Dolar 32,2020
Euro 35,0069
Altın 2.504,53
BİST 10.643,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Paz 23°C
Pts 23°C
Sal 25°C
Çar 22°C

MHP’LI YALÇIN: RECEP KRAL, ÇIPLAK YAKALANMIŞTIR

MHP’LI YALÇIN: RECEP KRAL, ÇIPLAK YAKALANMIŞTIR
19/02/2014 21:29
A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı Edip Semih Yalçın, “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” atasözü bir kez daha hakikat olmuş, Başbakan Erdoğan’ın palavraları birer birer ortaya çıkmıştır. Recep kral, çıplak yakalanmıştır. Şimdi sıkışınca şanlı bayrağımızın arkasına saklanmaktan kaçınmamaktadır. Bunun adı yüzsüzlüktür, utanmazlıktır.” dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Edip Semih Yalçın, “Erdoğan, Türk bayrağına duyulan hassasiyet konusunda MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye dil uzatacak en son kişi dahi değildir” dedi.

Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın milletin değerlerini savunuyor görünürken bir kez olsun Türk adını zikretmediğini ancak sıkışınca Türk milletinden medet ummaya yeltendiğini ileri sürdü.

Yalçın’ın açıklaması şu şekilde:

Recep Tayyip Erdoğan Türk siyasi hayatına girdiği günden beri milletimizin kutsallarıyla oynayan, din ve maneviyat istismarcılığı yapan bir siyasetçi olarak temayüz etmiştir. Doğruları ters yüz etme, hakikatleri karartma, iftira ve çamur atma AKP liderinin en muteber algı yönetimi vasıtası olmuştur. Kendisi milletimizin değerlerini savunuyor görünürken bir kez olsun Türk adını zikretmemiş, ancak sıkışınca Türk milletinden medet ummaya yeltenmiştir.

Geçen yıl başörtülü bir hanımın İstanbul Kabataş’ta saldırıya uğradığı iddiasıyla ortalığı ayağa kaldıranların başında Erdoğan gelmektedir. Sayın Başbakan, başörtülü bir hanımın mağduriyetini kullanarak ucuz siyaset simsarlığına soyunmuştur. Ancak bu yalan haberin abartılarak kamuoyuna pazarlandığı, Kabataş’ta iddia edildiği gibi bir saldırının meydana gelmediği görüntülerle ortaya çıkmıştır.

Aynı Erdoğan, Gezi Parkı olayları sırasında meydan meydan dolaşıp camide içki içiliyor diye gürültü koparmış, fakat bunu ıspatlayamamıştır. Üstelik gerçeği itiraf eden din adamının görev yeri değiştirilmiştir.

“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” atasözü bir kez daha hakikat olmuş, Başbakan Erdoğan’ın palavraları birer birer ortaya çıkmıştır. Recep kral, çıplak yakalanmıştır. Şimdi sıkışınca şanlı bayrağımızın arkasına saklanmaktan kaçınmamaktadır. Bunun adı yüzsüzlüktür, utanmazlıktır.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Gezi olayları sırasında yaşanan taşkınlıkları ve teröristlerin yaptığı eylemleri savunmamış, aksine tahriklere ve provokasyonlara dikkatleri çekerek halkı ve partimizin mensuplarını uyarmıştır. Gezi Parkı olaylarını tahrik ederek tırmandıran teröristlerin devlet malına, halka zarar verdiği doğrudur. Ancak Gezi Parkı olayları sırasında tepki gösterenler teröristlerden ibaret değildir. Gezi olayları dolayısıyla hayatını kaybeden gençlerin acısı hâlâ taze iken, Başbakan’ın birkaç provokatörün Türk bayrağını yakma girişimini öne çıkarması maksatlıdır. Gezi olayları bahane edilerek iktidarın sergilediği bağnaz tutuma, baskıcı anlayışa ve dayatmalara karşı halkın gösterdiği tepkiler göz ardı edilemez. Ölen gençlerin ailelerinin acısı görmezden gelinemez. Cinayetler hasıraltı edilemez.

İleri demokrasi anlayışı; halkı anlamayı, demokratik eylemleri hoşgörüyle karşılamayı gerektirir. Olaylar sırasında suçluyla masumu birbirinden ayırmak da hükûmetin görevidir. Buna rağmen Başbakan Erdoğan herkesi aynı kefeye koyarak kutuplaşmanın, ayrışmanın, düşmanlığın tohumlarını ekmiştir. Milletin zarar görmesinden çok; iktidarının, çıkarlarının ve yandaşlarına sağladığı tatlı hayatın sürmesini önemsemektedir.

‘Alo Fatih’ hattının mucidi Erdoğan; çıktığı kürsülerde milletimizin hayati meselelerine eğilmek, yolsuzlukları ortadan kaldıracağına dair söz vermek ve şeffaf davranmak yerine, gerçekleri hasıraltı etmek için gayret sarf etmektedir. PKK’nın özerklik hazırlıklarına, bölgede işlediği cinayetlere ve kendisini devletin yerine koyma girişimlerine karşı sessiz kalmakta; yaşanmamış bir olaydan, olmamış bir saldırıdan dolayı bir bardak suda fırtına koparmaktadır.

Politikayı bağnazlaştıran, bayağılaştıran Erdoğan, her kürsüye çıkışında bir Başbakandan çok, dedikoducular gibi ağız dolusu laflar etmekte daha da önemlisi kin ve nefret saçarak her gün suç işlemektedir. Her seçim dönemine girildiğinde sazı eline alıp başörtüsü ve mağduriyet türküsü söylemektedir. Artık başörtülü anamız da, bacımızda Erdoğan’ın iğrenç istismarlarından, mağduriyet edebiyatından, siyaset ayıplarını başörtüsünün arkasına gizleme alışkanlığından bıkmıştır. Çünkü ardamarı çatlamış AKP zihniyeti, cami ve başörtüsü üzerinden tesis ettiği kumpasla caminin mukaddesatını da, başörtüsünün iffetini de kirletmiştir.

Ayrıca Erdoğan, Türk bayrağına duyulan hassasiyet konusunda MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye dil uzatacak en son kişi dahi değildir. Türklüğe bu denli alerjisi olan, Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını söyleyen Erdoğan’ın, Türk vatanı, Türk bayrağı, Türk milleti ve Türk devletiyle ne işi olur?

Başbakan Erdoğan avanesi ve Bakanları ile birlikte yolsuzluk hırsızlık nöbetine tutulmuştur. Ateşler içerisinde sayıklamaktadır. MHP Lideri Devlet Bahçeli,  Türk milletinden başka kimseye teslim olmamış; hak, hukuk ve adaletten başka bir şeyi savunmamıştır. Çizgisi net, yolu doğrudur; çünkü bu yol hak, hukuk ve adalet yoludur. Bu yolu; millî iradeyi, inançlarımızı ve her türlü değeri yolsuzluk vasıtası yapanlar anlayamazlar. Bu yolu, dün okyanus ötesine teslim olup koalisyon kuranlar,  pasta kavgasında ayrılıp ayrışanlar asla bilemezler.

Erdoğan; Türk bayrağını yakanlara, kurşun sıkanlara, yerlerde sürükleyenlere işbirlikçi ve savunucu arıyorsa;

Başörtüsünü, çaldıkları minareye kılıf yapmak isteyenleri görmek istiyorsa,

Sayın Bahçeli’nin ifadesi ile boy aynasına bakmalıdır.

Başbakan Erdoğan ne yaparsa yapsın, ne derse desin;

Türk milleti hırsızların yanında durmayacak,

Yolsuzluğa ortak olmayacak,

Tüyü bitmemiş yetim hakkını partisinin adıyla aklamayacak,

Tayyip Erdoğan’ı sandığın dibine, AKP’yi tarihin çöplüğüne gömecektir.

AKP ve Tayyip Erdoğan’ın çaldığı minare; başörtülü hanım kardeşlerimizin başörtüleri ile örtülemeyecek kadar büyük, kirli ve haramdır.

Ey Erdoğan!

Sen ki Türk adını devlet kurumlarından kaldırttın.

Sen ki askerimizin dağlara taşları yazdığı “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” yazılarını kazıttın.

Millet dedin; ama bir kere Türk milleti demedin, Türk’üm demedin.

Ey Erdoğan, Türk bayrağını savunmak sana mı kaldı?

Türklüğü savunmak sana mı kaldı?

Sen önce Türk bayrağını, İmralı’da müzakere ettiğin bölücü başıyla bir konuş. Millete önce bunun hesabını ver.

Cebinde tüyü bitmemiş yetimlerin parasıyla caka satan şakirtlerinin, gemicikler satın alıp filo kuran yandaşlarının yedikleri kul hakkının hesabını ver.

Yargıyı manipüle ederek hukukun üstünlüğünü nasıl ortadan kaldırdığını anlat.

Bilesin ki Türk adı senin gibi renksiz, kemiksiz ve mensubiyet şuurundan mahrum siyaset erbabının ağzına yakışmamaktadır.