Dolar 32,5655
Euro 34,9880
Altın 2.431,02
BİST 9.767,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C

MHP’li Kalyoncu: “Mavi Vatan”ımızı koruyalım!

MHP’li Kalyoncu: “Mavi Vatan”ımızı koruyalım!
20/03/2023 19:53
A+
A-

TBMM Genel Kurul’da siyasi partilerin ortak önergesiyle balıkçıların sorunlarını araştırmak üzere Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasına karar verildi. MHP adına Meclis’te konuşan İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, su ürünleri yetiştiriciliğinin ülke ekonomisine katkısının yüksek olduğunu belirtti. Su ürünleri sektöründe iklim değişikliğinin hesaba katılması gerektiğini vurgulayan Kalyoncu, konuşmasında ‘Mavi Vatan’ın korunması yönünde çağrıda bulundu.

TBMM Genel Kurul’da siyasi partilerin ortak önergesiyle balıkçıların sorunlarını araştırmak üzere Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasına karar verildi.

MHP ADINA KALYONCU KONUŞTU

TBMM Genel Kurulu’nda su ürünleri ve balıkçılık sektörünün sorunları ile ilgili Meclis Araştırması Komisyonu Kurulması üzerinde yapılan görüşmeler sırasında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, söz aldı.

Su ürünleri yetiştiriciliğinin ülke ekonomisine katkısına değinen ve su ürünleri sektöründe iklim değişikliğinin de hesaba katılması gerektiğinin altını çizen MHP’li Kalyoncu, şu açıklamalarda bulundu;

“MAVİ VATAN”IMIZI KORUYALIM!

“Ülkemiz 3 tarafı denizlerle çevrili, birçok göl ve gölete sahip coğrafi özellikleriyle su ürünleri açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Aynı zamanda, ülkemizdeki “Mavi vatan” olarak ele aldığımız su ürünlerinin üretim alanı toplam tarım alanına yakın büyüklükte olmasına rağmen sektörün ekonomiye katkısı henüz yeterli düzeyde değildir. Ekolojik olarak uygun koşullara sayesinde birçok türe sahip olan denizlerimiz ve iç sularımız, avcılık ve yetiştiricilik açısından zengindir. Mevcut durum böyleyken, küresel ısınma ve iklim değişikliği sebebiyle denizlerimizdeki sıcaklık ve tuzluluk değişimlerinden dolayı balıkçılık sektörü de diğer su ürünleri de olumsuz etkilenmektedir. Aşırı avcılık baskısı, iklim değişikliği ve kirlilik gibi stoklar üzerindeki etkiler son yıllarda daha artmıştır. İç sularda, özellikle de durgun sularda ısınma sebebiyle yeşil algler çoğalmış ve bu ötrofikasyonlar gözlenmiştir. Kuraklıktan dolayı su miktarında azalmalar ve kirlenme iç su balıkçılığında büyük sorunlara sebep olacaktır.

“ÜLKEMİZDE SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞI SEKTÖRÜ DESTEKLENMELİ!”

Ülkemizin su ürünleri avcılık üretimi yıllar itibarıyla dalgalı seyrederken, yetiştiricilikte sürekli bir artış görülmektedir. Su ürünleri üretimi, 2019 yılında 463.168 tonluk kısmı avcılık, 373.356 tonluk kısmı ise yetiştiricilik olmak üzere 836.524 tonluk üretimle rekor miktarına ulaşmıştır. Avcılık potansiyelini denizlerdeki tür ve miktar çokluğuyla birlikte balıkçı gemileri de belirlemektedir. Avrupa Birliği üye ülkeleri ile ülkemizin balıkçı gemi sayılarını karşılaştırdığımızda, ülkemizin av filosunun rekabet açısından kısmen iyi olduğu söylemekle birlikte gemi sayısının yanında, gemilerin boy ve avcılık kapasitesi oldukça önemlidir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, ülkemizin toplam av filosundaki gemilerin çoğu 12 metrenin altındadır ki bu da yüzde 89’una denk gelmektedir. Bu filo, genel avcılık açısından değerlendirildiğinde geniş ve uzak sahalarda avcılık yapan gemi sayısının daha az olması kıyı şeridine yakın alanlarda av baskısı oluşturmaktadır. Bu durumda kıyı balıkçılığı açısından önemli bir durum olsa da toplam üretim açısından 12 metreden büyük gemilerin üretim katkısını sağlaması mümkün değildir.

“SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE EGE BÖLGESİ BİRİNCİ SIRADADIR!”

Su ürünleri yetiştiriciliğinde üretim miktarını tesislerin fiziki kapasiteleri belirlemektedir ve toplam üretimdeki payı ise yüzde 39,87 oranındadır. Yıllık toplam üretimi sürekli artış eğiliminde olan yetiştiriciliğin ana unsuru olan tesislerin kapasite artırımının sağlanması ve yeni kurulacak tesislerde ise üretim kapasitelerinin 50 ton üzeri olması toplam üretimin artırılması için oldukça önemlidir. 2019 yılında toplam üretim, 2010 yılındaki toplam üretimle karşılaştırıldığında, bu sektörde yüzde 123 artış göstermiştir. Bu durum genel olarak ülkemizin yetiştiricilik açısından gösterdiği gelişimin ekonomik açıdan da önemli bir hacme sahip olduğunu göstermektedir. Bölgelere göre üretim oranlarına bakıldığında, yüzde 66’lık oranla en fazla Ege Bölgesi’nde görülürken, Akdeniz’de yüzde 10, Karadeniz’de yüzde 9, Doğu Anadolu’da yüzde 8, Güneydoğu Anadolu’da yüzde 3, İç Anadolu ve Marmara Bölgelerinde ise yüzde 2’lik bir paya sahiptir.

“SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜNDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ HESABA KATILMALI!”

Su ürünleri sektöründe, avcılık açısından en önemli maliyetin akaryakıt giderleri ve işçilik olduğu ortadadır. Özellikle deniz balıkçılığı yapan gemilerin toplam giderlerinin ortalama olarak yüzde 36’sı akaryakıt, yüzde 30’u iş gücü giderleridir. Yetiştiricilikte ise girdi maliyetlerinde en önemli gider unsuru yemdir. Balık yemi, avcılığa bağımlı durumdadır ve ülkemizde avcılık yoluyla elde edilen üretimin yüzde 70’lik kısmının insan tüketimi için kullanılması ve yetiştiricilik ihtiyacını karşılayamamasından dolayı ithalata yönelmektedir. Bu sorunların çözümüne yönelik çalışmaların yapılması ve balıkçılık sektörünün iklim değişikliği etkileriyle birlikte değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik projeksiyonların oluşturulması gerekmektedir. Bunların yanında, orkinos avcılığıyla ilgili kotaların yeniden düzenlenerek AYKAT kurallarına uyulması üretimi artıracaktır. Balıkçı barınaklarının ve limanlarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Dalgıçların yoğun olarak çalıştığı bölgelerde hastanelerin hiberbarik tedavi yapacak bölümlerinin işler durumda tutulması, sağlık güvencesi olmayanların dalış yapmasının engellenmesi, dalış gemilerinde dalgıçların barınma donanımının sağlanması, limanlarda sosyal imkanların artırılması, dalgıçlığı engelleyecek suç ve cezaların yönetmelikte açıkça belirtilmesi ve düzenlenmesi, SUBİS sisteminin derneklerin denetimine açılması gerekmektedir. Avcılık yapılan alanların belirlenmesinde tüm faktörler göz önünde bulundurularak iki yılda bir yenilenmesi birçok sorunu çözebilecek durumdadır. Dalgıçların avcılık izinlerini ilçe tarım müdürlüklerinden alabilmesi için düzenlemeler yapılmalıdır.

“SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİN ÜLKEMİZE EKONOMİK KATKISI YÜKSEKTİR!”

Kalkınma planlarında yer verilen önemli bir konu olan su ürünleri yetiştiriciliği, Türkiye açısından ekonomik potansiyeli gereği genel bir politika olarak benimsenmiştir. Su ürünlerinde sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla doğal kaynakların etkin ve verimli kullanımı, yetiştiricilik ve açık deniz balıkçılığın geliştirilmesi konularını esas almaktadır. Su ürünleri ıslah ve yetiştiriciliği, kaynakların doğru kullanımı, üretimin arttırılması, su ürünleri arz talep dengesinin sağlanması, doğal su ürünleri stoklarının korunarak desteklenmesi, yeni istihdamların oluşturulması ve yüksek miktarda döviz girdisi sağlayacak şekilde su ürünleri ihracatının geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir.

“AB’YE İHRAÇ EDİLEN EN ÖNEMLİ HAYVANSAL ÜRÜN SU ÜRÜNLERİDİR!”

Başta Avrupa Birliği üye ülkeleri olmak üzere, komşu ülke pazarları potansiyelinden yararlanılarak ikili veya bölgesel ticari anlaşmalar vesilesiyle dış pazarların geliştirilmesi, sektörün gelişimi açısından son derece önemli bir konudur. Zira AB’ye ihraç edilmekte olan en önemli hayvansal ürün su ürünleridir. Sektörün ticari potansiyelinin gelişmesi açısından, üretim kadar yeni pazar alanlarının oluşturulması da çok önemlidir. Sucul ekosistemlerin ve ilgili faaliyetlerin iklim değişikliğinin öngörülemeyen etkilerinden korunabilmesi amacıyla konunun stratejik yönden yaklaşılması doğrultusunda ele alınması, sektörel sürdürülebilirliğin sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle, tehdit altında olduğu kesin olan iç su ürünleri üretim faaliyetlerinin değişimlere uygun planlanması, denizlerimizde ve iç sularımızda istilacı türlerin mevcut ve gelecekteki durumlarının belirlenmesi ve sorunlarının çözümüne yönelik çalışmaların birincil paydaşların katılımı ve katkısıyla planlanması hayati önem taşımaktadır.”

Kaynak: Türkgün /