ERDOĞAN, KERKÜK’E NE ZAMAN GİDECEK?

Filistin’e gidecek ki, Arap ülkeleri arasında kahramanlığa soyunabilsin. Filistinlilerin yerinde olsam Erdoğan’ı oraya sokmazdım. Kim bilir hangi hesapla gidiyor hiç belli değil. Göğsünde ‘Yahudilerin taktığı ‘Cesaret Nişanı’ varken, İsrail’in aleyhine, Filistinlilerin lehine adım atması mümkün değil.

İki lâfının biri Suriye’de Esad halkını öldürüyor diyen, Özgür Suriye Ordusu denilen batının silahlandırdığı güçlerin Suriye’yi işgal planına katkı sunan Erdoğan, başını çevirip Irak’a, hemen her gün katledilen Türkmenlere bakmıyor. Baksa daha mı kötü olur oarası da ayrı konu tabii.

PKK’nın hamisi Barzani ile içli dışlı olup, oraları imar ederken Türkmen kardeşlerimiz ne yapıyor aklına bile getirmiyor. Sıkıştı mı numaradan İsrail’e çakıp, ‘Filistin’e sahip çıkıyor.’

Kürtlerin göz koyduğu, Amerika’nın da petrol sebebiyle ‘Sözde Kürdistan’a katmak için plan üzerine plân yaptığı Türk yurdu Kerkük başta olmak üzere Türkmen kardeşlerimizin yaşadığı yerleşimlerle ilgili ağzını bile açmıyor. Türkiye AKP gelene kadar yurt dışındaki Türklerin problemleri ile ilgilenir, onlara arka çıkardı.

Erdoğan’la birlikte bu sona erdi. Dilindeki tek söylem ‘entegre olun.’ ‘Ne mutlu Türk’üm diyemeyen’ hatta önümüzdeki dönemde bu söylemi kaldırmayı planlayan, Anayasa yolu ile devleti Türklerin elinden alma stratejisine başladığı adına da ‘PKK yı bitirmek için Kürt açılımı’ koyduğu sürecin sonu Türkler için hezimet olurken, ondan Türkmen’i düşünmesini beklemek abesle iştigal.

Şu ana kadar Suriye Türkmenini Esad’a karşı kullanmak için Türkmen’i hatırlayan, Irak’takileri Irak merkezi hükümeti ve bölgesel Kürt hükümeti arasındaki sözde mücadelede arada kalan kardeşlerimiz ne olursa olsun der gibi görmezden gelen Erdoğan’ın Kerkük’e ne zaman gideceğini sormam ironi sadece.

Türkiye’de yaşayan %95 oranındaki Türk kökenli insanlarımızın o bu parti, A,B inanışı diye sahte ayrımlara bölünmesi devletsiz kalmaları ile sonuçlanabilir. Her Türk’ün öncelikle vatanına sahip çıkması, 36 etnik köken diyen, Kürt açılımına kredi veren, aziz milletim diyerek din üzerinden bölenlere prim vermeyi bırakması gerekiyor.

Türkiye gerçek Türkeli olmadan, Irak, Suriye, KKTC, Yunanistan, Çin ve Dünya’nın dört bin yanında kan kusan kardeşlerimize el uzatmak imkansız.

“Lime lime dağılmışam gavim gardaş, nerdesen” diyen Irak’taki Türkmen kardeşimiz için yüreğim kan ağlarken, istikbalimize bakıp titriyorum. Bizi de lime lime ayırıp,  Anadolu’dan söküp atmak istiyorlar, dayan gardaş diyorum onlara. Geçecek bu günler.

Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

***

Amerikan Yüzyılına hizmet 

Amerika, kontrolü elde tutabilmek için askeri tedbirlerin yanı sıra devletleri güdümlü hale getirecek projeler geliştiriyor. Değişen şartlarla, değişen stratejiler at başı gidiyor. ‘Parçala, böl, yut taktiği’ hiç eskimedi.

Borçlandırma yoluyla kontrol etme, yandaş iktidarları iş başına getirme, ulus devletleri sonlandırma millet varlığını yok etme gibi bir çok çalışmayı başarı ile yürütüyorlar. Son yirmi yılda ise sivil toplum kuruluşları adıyla, devletlerin izleyeceği Amerikancı projelerde halkı yönlendirmek gibi görev üstlendiler.

Çoğunun tabanı olmayan fakat çok kalabalıklarmış gibi ses çıkartan aparatlar yolu ile toplumun beyni iğfal yoluna gidildi. NGO denilen, devletleri küreselleşmeye hapsetme, milletleri koyunlaştırıp gütme dahil bir çok projeyi başarı ile uyguladılar.

ABD, sadece STK’yı değil, yaygın olarak medya ağını kullanıyor. Bilhassa görsel medya ile insanlar uyuşturuluyor. İktidarları yandaşlık durumuna göre itibarsızlaştırma, kara çalma operasyonu uyguluyorlar. Kendi yayın organlarına bakılırsa, seçimlere bile müdahiller. Kendi ülkelerinde seçimler kara düzen tek tek seçme usulüne göre sonuçlanırken, Türkiye Internet üzerinden neticeye gitmek için özendiriliyor. Tabii o Internet alt yapısı da ABD kontrolünde. Siz milli iradenin bu şekilde tecelli edeceğine inanıyor musunuz?

Ekonomilerini, iç, dış siyasetlerini, eğitim sistemlerini hatta inanışlarını bile yönlendiriyorlar stratejik ortaklarını. STK vasıtasıyla yönlendirilen halkın karşısında şimdi Internet üzerinden yönlendirici çeşitli stratejiler uyguluyorlar. Meselâ Gezi parkı olayı. Amerikan Otpor yani sivil direniş hesaplarının, İngiliz gizli servisi kontrolünde olduğu iddia edilen Twitter üzerinden örgütlenmesi, TÜSİAD’ın arka çıkması ile AKP karşıtları yollara döküldü.

Devletin kendini koruma mekanizması AKP iktidarında ağır yara aldığından, Taksim merkezli direniş hangi oyuna gebe henüz bilmiyoruz. Velhasıl, medyası, STK’ları, İktidarı, tarikatleri ve tüm unsurları ile 21. Yüzyılı Amerikan yüzyılı yapma faaliyetine destek verildiği sürecin tam ortasındayız. Allah sonumuz hayır etsin efendim.

Neval KAVCAN