Dolar 32,2810
Euro 35,0340
Altın 2.480,70
BİST 10.545,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Açık
İstanbul
23°C
Açık
Cts 22°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 24°C

ERDOĞAN: ZAVALLI GÖZÜYLE BAKILIR

ERDOĞAN: ZAVALLI GÖZÜYLE BAKILIR
24/05/2013 14:47
A+
A-

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Tek parti döneminin mirasını ve zihniyetini üzerinde taşıyan CHP, 53 yıl önce 27 Mayıs müdahalesine nasıl çanak tuttuysa, müdahalecileri nasıl alkışladıysa bugün de zaman zaman müdahalelere çanak tuttu, müdahaleler için zemin hazırlama gayreti içinde oldu. Hatta aleni şekilde müdahale çağrılarında bulundu” dedi.

Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katıldı.

Erdoğan, 27 Mayıs 1960’da milletin tercihi ile iş başına gelmiş Demokrat Parti Hükümeti’nin anti demokratik bir müdahale ile iktidardan uzaklaştırıldığını hatırlatarak, şöyle konuştu:

“Tartışmalı bir yargı sürecinin ardından da Hükümetin Başbakanı ile iki bakanı idam edildi. Demokrasimize dolayısıyla, ülkemize ve milletimize yönelik bu karanlık müdahalenin 53. seneyi devriyesinde Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu bir kez daha rahmetle, minnetle yad ediyoruz. Merhum Adnan Menderes ve arkadaşları, iktidar mesuliyetini üstlendikleri 10 yıl boyunca, Türkiye’ye gerçekten çok büyük hizmetler yapmış, çok büyük eserler kazandırmışlardı. Bunun ötesinde Menderes Hükümeti meşruiyetini milletten alan, sırtını sadece millete dayayan, milletin belirlediği istikamette ilerleyen bir hükümet olarak, dönemini aydınlattığı kadar, Türkiye’nin bugünlerine ve geleceğine de ışık tutmuştu. Menderes ve arkadaşlarının idamıyla, aslında Türkiye’de halka, idarecilere ve siyasetçilere ‘çizgiyi aşmayın, çizgiyi aşanın hali böyle olur’ mesajı verilmişti. Ancak Türkiye’de demokrasi mücadelesi, bu tehditlere, bu saldırılara, bu korkutmalara süreç içindeki başka müdahalelere, deyim yerinde ise ‘hizaya getirme’ çabalarına rağmen 53 yıl boyunca kararlılıkla ilerledi ve hamdolsun bugünlere ulaştı.”

-“Tarih, eğer ders alınmazsa tekerrür eder”-

Yaşanılan anın, tarihin bir sonucu olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, “Tarihin, belli bir mukadderat içindeki seyri bizi bugünlere ulaştırmıştır. Bunun yanında tarih, iyilerin ve kötülerin mücadelesini analiz etmemizi, doğru şekilde yorumlayıp, elde ettiğimiz tecrübe ile hatalardan kaçınmamızı sağlayan birikimdir” dedi.

Yaşanmış her olayın iyi değerlendirmesi durumunda bugün için çok değerli bir hazine ve ders olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

“Merhum Akif’in de ifade ettiği gibi ‘tarih, eğer ders alınmazsa tekerrür eder.’ Ama kendisinden ders çıkarılmış, iyi yorumlanmış, iyi analiz edilmiş bir tarih yaşanmış, hataların tekrar tekrar yaşanmasını önlemek için çok anlamlı bir araçtır. Biz yakın tarihimizdeki, cumhuriyet tarihimizdeki özellikle de demokrasi tarihimizdeki bir takım olayları tekrar tekrar hatırlatınca birileri bundan ciddi şekilde rahatsız oluyorlar. Ancak bizim tarihi hatırlatıyor olmamızdan rahatsız olanlar, ne hikmetse o yakın tarihin tekerrür etmesi için de ellerinden geleni yapıyorlar. Bize ‘tarihi bırak, bugüne gel’ diye çağrı yapanlar, ne yazık ki kendileri tarihteki köhnemiş zihniyetlerini terk edip, bugünlere gelme kabiliyetini gösteremiyorlar. Şunu herkesin bilmesini isterim, 27 Mayıs müdahalesi yaşanmış, olmuş, bitmiş, tarihte kalmış bir hadise değil, bugünü de geleceği de doğrudan etkileyen çok acı bir hadisedir. 27 Mayıs, 53 yıl boyunca demokrasinin çektiği sancıların, bugün demokrasinin çekmekte olduğu sancıların en net şekilde izahıdır. 27 Mayıs unutulursa, etraflıca analiz edilmezse bugünü anlamak, geleceği şekillendirmek asla mümkün değildir.”

-“İyi ve kötüye kendileri karar veriyordu”-

Kendilerinin bile 27 Mayıs’ı hayal meyal hatırladığını ancak, okuyarak, analiz ederek anladıklarını ifade eden Erdoğan, gençlerin de kendilerine anlatılanlardan bunu öğrendiğini söyledi.

Tek parti CHP iktidarı döneminde, Türkiye’nin her alanda çok ağır acılar, zulümler yaşadığını ve çok büyük bedeller ödemek zorunda kaldığını belirten Başbakan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“İdareye ve siyasete nasıl bir zihniyetin hakim olduğunu milletçe tarihi okuyarak, anlayarak biliyoruz. Aksi takdirde ben o zaman yoktum, ama inceleyince okuyunca, nelerin olduğunu anlamak mümkün oluyor. Ülkeyi idare edenler, milletin gayri mümeyyiz olduğunu, yani milletin iyi ile kötüyü birbirinden ayıracak kabiliyete sahip olmadığını düşünüyor, iyi ve kötüye kendileri karar veriyordu. O günden bugüne geliyoruz. Değişim ve ilerleme milletin arzu ve talepleri doğrultusunda değil, tabii mecrasında değil, tepeden inmeci bir anlayışla empoze ediliyor, bu dayatmalar millet üzerinde ağır bir zulüm olarak, kendisini belli ediyordu. Millet iradesinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktu. Milletin fikrinin tercihlerinin, değerlerinin, ihtiyaç ve taleplerinin hiç bir değeri önemi yoktu. Yüksek makamları işgal eden zevat, millet adına düşünüyor, millet adına tercihte bulunuyor, güya millet adına karar verip, millete rağmen bu kararları uyguluyordu. 1950 seçimleri işte milletin bu dayatmaya, bu tek tipçi zihniyete, bu zulme karşı demokratik bir başkaldırısı şeklinde tezahür etmiştir.”

Tek partili dönemde CHP’nin il başkanlarının illerde valilik yaptığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, “Acaba bunu şu anda demokrasiye inanan hangi zihniyet, hangi anlayış kabul edebilir. Hem partinin il başkanı olacaksın, hem de o ilde vali olacaksın. Bunları bu ülkeye yaşatan kim- Hangi zihniyet- CHP zihniyeti, bunları bu ülkede yaşattı” dedi.

“Şimdi bunlar kalkmış, bu millete demokrasi dersi vermeye yelteniyorlar” diyen Başbakan Erdoğan, “Millet Demokrat Parti’yi seçmekle kalmadı, 10 yıl boyunca da hizmetlerini, eserlerini, tercihlerini takdir etmiş, 10 yıl boyunca Demokrat Parti’ye teveccüh göstermiştir. Neden- İşte bu yüzden. Demokrasiyi özlediği için bu adımı atmıştır” ifadesini kullandı.

Milletin Demokrat Parti’yi tercihi karşısında, statüko kendisini değiştirmek yerine, kendisini sorgulamak yerine hem Demokrat Parti’yi, hem demokrasiyi, hem de milleti hizaya getirmeyi bir yöntem olarak seçtiğini bildiren Erdoğan, “Maalesef bu yöntem 27 Mayıs sonrasında da tekrarlanmış. 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, demokrasiyi ve milleti ‘hizaya getirmek’ için müdahaleler yapılmıştır. Evet 27 Mayıs, son derece önemlidir. 27 Mayıs’ı hatırlamak ve hatırlatmak son derece önemlidir. 27 Mayıs ruhu, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta tekrar tekrar hortlamıştır. 27 Mayıs ruhu, AK Parti’nin iktidar olduğu son 10,5 yıl içinde defalarca hatırlatılmak istenmiştir” dedi.

-“Müdahale tertiplerine göz yumdular”-

“Aradan 53 yıl geçmiş olmasına rağmen, 27 Mayıs’taki o müdahaleci ruh, o tek tipçi, dayatmacı zihniyet, bugün dahi varlık gösterebiliyor” değerlendirmesini yapan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bugün dahi milleti, milletin zihniyetini, milletin tercihlerini aşağılayan bir zihniyet hükmünü idame ettirebiliyor. Tek parti döneminin mirasını ve zihniyetini üzerinde taşıyan CHP, 53 yıl önce 27 Mayıs müdahalesine nasıl çanak tuttuysa, müdahalecileri nasıl alkışladıysa bugün de zaman zaman müdahalelere çanak tuttu, müdahaleler için zemin hazırlama gayreti içinde oldu. Hatta aleni şekilde müdahale çağrılarında bulundu. Geride bıraktığımız 10,5 yılı şöyle bir gözünüzün önünden geçirin, AK Parti girdiği her seçimden birinci parti olarak çıkarken, her seçimde artan bir oy oranına mazhar olurken, muhalefet çareyi hep başka yerlerde aradı. Müdahale senaryolarından medet umdular. Müdahale tertiplerine göz yumdular. Hatta bu tertiplere, sahip çıktılar, sahip çıkıyorlar. Hatırlayın, Anıtkabir’e bile ‘Ordu göreve’ pankartlarıyla, akıl almaz bir şekilde ve izanlarını kaybederek yürüdüler. Müdahaleye açık çağrılar yaptılar, hukuku zorlayarak, yüksek yargı kurumlarını etki ve baskı altına alarak, partimizin kapatılması girişimlerine çanak tuttular. Çıkardığımız kanunların iptal edilmesi, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin sabote edilmesi gibi hukuku zorlayan, hukuku ayaklar altına alan girişimlere imza attılar. Kanlı bir takım eylemler tertip edildi, bedeli partimize ödetilmek istendi. Burada da muhalefet bu eylemlerin tertipçilerine kucak açtı. Onların avukatlığını üstlenecek kadar, akıl ve vicdanı devre dışı bıraktı.

Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle, tüm bu senaryoları, bu tertipleri, bu hukuksuzlukları aştık. Sadece Allah’a ve halkımıza güvendik. Gücümüzü ve meşruiyetimizi milletimizden aldık. Tüm bu tezgahları bozduk, altüst ettik.”

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Ana muhalefetin Genel Başkanı gerçekten siyasetin cahilidir. Diyor ki ‘Yanında Dışişleri Bakanı Müsteşarı yok’ Sen, ne kadar zavallısın” dedi.

Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’ndaki konuşmasında vatandaşlardan, muhalefetin gerilim politikalarına, özellikle de mezhep temelli kışkırtmalarına asla prim vermemelerini istedi.

Erdoğan, yola çıkarken “etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçilik yapmayacağız” dediklerini hatırlattı.

Şu anda Türkiye’de 300 bin mültecinin bulunduğunu, bunların 220 bininin çadır ve konteyner kentlerde yaşadığını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Biz, muhacir bir neslin torunlarıyız ama aynı zamanda ensar bir neslin torunlarıyız. Unutmayın, şu anda, Esed’in zulmünden kaçan muhacirlere benim Reyhanlı’daki kardeşlerim ensar görevini görmelidir, aynı görevi yapmalıdır. Aynen o zaman olduğu gibi evlerini açmalıdır. Onları kendileri için bir suç unsuru olarak görmemelidir. Bu oyunun arkasında çok ciddi tehlikenin yattığını bilmelidirler. Şu anda oradaki, Suriye’den gelmiş kardeşlerimiz eğer evlerinde korku içinde yaşıyorlarsa oradaki evlerinden dışarı çıkamıyorlarsa burada başta şahsım olmak üzere Reyhanlı’daki kardeşlerim de kendilerini masaya yatırmalıdır. Aynı şeyler geçmişte bizim de yine büyüklerimizin başlarına geldi. Onlar da bir ilden diğer ile hicret eder konuma düştüler. Bunları tabii yaşamak istemeyiz. Keşke onlar yurtlarından kopmamış olsaydılar. Keşke evlerinde kalmış olsaydılar ama başlarına böyle bir şey geldi.”

Erdoğan, Reyhanlı halkından Suriyelilere kucak açmasını ve provokatif eylemlere, spekülasyonlara prim vermemesini isteyerek, “Kışkırtmalara, tahriklere, yalan haberlere, psikolojik operasyonlara karşı dikkatli ve hassas olmasını ben Reyhanlı halkından özellikle rica ediyorum. Son seçimlerde yüzde 72 oy almış bir partiyiz biz Reyhanlı’da. Özellikle AK Parti’ye gönül vermiş kardeşlerime birinci derecede sesleniyorum: Siz, bu hassasiyetin orada öncüleri olmalısınız” dedi.

-Reyhanlı ziyareti-

Yarın Reyhanlı’ya gideceğini söyleyen Erdoğan, başsağlığı ve geçmiş olsun temennilerini yüz yüze ileteceğini ifade etti.

Hükümet üyelerinin ve milletvekillerinin, olayın ardından Reyhanlı’yı yalnız bırakmadığını anımsatan Başbakan Erdoğan, olay sonrası devletin elinin sürekli orada olduğunu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de yerinde incelemeler yaptığını anlattı.

Erdoğan, “Biz de yarın gidecek, hem çalışmaları tekrar yerinde görecek hem de inşallah oradaki kardeşlerimizle dertleşeceğiz. Reyhanlı ve Hatay’da inşallah Türkiye’nin birliği, dirliği, kardeşliği adına en güzel fotoğrafı, en güzel mesajları vereceğiz.

Muhalefetin ayırıcı ve ayrıştırıcı gerilimleri karşısında 76 milyonu bir ve beraber gören, kardeş gören bir anlayışla hareket etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

-“İşte AK Parti farkı, işte CHP yönetiminin farkı”-

Başbakan Erdoğan, ABD’ye yaptığı ziyaret çerçevesinde, bir tam gün ABD Başkanı Barack Obama ve diğer yetkililerle görüşmeler yaptıklarını hatırlatarak, iki ülke arasındaki ilişkileri, bölgesel ve küresel meseleleri ele aldıklarını belirtti.

Erdoğan, şöyle konuştu:

“Fakat, çok enteresandır: Ana muhalefetin Genel Başkanı gerçekten siyasetin cahilidir. Diyor ki ‘Yanında Dışişleri Bakanı Müsteşarı yok’ sen, ne kadar zavallısın. Biz, 3’e 3 toplantı yapıyoruz. Amerika Başkanı Obama’nın yanında kendi Dışişleri Bakanı ve Güvenlik Konseyi’nde üst düzey bir yöneticisi var. Benim de yanımda karşıtı olarak Dışişleri Bakanım ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarım var. Bürokratsa bürokrat var, siyasetçiyse Dışişleri Bakanı yanımda. Sen, ne biçim siyaset yapıyorsun, sen nasıl siyasetçi olacaksın, sen ne cahilsin. Neymiş, Dışişleri Bakanı’nın Müsteşarı yokmuş, Dışişleri Bakanı’nın kendisi var. Öbür tarafta konumuz bölgesel sorunlar ve istihbarat teşkilatlarımızın karşılıklı temsilcileri var.

Bürokratsa bürokrat var. Ne zaman öğreneceksin, siyaseti- Şu genel müdürlükten siyasete terfi et, hala orada kaldın ama edemeyecek, görünen bu.”

“CHP Genel Başkanı Avrupa Parlamentosu’nda kapılardan dönerken, biz küresel ve bölgesel meselelerde Türkiye’nin ağırlığını hissettiren, Türkiye’nin tezlerini yüksek sesle dile getiren küresel adalet için samimi çağrılar yapan platformlarda çalışmalarımızı sürdürdük” diyen Erdoğan, Suriye, Irak, İran, İsrail, Filistin, Mısır, Libya, Tunus, Yemen gibi bütün bölgede olanları konuştuklarını vurguladı.

Erdoğan, “Bütün bu konuları görüşürken Brüksel’den farklı bir ses çıkıyor ve kapıdan kovuluyor, fark bu. Biz, ‘ekonomik ilişkilerimizi 20 milyar dolardan ileri nasıl taşırız’ bunu konuşurken, Avrupa’dan gelen ses bu. İşte AK Parti farkı işte CHP yönetiminin farkı. Olsun, olsun, bu, AK Parti’nin iktidar ömürünü 2023 ve ilerisine taşıyacak olan bir süreçtir” dedi.

AA