27 Mayıs..!
27 Mayıs..!
Değerli okur;
Bildiğim kadarıyla Türk tarihinde geçmişteki 27 Mayıs’larda 2 önemli olay olmuş.. İlkinde Türkiye 1960 askeri darbesiyle tanışmış.. Ana muhalefet CHP’nin örtülü destek verdiği ihtilalde demokrasi büyük bir yara almış, dönemin Başbakan’ı Menderes ve 2 bakanı idam edilmiş, yüzlerce kişi çeşitli cezalara çarptırılmıştı…
Bu konu üzerinden 60 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen olay tazeliğini korumuş; yazılar-kitaplar yazılmış, konferanslar düzenlenip televizyonlarda programlar yapılmıştır…
O yüzden ikinci 27 Mayıs’la ilgili birkaç kelamda bulunacağız…
60 ihtilalinin peşinden yapılan anayasa ve oluşturulan çeşitli kurumların ön açmasının verdiği havanın da etkisiyle, dışardan destekli emperyalizmin kucağına düşmüş kızılın her türlü rengini içinde barındıranların yarattığı, ardından darbeden nemalanmayı kafasına koyanların da körüklediği terör olayları neticesi; bu kutsal toprağın gönüllüğü bekçiliğine soyunanlar birer birer kırıldı…
Nitekim, CHP’nin belediyeleri eliyle örtülü hamiliğini yaptığı bazı sol, sosyalist, komünist guruplar; Orak-Çekic’i bayrak, enternasyonali marş, lider olarak da, Marks-Lenin veya Mao’yu yada alt türevlerini lider olarak benimsemişti. Kızılın 36 türlüsünün (fraksiyon) işlediği cinayetlerin ardı arkası kesilmemiş, bu vasatta ülkücüler de kendilerini nefsi müdafa etmek zorunda kalmışlardı…
Bu bağlamda, İlki 5 Ocak 1968’de iftarını açtıktan hemen sonra gerçekleştirilen haince saldırı sonucu şehadet şerbetini içen İlahiyat Fakültesi öğrencisi Ruhi KILIÇKIRAN idi..
Yine mesela, MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, atanmış olduğu kısa süreli Gümrük ve Tekel Bakanlığı sürecinde; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırlarını 6 ayda kontrol altına alıp, insan, silah ve uyuşturucu dahil her türlü kaçakçılığı önlemişti…
Bu icraatı, küreselci emperyalist devletlerin, onların ileri karakolları durumundaki sermayenin ve uyuşturucu baronlarının elbette tepkisini çekmiş, yönlendirdikleri Marksist-Leninist Dev-Solcu Cengiz Gül adlı bir tetikçi tarafından evinin önünde katledilmişti… Ki, olay günü olarak tarih yaprakları 27 Mayıs 1980’i gösteriyordu!
İnfaz emrini silahlı sol örgütün lideri Dursun Karataş’ın verdiği sonradan öğrenilmişti.
Velhasıl, olaylar ve ateş çemberi giderek Türkiye’yi sarmış, ABD ve maalesef onun güdümünde üniforma giydirilmiş askeri cunta, silah zoruyla yönetime el koymuş..
Kara 12 Eylül’de, haklı haksız demeden insanlar hapishanelere doldurulmuş, Raci Tetik, Zeki Kaman, Oktay Dürüst vb.’den kurulu işkence ekibinin insanlık dışı muamelerine maruz kalmış..
Hele hele savcı cübbeli katillerden Nurettin SOYER’in başı çektiği sözümona yargı cenahının mesnetsiz iddialarıyla 9 vatan sevdalısı idam sehpalarına çıkarılmıştı ki bu canlar:
Mustafa Pehlivanoğlu, Cevdet Karakaş, İsmet Şahin, Fikri Arkan, Cengiz Baktemur, Ali Bülent Orkan, Ahmet Kerse, Selçuk Duracık ve Halil Esendağ’dı..
…
Şehadet süreci bitmemiş, yine yakın tarihimizde bölücü ve bebek katili güruhun kalleşçe saldırısı sonucu 26 Ocak 2014’te toprağın kara bağrına verdiğimiz, Yusufiyeli Cengiz AKYILDIZ, toprağa düşmüş..
Hemen ardından 20 Şubat 2015’te Ege Üniversitesi’nde yine PKK’lı bölücü hainlerin katlettiği Fırat Yılmaz Çakıroğlu’muz genç yaşında şehitler kervanına katılmıştır..
Kimlerden mi bahsediyorum?
Elbette ki, “Bayrak inmesin, Ezan susmasın ve Vatan bölünmesin” diyen bu ülkenin serdengeçtilerinden bahsediyorum…
Yani Türk/İslam davasına gönül vermiş ve bu ülkeyi karşılıksız seven Ülkücü/Milliyetçi yüreklerden bahsediyorum…
Ki onlar…
12 Eylül öncesi, camiler, okullar ve işyerleri açık kalsın diye can veriyorlardı…
Öte yandan unutmayalım birileri de, Allah (c.c), Kitap ve Peygamber (sav) Efendimizin adını dillerden düşürmeden fakat haramına helaline bakmadan merdiven altları da dahil hemen her yerde ticaretin envai türlüsünü yapıp dünyalığına dünyalık katmışlardı…
Hasılı, bizler vatana sahip çıkma mücadelesi verip, toprağın kara bağrına birer birer düşerken; sermayenin karası, yeşili, kızılı ülkeye hakim olmuştu..
Neyse…
Merhum Gün Sazak’ın şehadet günü, Ülkücü/milliyetçi camia tarafından 27.05.2011’de “Ülkücü Şehitler Anma Günü” olarak kabul edilmiştir.
O tarih ve sonrası Ankara Kızılcahamam’da bulunan Ülkücü Şehitler Anıtı’nda Ülkücü şehitlerimizi anmak, hatıralarını yadetmek, dua ve niyazlarda bulunmak üzere toplandık, ömrümüz yettiğince ve şartlar elverdiğince toplanmaya devam edeceğiz…
Ülkücü-Milliyetçi şehitlerimizin yanı sıra, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da, Kunuri’de, Kıbrıs’ta vede yıkıcı- bölücü PKK terörüne kurban verdiğimiz bütün şehitlerimizi; Allah(c.c)’tan rahmet, minnet ve Fatihalarla anıyorum…
Ruhları şad, mekanları cennet, Peygamber (sav) Efendimize komşu olsunlar inşallah…
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!
Harun KILIÇ
Ankara