Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15°C
Az Bulutlu
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pts 16°C
Sal 16°C
Çar 19°C
Per 20°C

KILIÇDAROĞLU: 76 MILYONU ÖCALAN’IN AĞZINA MAHKUM ETTI

KILIÇDAROĞLU: 76 MILYONU ÖCALAN’IN AĞZINA MAHKUM ETTI
26/03/2013 16:11
A+
A-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ”Kapalı kapılar ardında terör örgütüyle oturacaksınız, anayasa görüşmeleri yapacaksınız, TBMM’yi noter gibi göreceksiniz. Bunu asla ve asla kabul etmiyoruz” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’nin önemli süreçten geçtiğini, ülkenin neresinde yaşarsa yaşasın tüm yurttaşların kafasında kaygılar olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, adına ister ”Kürt sorunu”, ister ”Doğu ve Güneydoğu sorunu”, isterse de ”terör sorunu” densin, kökleri derinlere dayanan bir sorunun bu kaygıyı beslediğini söyledi.

”Orta yerde bir cenaze var” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, bu sorunun sonlandırılması için geçmişten bu yana en büyük çabayı CHP’nin gösterdiğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, 1989 yılında konuya ilişkin ilk raporu yazarak çözüm önerilerini ortaya koyduklarını belirterek, ”O raporun gerekleri o gün yerine getirilseydi, bugün yaşadığımız sorunların hiçbiri yaşanmamış olacaktı” dedi.

CHP’nin sorunlara her zaman devlet adamı ciddiyeti ile baktığını anlatan Kılıçdaroğlu, devlet adamı ciddiyetinin sorunları tespit edebilme, çözüm üretme ve bunu kamuoyuyla açıklıkla paylaşabilme niteliklerini taşımayı gerektirdiğine işaret etti.

Kılıçdaroğlu, partisinin bu soruna yönelik 1989 yılındaki raporunda ve sonrasındaki tüm çalışmalarında hep şeffaf olduğunu ifade ederek, ”Raporu ürettik, geniş kitlelerle paylaştık, kitap haline getirdik, ama sonunda suçlu biz olduk. O raporun gereklerini yerine getirecek iktidar, yerine getirmedi. CHP haklıydı, ama o önerileri yerine getirmeyen siyasal iktidar sorunun kronikleşmesine yol açtı. Hatalı olan oydu” değerlendirmesinde bulundu.

-”Bir araya gelmeyen siyasal partiler…”-

CHP’nin terörün en fazla yaşandığı dönemde de sorunun çözümüne kafa yorduğunu ve bir yol haritası belirlediğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

”Nedir yol haritamız- Parlamentoda her siyasal partiden eşit milletvekilinin katıldığı bir uzlaşma komisyonu kuralım. Tıpkı anayasa uzlaşma komisyonu gibi.

Her partiden milletvekilleri bu soruna çözüm üretmek için o masanın etrafında bir araya gelsinler. Sonra ne dedik- ‘Bu yetmez. Parlamentonun dışında bu komisyona bağlı olarak çalışacak bir de gerçekleri araştırma komisyonu kuralım’ dedik. Eş güdümlü ve eş zamanlı çalışsınlar.

Bunun dört temel nedeni vardı. Birincisi, siyaset kurumu sorumluluk üstlenecek bu sorunu çözmek için. Bir araya gelecekler sorun nasıl çözülür oturup konuşacaklar. Bir araya gelmeyen siyasal partiler terörün devamını isteyen partilerdir. Bunu bilelim.

İkincisi, sorun sadece siyaset kurumunun bir araya gelmesi ile çözülecek bir sorun olmaktan da çıkmıştır. Sorun, bir toplumsal uzlaşma sorunudur. ‘Toplumsal uzlaşma’ demek, ‘kronik, derinliği olan sorunu çözmek’ demektir. O zaman ne olacak sadece siyaset kurumu değil, sivil toplum ve kanaat önderlerinin de içinde olması lazım. Onun için gerçekleri araştırma komisyonunu devreye koyduk.”

Üçüncü temel nedenin ise ilk kez siyaset kurumu ile sivil toplumun bir sorunu çözmek için bir araya gelmesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’de toplumsal uzlaşının geniş alt yapısını da bu yolla oluşturulacağını aktardı.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Dördüncüsü; çok temel bir nokta, devlet bu süreç içinde hiçbir zaman meşru zemini dışına çıkmayacaktı. Devlet hukukun üstünlüğü, meşru zemin içinde kalarak sorunu çözmeye çalışacaktı. Ana hedeflerimiz buydu. Ama bu hedefi hem Sayın Başbakan hem diğer siyasi partilerin liderleri tarafından açıkça sabote edildi. Yolu, yöntemi öneren biziz. Tarih yine bizi haklı çıkaracak. Göreceksiniz, biz ülkenin çıkarlarını her türlü çıkarın önünde tutan bir siyasi anlayıştan geliyoruz.”

-”Öneriler arasında 180 derece fark var”

Bazı çevrelerin CHP’nin önerisi ile AK Parti’nin önerisinin aynı olduğu yönünde görüşler ortaya koyduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, ”180 derece birbirinden farklı. Asla aynı değil. Gerçekleri Araştırma Komisyonu, TBMM’deki Uzlaşma Komisyonu’na bağlı olarak çalışacak, siyasi iktidara değil. Biz sorunun çözüm yeri olarak TBMM’yi gösterdik. Başka bir yeri değil. O nedenle bizim önerimizle onların önerisi arasında 180 derece fark var” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, 16 Şubat 1999 tarihinde terör örgütü elebaşının yakalanmasının ardından terör örgütünün bütün unsurlarının yurtdışına çıktığını, terörün sonlandığını, 2002 yılına kadar da kimsenin ”burnunun bile kanamadığını” ifade ederek, dönemin Başbakanı’nın Bülent Ecevit olduğunu hatırlattı. ”2002’den 2013’e ne oldu- Nasıl bu PKK’nın silahlı örgütleri tümüyle gelip Türkiye coğrafyasına yerleştiler- İktidarda kim vardı- O iktidardaki hükümetin başında kim vardı- Onun adı Recep Tayyip Erdoğan mıydı- diye soran Kılıçdaroğlu, dönemin Başbakanı Ecevit ile 2002 yılından bu yana Başbakan olan Erdoğan’ın yaptıklarının iyi kıyaslanmasını istedi.

Ülkede barış ve huzurun üç temel saç ayağı bulunduğunu, bunlardan birinin hukuk devleti ve demokrasi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ikinci ayağın insan hakları ve özgürlükler, üçüncü ayağının ise toplumsal uzlaşma olduğuna işaret etti.

Devletin meşru bir tüzel kişilik olduğunu ve hukukun dışına çıkamayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, ”Bu düşünceleri, kaygıları dile getirdiğimizde bize, ‘CHP, barışa karşıdır’ diyorlar. Bugüne kadar hiçbir CHP’li, hiçbir çocuğumuzun, gencimizin, yaşlımızın, kadınımızın saçını teline dahi zarar gelmesini asla ve asla istememiştir ve istemeyecektir. İfade özgürlüğünü ayaklar altına alacaksın, medya özgürlüğünü ayaklar altına alacaksın, yargıyı susturacaksın, sonra da kalkıp bana demokrasi dersi vereceksin. Sana İsmet İnönü’nün söylediği gibi ‘hadi canım sen de’ demek benim görevimdir” şeklinde konuştu.

-”Siz nasıl iktidar milletvekilisiniz-”-

Kılıçdaroğlu, yaklaşık 2,5 aydan bu yana Hükümete, ”Ne yapıyorsunuz siz-‘ diye sorduğunu, buna yanıt alamadığını belirterek, milletin büyük kaygı içinde olduğunu, ortak paydalarından endişe duyduğunu savundu. Kemal Kılıçdaroğlu, bu kaygıları gidermenin, hükümetin görevi olduğunu ancak iktidarın gidermek yerine kaygıları derinleştirdiğini ileri sürdü.

Yürütülen süreç hakkında iktidar partisinin milletvekillerinin bile haberdar olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, ”Dönüp onlara şu soruyu sormak bizim hakkımız değil mi- Siz nasıl iktidar milletvekilisiniz- Siz kapı kulu musunuz- Siz neden sesinizi çıkarmıyorsunuz- Siz neden Türkiye’nin bağımsızlığından ve özgürlüğünden yana tavır almıyorsunuz- Kapalı kapılar ardında terör örgütüyle oturacaksınız, anayasa görüşmeleri yapacaksınız, TBMM’yi noter gibi göreceksiniz. Bunu asla ve asla kabul etmiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’de demokrasi eksikliği olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, önce ülkenin aydınlarının bunu çok iyi bilmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ”Sizi susturuyorlar. Susturan kim- Yazdırmıyorlar. Yazdırmayan kim- İşinizden atıyorlar. Attıran kim- Oturuyorsunuz sabahtan akşama, CHP’yi eleştiriyorsunuz. Biz mi sizin işinize son verdik- Bu parlamentoya güven artırıcı demokratik önlemler gelirse hiç kimsenin endişesi olmasın, demokrasiden, haklardan, özgürlüklerden yana CHP oy kullanacaktır” dedi.

-Hükümete öneriler-

Hükümete seslenen Kılıçdaroğlu, demokrasi, barış ve insan hakları konusunda samimiyseler bazı önerileri olacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, bu önerilerin başında Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırılmasının geldiğini belirtti. Bir diğer önerisinin bu mahkemelerin kaldırılmasının ardından 2006 yılından bu yana bu mahkemelerin verdiği kararların, yeniden görüşülmek üzere doğal mahkemelere gönderilmesi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, yeniden yargılamanın yolunun açılması gerektiğini ileri sürdü. Üçüncü önerisinin tutuklu milletvekillerinin durumuna ilişkin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ”Demokrasi mi istiyorsunuz, barış mı istiyorsunuz, özgürlük mü istiyorsunuz- Açın kapıları o milletvekilleri gelip parlamentoda görev yapsın” dedi. Bir diğer önerisinin de uzun tutukluluk süreleri sorunun çözümüne yönelik olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, demokrasi ve insan hakları isteniyorsa uzun tutukluluk sürelerine ilişkin yasal düzenlemenin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, beşinci önerisinin terör suçunun yeniden tanımlanması olduğunu kaydederek, ”Şiddet olmadığı sürece terörden vazgeçelim. Kalem tutan adamla, elinde silah tutan adamı nasıl aynı kefeye koyarsınız- Yazarı, çizeri, gazetecisi hapiste. Ne diye- ‘Terörist’ diye. Silah elinde olan- O da Recep Tayyip Erdoğan’ın yol arkadaşı. Masada oturuyor, karşısında” diye konuştu.

Önerilerinden bir diğerinin de toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin yasal düzenleme olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, yurttaşların özgürce yürümesinin ve görüşlerini ifade etmesini önünün açılması gerektiğine işaret etti. Kılıçdaroğlu, ”Bir devlet adamı kimliği olan Süleyman Demirel ne demişti- ‘Yürümekle yollar aşınmaz’ demişti. Bırakın millet yürüsün. Bırakın haykırsın, bırakın enerjisini boşaltsın. Niye yapmıyorsunuz bunu- Hangi gerekçeyle yapmıyorsunuz-” şeklinde konuştu.

AA