Dolar 32,2136
Euro 35,0266
Altın 2.509,99
BİST 10.739,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Sal 24°C
Çar 22°C
Per 22°C
Cum 23°C

MHP’LI YALÇIN’DAN “KARDEŞLIK MITINGINE” DAVET

MHP’LI YALÇIN’DAN “KARDEŞLIK MITINGINE” DAVET
06/09/2013 18:44
A+
A-

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Bu seçimlerde milletimizin, MHP’ye teveccüh göstereceğine inanıyoruz. Bize vereceğiniz destek, bu işbirlikçi hükümetin bir an önce gönderilmesi için vesile olacaktır. Yerel seçimlerde değerli Sivaslıları ve bütün milletimizi MHP’nin Bursa’dan başladığı “Millî Değerleri Koru ve Yaşat” kervanına katılmaya ve Elazığ’da yapılacak Birlik Temalı açık hava toplantımıza davet ediyoruz.”dedi.

Yalçın’ın açıklaması şu şekilde:

 

 

Basın toplantımıza başlarken hepinizi saygıyla selamlıyoruz. Bundan 94 yıl önce tarihimizin dönüm noktası olan büyük bir kongrenin gerçekleştiği günlerin yıldönümünde saygıdeğer Sivaslılarla birlikte olmanın hazzını yaşıyoruz. Sivas Kongresi, Türkiye’nin parçalanmasına karşı millî iradenin şahlandığı bir kongredir.  O badireli günlerde bir araya gelen çeşitli illerden millet temsilcileri, Türk vatanının geleceğini rüzgârın yönüne bırakmak niyetinde olmadıklarını dünyaya ilan etmişlerdir.

Bugün de maalesef durum Millî Mücadele yıllarından pek farklı değildir. Türkiye dört bir tarafından tehlike ve tehditlerle sarılmıştır. Düşman yine aynıdır. Planlar yine birbiriyle örtüşmektedir. Dün “Milletlerin kendi kaderini tayin hakkı vardır” diyerek emperyalist projelerden medet umanların uzantıları, bugün de halkın iradesinden dem vurmaktadır. Türkiye, devletimizin kuruluşuna emek veren atalarımızın uğrunda ahdüpeyman ettiği istiklal davasının sebep ve sonuçlarını unutanlarca idare edilmektedir.

İktidar; müstemlekeci aydınların izindeki İstanbul hükümetlerinin yaptığı gibi, “Türk askerleri beyhude öldüler” diyen bir ihanet şebekesiyle Türk Devleti’ni muhatap etmiştir. AKP iktidarı, terörle mücadelede feda edilen canlar, verilen şehitler ve yapılan fedakârlıklar hiç olmamış gibi, sömürgeci ülkelerin taşeronu olan PKK’nın temsilcileriyle masaya oturabilmiştir. Devletin caydırıcılığını ve ezici üstünlüğünü göstererek yok edebileceği kanlı militanlar güruhu şımartmıştır. Sağda solda “TC’yi dize getirdik” diye övünen bir eşkıya güruhunun elebaşı, hükümetin gündemini tayin etmektedir. Onun sunduğu projelere hükümet tarafından resmiyet kazandırılmakta; yönetmelikler, kararnameler, tüzükler değiştirilmektedir. Yasal değişiklik istekleri de demokratikleşme paketi adı altında peyderpey meclise getirilmektedir. Sırada bebek katillerinin affı ve Kandil sürüngenlerinin siyasi meşruiyet kazanması vardır.

Önümüzdeki günlerde hükümetin meclisi erken açıp gündeme getirmek istediği konuların başında, yine demokratikleşme paketi gelmektedir. Yeni paket, gayrimüslimler ve Alevi vatandaşlarımızın talepleriyle ilgili bir iki göstermelik reform girişiminin dışında tamamen PKK’nın istekler manzumesinden ibarettir. Kanlı terör örgütünün dayattığı talepler, demokratikleşme paketinde riyakâr reform maddelerinin arkasına gizlenmiştir.

Mısır’da, Suriye’de ve Kuzey Afrika ülkelerinde olup bitenlerse, hem dikta heveslisi liderlerin marifeti, hem de İslam dünyasına tefrika sokan siyasal anlayışların ürünüdür. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere AKP sözcülerinin Mısır’da olup bitenlere ağlamasının arkasında dikta yönetiminin kendi insanına uyguladığı katliamdan çok, kendi siyaset anlayışının büyük yara almasının yarattığı kaygı yatmaktadır. Çünkü Avrupa’da küçük ulus devletçikler kuran, Orta Doğu’yu da yeniden dizayn etmek için sahte baharlar icat eden Batılı ülkeleri, bölgeye aynı kafanın uygulamaları davet etmiştir. Başbakan Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığını kendi dünya görüşüyle bağdaştırabilmesi, bunun en açık delillerinden biridir.

Elbette Mısır ve Suriye gibi ülkelerde dikta yönetimleri kendi vatandaşlarını acımasızca katletmektedir. Ancak bunda iktidarların yönetim anlayışlarının sorumluluğu vardır. Kendi ülkelerini yöneten Esad’da, Mursi’de antidemokratik icraatlarıyla adeta emperyalizme çağrıda bulunmuşlardır. Bütün İslam dünyasını kaynaştırabilecek modern bir yönetim anlayışı oluşturamayan siyasiler, zamanla halk tarafından iş başından gönderilmektedir. Onların hataları da yeni dikta heveslilerine fırsat yaratmaktadır.

Aynı hatayı AKP iktidarı da yapmıştır. Bölgesinde sadece Müslüman ülkelere değil, öteki devletlere de istikrar ve barış numunesi olan Türkiye; içeride vatandaşlarını ötekileştiren, dışarıda da komşuları aleyhinde sorun üreten bir ülke konumuna getirilmiştir. Türkiye, bölgesindeki sorunları çözebilecek hakem ve ağabey bir ülke fonksiyonuna sahipken, hükümetin İslam dünyasına zarar veren siyasal anlayışı yüzünden yolundan uzaklaştırılmıştır. Kendi sınırlarımız içinde küçük etnik ve dini grupları ayrıştırmaya dönük AKP gayretlerinin, iktidarın dış politikadaki kardeşlik ve birlik-beraberlik söylemleriyle tam bir tenakuz oluşturması, raydan çıkışın fotoğrafıdır.

Bu arada, Türkiye gündemini en çok meşgul eden Suriye krizi muhtemel bir müdahale ile yeni bir aşamaya gelmek üzeredir. Batılı güçlerin müdahalesi gerçekleşse bile bunun sınırlı etkileri olacak ve belki kaos daha da genişleyecektir. Müdahaleden sonrası ise daha büyük bir bilmecedir. Türkiye yine bölgede komşuları ve yeni karmaşık sorunlarla karşı karşıya olacaktır. Oysa AKP iktidarının, ne Türkiye’yi huzur ve güvene, ne de bölgeyi sulh ve selamete kavuşturacak takati ve kabiliyeti vardır. Türkiye’nin girdiği çıkmaz sokaktan geri döndürülmesi, bölgede sorun çözme ve istikrar unsuru olma özelliğine yeniden kavuşturulması, MHP iktidarında mümkündür.

Ancak öncelikle Türkiye’nin bu işbirlikçi AKP iktidarından kurtarılması gereklidir. Bu iktidarın iş başından gönderilmesi için çare demokrasiye daha çok sarılmak, değer vermektir. Çözüm sandıktadır, milletin tercihindedir.

Bildiğiniz gibi önümüzdeki yıl üç önemli seçim gerçekleşecektir. Yerel seçimler, Cumhurbaşkanı seçimleri ve Anayasa referandumunda sandık halkın önüne gelecektir. Öncelikle gelecek yıl Mart ayında yapılacak seçimler, daha sonrakiler ve hatta 2015 genel seçimleri için gösterge olacaktır. Bu seçimlerde milletimizin, MHP’ye teveccüh göstereceğine inanıyoruz. Bize vereceğiniz destek, bu işbirlikçi hükümetin bir an önce gönderilmesi için vesile olacaktır. Yerel seçimlerde değerli Sivaslıları ve bütün milletimizi MHP’nin Bursa’dan başladığı “Millî Değerleri Koru ve Yaşat” kervanına katılmaya ve Elazığ’da yapılacak Birlik Temalı açık hava toplantımıza davet ediyoruz.