Akademik alanda sıkıntılar…
Akademik alanda sıkıntılar…
Akademik sahanın idari konumları Türk milliyetçilerini aşırı derecede rahatsız edecek bir mahiyetle tanzim ediliyor.
Daha önceleri, yine Ak Parti sempatizanı olarak atanmış, buna rağmen makûl görülebilen yöneticilerin yerleri, daha katı, öncelikleri kurumsal değerler, makûl ölçüler ve bilim olmayan kişilerle dolduruluyor görünmektedir.
En azından böyle bir izlenimi toplumun algılarından uzak tutamamakta icra erki…
Daha dün bu alanın önemli bir merkezinin başında bulunan bir akl-ı evvel FETÖ işgal girişiminde bulunanlardan nedamet getirenlerinin affedilmesini talep edebilmiştir.
Böyle bir talep mutedil, makul bir kişiden neşet edemez. Bu talebin bilimsel bir karşılığı da yoktur. Kanaatlerimize göre bu kirli yapıyla bir biçimde bulaşığının ürettiği hain bir fantezidir diye de düşünmekteyiz.
Sayın profesör, nedamet getirdim diyecek her haini affedecek de, bunlar yüzünden oluşan kayıpları yerine koyabilecek mi? Mesela hayatını kaybeden ikiyüz elliden fazla insanımızı nasıl geri getirmeyi düşünüyor?
Bu tipler, çıkar ve pragmatizmlerinin bendesidir. Vicdan ve merhamet bunların gönüllerinde asla yer bulmaz.
Adı anılan yer böyle de, diğer akademik kurumlar farklı mı? Elbette değil.
TÜBİTAK, TÜBA, Üniversiteler vb. artık Hakyol Vakfı, Birlik Vakfı, MTTB ve malum sarı sendika gibilerinin güç gösterisi ve çekişmesinin cereyan ettiği yerler haline gelmiştir. Bu çekişme odaklarına bazı kaprisli ve muhteris siyasilerin de katıldığı kanaatlerimiz arasındadır.
Ben ve benim gibiler elbette söylediklerimizi partimiz MHP adına ifade etmiyoruz. Partimizin alacağı karar, oluşturacağı duruş muteber ve uymak durumunda olduğumuz hal olacaktır. Ülkenin istiklal ve istikbali için Cumhur İttifakı’nı da önemsiyor, yaşatılması gerektiğini savunuyoruz.
Ne var ki, müttefik yapımızın genel görüntüsünde bu hassasiyetlerin yer bulamadığını, kibir ve bencillik duygularıyla bir kompozisyonu tesis etme hırsından asla geri kalmadıklarını müşahede ediyoruz.
Böyle bir tabloyla FETÖ ile efektif bir mücadelenin inandırıcı olamayacağının açık olacağı, buna koşut fetömsü oluşumlarla da devlet ağacımızın içten içe kemirileceği aşikardır.
Bu düşüncelerim MHP’ni asla bağlamaz, kurumsal bir karakteri yoktur; ancak bilinsin ki ülkücü camianın en az yüzde doksanının düşündüklerini dile getirmekteyim ben…
Bendeniz ülküdaşlarımla elli yıldır haşır, neşirim. Susarken bile ne dediklerini anlayacak kadar ülküdaşlarımla bir bütünüm. Bunlar şahsi hezeyanlarım değildir. İlgililerin mutlaka dikkate alması gereken sıkıntılardır. Bilsinler ki, burundan soluma artmış, cana tak dediği bir noktaya ulaşıldığı kabülü yaygınlaşmaktadır.
Türk Tarih Kurumu Başkanı hakkında ilgililerden duyacağımız bir söz ya da tasarrufun ne olacağını merakla bekliyoruz…
Tabi ki bu bir “kelle alma (!)” talebini ima etme amacını ifade etmez, bir ültimaton falan değildir; ancak bundan sonrası için müttefiğimize sağladığımız erki nasıl kullanacaklarını görmemiz açısından önemli olacaktır.
Halil KAYA