Dolar 32,2178
Euro 35,0212
Altın 2.501,21
BİST 10.739,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 25°C
Açık
İstanbul
25°C
Açık
Çar 22°C
Per 22°C
Cum 23°C
Cts 22°C

“PARALELİN ALLAH BELASINI VERSİN”

“PARALELİN ALLAH BELASINI VERSİN”
06/11/2014 01:00
A+
A-

Fethullah Gülen Hocaefendi, “Zift medyada çıkan her şeyin kanuni, hukuki bir değeri varmış gibi savcıların dava açması, hakimlerin tevkif etmesi gibi bir sindirme gayreti var. Dünyanın değişik yerlerinde zannediyorum bu Hareket mensupları dinsizden, Ateistten, Komünistten, mülhidden, kafirden böyle bir muamele görmedi.” diye konuştu.

Hocaefendi’nin, “Fırtınalar Karşısında Savrulanlar ve Elif Gibi Dimdik Duranlar” başlıklı yeni sohbeti Herkul.org’da yayınlandı.

431.Nağme’de, “Mü’min elif gibi dimdik olmalı. İnsan sadece Allah karşısında eğilir.” diyen Hocaefendi, şöyle devam etti: “İnşallah hadiseler ne kadar şiddetli gelirse gelsin, fırtınalar ne kadar şiddetli eserse essin, mümin sarsılmamalı. O yeryüzünde emniyet ve güven insanıdır, sarsılırsa, yeryüzünde emniyet ve güven sarsılmış olur. Gönlünü ona bağlamış ve ona güvenmiş olanlar da sarsılırlar. Şöyle böyle tehlikeli anlarda yer değiştirme işi münafık işidir. Siz üç, dört, beş sene bir heyetle beraber oturmuş, kalkmış, belki aynı sofrayı paylaşmış, aynı bardaktan çay içmiş, aynı tabağa kaşık çalmışsanız şayet, hâlâ onları on- yirmi sene içinde tanımamışsanız, onu -müsaadenizle, kelime çirkin, bağışlar mısınız- ahmaklığınıza veriniz. Yok o süre zarfında sizin içinizde bir tereddüt hâsıl edebilecek bir tavırları, bir davranışları olmadıysa şayet, siz kendi kendinize bir hadise karşısında yol değiştiriyorsanız -rica ederim- onu da nifakınıza veriniz! Siz düpedüz o zaman münafıksınız!”

Tsunamiler ve şiddetli hortumlar karşısında samimi Hizmet gönüllülerinden fire olmadığını, sadece bir kısım oturaklaşmamış, yüzer-gezer; -Necip Fazıl’ın ifadesiyle- zıp orada zıp burada, -Hadis-i Şerif’in ifadesiyle- iki sürü arasında gel-git yaşayan sersem koyun gibi kimselerin devrildiğini belirten Hocaefendi, bazılarının üstesinden gelemeyecekleri baskılara maruz kalmış olabileceklerini dile getirdi.

“Biz ağaçların başında sararmış, kurumuş, rüzgâra maruz kalıp savrulmuş yapraklar değiliz. Durduğumuz yerde dururuz Allah’ın izni ve inayetiyle.” diyen Hocaefendi, şöyle devam etti: “Yaptıkları hatanın sonucunda hiss-i nedâmetle karşınıza çıkan, bir kısım demagojilerle kendilerini mazur göstermeye çalışan o insanlara da samimi sinenizi açın. ‘Gel kardeşim, seni de kucaklıyorum!’ deyin. Bugün bütün kötülükleri yapanlara, her gün levsiyât kusanlara, salya atanlara, etrafa zift savuranlara karşı siz okunuzun ucuna bir tane gül takın, yayınızı gerin, onlara gül fırlatın.”

“PARALELİN ALLAH BELASINI VERSİN”
“İdare etmek gibi bir derdimiz yok. Paralel olma gibi bir derdimiz yok. Paralelin Allah belasını versin. Öyle o adı koyanın da Allah cezasını versin, ıslahı kabil değilse…” diyen Hocaefendi, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bize düşen şey hizmetkârlıktır. Durumumuz bu olduğu halde başkalarının vehme kapılarak böyle paranoyalarının gereği olarak sanki dünya adına milletin beklentisi varmış da… O dünya sizin olsun. Bizimki Rabiyat’ül Adeviyye gibi, dört parmakla işarete etme değil, esas Rabia o… Ne şu, ne bu… Ama her şeye rağmen herkes aynı sağlam genlerle donatılmış olmayabilir. Bir miktar sizinle yürür, sonra yorulur. Size düşen o yorulmuş insana koluna girerek bir miktar da sizin yürütmeniz onu veya sırtına almanız.”

Uhud Savaşı’ndan bir örnek veren ve Ebu Sufyan’ın ‘biz bunları yendik’ sözüne atıf yapan Hocaefendi, şunları söyledi: “Günümüzde bazı safderun insanların ‘planları bitirdik’ demeleri gibi… Hikaye, o hikayeyi siz çocukları uyutmak için söyleyin. Beşiği sallayarak böyle ninni diye söyleyin. Allah Rasulü’nün yoluna olan insanlar ölmezler Allah’ın izniyle… Birileri de bir gün belki ‘tabana kuvvet’ diyecekler. Ama siz başkalarına kötülük yapma duygunuz olmadığını göre şimdiden o teminatı vermek lazım. Emin olsunlar. Çünkü hain korkak olur.”

” ‘YAHU YETER’ DEMEDİLER”
Fethullah Gülen, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı: “Bazılarının dünya zaafı vardır. Görüyorsunuz günümüzde sizinle alkış tutan, hatta ‘benim 40-50 senelik hizmet hayatım bunların yanında bir zerre bile olamaz’ diyen insanlar, daha nice insanlar kimisi belki kendisine verilen bir şeylerle, kimisi belki hayatını nezih götürmediğinden dolayı o türlü angajmanlıklara düşmek suretiyle bir tanesi sesini yükseltip de ‘yahu yeter’ demedi buna.”

Hocaefendi, şunları vurguladı: “Hakka saygılı 20-30 insan yahu yeter. Siz 20 senedir bu insanlara alkış tuttunuz. Destanlar kestiniz. Allah’tan korkun, biriniz sesinizi yükseltin, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Siz nasıl şeytan olursunuz? Biz onu demeyiz size, o gıybet olur. Fakat siz de sükutunuza terettüp eden o meseleyi bilin ve tir tir titreyin. Bazıları paraya, bazıları makama, bazıları villaya… Bir arkadaşımız parlamentodan gelmişti ‘bana 10 tane villa teklif ettiler’ dedi. Ben tekrar ettim ‘doğru mu’, yemin etti. Şimdi bir villaya satılacak insan vardır, iki, üç, dört, beş villaya, saraylara, yalılara peylenecek insanlar vardır. Elden geldiğince bir baş dönmesi yaşamıyorlarsa onlarla görüşmek lazım.”

Hocaefendi, şöyle devam etti: “Bazı zayıflar ticari işleri vardır, baskılar vardır, defterleri alınıyordur. ‘Zinhar onlardan onlarla alakanızı kesin’ falan gibi tehditler altındadırlar. İsimleri yazılıyordur, zift medyası tarafından deşifre ediliyorlardır. Deşifre edilenler hakkında da tutuklama kararı çıkıyor. Görüyorsunuz bir taraftan salınıyor bir taraftan da yeni tutuklamalar… Bunlar karşısında sarsıntı yaşayanlar olabilir.”

“ZİFT MEDYASI”
Erzurum’daki meşru bir toplantıda sivil araçlardaki bazı kişilerin toplantıya girenlerin fotoğraflarını çektiğini anlatan Hocaefendi, “Sonra o fotoğraflar zift medyaya servis yapılması, sonra o zift medyada çıkan her şeyin kanuni, hukuki bir değeri varmış gibi savcıların dava açması, hakimlerin tevkif etmesi gibi bir sindirme gayreti var. Dünyanın değişik yerlerinde zannediyorum bu Hareket mensupları dinsizden, ateistten, komünistten, mülhidden, kafirden böyle bir muamele görmedi.” diye konuştu.

Hocaefendi, sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdiye kadar bir münafık güruh tarafından öldürülmek suretiyle şehadet şerbeti içmeyi hep bekledim. Şimdiye kadar olmadı, şimdiki münafıklar yaparlarsa bunu teşekkür ederim kendilerine…”