır sergileyen bir rejim, Türkiye’ye dönük olarak faaliyet gösteren, DAEŞ başta olmak üzere terör örgütleri varken, Irak’da, Kuzey Irak’da, Kandil ve çevresinde Türkiye’yi tehdit etmek üzere odaklanmış terör çevreleri varken sessiz kalınması beklenemez” değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, operasyonların bütün bölge ülkelerine ve uluslararası çevrelere de bir anlamda mesaj mahiyeti taşıdığını aktararak, sınır bölgelerinde ne olursa olsun hiç kimsenin Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmesine izin vermeyeceklerini ve gereken tedbirleri almak konusunda da hiç tereddüt etmeyeceklerini dile getirdi.
Türkiye’nin demokratik hukuk devleti olduğunu ve bunun gereğinin de yapıldığını belirten Davutoğlu, ülkenin her bölgesinde meşru Türkiye Cumhuriyeti hukuk kurallarının işlediğini ve onun dışında hiç kimsenin, vatandaşları tehdit etmesine, hukuk dışı birtakım uygulamalara, haraç alınmasına, yol kesilmesine, baskı uygulanmasına izin verilemeyeceğine işaret etti.
-“Gün dayanışma günüdür, gün omuz omuza verme günüdür”
Çok başarılı bir seçim sonrasında Türkiye’nin herhangi bir yönetim boşluğuna düşmemesi için, hükümetsiz kalmaması için çabalarını sürdürdüklerini ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Bir taraftan askeri operasyonları yönetirken bir taraftan da hükümet ortaklığı görüşmelerini sürdürdük. Türkiye’de meşru zeminde, kamu düzeni ve ekonomik istikrar sağlanmaya devam edecektir. Halkımızın milletimize, hükümetimize güvenmesini istirham ediyorum. Siyasi partilere mesajımız da açıktır. Suruç’ta katliam yapıldığı gün söyledim. Gün bugündür, gün dayanışma günüdür, gün omuz omuza verme günüdür. Bu çağrılarımıza kulak tıkayan siyasi partiler de dahil olmak üzere bu çağrılara olumlu yaklaşan siyasi partilerle birlikte yeniden herkesin bir değerlendirme yapması gerektiğini düşünüyorum ve bu çağrıda bulunuyorum.”
Davutoğlu, Türkiye’yi hükümetsiz bırakmak istemediklerinin altını çizerek, “Bazıları diyor ki ‘Biz bu sürecin içinde yokuz’. Biz Türkiye’de kamu düzeni sağlansın herkes teröre karşı omuz omuza versin diyoruz. Bazıları diyor ki, ‘Hayır biz teröre ortak deklarasyona imza atmayız’. Yine buradan çağrıda bulunuyorum. Gelin Türkiye’nin hepimize teminat olan demokratik hukuk düzenini yaşatmak konusunda el ele vererek Türkiye’yi hükümetsiz bırakmama konusunda heybemizde ne varsa ortaya koyalım” diye konuştu.
-“Bütün bu suçlarınızın karşılığını mutlaka ödeyeceksiniz”
Çağrılarında samimi olduklarını ve karşılık bulmasını ümit ettiklerini ifade eden Davutoğlu, kısa dönemli siyasi çıkar ve hesapların, uzun dönemli ortak kaderi etkileyecek şekilde olumsuz sonuçlar doğurmaması temennisinde bulundu.
Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin terörle onlarca yıldır mücadele ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Bunun gereği yapılacaktır. Sizi ve sizin arkanızda, sizi kullanan çevrelerin hesapları başarıya ulaşmayacaktır. Bütün bu suçlarınızın karşılığını mutlaka ödeyeceksiniz. Onun için hiçbir şekilde Türkiye’yi tehdit etmeye kimse yeltenmemelidir. Nihayet Türkiye dışındaki bütün çevrelere dost ve müttefik ülkelere, Türkiye’ye hasmane tutum içinde olması, muhtemel çevrelere de aynı kararlılık içinde sesleniyorum. Türkiye’nin dostluğu kıymetlidir. Eğer hasmane tutumla karşılaşırsa mukabelesi de şiddetli olur. Tahammülümüzün sınırlarını kimse zorlamamalıdır. Bu açıdan eminim bu gece yürütülen operasyonlarla dost ve müttefiklerimiz bir kez daha Türkiye’nin gücünden emin olmuşlardır. Bölgemizde huzur ve sükunun temini, sınırlarımızda güvenliğin tesisi ve Türkiye’nin demokrasisini ve kalkınmasını gerçekleştirecek uluslararası konjonktürün oluşması için bundan sonra da barışçıl çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Ama barışçıl çabalar kesinlikle bizi rehavete sevk etmeyecek.”
Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin hiçbir zaman savaş taraftarı olmadığını ancak gelecek tüm tehditlere karşı da her zaman hazırlıklı olduğunu vurgulayarak, “Bu noktasal bir operasyon değildir, bir süreçtir. Türkiye’yi tehdit sürdüğü sürece de devam edecektir, tehdit unsurları bir şekilde Türkiye’ye başkaldırdıklarında da en sert şekilde mukabele edecek şekilde hazırlıklarımız vardır. Bütün vatandaşlarımızın huzur ve sükun içinde devlete ve hükümete güven duygusuyla hareket etmelerini rica ediyorum” dedi.
AA