Dolar 32,2314
Euro 34,7514
Altın 2.439,38
BİST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Sal 18°C
Çar 20°C
Per 20°C
Cum 22°C

ZIKKIMIN “KÖK”Ü…

ZIKKIMIN “KÖK”Ü…
31/07/2013 14:50
A+
A-

Şeyhülislam Veliyüddin Efendi..

Osmanlı tarihinin en önemli hattatlarından..

35 çeşit lale üretecek kadar botanik bilgisi var..

Dünyanın birçok önemli kütüphanesinde eserleri bulunuyor..

Kütüphane denince gururumuz olan Beyazıt Kütüphanesi’ni de o yaptırdı..

**

Peki, durduk yere nereden aklıma geldi Veliyüddin Efendi?

Efendim kendisi uğradığı bir iftira yüzünden padişah 3. Murat tarafından sürgün edildi..

Ancak padişah,iftira atıldığını fark edip Veliyüddin Efendi’yi bağışladı.. Ve kendisine “ÖZÜR” olarak, İstanbul Zeytinburnu’nda, Çırpıcı Deresi’nin bulunduğu bölümde, büyükçe bir arazi hediye etti..

Veliyüddin Efendi yeşili, tabiatı çok severdi.. Araziye bir köşk yaptırdı.. Dere boyunu bağlar-bostanlarla bir vahaya dönüştürdü..

**

İşte o arazi bugünkü VELİEFENDİ HİPODROMU’nun bulunduğu arazi..

1911’de yapılan hipodrom da adını, Şeyhülislam Veliyüddin Efendi’den alıyor..

Kaç gündür konuşuluyor ya, o araziye bugün, New York’taki SENTIRIL PARK benzeri bir park yapacak AKP..

İstanbul’un göbeğindeki parkı yıkmaya kalkan kafayla, İstanbul’a tarihinin en büyük parkını yapmaya kalkan kafa, aynı kafa..

Padişah 3. Murat o araziyi hediye ederek özür diliyor Veliefendi’den..

AKP de , Veliefendi’ye özür için verilen araziyi hediye ederek “ÖZÜR” diliyor milletten..

E insan kendini padişah sanınca, haliyle özrü de andırıyor padişahı..

Aradaki fark, 3. Murat özür diledikten sonra susup oturmuş.. Bizimki hala konuşuyor da konuşuyor..

Padişahın izanıyla, Yiğit Bulut’a danışanın izanı bir olmayacak elbette..

**

Her ne kadar özür araziye uyduruluyorsa da benim asıl derdim park projesindeki SENTIRIL PARK göndermesi.. Bakmayın siz Başbakan’ın, Kadir abisine uyarısına; “Centırıl Pank demeyin.” İlk akla gelen AMERİKANYANIN parkı.. Gerisi iletişim çalışması..

Gezi Parkı’nda ‘Kökü dışarıda” denilen milletten, çaktırmadan özür dilenirken, mesela HASBAHÇE değilde, akla gele gele AMERİKANCA park adı geliyor..

Sonra da, aklı dışarıda olanlar, Yiğit Bulut’un aklıyla hala kökü dışarıda insan arıyor..

**

“KÖK” demişken, bakın Veliefendi’nin türbesi Eyüp’teki Mesnevihane’nin bahçesinde.. Viran olmuş.. Akademisyenler 20 yıl boyunca çalmadık kapı bırakmadı İstanbul’da.. Oralı olan çıkmadı..

Peki bu kentin yönetimi 19 yıldır kimde? Bu, ecdadına, köküne ilgisizlerde..

“KÖK” denince “ZIKKIMIN KÖKÜ” sanıyor bunlar..

Oysa “KÖK” geçmiştir.. “KÖK” ecdattır..

Daha “Hangi milletin mensubu olduğunu duymadık” dilinden..

Dolayısıyla “KÖK”ünü bilmeden, içeride mi dışarıda mı nereden bileceksin?

************                         ************

 

AÇILIM DEDİYSEK BU KADAR DA DEĞİL..

Şu dakikaya kadar bir açıklama gelmedi MİT’ten..

MİT mensupları moral depolamak için bir gece düzenlemişler..

Her tür güvenlik önlemini almışlar..

Ve bu nasıl güvenlik önlemiyse, ilk akla gelmesi gerekeni, mekanın fotoğrafçısını unutmuşlar..

Çekilen fotoğraflar mekanın sitesine konunca da ortalık karışmış..

30 yıl gizlenen kimlikler, 30 saniyede açığa çıkmış..

Doğrusu bana biraz garip geldi, inandırıcı bulmadım..

Fotoğrafçı abi şakır şakır çekmiş fotoları kimse de “Ne oluyor, bu adam kim?” dememiş..

İşim gereği, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın üst düzey görevlilerinden tanıdıklarım oldu..

Herhangi bir mekanda, doğumgünü kutlayan biri için patlayan cep telefonu flaşı bile tedirgin eder onları..

Doğaldır, doğrudur bu tedirginlik.. Son yıllarda da gördüğümüz gibi “PUSU” her kılığa girebiliyor..

**

“PUSU” dedim de aklıma geldi..

Haberi yapan gazete TARAF..

Müsteşar değişinceye kadar, “AÇILIMCI” Müsteşarın, “AÇILIMCI” gazetecileri..

Böyle bir mevzu dünyanın her yerinde haberdir ama..

Bakın, “AÇILIM” sevdasına kollarınızı açtığınız TARAFÇILAR bugün içeriden en çok beslenenler olmuş..

Siz onları “Memleket için güzel şeyler istiyorlar” sandınız..

Oysa istedikleri “Memleketin ta kendisiydi..”

Düne kadar iyi çocuklardı teşkilatın en azından bir bölümü için.. Sendelediğiniz ilk anda gol pasını onlara verdi, aranızdaki o bir bölümü..

Herhalde, TARAFÇILARIN oturup Ankara mekanlarının sitelerindeki fotoğrafları inceleyip, tanıdık yüzlerden sonuç çıkardıklarını sanmıyorsunuz..

Bu iş doğruysa, içeride bir soruşturma başlamıştır; “Medyaya kim sızdırdı?”

Tereddütsüz içeriden birileri üfledi bu gazeteye..

Habere imza atanın siyasi duruşunu da ekleyin, sonuca yaklaşırsınız..

Fakat şu ifadeye mutlaka takılın;

“MİT’çilerin dansözlü gecesi..”

Muhafazakar bakışların gözünde, bu ifadeyle bir itibarsızlaştırma çabası var, bu cümlede..

Dediğim gibi doğruysa ve bir soruşturma yapılacaksa;

“PUSU”yu dışarıda aramayın derim.. Bir süredir dışarıdakilerle pek içli dışlısınız.. Hem onların “Muhafazakarlığı” yok ki, sızdırmanın başlığını dansözle atsınlar..

Dairelerde, “ADI LAZIM DEĞİL, BİR GAZETEYİ” masalarının üzerine adı görünecek şekilde katlayıp bırakanlardan başlayın..

Daha kısa sürecektir emin olun..

Aaaa, onlar gibi değil, yürekten;

Ve hepiniz de Allah’a emanet olun..

Murat İde / O.doğugaztesi