AKP YOLUN SONUNA GELDI
AKP yolun sonuna geldi
AKP’nin çözüm süreci dediği dönemin terörün değil Türkiye’nin çözümünün adresi olduğu birçok yönü ile ortada duruyor. AKP’nin çözümden neyi anladığını ifade edememesine rağmen terörist başından gelen mesajlarla beraber PKK ve BDP’nin yaptığı açıklamalara bakılınca konu daha da net bir şekilde anlaşılıyor.
Terörist başı AKP’ye 15 gün süre verdim, birinci aşama bitti şimdi ikinci aşamaya geçtik, istediğimiz adımlar atılsın diyor, AKP apar topar bu süre dolmadan açıklama yapma gereği hissediyor ve adına süreç dedikleri ihanet dönemine “kararlılıkla” devam edeceklerini beyan ediyorlar.
Çok değil daha bir hafta öncesine kadar önce Cizre’de sergilenen ve ne yazık ki devletin hiçbir yönünün bulunmadığı görüntülerle beraber Lice’deki sivil halkın ayaklandırılıp askerle karşı karşıya getirildiği hal ve çıkan olaylar hepimizin hafızalarındadır.
O zamandan bugüne kadar geçen süre içerisinde açık bir şekilde görülmüştür ki, PKK AKP’yi tümüyle avucunun içerisine almış, ne isterse onu yaptırmaktadır. Cizre ve Lice’deki olayların hemen ardından AKP’nin PKK’nın taleplerine yönelik sergilediği aceleci ve telaşlı olan onay vermeye yönelik duruşu bunu işaret ediyor. PKK’da AKP’ye karşı elinin güçlendiğini bildiğinden bu iki örnekte olduğu gibi yine bu türden ortaya koyduğu planlanmış olaylarla da bu durumunu pekiştiriyor ve taleplerini daha hızlı hayata geçirmeye çalışıyor.
Bu talepler içerisinde göze çarpan en önemlisi şüphesiz ki terörist başının artık İmralı’dan çıkarılmasına yönelik verilen mesajlarda göze çarpıyor. Cizre ve Lice’deki olaylardan sonra tutuşan, halkın gerçekleri görmesinden ürken AKP iktidarına karşın BDP’lilerin önce terörist başının mevcut durumda kaldığı hücresinin değiştirilmesine yönelik talepleri, ardından terörist başının kardeşinin İmralı’da yaptığı görüşmesinin ardından “hasta olduğunu ve bağımsız doktor talebinde bulunduğu” yönündeki sözleri ve son olarak da BDP’li Sebahat Tuncel’in “Kürt sorununun nihai çözümü isteniyorsa, bunun yolu Kürt halkının önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasından geçer. Bunu da hükümetin bugünden kendi gündemine alması gerekir” şeklindeki sözleri bizler için açık bir işaret niteliği taşıyor.
İşte bu aşamada AKP’li İdris Bal’ın hazırladığı rapor oldukça dikkat çekici. Zira raporunda mevcut durumda bulunan sıkıntılarla devam edilmesi halinde Türkiye’nin çok zor durumda kalacağını, terör örgütünün bazı elemanlarının Suriye’ye geçerek PYD’yi daha da güçlendireceğini, bunun akabinde de dört parçalı sözde devletin kurulacağını, kurulan bu sözde devlet ile de ABD ve İsrail’in sıkı müttefik olacağını belirtmiştir.
AKP kesin biçimde bir yol ayrımına gelmiştir. Bu yol ayrımında iki yönden birini seçecek ama ikisinde de kaybedeni kesinlikle kendisi olacaktır. İlk yol PKK’nın talepleriyle beraber hareket edip terörist başının İmralı’dan çıkarılması ve tıpkı AKP’li İdris Bal’ın da raporunda sunduğu gibi sonuçların vukuu bulmasıdır. Böylesi bir sonuçta Türkiye ile beraber kaybedenin AKP olacağı ve bugünlerde akıllarına dahi getiremeyecekleri durumlarla baş başa kalmaları kesinlik arz edecektir.
İkinci yoldaysa yaptığının yanlış olduğu erdemini kabul etmesi ve bir an önce terörle müzakere sürecinden vaz geçmesi kaçınılmaz görünmektedir. Ülkenin birliğine ve bütünlüğüne yöneliğine yönelik eylemlerle kendisine hayat bulan PKK’nın asla ama asla samimi olamayacağını görmesi ve bu alanda suni bir takım yollara başvurmadan doğrudan millet iradesine yeniden gitmesi bulunmaktadır.
Bu kararı verecek olan Başbakan Erdoğan’ın kendisidir. Şimdiye kadar PKK ile ilgili konularda kendisine kim ne söylediyse hepsinin içinin boş olduğunu, yaptıkları yanlış yönlendirmelerle kendisini kesin bir siyasi kayba uğrattığını görmeli ve şayet Türkiye’nin milli menfaatlerini gözetiyorsa ikinci yolu seçmelidir.
Zira AKP için başka bir yol gözükmemektedir.
İSMAİL ÖZDEMİR/ ORTADOĞU