AKP TALIMATI ALDI SIRA PKK VE BDP’DE
Hafta başındaki yazımızda, 51 vatandaşın hayatını bizzat AKP’nin politikaları yüzünden kaybettiği saldırıların olduğu Reyhanlı yerine ABD’nin yolunu tutan zihniyetin, bu ziyarete neden önem verdiğini vurgulamıştık.
Son bölümde ise “AKP medyasının öve öve bitiremediği ABD ziyareti adına “zafer” olarak nitelendirilen bir konu varsa o da şüphesiz ki, AKP’nin PKK ile beraber yürüttüğü ihanet oyunun ABD tarafından destek görmesidir. Öyle görünüyor ki AKP’yi AKP yapan en temel mesele olan, PKK ve terörist başı konusunda ABD yönetimi yapılanları takdirle karşılamaktadır.
Hoş, nasıl karşılamasınlar? BOP’daki dört parçalı sözde devletin en önemli ayağını oluşturan Türkiye’de zemini ve koşulları uygun hale getirebilmek adına AKP’nin yaptıklarının takdirle karşılanmaması gibi bir konu hiç söz konusu olabilir mi? Olmayacağı için ABD yönetimi kendi projesinin hizmetkarı olan AKP’yi bu konuda teşvik etmiş ve cesaretlendirmiştir.
Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında ABD ile ilişkiler nezdinde kaybeden yine AKP sayesinde Türkiye olmuştur. Biri patron diğeri çalışan! Birisi projenin sahibi diğeri ise o projenin emrindeki eşbaşkan! Siz daha neyin kazancından bahsediyorsunuz? AKP ile her alanda kaybeden Türkiye oluyor.” ifadelerine yer vererek önümüzdeki dönemde atılacak adımların hangi konuları kapsayacağını ifade etmiştik.
Nitekim AKP heyetinin, ABD Başkanı’nın heyetiyle yaptığı görüşmenin hemen ardından BDP’li Ahmet Türk ve Nazmi Gür’ün ABD’nin yolunu tutacağının açıklanması hangi konuya dikkat edilmesi, nereye bakılması gerektiğinin göstergesi olmuştur.
AKP’nin hemen ardından BDP’nin ABD’nin yolunu tutmasının Türkiye için nelerin tezgahlandığını göstermektedir. BDP’nin ziyaret sebebinin sözde çözüm sürecini anlatmak olduğu ifade edilirken, bu çerçevede de ABD’li hükümet yetkilileri, senatörler, sivil toplum kuruluşları ve gazetecilerle planlı görüşmeler yapacağı ifade edilmiştir.
Vaşigton merkezli olacağı, 24 Mayıs’a kadar süreceği ifade edilen BDP’nin programıyla ilgili dikkat edilmesi gereken en temel konu neden AKP’nin hemen ardından ABD’nin yolunu tuttuğudur.
Yaklaşık bir yıl önce de ABD’nin yolunu tutan BDP heyeti aynı konu başlıklarının yer aldığı gelişmelerle ABD’liler ile görüşmüş, sözde çözüm sürecinin işlendiğini ziyaretleri sonrasında ifade etmişti. Bu gelişmeyle beraber Barzani’nin de BDP’nin seyahatine yakın bir dönemde ABD’ye gitmesi ve onunda gündemine Irak’ın kuzeyindeki gelişmeler ile birlikte Türkiye’deki PKK sorununun da olduğuna ilişkin haberlerin yansımış olması dikkatlerden kaçmamıştı.
Bu gelişmelerin akabinde ise Aralık ayı içerisinde terörist başı ile müzakerelere başladığını açıklayan AKP iktidarı içerisinde bulunduğumuz döneme kadar gelen zaman içerisinde PKK’nın elini güçlendiren, bölgesel anlamda Barzani’nin lehine olan birçok adımın atılmasına sebep olmuştur.
Şimdi AKP’ye giden ve ABD yönetiminden sözde çözüm süreciyle ilgili “teşvik ve destek” gören AKP iktidarının bundan sonra atacağı adımlarla ilgili yeni hesaplamaların yapıldığı ortadadır. Hele ki BDP ziyaretinin, AKP’nin hemen ardına denk gelmesi ve ikisinin de aynı “merkeze” gitmesi tezgahın görünen yüzünü oluşturmaktadır.
ABD yönetimi BOP’da emrinde çalışanlara demek ki yeni dönemle ilgili talimatlarını vermeyi sürdürmektedir. AKP’den sonra hangi adımların atılacağına yönelik olarak PKK ve BDP’liler de gerekli talimatları almak için ABD’nin yolunu tutmuştur.
Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin meselelerinin bir başka ülke tarafından düşünülmesi, bir başka ülkede konuşulması, bir başka ülkede sözde çözüm aranması, bir başka ülke tarafından planlamanın yapılması ne kadar anlamlı öyle değil mi?
Türkiye ne zaman kendi toprağının ve kendi insanının sıkıntılarına kendi özünde çare aramayı ilke edinen ve bundan asla taviz vermeyen bir iktidarla idare edilmeye başlanırsa, işte o vakit aşamayacağı hiçbir engel kalmaz.
Peki şimdi yapılanları, ülkemizle ilgili konuların bir başka ülkede konuşulup sözde çözüme bağlanacağının iddia edilmesi, kısacası bu rezil hali kimin vicdanı kabul eder?
İSMAİL ÖZDEMİR/ ORTADOĞU