Dolar 32,3295
Euro 34,8452
Altın 2.388,10
BİST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
16°C
Hafif Yağmurlu
Cts 18°C
Paz 20°C
Pts 21°C
Sal 24°C

Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na: Sende böyle bir karakter, böyle bir cibilliyet yok ki

Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na: Sende böyle bir karakter, böyle bir cibilliyet yok ki
30/12/2017 22:10
A+
A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na: Sende böyle bir karakter, böyle bir cibilliyet yok ki

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan: “Türkiye olarak biz de özellikle geçtiğimiz 4-5 yıl içinde pek çok saldırıya maruz kaldık. Bu uğurda, bölücü terör örgütünden FETÖ ihanet çetesine, ekonomik tetikçilerden toplumsal kaos mühendislerine kadar pek çok farklı araç harekete geçirildi. Hamdolsun, biz sizlerle el ele verdik. Bunların hepsinin de üstesinden gelmeyi başardık. Ancak Türk milletinin gösterdiği dirayeti, kararlılığı, cesareti ortaya koyamayan da oldu”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kastamonu’da Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti 6’ncı Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tek tip kıyafet konusuna ilişkin sözlerini anımsatarak, “Söylediği şeye bak, tek tip elbiseyle ilgili. ‘Onların yakınları yok mu, onları o halde gördükleri zaman ne yapacaklar, üzülmeyecek mi, şöyle olmayacak mı, böyle olmayacak mı?’ Ya sen ne cins adamsın be? Sen benim 251 şehidimin yakınlarını, benim 2 bin 193 gazimin yakınlarını düşünmüyorsun. ‘Onların acaba yakınları, evlatları, kardeşleri şehit olduğu zaman ne yaptılar? Ne yapıyorlar’ diye soruyor musun? Bunu düşünüyor musun? Yok” diye konuştu.

“BU HUSUMET KERVANINA DAVA ARKADAŞLARIMIZ NASIL KATILDI, YAZIKLAR OLSUN” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 696 sayılı KHK’nın 121’inci maddesi ile ilgili olarak eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’a isim vermeden tepki göstererek şunları söyledi:

“Biz bir yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda afedersiniz Bay Kemal’in kayığına biniyorsunuz. Özellikle CHP’nin bazı milletvekilleri her türlü terbiye ve haysiyet sınırını aşan cümlelerle güya hükümete ama aslında millete hakaret etmeye başladı. Hele Muğla milletvekili var ki, terbiyesiz, ahlaksız ifadelerle benim milletime saldırmıştır. Cehalet paçalarından, terbiyesizlik bunların suratından akıyor. Partisinin başındaki zata özenmiş olacak ki bu şekilde ortaya atılıp milletimize saldırma cüreti gösteriyor. Tabii biz bunların tıynetini, cibiliyetini çok iyi bildiğimiz için açıkçası yaptıkları terbiyesizliğe şaşırmadık. Bizi şaşırtan, hiç beklemediğimiz bazı gelişmeler. Bu husumet kervanına bizim dava arkadaşlarımızdan bir kısmı nasıl katıldı, nasıl katılıyor ? Yazıklar olsun. Diyelim ki bu kararnamede özellikle geçen ifadenin sıkıntısı yeni anlaşıldı. Yapılacak iş gayet basittir, ilgili yerlere bu görüşler iletilir, konuşulur, tartışılır ve gereği yapılır. Doğrusu budur. Bunun yerine CHP’nin ve birtakım terör örgütlerinin sırf millete hakaret etmek için açtıkları bir yoldan gitmenin adı olsa olsa fırsatçılıktır. Kusura bakmayın kardeşim, istişarede illa ‘Benim istediğim olmadı, onun için ben de desteklemiyorum’ deme hakkın yok. Orada nihai karar verici bellidir. Nihai karar verici kararını verir, yola devam edilir. Ama bunların hepsi bir tarafa, bizim kuru inadımız söz konusu değildir. Bugüne kadar böyle yürüdük. Bizim tepkimiz, ülkemizin ve milletimizin bekasını temsil eden Rabiamıza yönelik saldırılara ve bunlara verilen sinsi destekleredir. Herkesi, Türkiye’nin içinden geçtiği dönemin nezaketine uygun hareket etmeye, küçük hesaplardan uzak durmaya davet ediyorum.”

“AMA SEN ÖYLE BİR TİPSİN Kİ KAÇIP BAKIRKÖY’E GİDİYORSUN”

Kastamonu 6’ncı Olağan İl Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe gecesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Atatürk Havalimanı’ndan çıkarak Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine sığındığını söyleyerek şöyle dedi:

“Utanmadan bir de ‘Cumhurbaşkanı bana haber verseydi beklerdim’ diyor. Ohh ohh. Ben haberi verdim. Ben haberi tüm milletime verdim. Biz telefonlarla haberi verdiğimizde on binler, yüz binler meydanlara yürüdü. Ve İstanbul Atatürk Havalimanı’na indiğim zaman on binler oradaydı. Ama sen öyle bir tipsin ki, geliyorsun, orada o on binleri görüyorsun. Onların arasında tankların sorumlularıyla görüşmeler yapıyor senin ekibin. Anlaşıyorsun ve oradan kaçıp Bakırköy’e gidiyorsun. Bu karakter meselesi karakter. Bu cibiliyet meselesi cibiliyet. Senin nasıl bir yalancı olduğunu bütün milletim biliyor. Hayatın bu. Bu kişi hayatının hiçbir döneminde ülkemizin, milletimizin, devletimizin hakkını hukukunu savunmamıştır. Tam tersine hep fitnenin, ayrıştırmanın, iftiranın peşinde olmuştur. Bu uğurda bölücüsünden darbecesine kadar tüm terör örgütlerine destek verdi. Bu PKK’nın destek verdiği kişilerle el ele kol kola yürüyen kişi değil mi? Bu dağdakilerle yürüyen değil mi? Onlar ona destek verdi gitti güya Hakkari’de miting yaptı. Bu yürek işi yürek. Bu öyle lafla olmuyor. Ve onların kulağına üflediği, eline verdiği yalan yanlış bilgilerle de muhalefet yaptığını sanıyor. Hepsi yalan. Veriyorlar eline 3-5 paçavra onları sallayarak güya muhalefet yapıyor.”

“TÜM SINIR BÖLGELERİMİZİ GÜVENLİ HALE GETİRECEĞİZ” 

Birlik ve beraberlik içerisinde her türlü  terör saldırısının üstesinden gelmeyi başardıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Suriye halkı, önce devlet terörü uygulayan zalim rejimin, sonra DEAŞ zulmü ile şimdi de PKK’nın uzantısı örgütlerin uzantılarının zulmüyle kan kusuyor. Ülkemizdeki 3 milyonun üzerindeki Suriyeliyi misafir ederek, kardeşlerimizin çektiği acıyı bir nebze azaltmaya çalıştık. Hani bülbülü altın kafesi koymuşlar da, ‘ille de vatınım’ demiş ya. Kendi evlerinden, yurtlarından uzak olan bu kardeşlerimiz için de, hiç şüphesiz en doğrusu da kendi vatanlarına dönmektir, kendi vatanlarında yaşamaktır. İnşallah o günler de gelecektir, çok yakındır. Türkiye olarak güvenli hale getirdiğimiz Cerablus, El-Bab arasındaki bölgeye şu ana kadar 100 bine yakın kardeşimiz geri dönerek, kendi evlerine kavuştu. Toplamda 2 bin kilometrekarelik bir alanı kendi kontrolümüze aldık. İdlip bölgesindeki operasyonu tamamlamamızla birlikte buraya da önemli bir geri dönüş olacağını düşünüyoruz. Aynı şekilde Afrin ve Menbiç’i teröristlerden arındırdığımızda buraların asıl sahibi olan kardeşlerimiz evlerine yeniden kavuşacaklardır. Ardından tüm sınır bölgelerimizi güvenli hale getireceğiz. Çünkü sınır bölgelerimiz bir terör koridoru olarak bize tehdit oluşturuyor. Hiç kimse bize sınırın karşı tarafındakilerin terör örgütü olmadığını iddia edemez. Madem Suriye’de her şey güllük gülistanlık neden 3 milyon Suriyeli bizim topraklarımızda barınıyor. Çünkü biz de bu insanlar da biliyor ki, sınırın öbür tarafında sadece örgüt isimleri, örgüt işaretleri değişiyor zulüm baki” dedi.

“RUSYA VE İRAN’LA NASIL ÇALIŞIYORSAK, ABD İLE DE ÇALIŞMAK İSTİYORUZ”

Suriye’deki terör örgütlerine ABD tarafından silah verilmesini eleştiren Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

“Artık bir şey bizi çok rahatsız ediyor. Yüzümüze başka konuşulmasından, gözümüzün önünde başka işler yapılmasından bıktık, usandık. Bunlar bize çok zaman kaybettirdi. Bizzat şahsıma bölgedeki terör örgütlerine silah verilmeyeceğinin söylendiği günden beri yüzlerce TIR değil, 4 bine aşkın TIR, silah ve zırhlı taşıyıcı yüklü. Bunlar dağıtılmakla kalmayıp bir de önümüzdeki yılın bütçesine bu iş için ödenek konuldu. Aldığı bu destekten dolayı bölücü terör örgütünü azgınlığı her geçen gün artıyor. Dolayısıyla artık sözün bittiği yerdeyiz. Bundan sonra sadece ve sadece icraata uygulamaya bakacağız. Biz Suriye’de Rusya ve İran’la nasıl çalışıyorsak, ABD ile de aynı şekilde çalışmak istiyoruz. Sorun ABD’nin bizimle çalışmayı isteyip istemediğidir. Şayet ABD bizimle çalışmak isterse memnun oluruz.”

“VİZE KRİZİNİ KENDİLERİN BAŞLATIP KENDİLERİ BİTİRDİ”

ABD ile Türkiye arasında çözülmeyecek sorun olmadığını sözlerine ekleyen Erdoğan şöyle dedi:

“Biz ABD ile NATO’da beraberiz. Stratejik ortağız. Ama ortağınla hareket etmeyeceksin. Terör örgütüyle bir başka terör örgütüne karşı savaşacaksın. Böyle bir şey olabilir mi? İşte bakın vize krizini kendileri başlatıp kendileri bitirdi. Biz böyle bir kriz istemedik ki. Olması gereken buydu. Suriye meselesinde de aynısının olmaması için hiçbir neden yoktur. Ben bizzat Sayın Başkan’a söyledim. ‘Niçin terör örgütüyle hareket ediyorsunuz?’ dedim. Ama maalesef kendi generalleri ‘olmaz’ demiş. O da onların sözüne uyarak teröristlerle hareket etmeye karar vermiş. Bu ülke bizimle çalışmak istemezse biz ne yapabiliriz? Kendisi bilir. Bölgedeki herkes şu gerçeği artık kabullenmelidir. Biz bu terör örgütünü çok da uzak olmayan bir öyle ya da böyle tepeleyeceğiz. Tek talebimizi bu süreçte kimsenin ayağımıza dolaşmamasıdır.”

“DAVA ARKADAŞI DEĞİL MİYİZ ?” 

Sosyal meyda hesabından 696 sayılı KHK’nın 121. maddesi hakkında yapılan açıklamalarla ilgili konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Kardeşlerim biz Türkiye’nin içeride ve dışarıdaki sorunlarıyla uğraşırken birileri de çıkıp suni gündem oluşturma peşinde. Yayınlanan son KHK ile daha önceki ifadelerin aynısıyla bir düzenleme yapılmıştır. Her nedense bir anda büyük bir gürültü koparıldı. Bana göre büyük bir gürüldü değil tuhaf bir kampanya. Hatta ve hatta içimizden bazıları da bu kampanyaya katıldı. Tabi üzüldük. Yapmamaları gerekirdi. Ama bu katılanların ne yazık ki 16 Nisan’da da aynı kampanyaya katıldığını görüyoruz. 16 Nisan’da da aynı kampanyaya katıldığını görüyoruz. 16 Nisan’da, bugün bu kampanyaya katılanlar o zaman ‘evet’ demediler ‘hayır’ dediler. Biz bir yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz? Gönüldaş değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda Bay Kemalin kayığına biniyorsunuz ?”