Dolar 32,2288
Euro 34,7366
Altın 2.443,42
BİST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Sal 18°C
Çar 19°C
Per 21°C
Cum 22°C

DİREN AMA ANLA

DİREN AMA ANLA
02/07/2013 15:04 | Son Güncellenme: 02/07/2013 15:08
A+
A-

Gezi eylemleri ile Lice’yi yan yana getirmek, sinsi bir iradenin “Durumdan vazife” çıkarıp, yeni bir oyun sahnelemeye kalkmasından başka bir şey değildir.. Elinde Türk bayrağıyla “Diren Lice” diyenlerin peşine takılanların yüzündeki renkse, bayrağın alının yansıması değil, yüz kızartıcı durumun sonucudur..

Bu konuda anlayış sorunu olanlara “#DİREN-ANLAMA” sloganını armağan ediyorum..

Bakın, Türk Milliyetçileri’ni Gezi olaylarından uzak tutan Devlet BAHÇELİ’nin, protestolarla ilgili “Başbakan Erdoğan’ın otoriter mizacı ve başkanlık beklentisi Taksim’de gençliğin hisarına çarpmıştır” değerlendirmesi öyle sıradan bir söz değildir.. Bu değerlendirme, GEZİ eylemlerindeki milli hassasiyet taşıyan büyük çoğunluğa açılmış bir kredidir.. Dolayısıyla GEZİ eylemlerinin sosyolojik tanımı için de önemli bir veridir..

Sosyal ve siyasal açıdan böylesi bir vasfa sahip olan GEZİ eylemlerinin Lice ile yan yana getirilmesi, hem genel ruhuna hem de kimliğine aykırıdır..

BANA İNANMAYANA “SIRRI SAKIK” VERELİM

“Kürdistan’da karakol istemiyoruz” diyerek, GEZİ eylemlerinin merkezi Taksim’e yürüyen topluluk, sözüm ona Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına muhalifmiş gibi yapıyor.. Peki, bu kadar fevaran ettikleri bir konuda, o topluluğun “HÜKÜMET İSTİFA” diye bir slogan attığını duydunuz mu? Duymadınız.. Arka sıralara yerleştirilmiş birkaç Türk bayrağı (ki bana göre kirletme girişimidir) “DİREN LİCE” diyen mantığı aklamaya yetmeyeceği gibi, niyeti saklamaya da yetmez..

Biliyoruz ki, Ak Parti ve BDP-PKK-KCK cephesi Türkiye’nin geleceği için büyük sorun yaratacak bir yolun yoldaşı.. Söyler misiniz;

-Süreç müzakerelerinde “KARAKOL YAPIMI DURACAK” sözü veren iktidarla, “KARAKOL YAPILMASIN” diyen BDP-PKK-KCK arasında nasıl bir farklılıktan bahsedilebilir ki?

Ve zaten BDP’nin, küçük bir grupla yine tiyatrodan temsil edildiği GEZİ eylemleriyle ilgili BDP milletvekili Sırrı SAKIK bakın ne diyor;

– Bazı kesimler sandıkta yenişemedikleri iktidar partisini acaba farklı alanlarda nasıl devirebiliriz ne yapabiliriz anlayışı içinde oldular. Belli kesimler özellikle bu olayları barış sürecine karşı bir duruş olarak sergilediler. Bir tarafta ellerinde bayraklarla, bir taraftan bu bayrakların bir linçe dönüştürüldü, bir taraftardan da sloganlarla süreci sabote etmek için bir eylemliliğe dönüştü.

**

Sözlerdeki benzerliği fark ettiniz değil mi? Başbakan’ın,Hüseyin Çelik’in ya da diğer iktidar sözcü ve kalemşörlerininkiyle aynı.. Yani.. Yanisi şu;

-DİREN LİCE diye sokağa inenler, DİREN GEZİ diyeni, “İKTİDARI FARKLI ALANLARDA NASIL DEVİREBİLİRİZ DİYEN DARBECİ ZİHNİYET..”

Diye tanımlıyor.. Böyledir değildir mevzuuna hiç girmiyorum.. Doğrudan diyorum ki;

-“Diren Lice” diyenler, sizleri “Sinsi hesapların figüranı darbeciler” gibi lanse ederken, nasıl olur da peşlerine düşersiniz? Dolayısıyla, iktidar partisiyle, onun yol arkadaşı, BDP-PKK-KCK’nın tiyatrosunda nasıl figüran olursunuz?

“İyi de Murat İDE. Sen niye dert ediyorsun bunu?” diyeniniz olacaktır..

Bayrak hassasiyeti sergileyen bir toplulukla, o bayrağa düşman bir topluluğu tiyatrodan birlikte göstermek, sadece GEZİ eylemini yaralasa umurumda değil.. Benim derdim, bir yandan BAYRAĞI LEKELİYOR, diğer yandan da, “ÇÖZÜM SÜRECİ” denilen komedinin iki aktörünü hasımmış gibi göstererek,  bayrak ruhundan rahatsız olan iktidarın elini rahatlatıyor.. Sonuçta, bayrakla yola çıkan, LİCE’nin peşine takılarak, bayrağın ruhuna düşman güçleri güçlendiriyor, eline TEMİZ KAĞIDI tutuştuyor..

HALK TV VE HAKAN AYGÜN SORUMSUZLUĞU

Bu çerçevede, olayları başından itibaren ayrıntılı ama editoryal süzgeç zafiyetiyle ekrana getirerek, izlenme oranında ciddi bir ivme kazanan Halk TV’nin yayın anlayışı da bu tiyatronun değirmenine su taşıdı iki gün boyunca..

Halk TV ve Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün (Bir dönem Haber Müdürümdü) 28 Haziran gecesinden itibaren, tehlikeli ve editoryal kalibreden uzak bir yayıncılık sergiledi.. Sosyal medyadaki değerlendirmelerimi, “TARAFTAR RUHUYLA, PARTİCİLİK ATEŞİYLE OKUDUĞU” için anlamayanlara defalarca izaha çalıştım;”Benimki mesleki bir değerlendirmedir..”

Ben mesleğin büyük bölümünde sokaklarda olmuş bir gazeteciyim.. Bugün de öyle.. Dolayısıyla sokağın ruhunu bilmeden sokak üzerine yapılan tespit ve değerlendirmelerden hep irkilmişimdir..

Halk Tv, 28 Haziran gecesinden itibaren, “GEZİ RUHU LİCE’YE SAHİP ÇIKTIKÇA AYAKTA KALIR” gibi bir mantıkla yayın yaptı.. Halk Tv’nin hayata ve olaylara bakışı, genel olarak Cumhuriyet Halk Partisi ile örtüşür.. Bu bir duruştur ve benim buna hiçbir itirazım olamaz, haddim de değildir..

Ancak, “TÜRKİYE VE GEZİ RUHU LİCE İÇİN AYAKTA” diyerek, iktidarın BDP çizgisiyle kavga tiyatrosuna figüran olan ve bu anlamda GEZİ konusunda Başbakan’a “Bakın, ben demedim mi, bunlar terör örgütüyle kolkola” deme imkanı sunan yayıncılık, bırakın onu bunu şunu, sadece iktidara ve onun sözcülerine hizmet eder.. Nitekim, iktidarın tüm kalemşörleri o yayın başladığı andan itibaren ne dediler biliyor musunuz;

-AY İNANMIYORUM.. HALK TV’DEN İZLİYORUM, “GEZİ”CİLER TERÖR ÖRGÜTÜYLE KOLKOLA YÜRÜYOR..

Bu yayın anlayışının perdelediği gerçek şu; Bu memlekette asıl, iktidara sahip olanlar BDP-PKK-KCK ile kolkola yürüyor.. Bu cepheyle kolkola yürüyenler, protestolara mesafeli olmasına rağmen, “BAŞBAKAN GENÇLİĞİN SURLARINA ÇARPMIŞTIR” diyebilen Devlet Bahçeli’nin tanımladığı topluluk değildi..

Halk Tv yayınına telefonla bağlanan Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün bir iddiasını sıkça tekrarladı;

-Ülkemizde çok güzel şeyler oluyor.. BDP’liler de Türk bayraklarıyla yürüyor..

Türkiye’de “ÇOK GÜZEL ŞEYLER OLUYOR” diyenleri tanıyorum ben.. Onların ekmeğine yağ sürmekten kastım da bu cümledeki ortaklık..

Hakan Aygün sokakları HABERCİ olarak bilmez.. Dolayısıyla, bir mekanda ya da evinde oturarak ahkam keserken, bana BDP’li elinde bir Türk bayrağı gösteremez.. BDP’lilerin elinde Türk bayrağı olmasından rahatsız mı olurum? Elbette olmam.. Ortak değerimizi gururla dalgalandırdıkları gün zaten meseleyi çözdüğümüz gündür..

Demem o ki, Hakan Aygün ile benim televizyonculuktaki hocamız ortaktır, rahmetli Ufuk Güldemir.. Ve Ufuk abinin bir sözünü sıkça tekrarlarım; HABERCİNİN BAZEN NEYİ SÖYLEDİĞİ DEĞİL, NEYİ SÖYLEMEDİĞİ ÖNEMLİDİR.. BDP’linin eline Türk bayrağını hayali olarak tutuşturmak ve bunu da telefon bağlantısında duygusal fırtınayla beslemek, izleyiciye göz göre göre yalan söylemektir..

O toplulukta Sırrı Süreyya bey vardı, Sebahat Tuncel vardı.. Eğer ellerine (kurumsal olarak) bayrak almak gibi bir niyetleri olsaydı, onların elinde görmeliydik.. Var mıydı, yok muydu? Yoktu..

Yukarıda Halk Tv ile CHP’nin Türkiye’ye bakışındaki paralellikten söz etmiştim.. Dolayısıyla tam da bu noktada merak ettiğim şu;

-Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Milli Hassasiyetler” ve “Çözüm Sürecine bakışında” bir makas değişimi mi var?

Eğer böyleyse, bu siyasi bir tercihtir ve ayrı bir tartışma konusudur..

-Bu elbette bir televizyonu bağlamaz ama Halk Tv’nin, “YETMEZ AMA EVETÇİ” liberal fırıldakları hatırlatan yaklaşımı, bu makas değişikliğinin bir sonucu mudur?

Yok eğer böyle değilse, Halk Tv’nin Hakan Aygün liberalizmiyle, izleyicide yaratmaya çalıştığı şaşılığı kim, nasıl açıklar?

Bu kardeşiniz kimseye ukalalık yapmıyor.. Üç parça menfaat uğruna “Türkiye’nin Milli Güvenliği ile ilgili olarak öncelikli tehdit” gördüğü iktidar ve onun kalemşörleriyle borazanlarına nasıl karşı çıkıyorsa,

O borazanlıkla “AYNI YOLDAN GEÇEN” serüvene de itiraz ediyor..

“YETMEZ AMA” ŞİMDİLİK BU KADAR..

Murat İDE/ Ortadogugazetesi

ETİKETLER: , , ,