Dolar 32,1972
Euro 35,0320
Altın 2.442,37
BİST 10.677,49
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 25°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
25°C
Parçalı Bulutlu
Çar 26°C
Per 27°C
Cum 28°C
Cts 29°C

VAH ŞEHIDIM VAH

VAH ŞEHIDIM VAH
19/03/2013 13:21
A+
A-

Vah şehidim vah

18 Mart Türk tarihinin en büyük zaferlerinden biri olan Çanakkale’nin yıldönümüdür. Bu zafer sadece Türk tarihinin yeniden yazılmasını sağlamamış, dünya tarihini de değiştirmiştir. Türk milleti için çok anlamlı, çok özel ve çok güzel bir gündür. Bu vesileyle bu toprakları vatan yapan ve vatan kalmasını sağlayan bütün şehitler saygı, şükran ve rahmetle anılır. Adına ve şanına yakışır kutlamalar yapılır. AKP gelinceye kadar bu böyleydi. Hatta AKP’ye rağmen böyleydi. Ancak, her milli ve manevi değer gibi bu büyük ve eşsiz zafer de AKP’nin özel hedeflerine, istismarına ve yıkım gayretlerine malzeme olmaktan kurtulamadı.
Hangi başbakan?
Çanakkale’de bir kutlama yapılıyor. Kürsüde sayın başbakan var. Yaptığı konuşmayı dinlerken, bir defa daha “hangi başbakan konuşuyor” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Zira, söyledikleriyle yaptıklarının yüzseksen derece ters olduğu bir durumun ibret veren ve bütün şehitlerin kemiklerini sızlatan bir örneğini daha yaşıyoruz. Konuşmayı ayrıca değerlendiririz. Ancak, PKK genel merkezine dönüştürülen İmralı’ya, BDP heyetini tam da 18 Mart günü göndermenin bir tesadüf olduğunu hiç kimse söyleyemez. Bu tarihin özellikle seçildiği anlaşılıyor. Türk milletiyle, Türk milletinin değerleriyle, kutsallarıyla, özelleriyle, varlık nedenleriyle bir defa alay edilmiştir. Başbakan, “milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum” sözünü boşuna söylemediğini bir defa daha göstermiştir. Gerçekten de Çanakkale dahil bütün milli değerler ayaklar altına alınmış ve çiğnenmiştir. Daha dün yaptığımız, ” Çanakkale’yi geçerek Osmanlı’nın boğazını sıkmaya çalışanlar, şimdide Cumhuriyet’in gırtlağına yapıştılar” tespitinin ne kadar haklı ve doğru olduğu, üzerinden 24 saat geçmeden bir defa daha tescillenmiştir. Zira, İmralı’dan bu ülkenin ve milletin hayrına bir sonuç beklemek AKP için mümkün görünse de, böyle bir beklentinin oluşması bile, Müslüman Türk milleti için bir utanç ve rezilliktir. Şehitler gününde şehitlerimizin kemiklerini sızlatmak, AKP’nin şanına ve varlık sebebine uygun düşse de, Türk milletini derinden yaralamıştır.
Milliyetçilik!
Bir taraftan böyle bir vahamete yol vereceksiniz, diğer taraftan Çanakkale’de kürsüye çıkıp şehitlerden, milletten, milliyetçilikten dem vuracaksınız. “Şehitliklerimiz kimlik kartımızdır” diyeceksiniz. İmralı canisini, o kimlik kartının neresine yazıyorsunuz? Sonraki cümleler daha da çarpıcı: “Bu zafer bir etnik kökenin, bir kavmin zaferi değildir.” Peki, kimin zaferidir sayın başbakan? Sayın başbakana göre ortada bir zafer var, ama sahibi yok. Türkiye’de Türk’ü yok saymanın ancak bu kadarı olabilir ki, bu durum AKP’nin siciline son derece uygundur. Siz isteseniz de istemeseniz de, siz kabul etseniz de etmeseniz de Çanakkale Türk’ün zaferidir. Zaten bütün dünya bunu böyle biliyor, böyle kabul ediyor. O zaferde yer alan ve sizin isimlerini saydıklarınız ortak özelliği, ortak kimliği Türk olmaktır. Kimlik kartı dediğiniz o şehitler Türk kimliği ile toprağa düştüler. Türk olmak, Türk demek niye bu kadar zorunuza gidiyor sayın başbakan?
36’ya bölerek mi?
“Çanakkale’yi anlayamayan Türkiye’yi asla anlayamaz. Çanakkale ruhunu anlayamayan milleti de milliyeti de milliyetçiliği de anlayamaz. Biz burada millet olduk, bir olduk, beraber olduk, birbirimize kardeş olduk. İnşallah ebediyete kadar bu kardeşliğimizi muhafaza edip, hep birlikte geleceğe yürüyeceğiz. Onun için tek millet diyeceğiz, onun için tek bayrak diyeceğiz, onun için tek vatan diyeceğiz, onun için tek devlet diyeceğiz Geleceğe böyle yürüyeceğiz.” Diyorsunuz. Millet ve milliyetçilik tanımı yapıyorsunuz. Peki, Çanakkale ruhunu oluşturan bu milletin adı nedir? Milliyetçiliğinize nasıl bir sıfat ekliyorsunuz? Ayrıştırarak, çatıştırarak, 36’ya bölerek, etnik unsurları sayıp öne çıkararak, kaşıyıp kanatarak mı birliğimizi, kardeşliğimizi muhafaza edeceksiniz? Binlerce şehidin müsebbibi olan, bu ülkeyi bölmek için örgüt kuran, kan döken İmralı canisini 18 Mart’da öne çıkararak mı tek devlet, tek millet kalacaksınız? Çanakkale’yi böyle mi anlıyor, böyle mi değerlendiriyorsunuz?
Caniyle komutanlara aynı ceza
Şu tesadüfe bakınız ki, başbakanın adını koyamadığı zaferin 98’nci yıldönümünde Türkiye Cumhuriyeti İmralı canisinin insafına bırakılmakla kalmadı, içinde Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ’unda bulunduğu ömrünü terörle mücadeleye adamış komutanlar için ağırlaştırılmış hapis talep edildi. Terör yapan 40 bin kişinin kaybına sebep olanlarla, terörü durdurmak için hayatını ortaya koyan kahramanlar aynı kefeye konuldu. Hiç şaşırmıyoruz. Zira AKP’nin varlığına, siciline, hedefine son derece uygun bir gelişme. Sayın Başbakan Çanakkele’nin 100’ncü yılının çok daha görkemli kutlanacağını söyledi. 98’nci yıla bakarak 100’ncü yılda neler olabileceğini değerli okuyucularımın takdirlerine bırakıyorum.

Orhan KARATAŞ / ORTADOĞU

ETİKETLER: ,