Dolar 32,2081
Euro 34,8604
Altın 2.444,95
BİST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
15°C
Hafif Yağmurlu
Pts 18°C
Sal 18°C
Çar 20°C
Per 20°C

MHP’LI YALÇIN’DAN HALIME KÖKCE’YE AÇIK MEKTUP

MHP’LI YALÇIN’DAN HALIME KÖKCE’YE AÇIK MEKTUP
10/05/2013 18:58
A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih Yalçın, Star Gazetesi yazarı Halime Kökce’ye Açık Mektupgönderdi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih Yalçın, Star Gazetesi yazarı Halime Kökce’ye Açık Mektup gönderdi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih Yalçın,”Bölücü örgütün sözcülerinden Karayılan’ın açıkladığı üç aşamalı sözde barış takvimindeki yenilip yutulması, hazmedilmesi zor ayrıntıların hesabını AKP’den sorunuz.”dedi.

Yalçın mektupta şu ifadelere yer verdi:

MHP’yi ve fikriyatını konu alan dünkü yazınızı okuduk. MHP’nin siyasi sürecin en zinde gücü olduğuna dair isabetli bir tespitte bulunmuşsunuz.

Ancak elinde MHP’yi karalamak için “Vur de vuralım, öl de ölelim” den başka malzemesi olmayan müzmin ve maksatlı MHP muhalifi öteki köşe yazarları gibi, siz de aynı konu üzerinden partimize yükleniyorsunuz. Hem MHP’yi zinde güç ve her yere eli yeten bir parti olarak nitelendiriyor, hem de şiddete meyilli küçük gruplar tasnifine sokarak MHP’lileri küçümsüyorsunuz.

Siyasi süreçten bahsediyor ama olan biteni de iyi analiz edemiyorsunuz. Şehit cenazeleri boy boy sıralanırken MHP’nin sözde âkıllara yöneltilen soruları sormadığına dair iddialarınız, ön yargıdan ibaret.

AKP iktidarıyla girilen her seçimde, her cenazeden sonra şehitlerin aileleri ve halk sokaklara çıkıp tepki gösterdiğinde MHP’nin terörle mücadele konusunda yığınla soru sorduğunu, buna karşılık iktidar tarafından tepkilerin arkasında MHP parmağının ve izinin arandığını ne çabuk unutuyorsunuz?

Seçim kampanyalarında AKP kurmaylarının sürekli olarak MHP’yi şehit cenazelerinden, kandan nemalanmakla suçladığını, bu suçlamaların halen sürdüğünü ne çabuk unutuyorsunuz?

Evladını, yakınlarını kaybetmiş insanların tepkilerinin arkasında daima siyasi tahrik arama yolunun, AKP iktidarının propaganda malzemelerinin, istismar vasıtalarının başında geldiğini hatırlamıyor musunuz?

PKK’nın kanlı eylemlerine tepki göstermeyi yıllarca kandan nemalanmak olarak gösteren çirkin siyaseti neden eleştirmiyorsunuz?

Sizin suçladığınız MHP camiasında hemen her aileden şehit çıktığını, o insanların ölünceye kadar acılar içinde yaşayacağını neden göz ardı ediyorsunuz?

İktidar partisi şimdi de “Barış gelecek, kan duracak, analar ağlamayacak” edebiyatıyla halkın duygularını istismar etmektedir.

Buna neden karşı çıkmıyorsunuz?

Siz öncelikle PKK’nın neden çekilme gösterisi yaptığını AKP kurmaylarından sorunuz.

30 yıldır kan akıtan bölücü örgütün bir taviz koparmadan, taleplerine karşılık bulmadan çekilmeyeceğine göre, bunun arkasında yatan sebepleri irdeleyiniz.

Bölücü örgütün sözcülerinden Karayılan’ın açıkladığı üç aşamalı sözde barış takvimindeki yenilip yutulması, hazmedilmesi zor ayrıntıların hesabını AKP’den sorunuz.

AKP iktidarının halkı bu konuda nasıl kandırdığını, kanlı terör örgütü PKK’yı siyasallaştırmak, bölücü başı Apo’ya serbestlik kazandırmak şartıyla PKK’yı barışa razı ettiğini neden gizlediğini sorgulayınız.

BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın açıkça özerklik istemesini yorumlayınız.

Bu ülkede kim kanın akmasını, sürekli şehit cenazesi gelmesini ister ki?

Elbette MHP ve MHP’liler de istemez.

Ancak bu, Türkiye’yi bölüp parçalamak isteyen, 1984 yılından bu yana binlerce askerimizi ve polisimizi şehit eden, vatandaşlarımızı katleden kanlı bir örgütün eylemlerini hak arayışı ve demokrasi mücadelesi gibi gösterme hakkını kimseye vermez.

PKK’nın eylemlerini iyi hazırlanmış bir terörle mücadele programı ile bitirmek, Kürt halkını PKK’nın tasallutundan kurtarmak mümkünken, PKK’nın isteklerine boyun eğmeyi ve katiller güruhuyla mutabakatı tercih etmeyi haklı kılmaz.

Kan ve gözyaşı, PKK ile anlaşma yapmak için mazeret değildir, olamaz.

Türkiye bölücü örgütü yok edecek, kanlı eylemlerine son verecek güçte iken; barış gelsin, PKK teskin edilsin diye onun ileri gelenlerine siyasi meşruiyet kazandırma çabası, suçtur.

Asenalar, bozkurtlar meselesine gelince…

“Asenalarım, bozkurtlarım” ifadesinin, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin siyasi gündemle ilgili konuşmalarında yer aldığını

gösteren tek örnek veremezsiniz. MHP’nin iç etkinliklerinde kullanılan özel bir tanımlamadır bu…

O bakımdan, MHP’yi “Asena, bozkurt” söylemine hapsolmakla itham etmeniz büyük haksızlıktır.

Köşe yazarlığı yapıyorsunuz, ama Sayın Bahçeli’nin grup konuşmalarında ve miting meydanlarında halka nasıl hitap ettiğine bakmıyorsunuz.

MHP kurmaylarının açıklamalarını okumuyorsunuz.

Zahmet edip, Türk milliyetçiliği hakkında birkaç kitap okuyunuz da MHP’nin siyasi görüşleri hakkında fikir sahibi olunuz.

MHP’nin verdiği siyasi mücadelenin geçmişini iyi araştırınız, bu günlere nasıl geldiğini öğrenmeye çalışınız.

Sokak ağzı ve kahvehane dedikodusuyla Türk milliyetçiliği gibi tarihimizin en önemli fikir cereyanını tahkire, tahfife yeltenmeyiniz.

MHP’nin geleneksel milliyetçilik telakkisinin evrelerini araştırıp gerçeklere vakıf olmadan Türk milliyetçiliği hakkında yazı yazmaya cüret etmek, cahilin ariflik taslaması gibi, sizi gülünç duruma düşürür.

MHP’nin milliyetçilik anlayışını, “Ergenekon’dan çıkış milliyetçiliği” olarak nitelendirerek aklınızca küçük ve ilkel göstermeye çalışıyorsunuz.

Türklerin bağımsızlık ve vatan telakkisini ortaya koyan Ergenekon’dan çıkış, Türk kültür tarihinde yer alan bir destandır, efsanedir. Türklerin köklü tarih kültürünün bir parçası ve sembolüdür. Türk milliyetçileri bu destanı sevgi ve ilgiyle okurlar, ama sizin iddia ettiğinizin aksine, çağı modern bir yaklaşımla değerlendirirler.

Türk milliyetçiliği, gelenekçi olduğu kadar da modernisttir.

Türk milliyetçiliği, binlerce yılda oluşmuş zengin kültür ve medeniyet mirasının şekil verdiği bir fikriyattır.

Bu fikrin savunucusu olan MHP; günümüzde kültür unsuruna dayalı bir milliyetçilik anlayışını, çağdaş Türk toplumunun geleceğinin teminatı olarak görür.

MHP ırkçılığı reddeder; bununla birlikte Türkiye’de Türk egemenliğini, millî birlik ve bütünlüğün devamı için zaruri addeder.

MHP’nin savunduğu milliyetçilik; etnik yapıya dayalı değil, aksine toplumumuzu meydana getiren etnik unsurları ve alt kültürleri Türk kültürünün geniş ve vasi şemsiyesi altında birleştiren bir anlayıştır. Kültür unsuruna dayalı Türk milliyetçiğinin içinde; bayrak, vatan, dil, din ve tarih gibi ortak değerlerimiz mevcuttur.

Günümüzün gelişmiş ülkelerini güçlü kılan en önemli unsur, sanayileşmeleri kadar, “ulus devlet” süreçlerini tamamlamış olmaları ve homojen bir toplum kültürü oluşturmalarıdır.

İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya gibi ülkeler bu olgunun bariz misalleridir. Türkiye’nin bir ve bütün olarak ayakta kalması da ulus devlet sürecini tamamlamasıyla mümkünken, sivil ve askeri darbelerle, zayıf karnı olan sorunlarla meşgul edilerek önü kesilmek istenmektedir. Türkiye’nin ve milletimizin bölgesinde ve dünyada etkin bir güç olarak ortayla çıkmasını istemeyen, atalarımızdan tevarüs ettiğimiz zengin emperyal kültür mirasından korkan küresel aktörler, karşımıza sürekli engeller çıkarmaktadır.

Küresel emperyalizmin hedefinde, Türkiye’de toplum yapısının; etnik ve mikro milliyetçilikle, mezhep ve din ayrımcılığıyla parçalanması vardır. Onlar tarafından kullanılan ASALA, PKK gibi taşeron örgütlerin kanlı eylemlerinin arkasında bu niyet ve hesaplar bulunmaktadır.

PKK vasıtasıyla Türkiye’ye içeriden ve dışarıdan Kürt kimliğinin tanınması ve özerklik gibi talepler dayatılmaktadır.

Türkiye’de Türklerle Kürtler arasında halk nezdinde bir sorun yoktur. Ayrıca Kürt kökenli vatandaşları ötekileştiren bir uygulama da yoktur. Vaktiyle Güney Doğu Anadolu’da Kürt kökenli vatandaşlarımıza yapılanlar, Türkiye’de köken ayrımı yapılmadan herkese uygulanmıştır. Bu durum Kürt sorunu olarak değil; terör, adalet, demokrasi ve insan hakları bağlamında değerlendirilmelidir.

Diğer taraftan PKK ve BDP Kürt kökenli vatandaşlarımızı temsil etmemektedir.

Kürt kökenli vatandaşlarımızın çoğunluğu PKK’dan nefret etmekte, BDP dışındaki partilere oy vermektedir.

Ayrımcılık, suni olarak dayatılmaktadır.

MHP’nin İmralı Ayrışma Sürecine neden karşı olduğunu, yukarıda kısaca izah ettiğimiz hakikatlerden çıkarabilirsiniz.

Netice olarak size tavsiyemiz şudur:

İmralı canisi Öcalan’la, Kandil sürüngeni Karayılan’ın açıklamalarını iyi tahlil ediniz.

İmralı Ayrışma Süreci konusunda hükümet sözcülerinin mi, PKK elebaşlarının mı yalan söylediğini anlamaya çalışınız.

O zaman MHP’nin neden bu rezil sürece şiddetle muhalefet ettiğini de anlamış olursunuz.