Dolar 32,2192
Euro 34,6397
Altın 2.394,70
BİST 10.237,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cum 16°C
Cts 21°C
Paz 19°C
Pts 20°C

MHP’Lİ AYHAN: DEVLETİMİZİN TEMEL DİNAMİKLERİ FORMATLANMAYA ÇALIŞILIYOR

MHP’Lİ AYHAN: DEVLETİMİZİN TEMEL DİNAMİKLERİ FORMATLANMAYA ÇALIŞILIYOR
14/03/2013 13:33
A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Emin Haluk AYHAN mecliste basın toplantısı düzenledi. Gündemdeki konuları değerlendiren Ayhan ‘’ Devletimizin temel dinamikleri formatlanmaya çalışılıyor’’ dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Emin Haluk AYHAN mecliste basın toplantısı düzenledi. Gündemdeki konuları değerlendiren Ayhan ‘’ Devletimizin temel dinamikleri formatlanmaya çalışılıyor’’ dedi.

Ekonomik Gelişmelere de değinen Ayhan şöyle devam etti:

AKP ile BDP işbirliği, ortaya çıkan sızma tutanak ile birlikte güven bunalımına yol açmıştır. Sayın Atalay’ın ifadesi ile AKP’nin BDP’ye olan güveninin azalmasına neden olmuştur.

AKP kafayı sızma tutanağa takmış, muhtevasındaki aşağılanmadan rahatsız olup olmadığı hususunda hiçbir görüş beyan etmemiştir. Etmemeye de devam etmektedir.

Gelişmeler AKP’nin sızan bilgilerden zevk aldığı imajını ortaya koymaktadır. Kamuoyunda da böyle bir imaj oluşmaya başlamıştır.

Aşağılanmaktan zevk alan bir Hükümeti ve Başbakanı düşünmek mümkün değildir. Ancak, sızıntının muhtevası konusunda görüş beyan edilmemesi ve şiddetle bundan kaçınılması bu konuda endişeleri artırmaktadır.

Başbakan sızdıranları açıklayacağını söyledi. Sızdıranların açıklanmasını başbakana müsaade etmeden açıkladılar. Fakat içeriğinden rahatsız olduğunu söylememeye devam etmektedirler.

Daha önce teröristlerle sarılan milletvekillerinden rahatsız olduğunu beyan eden Başbakan, ortaya çıkan Kandil tablosu üzerine hiç görüş serdetmemiştir.

O resim, AKP Genel Merkezinin ön yüzüne şeref payesi olarak asılamayacağına göre, en azından ben öyle düşünmek istiyorum, resmin ne anlama geldiğini AKP yöneticileri Türk Milleti’ne izah etmelidirler.

Hatta o resim içine hangi AKP yöneticilerinin veya kabine üyesinin bulunması gerektiğine dair tespit ve seçim için yandaş bir şirketle kamuoyu yoklaması veya anket yapılmalıdır.

AKP hangi hukuki dayanağa göre PKK görüşmelerini düzenlemektedir. İşler iyice karışmıştır. AKP devleti görüştürdüğünü söylerken, İmralı’ya gidecekleri seçmekte, gelen tutanakların nereden sızdırılacağını açıklayacağını beyan etmekte, ortaya güven erozyonu çıkmaktadır.

Böyle bir durum AKP’de şuur zaman zaman bulanıklığa neden olmaktadır. Herkes her şeyi karıştırır olmuştur. Bu nedenle, AKP’nin terör örgütü ile görüşme esasları yönergesi yayınlaması kaçınılmaz görülmektedir.

Çünkü AKP pusulayı şaşırma aşamasını çoktan geçmiş dağıtmış vaziyettedir.

AKP Türkiye Cumhuriyetinin temellerini formatlamaya çalışmaktadır. Çözüm sürecindeki teknik itirazları AKP’den bir heyet, devlet memurlarına ihtiyaç kalmadan karara bağlamalıdır. Böylece İmralı ve Kandil’in yaşayacağı üzüntü, AKP tarafından ortadan peşinen kaldırılmalıdır.

Hükümeti eleştirmek suçtur. Devlete küfretmek serbesttir. İmralı’da verilen vaadler ise T.B.M.M’nde kanun haline gelmesi için çalışmalar başlamıştır.

Diğer taraftan Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Kılıçdaroğlu arasındaki görüşmelerinde tutanakları bir an önce yayınlanmalıdır.

Aksi halde bunların muhtevasından çok, sızıp sızmaması hususu hem taraflarca, hem de kamuoyunda tartışılacaktır. Halbuki görüşmelerin muhtevasından milletin haberdar olması gerekir. Şeffaflık bunu gerektirir.

Zaten Sayın Kılıçdaroğlu’nun açtığı kredi de AKP tarafından kifayetsiz ve yetersiz bulunmuştur.

Değerli basın mensupları,

Yeni bir devlet kuruluşunun müzakereleri yapılmaya çalışılmaktadır. Ülke ve devlet yeniden yapılandırılmak istenmektedir. İmralı canisi AKP’nin şifrelerini çözmüş istediği gibi yönlendirmektedir.

AKP, PKK tarafından hipnotize edilmiş bir haldedir. En büyük hasım olarak da Türk Milliyetçileri belletilmektedir.

AKP ile PKK hediyeleşmeye başlamış örgütün daha iyi idaresi için bütün teknik imkânlar Öcalan’a sağlanmıştır.

Öcalan’ın talepleri birer birer uygulamaya konulmaya çalışılmaktadır. PKK ise hiç bu kadar istediklerine yakın olamamıştır.

AKP’nin ileri demokrasiden anladığı ülkeyi bölmek parçalamak isteyen bir örgütün cezaevindeki liderinin dikte ettirdiklerini yerine getirmekten ibarettir. Tutanaklardan anlaşılan budur.

Öcalan’dan sızanlardan müzakereler tamamdır, hazmettirme aşamasındayız denilebiliyorsa, Öcalan’ın AKP usulü çözüm modelini onaylanabileceği hususları da konuşulmaya başlamıştır.

Yandaş ve yönlendiriciler ile PKK’lılar artık ipi iyice eline almışlardır.

Türkiye’nin garip bir süreç yaşadığını, bir yandan medya üzerindeki baskı ve sansürlerin arttığını fikir ve söyleme özgürlüğünün her gün biraz daha kısıtlandığı ortamda barış görüşmelerinin yapıldığını, özgürlüklerin olmadığı bir ülkede barışın nasıl olacağı dillendirilmeye başlamıştır.

Bu durum, hükümetin esir alındığını açık bir şekilde göstermektedir.

Ayrıca, hükümetin büyük bir cesaret göstererek İmralı’da Öcalan’la görüşmekte olduğunu, PKK’nın ülke dışına çıkmasını istediğini ancak, hükümetin bütün bunlara karşılık PKK’ya ne vermesi gerektiği konuşulur olmuştur.

Yandaşlar tutanaklardan iyice rahatsız olmaya başlamışlardır. Tutanaklarda süreci Öcalan’ın yönettiği, anayasadan Başbakanın konumuna kadar tek belirleyicinin Öcalan olduğu ifade edilmeye çalışıldığı hususlarının yer aldığı söylenmektedir demektedirler. Tutanakların bu stratejiye göre dizayn edildiğini söyleyerek, Öcalan’ı, geri plana atmak için, sürecin önemli bir aktörü olduğu, ancak mimarı olmadığı imajı verilmeye çalışılmaktadır.

Bu yetmemekte bu işin sadece PKK’nın tasfiyesi değil, yeni bir Türkiye inşa edildiği düşüncesi gafletinde bulunmaktadırlar.

Bu olay bile devletin ne hale getirildiğini gösteren önemli bir olaydır.

Değerli Basın Mensupları,

Ülkenin tasarrufları son derece yetersiz haldedir.

GSMH’nin yüzde 24’lerin yüzde 12’lerine gelmiş vaziyettedir. Bunun neresi iyidir.

Türkiye ekonomisinin 2012 verileri, 2010 ve 2011 yılı verileriyle mukayese edildiğinde 2012 yılı ekonomik aktivitelerinde belirgin bir yavaşlama olduğu ortadadır.

2010’da yüzde 9,2, 2011’de yüzde 8,5 büyüyen ekonominin 2012’de yüzde 2,6 civarında büyüyeceği görülüyor.

İmalat sanayinde 2010 yılındaki yüzde 13,6 büyüme, 2011’de hız kesmiş ve yüzde 9,6 olmuş. 2012 yılı üçüncü çeyreğinde yüzde 2,8 görülmektedir.

Hane halkı tüketimi GSYİH’nin yüzde 71,2’si. 2011 yılında yüzde 7,8 artmış. 2012 yılı ilk dokuz ayında yüzde 5,9 azalmıştır.

Sanayi üretiminde belirgin bir yavaşlama ortadadır.

İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ortalama 2011 yılında yüzde 75,4 iken, 2012 yılında yıllık ortalama yüzde 74,1.

2012 yılında ihracat artışı yavaşlamaktadır.

Üretim olmadan ülkede ekonominin düzelmeyeceği istihdamın artmayacağı, refahın yükselmeyeceği ortadadır. Basında da dillendirilmeye başlamıştır.

Şu sıralarda imalat sanayi üretim endeksi ile oynanmaya başlanmıştır. Amaç 2012 yılı milli gelirini artışı hızını yükseltmektir. artırmaktır.

Geçen yıla göre Ocak ayında sanayi üretimi yüzde 1,9 artıyor.

Dayanıklı tüketim malları üretimi yüzde 3,3 geriliyor.

Sermaye malı imalatında artış binde 4

Enerji üretimi yüzde 4 geriliyor.

Ara malı imalatı artışı yüzde 3,7, dayanıksız tüketim malı üretimi artışı yüzde 5,8. Ama enerji üretimi azalıyor. Bunun izahı mümkün müdür?

Bu değerlendirmeler 2013 büyüme hedefinin de riskte olduğunu gösteriyor.

Zaten üretimin patinaj yaptığı basında da yer almaya başlamıştır.

İç talepte bir canlanma yok. Kredilerdeki artışın da ayrıca izah etmesi lazım.

AKP daha önce 3×5 demiş 3×10 olmuştu. Şimdi yine 3×5’de ısrarlı.

Hükümet her şeyin iyi gittiğini söylüyor. Basın fakire sadakayla mücadele başladığını İstanbul’da yaklaşık 50 000 dilencinin olduğunu söylüyor. Hükümetin bu durumdan haberi yok.

İşsizlikte hala bir gelişme yok. Hala AKP’nin iktidara geldiği zamanki oranında

Dış ticaret açığı bütün tedbirlere rağmen artmaya devam ediyor. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2013 yılı ayında bir önceki aya göre ihracat % 2 ithalat % 9 oranında artıyor.

Ocak ayında faiz hariç harcamalar yüzde 22,7 artıyor. Vergi gelirleri yüzde 21,3 artıyor. Ocak ayında yatırım giderleri yüzde 40 azalmış. Sermaye transferlerindeki azalış yüzde 71,5, özel tüketim vergisi yüzde 55 artmış. Kurumlar vergisi yüzde 44 azalmış. Bunların mantıklı izahını hükümetin ortaya koyması lazım.

İşgücüne katılım oranı hala % 50. Kırsalda %55,kentlerde genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 20’leri aşıyor.

Kentlerde işsizlik oranı yüzde 11-12 oranında. Kırsal kesimde yüzde 5-6 civarında. Ancak, ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır. İşsizliğin bazı bölgelerde yüzde 21’i aştığı görülüyor.

İstanbul, Ankara ve İzmir’de istihdam edilenlerin toplam istihdam edilenlerin yüzde 30’unu aşıyor. Diğer bir ifade ile her üç çalışandan biri üç büyük şehirde çalışıyor.

Tarım dışı işsizlik hala yüzde 12’ler düzeyinde.

Sayın Babacan resmen bankalar için yapılan rekabet kurulu yargılamasın müdahale edip makul cezadan bahsediyor. Cezanın makulü kitapta yazandır.

Cari açık yaratan bir ekonomideyiz.

Özel sektör ciddi anlamda yatırım tasarrufu açığı veriyor.

Yatırımları finanse edecek kaynağı bulamadığı için dış borç artıyor.

Kamu maliyesi tek yıllık tedbirleri problem çözmeye çalışıyor. Defalarca Torba yasası gelmesinin sebebi de ciddi bir yapısal gelişme kamu gelirlerine ilişkin sağlanamadı. Dolaylı vergilere dayalı bir kamu gelirleri politikası var.

Özelleştirmedeki problemler devam ediyor. İstediğiniz fiyatı size vermiyorlarsa ya hükümet ya da yönettiğiniz ekonomi de arıza olduğunuzu bilmeniz gerekir.