Dolar 32,3299
Euro 34,6695
Altın 2.393,69
BİST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Açık
İstanbul
19°C
Açık
Pts 21°C
Sal 24°C
Çar 19°C
Per 17°C

TBMM Başkanı Şentop: “12 Eylül darbesinin travmatik sonuçları bugün bile telafi edilebilmiş değil”

TBMM Başkanı Şentop: “12 Eylül darbesinin travmatik sonuçları bugün bile telafi edilebilmiş değil”
12/09/2021 15:33
A+
A-

TBMM Başkanı Şentop: “12 Eylül darbesinin travmatik sonuçları bugün bile telafi edilebilmiş değil”

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, 12 Eylül darbesinin travmatik sonuçlarının bugün bile telafi edilebilmiş olmadığını belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugün siyasal alana musallat olmak, millet iradesini sıfırlamak isteyen her türlü darbe, terör, ekonomik kumpas ve başka gayrimeşru siyaset parazitlerini yok edecek güçtedir. Devletimiz bu güce aziz milletimizin siyasi olgunluğu ve desteği içinde gerçekleşen siyasi ve idari reformlar sonucu gelmiştir” dedi.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 41. yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı.

12 Eylül darbesinin ve onun ardılları olan 28 Şubat ile diğer darbe girişimlerinin Türkiye demokrasisine verdiği zararın ölçülemez boyutta olduğunun altını çizen Şentop, “Aziz Türk milleti, tarih geriye sarılamaz ama bugünün masasına koyularak incelenip tartışılabilir. Bundan 41 yıl önce 12 Eylül 1980 gece saat 04.00’da radyodan okunarak ilan edilen askeri darbe bildirisi ve akabinde yaşanan gelişmeler, sonuçları itibarıyla ülkemizin toplumsal, siyasal ve demokratik tarihinde trajik bir dönemi işaretlemektedir. Yüce Meclisimizin feshedilip milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırıldığı, siyasi partilerin kapatılıp yasama yetkisinin Milli Güvenlik Konseyi’ne devredildiği, 1961 Anayasası’nın yürürlükten kaldırılarak toplum ve siyaset için yeni yol haritalarının darbe karargahında dizayn edildiği bir döneme 41 yıl sonrasından bakarken o siyah-beyaz yılların kaotik atmosferini bugün de ibretle hatırlıyoruz.

Özellikle 70’li yıllardan itibaren sağ/sol görünümlü anarşi ve terör ortamının puslu havasında işlenen sayısız cinayetin gazete manşetlerini işgal etmesi, kahvehanelerin rastgele taranarak her gün yeni ölüm haberler inin topluma pompalanması, mahallelerin ideolojik çizgilerle birbirinden ayrılması, annelerin pencerede çocuklarının eve sağ gelmesini endişeyle beklemesi, öğretmen ve polis gibi temel kamu görevlilerinin bile karşıt görüşlü dernekler etrafında örgütlenmesi, aynı silahın öğleden önce sol, öğleden sonra sağ görüşlü gençlere karanlık ellerce verilip kaos cephesine sürülmesi, Maraş ve Çorum olayları gibi yüksek ateşli provokatif projelerle toplum hayatının cehenneme dönüştürülmek istendiği yıllara siyaset alanındaki tıkanmalar, yüzde 100’leri aşan enflasyon ve başka ekonomik bunalımlar da eklendiğinde 41 yıl önceki Türkiye görüntüsü biraz olsun anlaşılabilir. Fakat bütün bu sıkıntıları aşmanın yolu askeri darbe ve sıkıyönetim değildir ve hiçbir zaman asla olamaz” dedi.

“Darbenin travmatik sonuçları bugün bile telafi edilebilmiş değil”

Türkiye’nin bir daha asla bu durumlara maruz kalmayacağını vurgulayan Şentop, mesajında şunları kaydetti:

“Askeri darbe yapılınca bıçak gibi kesilen ideolojik cinayetler ve diğer toplumsal sorunlar, darbe yapılmadan çözülemez miydi? Darbeden sonra kurulan askeri mahkemelerde yargılanan yüzbinlerce insanımız, hapishanelerde işkencelerle öldürülen yüzlerce vatandaşımız, idam edilen onlarca kişi ve fişlenen milyonlarca hayat. 12 Eylül darbesinin ve onun ardılları olan 28 Şubat ve diğer darbe girişimlerinin ülkemize, demokrasimize ve insanımıza verdikleri sosyoekonomik hasarlar ve belki daha önemlisi demokratik ve siyasal tarihimize verdikleri zarar ölçülemez. Evet, aradan geçen zaman içinde 12 Eylül darbecilerini yargıladık, 28 Şubat darbecilerini yargıladık, 15 Temmuz hainlerini yargıladık ve 1960 darbecilerinin astığı siyaset ve devlet adamlarımızın iade-i itibarını temin ettik. Mevcut güçlü siyasal yapımız içinde vesayeti bütünüyle yok ederek aziz milletimizi ve demokrasimizi kara lekeler tarihinden kurtarılmış bir yapıyla buluşturduk.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti, bazı dış odakların ‘bizim çocuklar’ dediği yapıların aklına esince darbe yaptığı bir ülke değildir ve artık asla olmayacaktır. Halkın oylarıyla kabul edilen yeni yönetim sistemimiz, meşruiyetini bütünüyle milletimizin özgür iradesinden alan bir yapıya kavuşmuştur. İçlerinde dikta hevesini besleyen ve bunu ancak askeri darbe, cunta gibi yollarla gerçekleştirebileceğini düşünen bedhahlara bu yolun artık bütünüyle kapandığını, bunun imasına dahi yeltenmenin büyük bir yanlış ve suç olacağını güçlü biçimde ifade etmek isterim. Umuyorum ki yakın gelecekte yapılacak olan yeni anayasamız, darbe dünyasıyla ilgili her türlü hevesin kökünü kazıyan bir içeriğin de teminatı olacak.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugün siyasal alana musallat olmak, millet iradesini sıfırlamak isteyen her türlü darbe, terör, ekonomik kumpas ve başka gayrimeşru siyaset parazitlerini yok edecek güçtedir. Devletimiz bu güce aziz milletimizin siyasi olgunluğu ve desteği içinde gerçekleşen siyasi ve idari reformlar sonucu gelmiştir. Takdir edersiniz ki bu mücadele kolay olmamıştır. Arkasında bütün bir ülkenin kararlı, mücadeleci ve fedakar tutumu vardır. Siyasi meşruiyet sınırları içinde sessiz ve onurlu biçimde gerçekleşen bu değerli demokratik formu koruma ve kollama görevi sadece ve sadece siyasetin sorumluluk alanındadır. Bugün 12 Eylül 2021, saat 04.00. Aziz milletimize iyilik, esenlik ve umut dolu bir gün ve gelecek diliyorum. Güneş hepimiz için bu sabah ve her sabah hayırla doğsun.”

Türkgün