Dolar 32,2040
Euro 35,0432
Altın 2.526,79
BİST 10.752,14
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Sal 24°C
Çar 22°C
Per 22°C
Cum 23°C

MHP’Lİ BÜYÜKATAMAN: DAVUTOĞLU, İHANET FİLMİNİN KÖTÜ BİR DUBLÖRÜ

MHP’Lİ BÜYÜKATAMAN: DAVUTOĞLU, İHANET FİLMİNİN KÖTÜ BİR DUBLÖRÜ
11/02/2015 14:59
A+
A-

MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, “Başbakan Davutoğlu’nun hezeyanları ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın itiraflarına” ilişkin yaptığı açıklamada, Arınç’ın ”Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir nefret söylemine dönüşüyor” sözlerini hatırlatarak ”Biz de “günaydın” Sayın Arınç diyoruz” dedi.

OSLO’da verilen sözler kapsamında “Öcalan’ı çıkarma projesi” sistemli bir şekilde işlendiğini belirten Büyükataman, “Bu filmin senaryosu okyanus ötesinde yazılmış, gösterime girme tarihi Oslo’da karara bağlanmıştır. Bu film, Habur’la başlayan, Oslo’yla devam eden İmralı ile sürdürülen müzakereler sonucu hazırlanan ve Türk milletine dayatılan bir ihanet filmidir. Davutoğlu, bu ihanet filminin sadece kötü bir dublörüdür” açıklaması yaptı.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, “Başbakan Davutoğlu’nun hezeyanları ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın itiraflarına” ilişkin yaptığı yazılı basın açıklamasında ”Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, katıldığı bir televizyon programında, “Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir nefret söylemine dönüşüyor. Bu, bizim yüzde 50 oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir” demektedir. Biz de “günaydın” Sayın Arınç diyoruz” dedi.

Büyükataman açıklaması şu şekilde:

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç katıldığı bir televizyon programında, “Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50′de bir nefret söylemine dönüşüyor. Bu, bizim yüzde 50 oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir” demektedir. Biz de “günaydın” Sayın Arınç diyoruz.

Defalarca, “AKP, her vesile ile toplumsal çatışma, kutuplaşma ve kamplaşmayı teşvik eden siyaset dili ve her yolu meşru gören, aldatma ve kandırmaya dayalı maskeli siyaset anlayışıyla gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. AKP’nin siyaset tarzı budur ve bunun üzerine kurulmuştur.” dedik. İkaz ettik.

“AKP’nin devri iktidarında; AKP’nin bizzat mihmandarlığı ve müdahalesiyle;  ortak değerler aşındırılmış, toplumsal hoşgörü zehirlenmiştir. Kutuplaşmalar keskinleşmiş, siyasi ve ahlaki kirlilik yaygınlaşmıştır. Adalete darbe vurulmuş, rüşvet ve rüşvetçilere kol kanat gerilmiştir.  Etnik bölücülük serpilmiş, hainler tavizlerle taltif edilmiş, jestlerle ödüllendirilmiştir.” dedik, tarih önünde mesul olursunuz, hesap veremezsiniz dedik, uyardık.

Türk milleti çatışma, ayrışma, kutuplaşma ve gerginlik istememektedir. Sayın Arınç da başından beri bunun farkındadır. Özerklik hususunda bölücülerle anlaşan AKP’nin bu çamura battığını görmüş ve siyasete veda etmeden önce bir günah çıkarma gayretine girmiştir.

Herkes emin olmalıdır ki, Milliyetçi Hareket Partisi var olduğu sürece, hiç kimse vatan topraklarını bölemeyecek, federasyon ve demokratik özerklik özlemlerine ulaşamayacak, milli ve üniter devlet yapısını bozamayacak, bin yıllık kardeşlik hukukumuzu dağıtamayacak ve Türkiye’yi yabancıların insafına terk edemeyecektir.

Terör örgütü üyelerinin dağa çıkmalarını haklı bulan ve Paris’te öldürülen PKK’lılara üzüldüğünü ilan eden, bölücübaşı Öcalan’ı önemli bir aktör olarak gördüğünü söyleyen Arınç’a aziz Türk milletinin sevgiyle bakması elbette mümkün değildir.

Öte yandan Davutoğlu, karşı çıktığımız iç güvenlik paketi üzerinden partimizi eleştirmeye çalışmaktadır. MHP’yi bu konuda birileriyle ittifak yapmakla suçlayan Davutoğlu bilmelidir ki Oslo’da PKK ile pazarlık masasına oturan MHP değildir. Türk milletinin bölünmeye, toplumsal kutuplaşmaya ve ötekileştirmeye karşı kenetlendiği Milliyetçi Hareket Partisinin hiçbir şer odağıyla ve partiyle ittifakı söz konusu değildir.

Davutoğlu iç güvenlik paketine itirazımızdan daha önce de sormuş olduğumuz şu sorularımızı bir an önce cevaplandırmalıdır;

1-    KCK’nın kuruluşunda, eylemlerinin planlanmasında AKP’nin müdahalesi ve katkısı olmuş mudur?

2-    Hapisten çıkan bölücü militanların ve hatta dağdaki eşkıyanın, siyasete taşınabilmesi ve meşrulaşması amacıyla KCK’nın önü bizzat hükümet tarafından mı açılmıştır? Bölücü ve yıkıcı faaliyetlerine bile bile göz yumulmuş mudur?

3-    AKP hükümeti KCK’nın kuruluşundan başından beri haberdar mıdır? PKK’yı devlet kurdu iftiraları, KCK’nın AKP güdümünde olduğunu gizleme ve bu konudaki delilleri yok etme kurnazlığı mıdır?

4-    Sözde Kürdistan’ın kurulması başta olmak üzere, İmralı canisinin serbest bırakılması, anayasal çözümler konusunda teminatlar sunulması ve PKK’nın dağ kadrosunun polis gücü olarak kullanılması konularında bir mutabakat sağlanmış mıdır?

5-    Milli İstihbarat Teşkilatı, kanlı saldırıların zamanlamasını ve yapılış şeklini önceden öğrenmesine rağmen, bununla ilgili önleyici tedbirleri almış mıdır ve lazım gelen uyarıları yapmış mıdır?

“Demokratikleşme” adı verilen PKK’ya teslim paketi 01 Mart gecesi TBMM’den geçmişti. Oslo’da verilen sözler kapsamında “Öcalan’ı çıkarma projesi” sistemli bir şekilde işlenmektedir. Bu filmin senaryosu okyanus ötesinde yazılmış, gösterime girme tarihi Oslo’da karara bağlanmıştır. Bu film, Habur’la başlayan, Oslo’yla devam eden İmralı ile sürdürülen müzakereler sonucu hazırlanan ve Türk milletine dayatılan bir ihanet filmidir. Davutoğlu, bu ihanet filminin sadece kötü bir dublörüdür. Ancak bu kendisini temize çıkarmaya yetmeyecektir. Tarih ve millet önünde olduğu kadar 7 Haziran seçimleri sonrası adil Türk mahkemeleri tarafından da bu ihanetin içerisinde olan herkes yargılanacaktır.